Pandemide ergoterapi ve duyu bütünlemenin önemi artıyor!

Şeyma Ercanlı Yazar: Şeyma Ercanlı 24 Nisan 2021

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Ergoterapi otizm, epilepsi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi psikiyatrik hastalıklar olmak üzere farklı birçok hastalığın tedavisinde başvurulan bir yöntemdir. Pandemi dönemiyle birlikte ihtiyacın arttığını söyleyen uzmanlar uyarıyor.

Pandemide ergoterapi ve duyu bütünlemenin önemi artıyor!

 

Günümüzde pek çok mecrada karşımıza çıkan ve sosyal hayatımızda da mutlaka bir şekilde duyduğumuz ergoterapi genellikle psikolojik rahatsızlıklar olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ve kişinin yaşam kalitesini arttırmayı, toplumsal hayata katılımını ve bireysel bağımsızlığını kazanmasını amaç edinen bir tedavi çeşididir. Üsküdar Üniversitesi Ergoretapi bölümü ve Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi MÜTEM tarafından “Ergoterapide İnterdisipliner Yaklaşım” temasıyla düzenlenen III. Ergoterapi Öğrenci Kongresi, bu alanda eğitim gören öğrencileri ve uzmanları bir araya getirdi.

 

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sürecinde sosyal etkileşimin azalması nedeniyle ergoterapi ve duyu bütünlemenin öneminin arttığını söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özellikle bu alanlardaki eğitimde kaliteyi artırmanın en büyük hedefleri arasında olduğunu da sözlerine ekledi. 

 

 “Pandemi sonrasında ergoterapistlere önemli görevler düşecek”

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şefik Dursun, “Ergoterapi, insanlarımızın hayata hazırlanması, başarılarının verimlerinin artırılması yönünde birçok disiplinin bir araya gelerek gayret gösterdiği bir alan. Pandeminin getirdiği birçok sorun var, bu sorunları birlikte yaşıyoruz. Pandemi sonrasında ergoterapistlere de önemli görevler düşecek diye düşünüyorum.” dedi. 

 

 

“Bilimde interdisipliner ve multidisipliner yaklaşım önemli”

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çünkü şu anda dünya, bilimlerin bütünlüğü yönüne gidiyor. Bizim asistanlık yıllarımızda her bilim kendi başına ayrı bir cumhuriyet gibiydi. Her biri için diğer bilimler arasında en faydalı bilim olduğu iddia ediliyordu. Gerçekten herkes olaylara sadece kendi açısından bakarsa yanılır. O yüzden interdisipliner ve multisipliner disiplinlerin olması çok önemli.” dedi.

 

“Ergoterapinin ne olduğu bilinmiyordu”

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ülkemizde ergoterapi kavramının tanıtılmasında Üsküdar Üniversitesi’nin önemli bir rolü olduğunu belirterek bu alandaki çalışmalarını şöyle anlattı: “Ergoterapinin ne olduğu bilinmiyordu. 2006 yılında hastanemizde bu bölüm açılmadan önce ‘İş ve Uğraşı Terapisi’ olarak geçen meşguliyet tedavisi dediğimiz bölümün adını Ergoterapi bölümü yapmıştık. Orada müzikle terapi, resimlerle terapi, ebru yapılan sanat tedavisi vardı. Ergoterapiye biz klinik olarak başlamıştık. Bu bölüm Türkiye'nin AB standartlarına girmesi için gereken kapsam içerisinde yer alıyor. Sağlık Bakanlığı sağlıkta ciddi bir dönüşüm başlattı. Her mesleğin artık sertifikalı hale getirilmesi gerekiyordu. Bütün bölümlerin tanınması ve yapılandırılmış eğitimle öğretilmesi gerekiyordu. İşte o zaman bizde ‘İş ve Uğraşı Terapisi’ vardı, yurtdışında ergoterapi olarak biliniyordu. 

 

 

“Daha fazla Ergoterapist yetiştirilmesi gerekiyor”

 

Ergoterapi’yi Almanlar çok iyi kullanıyordu. Türkiye'de pratikte kullanıyorduk ama ergoterapist yetişmesi lazım diye araştırırken Hacettepe'nin bir girişimini fark ettik. Hacettepe ile eşzamanlı YÖK’e başvurduk. AB standartlarına girmek için de YÖK’ün planı ve hazırlığı varmış onu da gördük. Fakat Hacettepe'de ergoterapiyi fizyoterapistler açtığı için orada onlar fizyoterapi ağırlıklı bir ergoterapi uyguluyorlardı. İnsanların sosyal hayata sadece motor uyumu ile ilgili çalışmaları vardı. Fiziksel kusurlu olanlarda uyum ağırlıklı ilerleyen bir program yapmışlar. O noktada ergoterapinin sosyal beceri kısmı ve duygusal beceri kısmı olduğunu da söyledim. Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık.”

 

“Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık”

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık. Duyu bütünleme tedavisini çocuk psikiyatristlerine anlatıyorum. Yaygın gelişim bozukluğu olan bir çocuğun hayata uyumu için sadece fiziksel engelli bölümleri açmak, engellilere dezavantajlı olarak görüp davranmak yetmez. Birçok zihinsel, sosyal ve duygusal engelli var. Bunlar artık bilimsel olarak tanımlanıyor. Nörobilim bunu kanıtladı. Bunların da ders programı olması lazım diye konuştuk. Bunun da bilimsel karşılığı Duyu bütünleme tedavisidir.” dedi.

 

 

Öğrenilmiş otizm yaygınlaşıyor!

 

Covid-19 döneminde öğrenilmiş otizmin yaygınlaşmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal beceri gelişiminin sosyal ortamlarda öğrenildiğini belirterek şunları söyledi: “Öğrenilmiş otizm ne oluyor? Normalde AGTE gelişim testi ve Denver testi var. Çocuğun gelişiminin sağlıklı olup olmadığını ölçüyorlar. İnce motor, kaba motor, dil becerisi ve bir de matematiksel beceriler gibi genellikle 4 tane beceriye bakıyorlar. Fakat sosyal beceriler zayıf kalıyor. Kişi sosyal ortamda insan ilişkilerini ne derece yönetebiliyor? Sonra duygusal beceriler var. Kişi karşı tarafın duygularını okuyacak, kendi duygularını okuyacak ve duygusal aktarımı yapacak. Hatta buna pozitif psikolojide enlightenment  yani aydınlanma deniyor. Bilgisayarı açınca bilgisayar otomatik olarak ekranda ayarlama yapar, eğer yapmıyorsa kullanıcısının yapması gerekiyor. Enlightenment, ayarlama yani hizalama da demektir. Askerlikte yanaşık düzen eğitimi olarak bilinir. Aynı şeyi bir insan sosyal hayat ve aile içi hayatta, mesleki işlevsellikte, sosyal işlevsellikte ve ailesel işlevsellikte bunu yapmayı sonradan öğreniyor.”

 

 

 

“Pandemide sosyal temas azaldı ve ilişkiler zayıfladı”

 

“Enlightenment yapmak genlerimizde yoktur” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Nerede kızıp nerede kızmayacağını, karşı tarafın üzülüp üzülmediğini, duygusal farkındalık olarak kişinin ne hissedip ne hissetmediğini günlük hayat içinde öğreniliyordu. Fakat Covid-19 döneminden sonra sosyal temas azaldı ve ilişkiler zayıfladı. Çocuklar kreşe bile gidemiyorlar. Hâlbuki sosyalleşme ile birlikte birçok şeyi çocuk apartmanda ve kreşte öğreniyordu. Özellikle erken yaş grubu dediğimiz 0-6 yaş grubunda anne ve baba başta olmak üzere aile bağları zayıf ise öğrenemeden gelişecek.” uyarısında bulundu. 

Etiketler:
Şeyma Ercanlı

Şeyma Ercanlı

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı