Özlemek imtihanı

Ayşıl Özaslan Yazar: Ayşıl Özaslan 23 Kasım 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Sizlere bir önerim var; lütfen kendiniz ve aile bireylerinizin sosyal medyada geçirdiği süreyi kısıtlayın ve internette geçirdiğiniz o değerli vaktinizi daha faydalı konular için harcayın. Daha önce de bahsettiğim gibi, artık birçok konser, gösteri, eğitim, tiyatro ve çocuklar için aktivitelere internet üzerinden ulaşabiliyoruz. Öğrenmeyi ilke edinmiş olan bendeniz, bu konuyu sürekli hatırlatacağım size, hazır olun derim.

Özlemek imtihanı

 

Eskilerin sözleri hep çok doğru gerçekten: Gelen gideni aratır demişler… İçinde bulunduğumuz şu günlerde bunun ne kadar doğru olduğunu daha da iyi idrak ediyoruz sanırım. Son haftalarda dünyadaki vaka sayılarındaki artış Türkiye’de aynı ivmeye ulaşınca, haklı olarak tedbirler genişletildi ve yasakların kapsamı artırıldı. Bunlar daha iyi günlerimiz gibi geliyor, sanki kışın iyice bastırması ve soğukların artması ile baş gösterecek grip sezonu ile ortalık daha karışacak… İllere göre farklı yasakların uygulanmasının yanında tüm yurtta geçerli olan tedbirler genelde sinema-tiyatro gibi kapalı alanların veya karşılıklı oturulup muhabbet edilen ve aslında virüsün en rahat şekilde bulaşma eğilimi gösterdiği kafe ve restoran gibi mekânların sınırlandırılmasına yönelik oldu.

 

Sizlere bir önerim var; lütfen kendiniz ve aile bireylerinizin sosyal medyada geçirdiği süreyi kısıtlayın ve internette geçirdiğiniz o değerli vaktinizi daha faydalı konular için harcayın. Daha önce de bahsettiğim gibi, artık birçok konser, gösteri, eğitim, tiyatro ve çocuklar için aktivitelere internet üzerinden ulaşabiliyoruz. Öğrenmeyi ilke edinmiş olan bendeniz, bu konuyu sürekli hatırlatacağım size, hazır olun derim.

 

 

Kültür ve sanat ile ilgili birçok aktiviteyi bir arada bulabileceğiniz “İş Sanat” web sitesini tavsiye ederim. Konserler, dinletiler, sergiler, masal tiyatroları, okuma tiyatroları, dinletiler, belgeseller ve daha fazlasına tek bir adresten ulaşmanız mümkün. Ben bu hafta sizler için internet üzerinden bir konser kaydı dinledim ve bir belgesel izledim. Her ikisinden de fazlasıyla etkilendim.

 

 

Öncelikle İş Sanat’ın bu olumsuz şartlardaki sezon açılışı için hazırlanan konuşmanın beni gerçekten etkilendiğimi belirtmek istiyorum. “Ne zamandır koltuklarımız boş, seyircilerimiz de yok, hepimiz özlemek imtihanındayız” diyerek başlıyor konuşma. Tüylerim diken diken olmuş şekilde kilitlenerek dinledim… Nasıl da güzel anlatmış, gösteri sektörünün şu andaki durumunu. “Dansçıların zarif figürlerini bekliyor sahnemiz, enstrümanlar hüzünle yaslanmışlar birbirlerine dertleşiyorlar, mikrofonlar sessizliği daha da yükseltiyor, sahne ışıkları gizlenen alkışları arıyor karanlıkta…” Ne yalan söyleyeyim, kendimi o sedef sesiyle konuşan kişiye istemsizce cevap vermemek için zor tuttum. Konuşmanın sonu ise ayrı bir güzel bağlanmış ve “Geçeriz bu imtihanı da hep birlikte ama o zamana kadar dijital dünyada hep beraberiz.” diyerek nokta konmuş.

 

 

Zor da olsa bu etkileyici konuşmanın ruhuma verdiği hüznü üzerimden atması için bir konser seçtim. Bu konser, İş Sanat’ın 21. Sezonunu İstanbul Ensemble ile 5 Kasım tarihinde çevrim içi olarak başlattığı konserdi. İstanbul Ensemble’nin müthiş uyumu ile icra ettiği Mozart Senfoni No:40 ve Haydn Veda Senfonisi No:45’i dinlemek benim için büyük bir keyifti. Klasik müziğin insan ruhu üzerinde yarattığı rahatlatıcı etkiyi genel olarak tüm dinleyenler hisseder. Rahat bir doğum için, hamile kadınlara özellikle klasik müzik dinlemelerini öneren birçok hekim var, şüphesiz bir bildikleri vardır. Kayıt, toplam olarak elli dakika sürüyor ve sizi bulunduğunuz ortamdan alıp bambaşka bir dünyaya ışınlıyor. Benim favorim Mozart’ın 40 numaralı senfonisi, eminim dinlediğinizde müziğin tınısı size hiç yabancı gelmeyecek ve aslında çok bildiğiniz bir melodi olduğunu anlayınca da şaşıracaksınız. Hatta Mozart’ın bu eseri 1788 yılında bestelemiş olduğunu söylediğimde daha da şaşıracağınızdan eminim. Nasıl bir yaratıcılıktır ki yüzyıllar boyunca hâlâ insanları böylesine etkilemeyi başarıyor. Çok takdir ediyorum böylesi sanatçıları.

 

 

İzlediğim belgesel de ayrı bir etkileyici içeriğe sahipti. İç Anadolu’nun tam ortasında, Kırşehir’e yaklaşık 52 kilometre uzaklıkta bulunan tarihi İpekyolu üzerindeki kırk beş bin nüfuslu ve şehrin en büyük ilçesi olan Kaman… Bu belgeseli izledikten sonra Kaman’ın ne kadar farklı olduğunu görecek ve çok şaşıracaksınız. Belgesel yaklaşık otuz dakika sürüyor. Hiçbir şey yapmadan otursanız, bu otuz dakikanın nasıl geçtiğini pek anlamazsınız ama aynı süre zarfında bu tip belgeseller izleyerek birçok yeni bilgi öğrenebilirsiniz.

 

 

280 metre çapında tipik bir Anadolu höyüğü olan Kalehöyük, Japon Anadolu Arkeoloji Kazı ve Araştırma Enstitüsü tarafından Doktor Sachihiro Omura başkanlığında 1986 yılında kazılmaya başlanmış. Bu kazılar esnasında iki bini aşkın müzelik eser çıkarılmış. Çıkarılan bu eserler ışığında, bu alanda on bin nüfuslu bir toplumun yaşadığına dair buluntulara rastlanmış ve bu eserler 2010 tarihinde açılmış olan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmeye başlanmış. Yılda yaklaşık yüz bin kişi civarında ziyaretçisi bulunan ve kazı yapılan höyük haricinde, müze, bilim merkezi, Japon bahçesi de bulunduran bu merkez, 2011 yılında tüm bu özelliklerinden dolayı “Dünyanın En İyi Yeşil Çevre Ödülü”nü kazanmış. Evet, yanlış duymadınız! Bu altın renkli platonun içinde tam olarak yirmi iki bin metrekarelik alana yayılmış, mor salkımlardan sakura bitkilerine kadar birçok bitki türünü içinde bulunduran Japonya dışındaki en büyük “Japon Bahçesi” yer alıyor. Ayrıca belgeselde, kazı süresince dünya tarihi için çok önemli bilgiler elde edildiğinden de bahsediliyor. Mesela, Hititler’den yaklaşık bin sene önce demirin burada kullanılmış olduğu ve demir çağının Anadolu’da başladığının tespit edildiği bilgisi gerçekten çok önemli bir detay. Tüm bu bilgileri pür dikkat izledim. Japon kazı başkanının yıllardır ülkemizde kalarak bu kazı için göstermiş olduğu emeğe ve o müthiş Türkçesi ile konuşmasına ise ayrı bir hayran kaldım. Size de mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

 

 

Bilgi, gerçeğe giden yolları aydınlatan bir ışıktır. Ruhunuz gıdasız, gerçeğe giden yollarınız ışıksız kalmasın…

 

Önümüzdeki hafta görüşmek üzere.

 

Ayşıl ÖZASLAN

Etiketler:
Ayşıl Özaslan

Ayşıl Özaslan

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio