İdeal güzel Altın Oran mı?

Merjam Yazar: Merjam 21 Aralık 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Sanatta güzellik ve estetik kavramı üzerinde altın oranın önemli bir payı olduğu kuşkusuz. İnsan yüzündeki güzelliği altın oranla ifade eden meşhur “Mona Lisa” tablosu, bu durumda aklımıza ilk gelecek olandır. Kadınsı hatları fazlasıyla taşıyan bir Afrodit olmasa da, onları ortak bir noktada buluşturan özellik; altın oran!

İdeal güzel Altın Oran mı?

 

Güzellik nedir? Güzellik kavramı geçmişten günümüze tartışılan bir konu olmuştur. Ünlü düşünürlerden kimisi güzelliği iyi kavramıyla, kimisi simetri ve uyumla eş tutarken bir başkası doğru olanın güzel olduğunu savunmuş ve böylece uzayıp giden bir liste oluşmuştur.

 

 

Peki sanat neye güzel diyor?

 

Sanatın toplumdan sıyrılıp kendisiyle baş başa kaldığında, güzel olmak gibi bir derdi olmadığını görüyoruz. Yeri geldiğinde en çirkini, en rahatsız edici olanı; bazen de hiçliği güzel bulabilir. Ancak sanatçının oluşturduğu bu imajlar, toplumun gözünde güzel olarak algılanmaya başlanabilir.

 

Toplumun genel yargısını göz önünde bulundurarak bir tanım yaparsak; gördüğümüz, duyduğumuz veya hissettiğimiz, soyut veya somut bir kavram, durum karşısında algımızda oluşan hazza güzellik diyebiliriz.

 

Güzel olan, kullanıma sunulan bir kavramdan ziyade bizde uyandırdığı duyusal izlenimlerdir. Bu duyusal izlenimler güzeli güzel yapan değil midir? Ona yüklediğimiz anlam, nesneyi, insanı, bir hayvanı, bir sanat eserini güzelleştirendir. Tıpkı burada Liu Zongyuan (773-819)’ın dediği gibi, “Güzellik kendiliğinden ortaya çıkmaz, insanlar tarafından açığa çıkarılır. Eğer Lin Tang (Orkide Köşkü), berrak nehri ve narin kamışları Wang Xizh (303-361) tarafından tasvir edilmemiş olsalardı, kimsecikler fark etmeksizin ıssız dağlar ardında yok olacaklardı.”

 

Güzellik kavramına en yakın kadın, sanat tarihinde, o görkemli tablolarda daha çok göze hitap eden ve toplumun kabul ettiği genel estetik yargıların sonucunda oluşuyor.

 

 

Afrodit Güzel miydi?

 

Güzellik, aşk ve sevginin sembolü olan Afrodit (Roma mitolojisindeki adı ile Venüs) mitolojide binlerce yıldır popülerliğini koruyor. Birçok ressama ve heykeltıraşa ilham veren bu güzel, sanat tarihindeki yerini bir an olsun kaybetmedi.

 

Afrodit namı diğer Venüs çok mu güzeldi? Birçok sevgilisi olan Afrodit, tasvirlerde kıvrımlı beli, hafif etine dolgun yuvarlak hatları, kızıl dalgalı uzun saçları ile deniz köpüğünden meydana geldiği rivayet edilen güzel kadının sembolü. Görenleri kendine hayran bırakan bu aşk dolu kadın, topal ve çirkin sayılabilecek bir adamla yaptığı evliliğin yanında savaş tanrısı olarak bilinen sevgilisi Ares ile birlikteliğiyle de kendinden söz ettiriyor. Sanatta özellikle Rönesans dönemiyle çokça çalışılmış olan Afrodit’in (hem resim, hem heykel olarak) en ünlü tablolarından birisi Sandro Boticelli’nin, “Venüsün Doğuşu” adlı eseridir. Afrodit’in resmedildiği tablolardan bir tanesi ise tarihteki ilk güzellik yarışması olarak bilinen Rubens’in 1636 yılında resmettiği “Paris’in Yargısı”dır. Bu resimde de sanatçı, üç tanrıça Athena Aphrodite ve Hera’yı dönemin diğer tablolarında olduğu gibi dolgun vücutlarıyla resmetmiştir. Afrodit’in ve diğer tanrıçaların bu eserlerdeki güzelliğini gösteren, hepsinde ortak olan altın orandır.

 

 

Altın Oran Nedir?

 

İlk defa MÖ 3. yüzyılda kayda geçen altın oran kavramının, Eski Mısır’da MÖ 3000 yılına kadar dayandığını ileri sürebiliriz. Güzellik uyum ve dengeyi içinde barındıran bu kavram, esasında matematiksel bir işleme dayanıyor. Evrende doğadaki birçok varlık, yaratılışı itibarı ile bu oranı taşırken insanı her seferinde şaşırtabilecek kadar hayatımızın içinde yer alıyor. Matematiksel olarak basitçe bahsetmek gerekirse… Ardışık rakamları sırasıyla düşünelim ve her seferinde bir sonraki rakamı kendisinden önceki rakamla toplayalım. (1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55…) Her bir sayının bir öncekine bölümü 1.618 033… sayısına yakın bir değer veriyor.

 

Antik çağlardan itibaren güzelliğin ölçütü olarak görülen altın oran, insanların sadece yüzünde değil tüm bedeninde karşımıza çıkıyor. 1492 yılında yapıldığı düşünülen Leonardo Da Vinci’nin “Vitruvius Adamı” eskizinde de altın oranı açık bir şekilde görebiliriz.

 

 

Altın Oran Güzel midir?

 

Sanatta güzellik ve estetik kavramı üzerinde altın oranın önemli bir payı olduğu kuşkusuz. Bunun en belirgin örnekleri Boticelli, Raphael, Rubens ve Leonardo Da Vinci’nin eserlerinde karşımıza çıkıyor. İnsan yüzündeki güzelliği altın oranla ifade eden meşhur “Mona Lisa” tablosu bu durumda aklımıza ilk gelecek olandır. “Mona Lisa” hakkında yıllardır süre gelen spekülasyonlar tablonun şanını arttırdıkça arttırmış, insanlarda uyandırdığı merakla günümüze kadar gelmiş. Kadınsı hatları fazlasıyla taşıyan bir Afrodit olmasa da, onları ortak bir noktada buluşturan özellik, altın oran! O zaman bu durumda hangisi daha güzel? Güzellik için toplumun ortak yargıları mı devreye girmeli, yoksa altın oranın matematiksel üstünlüğü mü?

 

Kimi sanatçılar güzelliğin ölçütünün altın oran olduğunu savunurken bilim adamları da simetri ve matematiksel işlemle konuya dâhil olmaktan geri durmamışlar. Öyle ki altın orandaki matematik, yaratıcının bize sunduğu muazzam uyum ve dengeyi kanıtlar nitelikte. Ancak sanat tarihinde, Rönesans’tan günümüze doğru ilerledikçe güzel olan oldukça şekil değiştirmiş. İdeal yüz kavramı bazı durumlarda estetik olanı, simetri ve uyumu savunurken, bazı durumlarda birbirine tepki olarak doğan sanat akımlarınca uyumsuzluk içindeki uyum olarak tanımlamışlar. Bu durumda altın oran da güzellik için tek ölçüt olmaktan çıkmış. Bu da demek oluyor ki, zaman ve düşünce kalıpları değiştikçe güzellik kavramı da yeniden ve yeniden değişecektir.

 

Selcan KOKOZ – Ressam

 

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı