Durdurun dünyayı! Namı yürüyecek var

Merjam Yazar: Merjam 15 Eylül 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Derler ya domatesçi bağırır da hiç sarraf bağırır mı diye. Bizler de öyle mahallelerde büyüdük. Pek çok kadın vardı ki ne domates ne altın… Parmakla kadın göstermek ayıptı. Okumuş, memur ise devlet gibi kadındı; namı yürür, gölgesi kalırdı.

Durdurun dünyayı! Namı yürüyecek var

 

Çağın bilgesi Google arama motoruna ‘‘Türkiye’de rakamlarla erkek yönetici’’ yazdım. Anlamadı muhtemelen. Rakamlarla kadın yönetici konulu yazılar, görseller yığdı önüme. Çok fazla kurcalamadım. Zaten aradığım inandığımı doğrulamalıydı. Derler ya domatesçi bağırır da hiç sarraf bağırır mı diye. Bizler de öyle mahallelerde büyüdük. Pek çok kadın vardı ki ne domates ne altın. Parmakla kadın göstermek ayıptı. Okumuş, memur ise devlet gibi kadındı; namı yürür, gölgesi kalırdı. Sosyal medya araçları ile dünyamıza pek çok kadın sığdırdık son çeyrekte.

 

 

5 Başlıkta Kadın

 

Yazılı – görsel basında hızlıca bir tarama yapsak ya hep ya hiç arasında gidip gelen kadın haberleri çıkıyor karşımıza. Araştırmalara göre de kadınlara yönelik haberler de topu topu beş başlık altında çıkıyor. Başarı haberleri, ayrımcılığa yönelik haberler, pozitif ayrımcılığa yönelik haberler, betimleyici haberler ve falan filan haberler. Falan filan haber derken; Dallas’ı aratmayan üçüncü sayfalar ve teşhirde ergenliğe hapsolan arka sayfalar yani. Yazılı basında ağırlıklı olarak ekonomi ve politika gündemlerinde; omuzları dik, elleri dirseğe bağlı poz veren yönetici kadınlar başroldeyken görsel medyada ise daha çok vitrine bakar gibi incelediğimiz popüler kadınlar göze çarpıyor.

 

Araştırmalara göre kadınlara yönelik haberler, beş başlık altında toplanıyor. Başarı haberleri, ayrımcılığa yönelik haberler, pozitif ayrımcılığa yönelik haberler, betimleyici haberler ve falan filan haberler.

 

 

Sabahı Paris’te Öğleni Londra’da

 

Sosyal medyada ise durumlar bol çeşnili. Makyaj videolarıyla ünlenen kızlarımızdan, kurduğu yer sofrasının samimiyetini resmeden ev hanımlarımıza kadar birçok kullanıcı var. Kim, nerde, nasıl, niçin, ne zaman sorularına en çok da sosyal medya aracılığıyla cevap bulduğumuzu inkâr edemeyiz. Mesela sabahı Paris’te, öğleni Londra’da, akşamı Venedik’te geçiren Şeyma Subaşı’nın yaklaşık 4 milyon sosyal medya takipçisi için hayat; 365 günde devri âlem gibi. Instagram, Youtube gibi kanallarda yaptığı zihin zorlayıcı muhabbetlerle fenomen olan makyaj videolarının piri Danla Bilici de ayrı bir tez konusu. Yaklaşık 15 milyon takipçisi ile sosyal medya araçlarını çoğunlukla terlik niyetine kullanan Demet Akalın’ın bugün yine kime “Höbele, gübele” kızacağı sorusu da takip için yeterli bir sebep.

 

Alanları ayrı ayrı kulvarda değerlendirilse de kadınlar yaptıkları işlerle sosyal medyada farklı bir dünya sunuyor. Göz ister ki her yüz binlerce takipçisi, hayran kitlesi olan kadınları burada görelim ama nafile.

 

 

BATSIN BU DÜNYA

 

Son 20 yılda iletişim araçları ile dünyamıza pek çok kadın sığdırdık. Kim, nerde, nasıl, niçin, ne zaman, ne sorularına cevapsız kalmadı. Mesela bir tweet ile Esma’dan haberdar olduk. Hangi Esma mı?

 

Çayın yalnızlığa iyi gelen tarafı gibi sosyal medyanın da yalnızlığa iyi gelen isimlerine değinelim bu sefer. Mesela Esma’dan konuşalım. Hangi Esma mı? Mısır direnişinde 17 yaşında şehit düşen Esma. Rabiatu’l Adeviyye Meydanı’nda darbe karşıtı gösteride vurulduğu anı, öfkemizi dinsin diye on binlerce defa paylaştığımız… Yüz binlerce hastagh ile “Batsın bu dünya” dediğimiz…. Binlerce caps ile ay yüzünün üzerine yazılar karaladığımız… Niye mi? Ya biz onun sesi olacaktık ya da tarih bizi yargılayacaktı.

 

Onlar bizi Vetir’de namaz kılarken buldular

Kimimizi rükûda, kimimizi secdede vurdular

Onlar hem güçsüzdü hem az sayıca

Allah’ın kullarını çağır da gelsinler yardıma

Köpüklü deniz dalgalarını andıran ordularla

Esma Baltacı

 

 

BİR KADIN BAKANIN İSYAN TWEETİ

 

Bu fotoğraf hafızalar kolay kolay unutmayacak gibi. Tarih dediğimizde önümüze çıkması pek olağan olacak.

 

Ne olduğunu kısaca hatırlayalım: 11.03.2017. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın, Hollanda’nın Rotterdam kentinde bulunan Türk Hollanda Başkonsolosluğuna gidişi polis zorbalığıyla engellendi. Hollanda polisi, konsolosluk önündeki yolu trafiğe kapattı. Konsolosluğa otuz metre kala Bakan Kaya’nın aracı durduruldu. Bakan Kaya’nın korumaları, danışmanları hatta Türk Maslahatgüzar göz altına alındı. Bu da yetmezmiş gibi Bakan Kaya’nın aracının yakınına bir çekici getirildi. Bakan Kaya’nın polise direnmesi durumunda, çekici ile sınır dışı edilmesi planlanıyordu. Bakan Kaya’nın Konsolosluk üyeleri ile görüşmesine izin verilmedi. Bölgede çok sayıda Türk vatandaşı protesto gösterileri düzenledi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı istenmeyen kişi ilan edildi, alıkonuldu ve Almanya sınırına polis eşliğinde götürüldü. O gece tam anlamıyla diplomatik bir saldırı yaşandı. Bakan Kaya, olaylar yaşanırken sosyal medya aracılığı ile tüm dünyaya kendi sesini ve kadın bir bakana yapılan ayrımcılığın sesini duyurmaya çalışıyordu.

 

 

Hollanda Krizi

 

İşte sosyal medya her eve lazım dedirten bir örnek. Bir kadın bakanın yaşadığı ayrımcılık, sosyal medyada bir saat içerisinde binlerce defa dillendirildi. Hollanda krizi Bakan Kaya’ya için de farklı bir tecrübe idi. Dr. Kaya’nın bu kriz ardından sosyal medya araçlarını daha aktif kullandığı gözlemleniyor. Fatma Betül Sayan’ın en etkili olduğu sosyal medya aracı “Dr. Betül Sayan Kaya” kullanıcı adı ile Twitter. Yaklaşık 345 bin takipçisinin olduğu Twitter’da an ve an iletişim hâlinde. Twitter ardından en etkili ikinci iletişim potansiyeli 155 bin beğenisi olan “Dr. Fatma Betül Sayan” adlı Facebook sayfası. Aynı zamanda 160 bin kişi takip ettiği sayfada yapılan paylaşımların günlük oranı kıyaslandığında Twitter kadar aktif kullanılmadığı göze çarpıyor. “Gözden uzak gönülden uzak olmasın”a çare Instagram’da ise “drbetulsayan” kullanıcı adı ile yer alıyor. 107 bin takipçisinin olduğu Instagram’da daha çok günlük programlarına ait fotoğrafları paylaşıyor.

 

 

SOSYAL MEDYA YARGIÇLARI İŞBAŞINDA

 

21 yaşındaki Kübra Dağlı, 2016 yılında Peru’da düzenlenen Tekvando Dünya Şampiyonası’nda ülkemize büyük bir gurur yaşattı. 18 yaş üstü freestyle ikili takım kategorisinde dünya şampiyonu oldu.

 

Kübra Dağlı başarıya ulaşmak için istikrardan vazgeçmeyenlerden. Çocuk yaşlarında önce karate ile spora başlıyor, ardından tekvandoya. Türkiye’de kadın sporcuların adının zikredilmediği, mahallesinden geçilemez sayıldığı tekvando dalında aslında parlayan bir yıldız. 2013 yılında Avrupa şampiyonu olan Kübra Dağlı’nın üç yıl sonraki dünya şampiyonasında ününün yayılmasına sebep olan ise sosyal medya. “Yok, kadın başına tekvando yapıyor; Yok, başını kapatmış bileğini açmış; Yok, pozitif ayrımcılık var…”diye burnundan öteye gidemeyenlerin hedef tahtası oluyor. Siz dünya şampiyonu olun, tarih sizi yazsın, çekirdeğini alan oturup sizi eleştirsin.

 

Sosyal medya yargıçlarının acımasız eleştirileri, aynı zamanda yaptığı sporu daha iyi aktarabilme fırsatı da sunuyor. Instagram’da 142 bin takipçisi olan Kübra Dağlı daha çok spor aktivitelerini paylaşıyor. 2013 yılında oluşturduğu Kübra Dağlı adındaki Facebook sayfası 43 bin kişi tarafından takip ediliyor. Aktif olarak kullanmadığı “kubradaglı” adındaki Twitter sayfasını ise bin kişi takip ediyor. Kübra’ya bir hatırlatma: Ne kadar paylaşım, o kadar köfte.

 

 

HEPİMİZ RACHELİZ!

 

Siz hiç başkası için öldünüz mü? Tanımadığınız, bilmediğiniz, başka dinden birinin evi haksız yere yıkılmasın diye buldozer altında ezildiniz mi? 24 yaşında dünyaya barış getirebilmek için hiç binlerce kilometre yol kat ettiniz mi? Peki o yoldan dönmeyeni ne geri çevirebilirdi? Ancak ölüm. 2003 yılında sosyal medya bugünkü gibi farkındalık yaratıyor olsa o gece “Hepimiz Racheliz” derdik… Aradan geçen 14 yıl bu saygın direnişi unutturmak için karşımıza Çin Seddi örse de teknolojinin nimetlerinden burada faydalanabiliriz. Bugün Rachel Corrie adına onlarca Twitter, Facebook ve Instagram sayfası bulunuyor. “RachelCorrie Foundation” kullanıcı adı ile açılan sayfalarda on binlerce takipçiye bu direniş miras bırakılmakta. Youtube üzerinden yüzlerce ilintili video ile Rachel’e aslında ne olduğunu anlatıyor, tabii anlayana.

 

İkinci intifada sırasında Filistin mücadelesine destek vermek için bölgeye gelen Rachel Corrie, Müslüman arkadaşının evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerlerine karşı üç saat direndi. İsrail askerleri daha fazla vakit kaybetmek istemedi. Buldozer, Rachel’i iki kez çiğnedi. Kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı. İsrail bu cinayete “kaza” dedi.

 

 

BİR PRENSES MASALI

 

‘‘Gönüllerin prensesi’’ olarak adlandırılan Galler Prensesi Diana’yı tanımayan yoktur. 1980’ler de öyle sosyal medya falan da yok ki Diana bu ünü de taçlandırsın. İngiltere’nin buzdan krallığının gülümseyen yüzü olduğu için Diana bir prensesten daha çok şey ifade ediyor o dönemde. Kimilerine göre şaibeli bir kadın, kimilerine göre iyi kalpli bir anne, kimilerine göre üzerinde güneş batmayan krallığın kriptosu. Hikâye tüm dünyanın düğününü canlı yayın ile izlemesi ile başlıyor. Suikast mı kaza mı hâlâ aydınlanamayan bir ölümle de son buluyor. Ancak tarihin derinliğinde kalmayan prenses hâlâ dillerde. Çağımızda Prenses Diana’ya olan ilgi sosyal medya ile canlı tutuluyor. Sadece Instagram’da “princess.diana.forever” adında açılan sayfanın 200 binin üzerinde takipçisi bulunuyor. Facebook üzerinden açılan çeşitli sayfalarda ise takipçi sayısı bir milyonun üzerinde. Twitter üzerinde açılan sayfalarda da durum benzer ve adına açılan sayfaların takipçi sayısı 100 binin üzerinde. Bu veriler gösteriyor ki sosyal medya ile, geçmiş geçmiş olmaktan kurtulmakta.

 

 

EVE SIĞMAYAN LEZZET

 

Yahu o kadar ciddi giderken nereden çıktı bu isim diyenleriniz var, duymuyor değilim. Sol taraftaki resmi görüyorsunuz. Umarım bir fikir veriyordur. Bu devirde sadece bir sosyal medya hesabında 2,5 milyon takipçi sayısını bulabilmek her ev hanımın harcı olmayabilir. Bir daha ev hanımı ve harcı lafını bir arada kullanırsam kırmızıbiberi önce ben dilime süreceğim. Burada hâsıl olan maksat herhangi bir şirketin yıllık cirosunu milyonluk artışa ulaştıran bir kadın yöneticinin verileriyle, Şükran Kaymak’ın yemek sunumlarının pek farklı olmadığını anlatma çabamdır. Şükran Kaymak yaptığı her yemeği bir başkasının da merak edeceği, örnek alacağı şekilde hazırlayıp sunuyor. Resimlerini kendi çekiyor, videolar oluşturuyor ve sosyal medyada çığ gibi takipçilerine ulaştırıyor. Şükran Kaymak, önce blog ardından Facebook sayfasında devam ettiği serüvenini, doğru zamanlarda doğru sosyal medya araçları ile yönetiyor. Şükran Kaymak isimli Facebook sayfasını görünende 40 bini aşkın kişi takip ediyor. Stalker’ları da sayarsak bu sayı devede kulak kalabilir. Yayınladığı videoların çetelesini tutmak da zor, sosyal ağlarda milyonlarca defa izlenildiği paylaşıldığı tahmin ediliyor. Ve bu başarı 5 yıl gibi bir zamanda sabır, özen göstererek vuku buluyor. Neymiş efendim; burun kıvırmıyoruz, inanmaktan vazgeçmiyoruz! İlla gökte yıldız keşfedip tarih yazdırtacak değiliz.

 

 

Ayşe Nur TÜFEKÇİ

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio