Carpe Diem, “anı yaşamak” denildiği kadar kolay mı?

Merve Atıcı Yazar: Merve Atıcı 20 Ekim 2021

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Carpe Diem “Günü yakala!” Bir nevi anı yaşa demek aslında. Anı yaşa… Kişisel gelişim öğretilerinde çok kez duyduğumuz bu cümle tam olarak bize ne anlatmak istiyor olabilir? Nasıl yaşayabiliriz ki anı?

Carpe Diem, “anı yaşamak” denildiği kadar kolay mı?

Yaklaşık 10 yıl önce “Ölü Ozanlar Derneği” diye bir film izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Filmde, disiplinli bir erkek okuluna öğretmenlik yapmak için giden ve farklı yöntemleriyle çokça eleştirilen bir edebiyat öğretmeni John Keating vardı. Öğrencilerine, hayatı ve özgürlüğü yeniden anlamalarını, yaşanılan dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretiyordu. Carpe Diem kelimesini ilk kez burada duymuştum. “Günü yakala!” Bir nevi anı yaşa demek aslında. Anı yaşa… Kişisel gelişim öğretilerinde çok kez duyduğumuz bu cümle tam olarak bize ne anlatmak istiyor olabilir? Nasıl yaşayabiliriz ki anı?

Ağzımızdan çıkan cümlelerin zihinsel süreçlerimizi etkilediği fikri…

Kelimeler insan hayatını değiştirme gücüne sahiptir. Hatta bunula ilgili araştırmalar psikolojinin alt alan olan psikodilbilim alanı altında incelenir. Bu araştırmaya göre; kullandığımız dilin ve ağzımızdan çıkan cümlelerin zihinsel süreçlerimizi etkilediği savunulur.

“Her nefeste yeni biri olunur ve her nefes, içini doldurduğumuz kelimelerle bilmediğimiz bir âleme yolculuk eder; sonra da oradan hediyelerle geri döner”

Böyle demiş Mevlâna Celaleddin Rumi. Burada dikkat çeken nokta geri dönme eylemi. Farkında olalım ya da olmayalım kullandığımız kelimeler bize farklı yollarla geri dönüyor ve kendimizi bir kısır döngü içinde buluyoruz. Bu döngü aslında şöyle başlıyor; olumsuz kelimler kullandığımızda, olaylara bakış açımızı da olumsuz olarak etkiliyoruz. Mesela, “Bunu asla yapamam!” dediğimiz zaman yapmamız gereken şeyi gözümüzde devleştirir ve onu ulaşılması zor ve zahmetli bir iş gibi görürken konuya, “Bunu yapmak zor olabilir ama en azından bir deneyebilirim” şeklinde yaklaştığımızda daha olumlu ve pozitif bir hava katmış kendimizi daha pozitif bir havada hissederiz. Böylelikle yeni bir bakış açısı kazanmış oluyoruz ve kendimizi daha huzurlu hissediyoruz. Peki, sonra ne oluyor? O işi daha kolay, daha keyifle yapıyoruz. Neden peki? Çünkü algımız değişti, gerçeği görme şeklimiz farklılaştı.

Çevremizde tüm olup bitenler sadece bizimle ilgili değil tabi, bunun bir de çevre boyutu var. Yaşanılan veya yaşama ihtimali olunan bir olayı olumlu ve olumsuz görme ihtimaliniz olduğunu düşünün. Biz daha olumlu olan bakış açısını tercih ettiğimizde, çevremiz de o olaya bizimle aynı açıdan bakıyor. Çünkü aslında çevremizi biz yönlendiriyoruz. Biz olaya nasıl bakıyorsak, davranışlarımız da o inanç doğrultusunda gelişir. Bir işi asla yapamayacağımızı düşünüyorsak, bu olumsuz inancımızdan ve eksik motivasyonumuzdan dolayı o iş için daha az çaba harcıyoruz çünkü zaten yapabileceğimize inanmıyoruz ve sonuç olarak ta yapamıyoruz.

 Peki, ne yapmalıyız?

Hayatımızın her anında yapmamız gereken ufak bir şey var aslında; farkında olmak. Günlük koşuşturmalar içerisinde ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat etmeliyiz. Konuşurken çok sık kullandığımız olumsuz kelimeleri tespit edip onları daha yapıcı ve olumlu olan kelimelerle değiştirmeliyiz. Kendimizi zorlayıcı ve baskı altında hissettirecek; “asla, imkânsız, daima, zorundayım” gibi kelimeleri hayatımızdan olabildiğince uzaklaştırmalıyız.

Anı yaşa!

Carpe Diem sözünü biraz daha açmak istiyorum. Bu söz aslında 8. Yüzyıla, şair Horatius’a dayanır. “Ölü Ozanlar Derneği” filmi ile ise tekrar hatırlanıp, popülaritesi artmış bir sözdür. Latince de “yaşadığın günü kavra, anı yaşa” demektir. O dönem bu söz Romalılar için adeta bir teselli niteliğindeydi. İnsanların olumsuz şartlara tahammülü kalmadığında böyle bir söz adeta teselli niteliğindeydi ve bu yüzden de çok rağbet gördü. Geçmiş için tasalanma, gelecek için kaygılanma, anı yaşa tarzı öğütler içeren kavram yüzyıllar ilerledikçe epey değişerek çıkış noktasından uzaklaştı.

8.yüzyıldan 20.yüzyıla uzanan yolculuk…

20. yüzyılın sonlarına doğru tekrar gündeme gelmesiyle anlamı tekrar irdelenmeye başlandı. Burada asıl vurgu “yaşadığın zamanın farkında ol, anın değerini bil, yaşadığını hisset” gibi farkındalık ve bilinç katan düşünce yapısıdır.

Zihnimiz sürekli her şeyi anlayıp, tanımlayıp, bir kalıba uydurmak ister. Oysaki an, her şey ve hiçbir şeydir. Anı yaşamak için hiçbir şey yapmanıza ya da düşünmenize gerek yoktur. An; yaşandı, yaşanılıyor ve yaşanılacak olandır. Olumlu veya olumsuz düşünüyor olman seni andan koparmaz. Fark etmen ve yahut etmemen seni andan koparmaz. Dinlemek, dinlememekte seni andan koparmaz. Sen yine anını iki şekilde yaşıyor olursun; ilk seçeneğin geçmişin yansıması olarak, diğeri ise sonsuz olasılıkların bir yansıması olarak yaşamak.

Bazı şeyler yaşanır ve biter

Yaşadığımız, karşımıza çıkan her şey, kişiler olaylar bizi en iyi halimize götüren bir rehberdir. Bazı şeyler yaşanır ve biter. Biten bitmiştir, geçmişte kalmıştır artık. Gerçek olan içinde bulunduğumuz zamandır. Ruhumuz her zaman bize iyi gelecek olan şeyi bilir.  Onu hissedebilmek, anlayabilmek için beş duyunun ötesine geçebilmeli insan. Bunu sağlayabilen yegâne araç ise nefesimizdir. O bize yol gösterir. Nefesle alır, nefesle veririz. Nefes bizi tamlığa götürür. Özümüzün sonsuzluğunu hatırlatır bize. (Nefes konusunu, çeşitlerini bir sonraki yazımda detaylı olarak ele alacağım)

İnsan zihni günde 6 bine yakın düşünce üretiyor

Bu yüzden aldığımız nefes bizim özümüzle bağlantı kurup, bütünleşmemizi sağlar. Görünenin ardında her zaman bir görünmeyen olduğunu hatırlatır. Manaları derinleştirir. Gerçekliğe dair ufkumuzu açar. İnsan zihninin günde 6 bine yakın düşünce ürettiği bazı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış. Bu düşüncelerin birçoğunun geçmiş veya gelecekle ilişkili olması kuvvetle muhtemel. Zihnimiz şimdi ki zamanda bir şeyle meşgul değilse çalışmasını devam ettirmek için geçmiş ya da geleceğe illa ki takılır. Bu sebeple şimdi ki zamanda meşguliyetini sağlamalıyız ki içinde bulunduğumuz zaman dilimini yaşayalım. Peki, nasıl bunun üstesinden geleceğiz? Anda nasıl kalacağız?

Hislerinizi kullanın

Etrafınızda olan biteni gözlemleyin. Neyin kokusunu aldığınıza, nelerin hareketli ya da durağan olduğuna bir bakın. Bir çiçeği koklayın, bir hayvanı sevin mesela. Sesleri dinleyin. Ağaçlara dokunun, havayı koklayın. Şehirde iseniz araçlara bakın, insanların koşturmacalarını seyredin. Gözlemleyin.

Nefesinize odaklanın

Kendinize 3-4 dakika ayırın ve gözlerinizi kapatarak dik bir şekilde oturun. Sadece nefes alışverişinize odaklanın. Bunu en az 14 gün yapmaya çalışın. Zihninizi susturmak için basit ama etkili bir yöntemdir. Sizi şimdiye getirir.

Yiyeceklerinizi fark ederek yiyin

Yemeklerinizi yemeden önce koklayın. Şekline, rengine bakın. İlk lokmanızı çiğneyebildiğiniz kadar uzun çiğneyin. Yemek yemek duyulara keyif verir. Bu uygulamayı da 2 hafta boyunca yapmaya çalışın. Yemekten aldığınız lezzetin bile değiştiğini göreceksiniz.

Bedeninizin farkında olun

Zihnimiz bizi geçmiş ya da geleceğe götürmeye çalıştığında veya bir gerginlik yaşadığınızda bedeninize dönün. Kendinizi ayaklarınızdan başlayarak gözünüzle tarayın. Bedeninizde neler olduğunu hissetmeye çalışın. Kalp atışınızı duyun, ayaklarınızın yere bastığında ki tabanlarınızda oluşan hissi fark edin. Elleriniz, parmaklarınız… Ne kadar muhteşem yaratıldığınıza bir bakın.

Bedenen nerede iseniz orda olun

Bulunduğunuz yere odaklanın. Dikkatiniz dağılırsa kendinize neredeyim ve ne yapıyorum? Sorularını sorun. Birisiyle sohbet ederken sadece sohbet anında olun, odaklanın. Ne anlattığını dikkatlice dinleyin ve ruh, zihin ve beden olarak orada olun.

Bu kısa ama etkili tavsiyelerle yaşamınızda şimdi ki zamanda olmanız mümkün. Önemli olan iradeli ve kararlı olmak. Hepsini aynı anda yapmak zorunda değilsiniz. Küçük adımlara başlayın. Zamanla alışkanlığa dönüşecektir.

Son olarak yazımı Ölü Ozanlar Derneği filminden çok sevdiğim bir alıntıyla bitirmek istiyorum.

‘Henüz vakit varken tomurcukları topla.

 Zaman hala uçup gidiyor

Ve bugün gülümseyen bu çiçek, yarın ölüyor olabilir.’

Yaşanılan her anın kıymetini bilmemiz temennisiyle…

Merve Atıcı

Merve Atıcı

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio