Biyolog ve kozmetolog Pervin Bulgak: Tabiatın şifasından faydalanmalıyız

Şeyma Ercanlı Yazar: Şeyma Ercanlı 17 Ağustos 2021

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Doğal ve organik olana ilgi son 2 yıldır artış gösteriyor. Pandemi dönemi bize unuttuğumuz bazı hassasiyetleri hatırlattı. Çoğumuz doğal olana yöneldik. Örneğin yoğurdumuzu, ekmeğimizi evde yapmaya başladık. Tabii buna karantina sürecinde evde olmakta büyük destek sağladı. Sadece mutfakta değil kozmetik ve temizlik alanında da doğal reçetelere merakımız arttı. Tam bu dönemde Pervin Bulgak’ın kaleminden harika bir kitap “Pervin’in Bahçesinden Güzellik İksirleri” ortaya çıktı. Pervin Bulgak birbirinden özel tarifleri paylaşıyor kitabında ve ekliyor, “Tabiatın şifasından faydalanmalıyız.”

Biyolog ve kozmetolog Pervin Bulgak: Tabiatın şifasından faydalanmalıyız

Pervin Bulgak, geçtiğimiz ay üçüncü kitabı olan “Pervin’in Bahçesinden Güzellik İksirleri”ni Pika yayınlarından çıkardı. Kitap kadim bilgilerin, tecrübelerin ve pozitif bilimlerin süzgecinden geçirilerek büyük bir emekle karşımıza getiriliyor. Evde yapabileceğiniz cilt maskeleri, tonikler, masaj yağları, saç ürünleri… Aklınıza ne geliyorsa… Hepsi de doğal olarak hazırlanıyor. Şimdi Pervin Hanımdan kitabın hazırlık sürecini dinleyelim.

Pervin Hanım, yeni kitabınız “Pervin’in bahçesinden güzellik iksirleri” kitabı raflarda yerini aldı. 3. Kitabınız yeni bir heyecan ve tutkuyla hazırladığınızı düşünüyorum. Kitabınızın hazırlık aşamasından biraz bahseder misiniz?

Üçüncü kitabım olmasına rağmen sanki ilk defa okurlarımla buluşacakmışım gibi büyük bir heyecan duydum. Pandemi süreci dolayısıyla uzun zamandır bilgilerimi aktarma isteğim daha da çok arttı. Kitabı yazarken karşımda okurlarımı hayal ettim.

“Kendimde denemeden ve formülleri tam oturtmadan tarif paylaşmıyorum”

Evinizin altında yer alan laboratuvarınızda sürekli yeni şeyler keşfediyor, deniyor ve öyle öneriyorsunuz. Özellikle kozmetik alanında güvenin çok zedelendiği bir çağda sizin gibi hassas ve deneyimli olmak işin püf noktası sanırım?

Evet. Ben asla ve asla kendimde denemeden ve formülleri tam oturtmadan tarif paylaşmıyorum. Deneyim arttıkça, insan daha da hassas olmak zorunda olduğunu anlıyor. Ağzımdan çıkan ya da kalemimden dökülen bütün tariflerin sorumluluğunu taşıyorum.

Anadolu’da yıllardır öğretilen kadim bilgileri, tecrübeleri pozitif bilimlerle harmanlayıp ortaya aranan ve ulaşılamaz bir tecrübe sergiliyorsunuz. Hala Karadeniz’de, Anadolu’da bu öğretiler aktarılıyor mu? Yoksa tecrübelerin çağlar arası aktarımında sıkıntılar yaşanıyor mu?

Aktarıldığını umut etmek istiyorum. Ben şanslı bir çocukluk yaşadım ve bana emanet edilen bilgileri aldım, geliştirdim, paylaştım. Bu kültür Şaman köklerimize kadar gidiyor. Korunması, üzerinde araştırmalar yapılıp saklanması ve tamamlanması gerekir. Aktarım yapılırken bence artık kuşak farkı yüzünden zorluklar çıkıyor. Ben hikâye gibi dinleyip sonra uygulamacı oldum. Belki de bu kadim öğretileri aktarma görevi artık ben ve benim gibilere düşmüştür.

Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, geçtiğimiz yıllarda şöyle bir açıklama yapmıştı. “Anadolu toprakları, 250.000 yıl farkla, buzul altında kalan diğer ülke topraklarına göre öndedir. 250.000 yıllık bu gelişim farkı Anadolu Toprakları üzerindeki bitki florasını rakipsiz ve ayrıcalıklı kılmıştır. 250.000 yıllık bu zaman zarfında Anadolu topraklarının bitki florası kendisini geliştirip en mükemmel bir şekilde gelişimini ve adaptasyonunu tamamlarken, dünyadaki birçok bölgenin bitki florası gelişmede geri kalmıştır. Bunun kıymetini çok iyi anlamak ve bilmek zorundayız.” Bitkileri yakından tanıyan ve onlarla adeta konuşan biri olarak kıymet biliniyor mu? Yıllar içerisinde nelere dikkat edilmeli?

Üzülerek kıymetinin bilinmediğini söylemek zorundayım. Ne yazık ki endemik (yani sadece ülkemizde yetişen) pek çok bitkinin soyu tükendi ya da tükenmek üzere. Dikkat edilmesi gereken en önemli unsur; doğal bitki örtüsünün yaşamını devam ettirebilmesi için o alanlara hibrit tohumlu ürünlerin ekilmemesi. Şu şekilde açıklamak isterim: Benin anneannemim köyünde fındıklıkların içinde yabani sıklamenler büyürdü. Zaman içerisinde gübreleme faaliyetleri, bölgede sıcaklığın artması ve soğanlarının çıkarılıp satılması nedeniyle artık yoklar. Anneannem onlardan sindirim için macunlar yapardı. Ama ne yazık ki benim öyle bir şansım olmadı, çünkü artık yoklar. Önemli değerlerimiz bunlar. Sadece bitki ya da çiçek diye düşünmemek gerekir. Bunlar milli servet. Bir ülkenin zenginliği doğal kaynakları ile ölçülür.

Birazda kitabınızdan bölümlere geçelim. Maskelerle başlayalım. Tüm cilt tiplerine uygun, ihtiyaca göre ve özellikle malzemeleri kolaylıkla bulunabilecek ürünlerden maske tarifleri veriyorsunuz. Maskelerde özellikle dikkat edilmesi gereken şey bir rutin içerisinde yapılması mıdır? Sıklıkla ve düzenli olarak yapıldığında sonuçlar daha hızlı alınır mı?

Tabii ki. İstikrar başarı için önemlidir. Hiçbir ürün ya da uygulamadan mucize beklenmemeli. Sonuç almak için öncelikle düzenli uygulama, cildi iyi tanımak ve doğru kombinasyonu tercih etmek gerekir. Dikkatinizi çektiyse aynı cilt tipi için birden fazla formül paylaştım. Bunun nedeni ise okurlarımla yüz yüze bir arada olmadığım için onlara alternatifler sunmaktı.

“Saç ürünlerinde bulunan kimyasal ürünler göz ardı ediliyor”

Kitabınızda cilt bakımının yanı sıra saç güzelliği ve bakımı için de tarifler yer alıyor. Saçlarda özellikle kimyasal olan şampuanların zararı tartışılırken doğal olana ihtiyaç artıyor mu?

Hem de nasıl. Ben saç konusunda sıkıntıları olan bir bireyim. Çözüm arama sürecimde edindiğim tecrübelerimi paylaştım. Özellikle saç ürünlerinde bulunan kimyasal ürünler göz ardı ediliyor. Sanki yüzümüze sürersek zararlı, ama saça uygulanırsa problem yokmuş gibi geliyor. Aksine, saç deride en az cilt kadar geçirgen. Yani zararlı kimyasallar saçlı deriden emilip vücudumuzda birikiyor. Bu da toksik yükü arttırıyor. Sonuçları kozmetik kaygının çok uzağına ulaşıyor ve sağlık problemi oluyor.

Pandemi dönemiyle birlikte “içe dönüş” yaşanan bir süreçten geçiyoruz. Son 2 yılımız karantinalarla geçti. Organik olana ilgi her geçen gün büyüyor. Pandeminin kişisel bakım ritüellerimize kazandırdıkları ve kazandıracakları neler olur?

Mutfağımızın hazine barındırdığını gördük. Bakım yapmak için illaki özel ürünlere ihtiyacımız olmadığını, yediklerimizin birer doğal ürüne evrilebildiğini keşfettik. Pakete giren ürünlerin yolculuğunda bir ağacın dalında, bir bitkinin yaprağında başlıyor bu serüvene. Belki aracı koymadan doğal kaynağa ulaşmanın hem ekonomik hem de sağlıklı olduğunu fark etmişizdir.

Kitabınızda yer alan reçetelerde doğal aromaterapi yağlarıyla ilgili tariflerde yer alıyor. Yağlarda sahte olması cilde hasar verebileceği sıklıkla konuşuluyor. Aromaterapi yağı satın alırken nelere dikkat edilmelidir?

Aromatik yağlar konusunda dikkatli olma uyarınızı destekliyorum. Bu durumda en güvenli yol bakanlık onaylı ürünlere yönelmek. Tabii kendiniz de evde aromatik yağlar elde edebilirsiniz. Bunun dışında ambalajın güneş ışınlarından korunmuş olması, açıldıktan sonra kısa sürede tüketilmesi gerekir. Ve önemli bir not da saklama koşuludur. Buzdolabında ya da nemli alanlarda değil, serin ve karanlık bölgelerde saklanması gerekir.

“C vitamini açısından zengin gıdalara yönelmeliyiz”

Kitabınızın son bölümlerinde Covid-19 salgını sonrası önerilere yer veriyorsunuz. Biraz okuyucularımızla da paylaşır mısınız? Nelere dikkat edilmeli? Dezenfektan ve kolonyalara saldırdığımız bir dönemde cildimizde nelere özen göstermeliyiz?

Öncelik bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak ve vücudumuzu toksik yükten arındırmak. Bu da demek oluyor ki beslenme önemli. Tabiatın şifasından faydalanmalıyız. Tabii ki korunmak, tedbir çok önemli ama savaşa hazır olmalı vücudumuz. Bunun sırrı da sağlıklı bir metabolizma. C vitamini açısından zengin gıdalara yönelmeliyiz. Vücudumuzda koruyucu bir kalkan oluşturmak için kitabımda bir “ekinezya tentürü” tarifi verdim. Ekinazya gibi bitkiler güçlü bağışıklık güçlendiricilerdir.

Önümüzdeki günlerde yeni kitap ve projelerinizden bahseder misiniz?

Yeni kitap için çalışmalarıma son hız başladım. Bazen insanın üretkenlik zamanı gelir, galiba ben bilgilerimi aktarma zamanındayım. Güzelliğin temelinin sağlık olduğunun bilinci ile sağlıklı ve doğal formül çalışmalarım devam ediyor. Bakarsınız çok yakında dördüncü kitabımı okurlarımla paylaşırım.

Eklemek istedikleriniz

Bilgi ve bilim insanları kurtaracak, demek istiyorum. Kadınların içindeki şifa kapılarını sonuna kadar açmalarını ve doğaya kucak açmalarını diliyorum. Kadın aklı ve bilgeliği, doğruyu yanlıştan ayıracak ve bunu gelecek nesillere aktaracaktır.

Şeyma Ercanlı

Şeyma Ercanlı

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio