Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Geçen yıl YouTube trendlere göre Sağlık konusunda en çok yapılan aramalardan biri ‘Kronik Enflamasyon’ oldu. Vücutta oluşurken fark edilemeyen ve kronikleşebilen enflamasyon, sonrasında karşımıza romatizma, sedef, egzama, haşimato tiroidi gibi otoimmün hastalıklarla çıkıyor. Bu tip hastalıkları yenmek için doktor tarafından uygun görülen ilaç tedavisinin yanı sıra antienflamatuar beslenmek gerekiyor. Acıbadem Hastanesi romatoloji uzmanı Prof. Dr. Eren Erken açıkladı.
Kronik enflamasyon salgını gün geçtikçe artıyor. Sedef, egzama ve romatizmal hastalıklarla karşımıza çıkan enflamasyondan kurtulmanın anahtarı sağlıklı beslenmede. Glisemik yükü yüksek beyaz un, rafine şeker, nişasta, mısır ve ayçiçeği yağlarından uzak durmak şart.
Aslında enflamasyon, vücudun doğal bağışıklık tepkisinin bir parçasıdır. Vücudumuzda yaralanma gibi fiziksel bir hasar veya mikroplara bağlı hastalıklar oluştuğunda, bazen de vücudun tanıyamadığı çeşitli maddelerin (toksinler gibi) vücuda girişiyle ortaya iltihabi bir durum çıkar ve bunu enflamasyon olarak tanımlarız.
Geleneksel tıp, enflamasyonun sadece mikropların sebep olduğu hastalıklarla tetiklendiğini düşünüyordu. Ancak günümüzde stres, kötü Beslenme, toksik yük ve tüm bunlara bağlı olarak bozulmuş bağırsak mikrobiyotasının da bir enflamasyon tetikleyicisi olduğunu biliyoruz. Bu tip tetikleyicilerle ortaya çıkan enflamasyon, otoimmün hastalıklara katkı sağlayabiliyor.
Vücudun kendi sağlıklı dokusunu tahrip etmesi… Ancak insan vücudunun göstermiş olduğu hiçbir tepki nedensiz değil. Yani otoimmün hastalığa sahip kişilerde bağışıklık sistemi sebepsiz yere kendi sağlıklı dokusuna saldırmaz, ardında muhakkak enflamasyonun varlığı söz konusudur. Romatizmal hastalıkların yanı sıra multiple skleroz (MS), sistemik lupus eritematozus (kelebek hastalığı), sedef, egzama, haşimato tiroidi, ülseratif kolit, crohn gibi pek çok enflamatuar hastalık otoimmün hastalıklar olarak tanımlanır.
İşlenmiş, paketli ve fast food gıda ürünlerinde sıklıkla karşımıza çıkan trans yağlar, rafine şeker, glisemik yükü yüksek olan beyaz un ve nişasta, mısır ve ayçiçeği yağları, genetiğine müdahale edilmiş tüm yiyecekler ve endüstriyel yemlerle beslenmiş hayvanlardan elde ettiğimiz gıda ürünleri… Bunlar beslenmemize tarım ve endüstriyelleşmeyle dahil oldu. Özetle milyonlarca yıl önce atalarımızın beslenmesinde yer almayan bu besin grupları, halen vücudumuz tarafından tanınmıyor ve toksik olarak algılanıyor.
Karabuğday, amaranth, teff, kinoa, basmati pirinç, siyah pirinç, darı, sorgum gibi birçok glütensiz ve yüksek lif içerikli tahıl alternatifi mevcut.
İnsan vücudunun en çok enerjiye ihtiyaç duyduğu iki sistemi bağışıklık ve sindirim sistemidir. Bu iki sistemin aynı anda çalışması mümkün olamıyor. Hastalık ve iştahsızlık arasındaki ilişkinin temel sebebi de genellikle bu durum. Sindirim sistemini durdurmak; bağışıklık sisteminin daha verimli çalışmasına yardımcı olur. Yani uzun gece açlıkları ve fasılalı açlıklar (minimum 16 saatlik gibi) öneriyoruz.
Kaynak: Hürriyet
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı