Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Pandemi dönemiyle birlikte çoğumuzda aşırı uyku, kilo verememe ve halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Ancak bu birbirinden bağımsız belirtiler tiroit hastalıklarının habercisi olabilir. Uzmanlar, tiroit hastalıklarıyla ilgili yaşanan kavram karmaşasından dolayı her şikâyetin tiroit fonksiyonlarına bağlanmaması gerektiğine vurgu yapıyor.
Kilo verememe, halsizlik, depresyon ve aşırı uyku… Birbiriyle ilgisiz gibi görünen bu sağlık sorunlarının ortak noktası, boynumuzda bulunan, 25-40 gram ağırlığında ve bir kelebek görünümünde olan tiroit bezi… Bu bezden salgılanan hormonlar; nefes alış verişinden kalp hızına, merkezi sinir sisteminden kas gücüne, vücut ısısı ve kolesterol seviyelerine kadar birçok hayati fonksiyonu düzenliyor. Ancak tiroit hastalıklarıyla ilgili yaşanan kavram karmaşasından dolayı her şikâyetin tiroit fonksiyonlarına bağlandığına dikkat çeken Acıbadem Ataşehir Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Şimşek, “Kimi hasta gereğinden fazla tetkik yaptırıyor, kimisi ise takip edilmesi gerektiği halde kontrole gitmiyor. Oysa tiroit bezlerinin az ya da çok çalıştığı durumların zamanında tespiti ile çok ciddi sağlık sorunlarının önüne geçmek mümkün” diyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Şimşek, tiroit hastalıkları hakkında önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Saçımızın telinden ayak tırnağımızın ucuna kadar vücudumuzdaki tüm fonksiyonları düzenleyen tiroit bezi, kelebeğe benzeyen şekliyle nefes borusunun önünde yer alıyor. Boyutu küçük olmasına karşın salgıladığı hormonlarla vücudumuz için anahtar görevi üstlenen tiroit bezi, vücut metabolizmasını ayarlayan T3 ve T4 hormonlarını salgılıyor. Acıbadem Ataşehir Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Şimşek, “Beyinde yer alan hipofiz bezi, T3 ve T4 üretimi için TSH hormonu gönderir. Ancak iyot olmadan bu iki hormon üretilemez. Tiroit hormonlarının üretilebilmesi için mutlaka vücuda yeterli ölçüde iyot alınması gerekir. İyot eksikliği; iyotsuz tuz kullanımı, kullanılan bazı ilaçlar ya da emilimi etkileyen minerallerin vücudumuza daha fazla girmesi gibi nedenlerle oluşur. İyot eksikliği giderilince tiroit fonksiyonları normale döner” diyor.
Kanda tiroit hormonu düzeyinin yükselmesi “hipertiroidi” olarak tanımlanıyor. TSH hormonu düşük olmasına karşın T3 ve T4 üretimi yüksek oluyor. Dr. Deniz Şimşek, bu durumun da çarpıntı, aşırı terleme, uykusuzluk, kilo kaybı, ellerde titreme ve sinirlilik gibi yakınmalara yol açtığını belirterek “Tiroit hormonu yüksekliğinin genellikle iki nedeni vardır. Ya hormon salgılayan bir tiroit nodülü ya da halk arasında zehirli guatr olarak bilinen Graves hastalığı görülür. Hashimoto hastalığında olduğu gibi Graves’in de nedeni bilinmiyor. Tiroit hormon fazlalığı dışında guatr ve gözlerin dışarıya doğru çıkık olması da belirtiler arasındadır. Yaşa, gebelik planı olup olmamasına, nüks vaka olup olmamasına göre değişen radyoaktif iyot, ilaç ya da cerrahi gibi farklı tedavi seçenekleri vardır” diyor.
Tiroit bezinin yeterli hormon üretememesi ise “hipotiroidi” olarak tanımlanıyor. Bu durumun kan tetkiklerinde TSH değeri yüksek çıkmasına karşın T4 ve T3 düzeyinin düşüklüğü ile kendini gösterdiğini kaydeden Dr. Deniz Şimşek, eşlik eden şikâyetleri “kilo alma ya da zayıflama çabasına rağmen kilo verememe, halsizlik, depresyon, üşüme, kabızlık, adet düzensizliği, aşırı uyku” olarak sıralıyor. Hipotiroidinin sıklıkla iyot eksikliği ve Hashimoto hastalığına bağlı olarak geliştiğini ifade eden Dr. Deniz Şimşek Hashimoto’yu şöyle açıklıyor: “Bir otoimmün sağlık sorunu olan Hashimoto nedeni bilinmeyen bir hastalık. Strese, bazı gıdalara bağlı olarak geliştiği düşünülüyor. Hashimoto’da bağışıklık sistemi tiroit bezini düşman olarak görüp saldırıyor. Kanda antiTPO antikoru bu saldırının başladığını gösteriyor. TSH, T3 ve T4 hormon düzeyleri normal olsa bile eğer antiTPO antikoru tespit edilmişse kişi, Hashimoto hastası sayılır.”
Bu seviyede yakalanan Hashimoto hastalarında iyot eksikliğini gidermek için iyot ve antiTPO saldırılarını önlemek için selenyum minerali takviyesi yapıldığını belirten Dr. Deniz Şimşek, ayrıca gluten ve süt ürünleri tüketiminin de bir süre sınırlanabildiğini kaydediyor. Bu şekilde hormon düzeylerinin belli aralıklarla kontrol edilerek dışarıdan takviyeye başlamanın mümkün olduğunca ertelendiğini anlatan Dr. Deniz Şimşek, “Ancak tiroit bezinin artık çalışamadığı durumda antikor seviyesini takip etmenin anlamı yok. Normal vücut fonksiyonları için dışarıdan hormon takviyesi almak gerekir” diyor. Bu ilacı kullanmaktan çekinmemek gerektiğini vurgulayan Dr. Deniz Şimşek, “Sabah aç karnına alın, hormon seviyelerinizi düzenli takip ettirin. Başka bir hastalığınız ortaya çıktığında, başka bir ilaç kullanmanız gerektiğinde ya da gebe kaldığınızda da ilacınızı asla bırakmayın” diye bilgi veriyor.
Tiroit bezinin normalden büyük olmasına guatr deniyor. Tanı için tiroit ultrasonografisi, hormon testleri, iyot ölçümü gerektiğini ifade eden Dr. Deniz Şimşek, tedavi yöntemlerini “Hormonlarınız normalse, iyot eksikliği yoksa şikayet oluşturmaz, tedavi gerekmez. Ancak tiroit bezi çok büyür; nefes alma ya da yutma problemine neden olursa ya da kişiyi estetik olarak rahatsız ederse cerrahi uygulanabilir” diye anlatıyor.
Tiroit nodülü ise tiroit bezinde gelişen patates şeklindeki lokal büyümeler olarak tanımlanıyor. Bazı nodüllerin içinin sıvı dolu bazılarının ise sert olduğunu dile getiren Dr. Deniz Şimşek, “Nodüller olsa da tiroit bezi normal büyüklükte olabilir yani nodüllere guatrın eşlik etmesi gerekmez. Yapılan çalışmalar nodüllerin ilaç tedavisiyle küçülmediğini göstermiştir. Bu nedenle hormon bozukluğu yoksa nodüllerde ilaç kullanmak gereksizdir” diyor. Tiroit nodüllerinden kanser gelişme olasılığının düşük olduğuna dikkat çeken Dr. Deniz Şimşek, “erkek cinsiyet, tek nodül, sert nodül, hızla büyüyen ve ultrasonografide düzensiz kenar-mikrokalsifikasyon (kireçlenme)” gibi bulgular olması halinde biyopsi kararı verilebildiğini anlatıyor.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı