Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Güzel oyuncu Tuba Ünsal Harper's Bazaar için Louis Vuitton'un sezon tasarımlarıyla Paris'te kamera karşısına geçti. Birbirinden şık kombinlerle poz veren güzel oyuncu, sanat hayatına dair merak edilenleri de cevapladı. İşte röportajın tamamı…
Gerçekleştirdiği hayallerinin yerini her zaman yenileri alıyor, durmak bilmiyor, enerjisi hiç bitmiyor. Tuba Ünsal, sınırlarını hep genişleten bir kadın. Her zaman anlatacak bir hikâyesi var. Bu sefer Harper’s Bazaar için Louis Vuitton’un sezon tasarımlarıyla Paris’te yeni bir hikâye yarattı.
Adı Aylin için dört yıl çalıştım. Corona dönemine denk gelmesi çok yorucuydu çünkü süre uzadıkça, ekip, yönetmen, yazar değişikliği derken, sabırla yılmadan beklemem, projeye duyduğum ilgiyi kaybetmeden ilerlemem gerekti. Öyle bir noktada Sonbahara Son Güller projesi geldi ki, bu hassas bir karardı benim için. Çalışmaya başladığımda anladım ki ikisi birbirini destekleyen ve besleyen işler oldu. Çok yoruldum ama sınırlarımı genişletmem için müthiş bir fırsat oldu.
Eğlence anlayışımız da, tiyatro da değişiyor. Seyirciye farklı tecrübeler sunmak gerekiyor. Bunun için yemeli içmeli, fasıllı yeni bir deneyim yarattık. Bunu Özen Yula gibi tecrübeli bir yönetmen ve kalemi güçlü bir yazarla yapmak büyük avantaj ve riski minimalize eden bir durum. Yol arkadaşlığımız benim için çok değerli..
Oyun provaları başlamadan kâğıt üzerinde projeyi tamamlayıp, provalar başladığında sadece oyuncu rolümde olmaya çalışıyorum. Farklı kimlikler beni besliyor. Kendimi tanıdıkça; nelere yeteneğim var, hayattaki rollerim neler öğrendikçe, iş hayatımdaki kimliklerim de daha belirgin olmaya başladı. Sanatın oyunculuk tarafından beslenen bir iş kadınıyım. Yenilikler sunarken de riski azaltarak ama heyecanımı hiç kaybetmeden ilerleyerek projeler üretiyorum…
Multidisipliner olmak, bu yüzyılın yarattığı, insanın evrimleştiğinin en güzel göstergesi. İnsanoğlu, kapasitesi çok yüksek bir varlık. Toplum baskısı, verilen roller, tabular sizi hep düşük kapasitede yaşamaya zorluyor. Sınırınızı bir kere genişlettiğinizde bu sırrı çözmüş oluyorsunuz. Cesur olmak, kadın olarak verilen rolleri reddedip, yeni alanlarını keşfetmek benim hayat yolculuğumda çok önemli. Tiyatro benim oyun alanım, hayatımda beslendiğim alan. Sinemada, ufak çaplı yapımcılık tecrübelerinin dışında, daha çok sadece oyuncuyum. Hepsi yaratıcılığın alanında. Bir fikri beyazperdede anlatmakla tiyatro sahnesinde anlatmak çok da birbirinden ayrı dinamikler değil. Bir süredir bir hikâye üzerinde çalışıyorum, onun anlatım mecrası sinema. Oyunlarım çıktıktan sonra buna konsantre olmak istiyorum.
Değişiminize herkes şahit olurken, gelişiminizi de herkes görmüş oluyor. Bir nevi deney gibi…
Cesaret ve kendini yenileme isteği…
Güçlü kadınların, topluma örnek olanların hikâyelerini anlatmak için müthiş bir heyecan duyuyorum. Sabiha Gökçen, Aylin Radomisli, Füreyya gibi kadınların yetiştiği bir toplumda, “Ben de yapabilirim” hissiyatı bana iyi geliyor…
Benim için giyinmek eğlenceli bir durum. Hayatı keyifle yaşamak için kullandığımız oyun alanları…
Kaynak: Harper’s Bazaar
NOT: Fotoğraflar EMRE GÜVEN, Moda editörü SELİN BURSALIOĞLU,Röportaj BADE ÇAKAR
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı