Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Yüz yüze iletişimde en çok dikkat çeken organın burun olduğu biliniyor. Burun estetiğinin yüz güzelliğindeki güçlü etkisini de inkâr edemeyiz. Burun estetiğinin tüm dünyada en çok yapılan estetik ameliyatların başında geldiğine, özellikle de sosyal medyanın estetik ameliyatları arttırdığına dikkat çeken uzmanlar, merak edilenleri cevapladı.
Anadolu Sağlık Merkezi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Plastik cerrahiye başvuran hastaların büyük bir kesimi estetik talepleriyle başvururken; nefes almayla ilgili şikâyetlerini de muayeneleri sırasında paylaşıyorlar. Zaten esas şikâyeti nefes alma problemi olup estetik bir talebi olmayan hastaya burun estetiğine yönelik ameliyatın önerilmesi etik bir yaklaşım olarak kabul edilemez.” açıklamasında bulundu.
Yüzdeki oranların nasıl olması gerektiği konusu insanların hep kafasını yormuştur. Her ne kadar resim ve heykel sanatlarında sanatçılar ideal ölçüler ve oranlara bağlı kalarak eserlerini yapmaya çalışsalar da, cerrahi yapılırken insanın yüzüne yakışan burnun ideal ölçülerde olmasının pek gerekmediğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Burun ameliyatından sonra ortaya çıkan sonuç, kişinin yüzünün geri kalanıyla uyumlu olmalı. Hasta ailesel ve ırksal karakterini de tamamen kaybetmemeli. Ameliyat sonrası asıl hedef, hastanın bir ameliyat geçirdiğinin belli olmadığı en doğal sonucu elde etmek olmalı.” dedi.
Son yıllara bakıldığında burun estetiğine yönelik ameliyatlarda bir artışın olduğunu vurgulayan Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Bu aslında sosyal medyanın yaşantımızda ki etkiyle ilişkili. İnsanlar ameliyatlarını ve sonuçlarını bu platformlarda paylaştıkça toplumdaki diğer bireylerin farkındalığı da yükseliyor. Ayrıca ameliyatı yapan hekimlerin aynı mecralarda bilgi amaçlı yaptıkları paylaşımların da bu artışa kuşkusuz pozitif bir etkisi oluyor.” şeklinde konuştu.
Anatomik olarak yüzün orta kesiminde yer alan burnun aynı zamanda gelişme çağında yüzün büyüme merkezlerinden biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Bir başka deyişle, yüz gelişimi tamamlanmamış bireylerde yapılan burun ameliyatının özellikle üst dişler ve yüzün orta kesiminde büyüme geriliğine yol açma riski taşıdığını da belirtelim. Bu nedenle kemik gelişiminin tamamlanması beklenerek; kızlarda 16, erkeklerde 18 yaşından önce burun ameliyatı yapılması doğru olmayacaktır” dedi.
Ancak, eğer tıbbi sebeplerle daha önce yapılması gerekirse, kemik gelişiminin hangi aşamada olduğunun el bilek filmiyle değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Gelişim devam ediyorsa mümkün oldukça kemik yapılara müdahale edilmeden ameliyat tamamlanmaya çalışılmalı. İleri yaş grubunda bir sınırlama yok ancak kişinin eşlik eden kronik hastalıkları göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılması en sağlıklısıdır. Ayrıca ilerleyen yaş ile burundaki büyümenin düzeltilmesi için aşırı kıkırdak alınmasından da kaçınmak gerekir. Çünkü ilerleyen yaşlarda derinin de kalınlaşabileceğini göz önüne alırsak, aşırı alınan kıkırdaklara bağlı olarak burun desteğini kaybettiğinde bu ameliyatların solunum güçlüğüne neden olma ihtimali ortaya çıkacaktır” şeklinde konuştu.
Estetik ameliyatlar öncesinde hastayla yapılan görüşmelerin bir danışmanlık hizmeti gibi olduğunu hatırlatan Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Sonuçta ortada bir hastalık yoktur ve kişi tıbbi bir gerekçe olmaksızın vücudunda istediği bir değişiklik için profesyonel destek alacaktır. Bu aşamada en doğru yaklaşım, hastanın genel sağlığını riske atmadan yapılabilecekleri ve olası sonuçları hastaya anlatmaktır. Örneğin elinde fotoğraf ile gelen bir hastaya, o fotoğrafta beğendiği burnun aynısının yapılmasının garanti edilemeyeceği söylenmeli. Hatta aynısı yapılabilse dahi, burnun yüz estetiğinin bir parçası olduğu için ancak kişinin yüzüyle uyumlu oranlara ulaşıldığında burnun güzel bir görünüme sahip olacağının altı çizilmeli.” açıklamasında bulundu.
Sadece burun ucuna müdahale edilen hastalarda iyileşme sürecinin çok hızlı olup burun üzerine alçı bile konulmazken, kemiklere de işlem yapılan hastalarda iyileşmenin biraz daha uzun sürüp 1 hafta- 10 günü bulabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, “Nefes almayla ilgili problemleri olup burun içinde burun etlerine veya burun orta kıkırdağına da işlem yapılan hastalarda ise ameliyattan sonra burun içine silikon tamponlar yerleştirmek gerekebilir. Tüm bu farklılıklara rağmen genel anlamda hastalara yaklaşık iki hafta içinde yüzdeki şişliklerin önemli ölçüde gerileyeceği, tüm atel ve tamponların çıkarılacağı, olası morlukların yok olacağı bilgisi verilir. Ancak doku iyileşmesinin 6 ay ila 1 yıla kadar devam edebildiğini unutmamak gerekir. Bu süre zarfında; burun mutlaka travmalardan korunmalı, aşırı sıcak veya soğuğa maruz bırakılmamalı ve özellikle burun kemiklerine de müdahale edilen ameliyatlarda, gözlük kullanımının burunda eğriliğe sebep olabileceği bilgisi hastalara mutlaka daha önceden söylenmeli” dedi.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı