Şemseddin Sivasi’yi anlatan ‘Lal’ oyunu sanatseverlerle buluştu

Şair ve mutasavvıf Şemseddin Sivasi'nin hayatını konu alan "Lal" isimli tiyatro oyununun galası Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Fatih Duman'ın "Lal" isimli kitabından yola çıkılarak hazırlanan oyunu Ferah Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Hakan Güneri sahneye uyarladı.

Sivas Belediyesinin katkılarıyla sahnelenen oyunun galasına, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz, Sivas Valisi Salih Ayhan, Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, sanat dünyasından Okan Bayülgen, Kadir Çöpdemir ve Yusuf Kaplan’ın yanı sıra birçok isim katıldı.

 “Tiyatromuzda 10. yılımızı doldurduk”

Gösterimden önce açıklamada bulunan Güneri, oyuna 7 aylık bir çalışma ile hazırlandıklarını belirterek, “Süreç hem ön çalışması hem sahne üzeri çalışması bakımından biraz meşakkatli ve uzun oldu.” dedi. Güneri, Ferah Tiyatrosu’nun bir biyografi tiyatrosu olduğuna işaret ederek, “Çok uzun süre Şemseddin Sivasi gibi değerli şahsiyetleri araştırmakla, okumakla vakit geçirdikten sonra o aşk, letafet, güzellik bizlerin de üzerinde kalıyor. Tiyatromuzda 10. yılımızı doldurduk, bu süre boyunca kültürümüzden, tarihimizden gelenekten süzülen biyografi oyunları yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Mart ayında “Lal” oyununun Sivas’ta izleyiciyle buluşacağını aktaran Güneri, “Önce Sivaslılarla buluşturacağız ardından Ankara ve İzmir’e gideceğiz. İnşallah ilerleyen süreçlerde de çok daha geniş sayıda seyircimize Şemseddin Sivasi’yi anlatan bu oyunumuzu götüreceğiz.” diye konuştu.

“Anadolu’yu mayalayan şahsiyetler üzerine romanlar yazıyorum”

Yazar Fatih Duman ise uzun süren araştırmalar sonucu kaleme aldığı “Lal” romanını bugün sahnede izleyecek olmaktan dolayı memnuniyetini dile getirerek, “Anadolu’yu mayalayan şahsiyetler üzerine romanlar yazıyorum. Ama ilk kez bir romanım tiyatroya uyarlanmış oldu, gerçekten heyecan verici.” dedi.

Her şehrin manevi bir sahibi oluğuna dikkati çeken Duman, şunları kaydetti: “Memleketimizin toprağının altında ve hala bu toprakların sahibi olan şahsiyetleri vardır. Şemseddin Sivasi de Sivas için böyle bir zattır. O dönemde Ahmed Yesevi geleneğinden gelen Anadolu’nun mayalanması denilen hadiseyi başarmış bir şahsiyettir. Etrafında kurduğu halka ile Sivas’ın manevi dinamiklerini etkileyebilmiş bir mutasavvıftır. Şemseddin Sivasi yaşadığı dönemde, Sivas’a gönülleri terbiye etmek için gitmiş hem âlim hem arif bir zat.”

Duman, Sivasi’nin ömrünün aramakla geçtiğini vurgulayarak, “Sivasi, ömrü boyunca bu dünyanın rengine boyanmaktan kaçmıştır. Her zaman bir gönül arayışı içerisindeymiş ve sonunda da Sivas’a geldiğinde ben öldüğüm zaman beni buraya gömün demiştir.” açıklamasını yaptı.

“Osmanlı Devleti’nin Eğri Kalesi fethini anlatıyor”

Müzikleri Yücel Arzen’e ait olan oyunda yönetmen yardımcılığını Gülnur Çelik, reji asistanlığını Havva Şahin ve koreografiyi Sercan Doğantekin üstlendi.

Oyunda Hakan Güneri, Okan Patırer, Fatih Özseçen, Faruk Alamehmet, Serdar Dinçel, Gülnur Çelik, Ulaş Sayman, Havva Şahin, Oğulcan Söğüt, Emirhan Küçük, Duygu Türkyılmaz, Berke Enes Uludağ, Ali Berk Yaman, Furkan Ayhan Özdemir ve Samet Gökgöz yer alıyor. Büyük şair ve mutasavvıf Sivasi’nin hayatına odaklanan oyun, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin Eğri Kalesi fethini anlatıyor. Sivasi’nin tasavvuf yolculuğu ve bu yolda çektiği çileleri de işleyen oyun izleyiciyi, ilahiler, şarkılar ve şiirlerle dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

“Yunus gibi tanıtılmayı hak eden önemli bir tarihi şahsiyettir”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, oyunun galasında yenilenerek 29 Ekim 2021’de Cumhuriyet Bayramı’nda sanatseverlerin hizmetine sunulan Atatürk Kültür Merkezi’nin, müstesna eserlerin sahnelendiği, güzel nağmelerin işitildiği, ruhların huzur bulduğu, eski ve yeni bütün sanat renklerinin kesiştiği, yeni bilgilerin öğrenildiği adıyla müsemma sanat ve kültür merkezi olmasını temenni etti.

TBMM Başkanı Şentop, Sivas’ın ve tarihin manevi büyüklerinden Şemseddin Sivasi’yi romanına konu eden Sivaslı genç yazar Fatih Duman’ın “Lal” isimli romanından, aynı adla tiyatroya uyarlanan “Lal” oyununda sanatseverleri buluşturan Sivas Platformu Başkanı İsmail Erdem’e, Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’e ve Kâğıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin’e şükranlarını sundu.

TBMM Başkanı Şentop, kültür ve sanat tarihinde bazı şehirlerin ismiyle özdeşleşmiş tarihi şahsiyetleri olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konya Mevlana’dır, Eskişehir Yunus Emre’dir, Nasrettin Hoca’dır; Kırşehir Gülşehri’dir. Tarihin her döneminde önemli bir merkez olan Sivas, Hitit, Selçuklu, Osmanlı, Kadı Burhanettin ve Şemseddin Sivasi’dir. Bu gece Sivas’ın sembol isimlerinden gönüller dostu Şemseddin Sivasi Hazretlerini hatırlatmak, tanıtmak ve gelecek nesillere, emaneti mirasına aktarmak üzere buluştuk. Doğumunun 500’üncü yılını geride bıraktığımız gönüller sultanı Şemseddin Sivasi Hazretleri, geçen bunca asra rağmen tıpkı Yunus gibi, ilahileriyle menkıbeleriyle dillerde dolaşan ve yeni nesillere tanıtılmayı hak eden önemli bir tarihi şahsiyettir. Kadim şehirlerin, kadim tarihlerini ve şahsiyetlerini diri tutmak hepimizin vazifesidir. Bunu sanatın evrensel diliyle yapmak, yapabilmek ise elbette son derece önemlidir. Zira bu tarihi şahsiyetlerin medeniyetimize ışık veren mesajlarını ancak evrensel sanatın diliyle geniş kitlelere ulaştırabilmek mümkündür. İnsan olmanın en büyük gereklerinden biri, sahip olduğunuz varlıkları, kültürel değerleri, sanat eserlerini bizden sonra gelecek nesillere aktarmaktır. Şehirler imar ederken o mimariye ruh veren manevi kişileri de unutmamak gerekir. Bugün medeniyetimizin her bir zerresine katkıda bulunan sanatın bütünleştirici ve değerli diliyle bizlere bedii ve ebedi ufuklar açan herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Bu toprakların irfanını, vicdanını bugünlere taşıyan nice kültür ve sanat değerlerine minnet duyuyorum. Bizi biz yapan Uzak Doğu’dan Avrupa ortalarına kadar İslam mührünü vuran baba erenlere selam olsun.”

“Sanat emekçilerine teşekkür ediyorum”

Şemseddin Sivasi’nin öz benliğini eğitme metodunu insanlara göstermesi bakımından bir anekdot paylaşmak istediğini dile getiren Şentop, şunları kaydetti:

“Ömrünün son dönemlerinde, yaşlı haliyle sefere katılmasının sebebini soran Aziz Mahmut Hüdai’ye, ‘Bu yaşıma kadar cihatların en büyüğü olan cihadı ekberle yani nefsimin terbiyesiyle ilgilenerek Peygamberimizin sünnetine uydum fakat cihadı asgara katılamadığım için bu yolda da onun sünnetine uymayı yerine getirmek istedim.’ diyerek önemli bir noktayı işaret etmiştir. İnsanın öz benliğiyle mücadelesini daha kıymetli bulan ve bunu büyük cihat olarak tanımlayan bir dinin mensubu olarak bu sözleri çok önemsiyorum. Görsel sanatların en asili olan tiyatroyla bizleri 500 yıl önce yaşamış bir dervişin ve gönül insanının dünyasına götürerek çağlar öncesini yaşatacak bütün sanatçılarımıza, sanat emekçilerine teşekkür ediyorum.”

Kaynak: AA