Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Ressam Rugül Serbest çalışmalarında kendi bedenini ve yüzünü biçim olarak ele alıyor. Yalın ve yaratıcı bakış açısıyla aslında bir oyuncu edasıyla yer alıyor tuvalin üzerinde. “Bir başkası olmak nasıl olurdu?” sorusunu soruyor ve sorgulatmaya çalışıyor. Çalışmalarında, “Düşünerek değil duygularımla ilerliyorum” diyor. Sanatçıyla pandemi döneminin sanatına etkileri ve yeni projelerini konuştuk. Şeyma Ercanlı’nın kaleminden…
Rugül Serbest genç yaşına rağmen yurt içi ve yurt dışında önemli sergilere imza attı. İstanbul da ilk sergisini Aralık ayında Mixer Galeride gerçekleştireceği için heyecanlı olduğunu söylüyor. İşte Rugül Serbest röportajı ve merak edilenler…
Evet, ülke olarak hatta dünya olarak zor bir dönemden geçiyoruz ve tabii ki bu durum beni de etkiledi. Psikolojik anlamda yıprandığımız doğru ancak sanat üretimimi pek etkilemedi bu durum çünkü genelde can sıkıntısından besleniyorum.
Ben İzmir doğumluyum, 2012 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Resim bölümünde lisansımı tamamladım ve ardından Mimar Sinan Üniversitesinde, resim bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. İstanbul’a yüksek lisansım vesilesi ile gelmiştim, 5 yıldan fazla süredir buradayım ve buradaki atölyemde çalışmalarıma devam etmekteyim.
Ben kendimi bildim bileli resim yapıyorum ve hep ressam olacağım derdim. Ailem de beni hep bu alanda teşvik ettiler ve destek oldular. O anlamda bir sıkıntı yaşamadım.
Resimlerimde kendi bedenimi biçim olarak ele almamın nedeni, “bir başkası olmak nasıl olurdu?” sorusunu sormam. Bedenim üzerinden hissettiğim ruh ve duygu durumlarını yansıtmaya çalışıyorum. Başkalarında kendi yaşantım olabilecek yaşantıları görüp onları kendimin kılıyorum. Hepimiz bir bedene sahip olarak yaşadığımız dünyaya ulaşabiliyoruz ve bir anlığına da olsa bir başkası olmamız mümkün değil. Bende sanatımda, “bir başkası” olarak kendi bedenimin sınırlarını aşmaya çalışıyorum.
Dönem dönem farklı ilgi alanlarım oluyor. Heykel yapmayı çok seviyorum. Aslında elle yapılan her şey ilgimi çekiyor. Bir şeye şekil verme hissi çok güzel ama video art sanatı da son zamanlarda ilgimi çekiyor.
Evet, az önce de bahsettiğim gibi resimlerimdeki kadınlar hem benim hem de bir başkası. Bazen iki kişiyim bazen daha fazla. Hangisi gerçekten benim bazen ben de bilmiyorum. O süreçte yaşadığım duygular çok farklı bunu sözle anlatmam çok güç. Yaptığınız yorum da doğru, hepimiz birçok role bürünmüyor muyuz günlük hayatımızda? Bu da öyle bir şey.
Kendimi model olarak kullanıyorum ama dediğim gibi onlar sadece “ben” değilim. Şimdilik bu şekilde ilerliyorum ve kendimi en iyi bu şekilde ifade edebildiğimi düşünüyorum. İlerde tabii ki bu fikrim değişip evrilebilir. Düşünerek ilerlemiyorum, duygularımla ilerliyorum.
Hem de çok var! İtalyan ustalardan, Uzakdoğulu ressamlara, birçok isim sayabilirim ama beni derinden etkileyen Sandro Botticelli ve Fra Angelico diyebilirim.
Her sergim genelde heyecanlı bir süreç oluyor benim için ama beni en çok etkileyen ve heyecanlandıran iki sergi söyleyebilirim. Biri Kore’deki sergimdi çünkü hayatımda yaşadığım en farklı deneyimdi, hem çok farklı bir ülkede bulunmak ve orada sergi yapmak, farklı kültürden insanlarla bir arada olmak harika bir deneyimdi. Beni etkileyen bir diğer sergim de Taner Ceylan’ın küratörlüğünü yaptığı “Olimpos Sergileri 1” sergisiydi, o sergide olmak ve Taner’le çalışmak hayatımın dönüm noktalarından biriydi.
Aralık ayında Mixer Galeride kişisel sergim olacak, şu an onun hazırlığı içerisindeyim. İstanbul’da açacağım ilk sergim olacak, o yüzden çok heyecanlıyım.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı