Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Sanatçı Özge Gürkan, soyut ekspresyonist eserleriyle son dönemlerde adından sıkça bahsettiriyor. “Bazen öfkeli, bazen sakin, bazen tutkulu, bazen yorgun, bazen neşeli ve çokça aşk dolu” eserleri ülkemiz ve yurt dışında ilgi odağı oluyor. Sanatçının eserlerindeki ruh ve duygu yadsınmayacak kadar baskın ve ön planda. Gürkan eserleri için, “Benim resimlerim çok tinsel. Tamamı ruha, duyguya, hisse dayalı” diyor.
Türkiye’de katıldığı sergilerde dikkat çeken ve soyut dışavurum çalışmaları ile isminden söz ettiren sanatçının eserleri dünyanın önde gelen sanat etkinliklerinde sanatseverlerle buluşuyor. New York, Venedik, Londra gibi şehirlerde eserleriyle yer alan sanatçı “Önümüzdeki Eylül ayında Paris’te Carrousel du Louvre’da yer alacak sergi için çok heyecanlıyım” diyor. Özge Gürkan ile sanat serüvenini ve projelerini konuştuk.
Rus dili ve edebiyatından mezun oldunuz. Sanat hayatınız nasıl başladı? Şuan eserlerinizle ülkemizi yurt dışında temsil ediyorsunuz. Başarı tesadüf değildir ancak nasıl bir çalışmanın sonucunda buraya ulaştınız?
Yazı da resim de aslında çok erken yaşlardan itibaren hayatımın içinde var oldu. Ben çocukluğumdan beri kendimi en rahat bu şekilde ifade edebiliyorum. Dolayısıyla sanat benim işim olmaktan ziyade ruh halim, kendimi ifade etme biçimim, bana özgü bir dünya görüşü ve bu hayattaki duruşum diyebilirim. Profesyonel adımlar atmadan önce sanıyorum farklı donanımlar kazanmam, farklı tecrübelerden geçmem, belli bir olgunluk ve cesaret seviyesine gelmem gerekti. Benimki tinsel bir yolculuk, doğru zaman geldiğinde yaşam bana olması gerekenleri kendiliğinden sundu. Başarı göreceli bir kavram ama beni çok heyecanlandıran, mutlu eden, gerçekten büyük bir aşk ve tutkuyla yaptığım eserler izleyicilerin de ruhuna dokunup seviliyorsa hayatta olmak istediğim yerdeyim. Çok emek veriyor ve çok çalışıyorum ama bunu bir gün bile zorunluluk olarak ya da ticari bir bakış açısıyla yapmadım, geldiğim noktada bunun önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.
Hat sanatıyla başlıyor serüveniniz. Geleneksel sanatların eserlerinize etkisi nedir?
Farklı dil, din ve kültürlerden gelen aile bireylerim var. Bu karışıklık erken yaşlarımda bana “ben kimim? Hangisiyim?” sorgusunu yaşatırken, ilerleyen yıllarda beni “ben hepsiyim, hepsinden bir parça taşıyorum ve bu özgünlükten çok mutluyum” noktasına getirdi.
Hat sanatından inanılmaz keyif alıyorum, bu konudaki öğrenimlerimi geleneksel yorumlamalardan ziyade modern ve soyut şekilde resimlerimde uygulamayı seviyorum. Geleneksel sanatlara da müthiş bir hayranlık duyuyor fakat olanı/öğretileni tekrarlamaktansa kendime özgü ve özgür teknikler kullanmayı tercih ediyorum.
Eserlerinizde çok katmanlılık var. Aslında anlatmak istedikleriniz nedir? Esere başlamadan önce ve bittiğinde hissettiğiniz duygu nasıl olmaktadır? Tam olarak anlatmak istedikleriniz sanatla tamam oluyor hissine kapılıyor musunuz?
Eserlerimdeki katmanlar, bireylerin içinde kimi zaman bastırılmış, kimi zaman ortaya çıkartılamamış ama aslında hep içimizde var olan ve orada durup onları fark etmemizi bekleyen duyguları, arzuları ve gücü ifade ediyor. Resme hiç bir zaman bir düşünceyle değil, daima içinden geçtiğim duyguyla başlıyorum. Duygularımı yoğun ve içimde yaşadığım için resim yaparken çok yalın, çok dürüst, çok ben’im. Bu bir meditasyon hali oluyor. Yazılarım ve resimlerim dışında kendimi bu kadar net ve doğru ifade edebileceğimi sanmıyorum.
Hub Design New York ile bir işbirliğiniz var. New York ve Paris başta olmak üzere önemli sanat merkezlerinde ve dünyadaki önde gelen sanat etkinliklerinde çalışmalarınızı görüyoruz. Dünyada Türk kadın sanatçı olarak varlık göstermek size neler hissettiriyor. Resim sanatının dinamikleri ülkemizde ve yurt dışında nasıl farklılık gösteriyor?
Çok teşekkür ediyorum. Hub Design New York beni temsil etmesinden mutluluk ve gurur duyduğum bir yapı. Ortak değerlerle hareket ettiğimiz için karşılıklı keyif aldığımız ve başarılı geçen iş birlikleri içerisindeyiz. Dünyada Türk kadın sanatçı olarak varlık göstermek ise olması gereken bir süreç aslında. Sanat globaldir, cinsiyeti ise yoktur. Dolayısıyla çalışarak ve emek vererek olmamız gereken yerdeyim, bundan mutluluk duyuyorum. Sanatın ülkemizde ve yurt dışında farklı dinamikleri olduğu bir gerçek. Türkler 19.yüzyıla değin geleneksel sanat anlayışlarını sürdürdüğü ve bu anlayışın, resimdeki yansıması o dönemde sadece minyatür ve bazı duvar resmilerinde kendisini gösterdiği için böyle bir fark olması olağan. Özellikle genç kuşağın sanata artan ilgisiyle daha orantılı bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.
“Rebel” isimli eseriniz Contemporary Venedik Uluslararası Sanat Fuarında sergilendi. “Rebel” isimli eserinizde kadının içinde kaldığı karanlık zamanlara vurgu yaptığınızı kaydediyorsanız. Eserlerinizde kadın vurgusu ve temelde yerleştirdiğiniz duygu nedir?
Aslında temelde benim tüm resimlerimde hissedebileceğiniz genel bir özgürlük vurgusu var. Bireylerin kendilerini ifade etmeleri, kendi özgür iradeleri ve arzuları doğrultusunda yaşamaları gerektiğine inanıyor ve bu düşünceyi destekliyorum. Kadınlar bu konuda daha fazla baskı altında olduğu ve ben de bir kadın olarak zaman zaman bu durumlarla karşılaştığım için kadın vurgusu daha ön plana çıkıyor.
Mart ve Nisan aylarında “Subliminal” isimli eseriniz ile Canvas London International Art Fair’de yer aldınız. Deneyimlerinizi biraz anlatır mısınız? Londra, Venedik, New York, Paris… Sanatın merkezi olan şehirlerde yer aldınız. Hayalini kurduğunuz ve sanatınızın muhakkak görülmesini istediğiniz bir şehir ve mekân var mıdır?
Benim sadece yerele hitap eden bir sanat anlayışım yok. Sanat evrenseldir, elbette kendi köklerimden de beslenir, etkilenir, kendi yorumumla bu birikimlerimi zaman zaman sanatıma katarım ama bunları sunma noktasına geldiğimde global bir bakış açışıyla değerlendiririm. Önümüzdeki Eylül ayında Paris’te Carrousel du Louvre’da yer alacak sergi için çok heyecanlıyım. Sonrasında da New York’da bir solo sergi planımız var. İlk günden beri sanatımla ilgili sadece içime sinen ve prestijli iş birlikleri içinde olmaya özen gösteriyorum, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğim.
Sanat hayatınızı besleyen damarlar nelerdir? Ne yapmaktan keyif alırısınız? Deneyimler sanatınıza nasıl yön verir?
Benim resimlerim çok tinsel. Tamamı ruha, duyguya, hisse dayalı. Ben başka türlü resim yapmayı bilmiyorum. İçimde ne varsa özgürce tuvalime döküyorum. Bazen öfkeli, bazen sakin, bazen tutkulu, bazen yorgun, bazen neşeli ve çokça aşk dolu… Ama içinden duygu geçmeyen tek bir resmim yok benim. Ailem ve dostlarım çok kıymetlidir ama yalnızlığıma ve kendi özel alanıma da düşkünümdür. İki tarafı dengede tutmaya özen gösteriyorum. Deneyimlerim sanatıma direkt yön verir, o gün içinde hangi duygudan, histen geçiyorsam sanatıma o yansır.
Annelik serüveninizle sanat hayatınız paralellik gösteriyor. Resim sanatını çocuğunuz olarak görseniz; hangi evresinde, hangi yaş diliminde olduğunu söylerdiniz?
18 yaşında sanırım. Artık özgürlüğüne kavuşmuş ve bir o kadar heyecanlı, istekli ve mutlu…
Pandemi küresel salgını dünyamızı derinden etkiledi. Alışkanlıklarımız, bakış açımız daha olgun ve etik olmak zorunda artık. Pandemi şartları sizi daha çok karamsarlığa mı sürükledi, yoksa daha sorumluluk bilinciyle harekete geçirecek dinamiklere mi sebep oldu?
Ben bu süreç içerisinde çocuklarımla ve kendimle dolu dolu zaman geçirmenin tadını çıkarttım. Hepimizin alması gereken dersler vardı ve bunlarla yüzleştik. Kendi adıma artık hayata karşı daha farkında ve bilinçli hareket ettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
Pandemi döneminde birçok etkinlik, söyleşi, atölye çalışması online olarak yapıldı. Sizin online etkinliklerle aranız nasıl? Ya da teknolojiyle sanatın buluşması artık daha olağan bir hal aldı. Sanat ve teknolojinin birlikteliği nereye taşınabilir?
Artık teknoloji hayatımızın her alanında baskın şekilde yer alıyor. Bunu sanat tarafında yadsımak yanlış bir tutum olur. Ben kendimi yeniliklere her zaman açık tutmaya çalışıyorum. Konfor alanımdan çıkmaktan da çekinmiyorum. Bana göre sanat ve teknoloji birlikte çok farklı tatlar ortaya çıkartıyor ve çıkartmaya devam edecek. Bu iki kavramı karşı karşıya getirmek değil, aksine yan yana ve birbirlerinden beslenecek, güç alacak şekilde faydalanmamız gerekiyor. Heyecan verici ve güzel bir ikili olduklarını düşünüyorum.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı