Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Yüz yüze eğitim başlıyor. Okulöncesi ve birinci sınıf öğrencileri için 1-3 Eylül tarihlerinde uyum süreci gerçekleştirilecek. Genel eğitimde okulların zili 6 Eylül’de çalmaya başlayacak. Çocuklar uzun zaman sonra haftanın beş günü eğitim yuvalarında, yüz yüze eğitime geçecekler. Aslında bizler okula uyum sürecinden bahsederken daha çok okulöncesi dönemindeki çocuklar ve ilkokul birinci sınıfa başlayacak olan çocuklar gündemimizde olurdu ancak bu dönemde pandemi sürecinde online eğitim gören, evdeki konfora alışan her öğrenci okula uyum sağlamada problem yaşayabilir.
Okula başlamak çocuklar için bir gelişim fırsatıdır. Çocuklar aile ortamı dışındaki bir ortama uyum sağlamayı, başka bir ortama özgü kuralları öğrenmeyi, görevleri, sorumlulukları yerine getirmeyi okulla edinirler. Bunun yanında okula yeni başlayacak çocuklar da okula başlama sürecinde ailelerinden ayrı bir dünyada kendi başlarına var olmaya, arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle, okul çalışanları ile kendilerine özgü ilişkiler geliştirmeye çalışırlar, farklı baş etme becerileri geliştirmeyi öğrenirler, okulla birlikte sosyal gelişimlerini desteklerler.
Okula yeni başlayan çocukları ve ebeveynleri bu uyum sürecinde her gelişim aşamasının doğasında var olan bazı sancılı süreçler bekleyebilir. Bu süreçlerden bahsetmeden önce özellikle belirtmek istiyorum ki insan evladı hayatının her döneminde gelişmek için çabaya, gayrete, sabra ve azme ihtiyaç duyar. Okula başlama süreci için de aynı şey geçerlidir, bu noktada ebeveynlerin bu dönemin özellikleri ve olası problem durumları hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu gelişim krizini olabildiğince sağlıklı şekilde yönetmeleri gerekmektedir.
Tıpkı biz yetişkinleri gibi çocuklar da yeni, bilmedikleri ve uzun süre vakit geçirecekleri, belirsizliklerle dolu bir ortama gireceklerinde “doğal olarak” kaygı yaşarlar. Daha önce okul yaşantısı olmayan ve ebeveyninden ayrı kalmayan çocuklar ebeveynlerinden ayrılma ile ilgili de doğal bir kaygı yaşayabilirler. Bu süreçte çocukların akıllarından geçen bazı sorular vardır;
Neden anne ve babamdan ayrılmak zorundayım?
Öğretmen ne demek?
Öğretmenim benden ne bekliyor?
Ben okulda ne yapacağım?
Öğretmenim benim temel ihtiyaçlarıma cevap verecek mi?
Kaygılarımı/korkularımı kiminle konuşabilirim?
Annem/babam beni ne zaman alacak?
Bu okulda ne kadar süre duracağım?
Her gün mü okula geleceğim?
Annem/babam ya beni almaya gelmezse?
Benim evim nerede?
Annem/babam ağlarsam beni almaya gelirler mi?
Bu sorular ile birlikte çocuklar okula uyum sürecinde;
Okula gelmek istemeyebilirler, okula gelmemek için ağlama, tepinme gibi tepkiler gösterebilirler,
Okula geldiklerinde ebeveynlerine sarılarak onlardan ayrılmak istememe, kucaktan inmeme gibi davranışlar sergileyebilir, ebeveynlerinin arkalarından ağlayabilirler.
Ders sırasında sessizce, gruba katılmadan köşelerde oturabilirler, öğretmenlerine sürekli anne ve babalarının ne zaman geleceğini sorabilir, gitmek istediklerini dile getirebilir, anne ve babalarının aranmasını isteyebilirler.
Okulda veya evde yemek yememek isteyebilir, iştahsızlık yaşayabilirler,
Daha küçük yaş grubuna ait davranışları sergilemeye başlayabilirler, parmak emme, alt ıslatma gibi,
Uyku problemleri görülebilir, geceleri sayıklama, uykuda ağlama, korkma gibi,
Saldırganca davranışlar sergileyebilirler,
Okuldakilerle ilgili, arkadaşlarıyla ilgili, öğretmenleriyle ilgili şikâyetleri, sürekli eleştirileri ve yakınmaları olabilir,
İçe kapanma, iletişim kurmayı reddetme gibi davranışlar görülebilir,
Ebeveynlerine karşı “artık beni sevmiyorsunuz, yanınızda istemiyorsunuz” gibi sitemlerde bulunabilirler,
Yoğun kaygı durumlarında psikosomatik rahatsızlıklar görülebilir; baş ağrısı, mide bulantısı, ateş gibi.
Yukarıda bahsetmiş olduğum bu ve benzeri davranışlar okulla ilk defa tanışan ve uyum sağlamaya çalışan çocuklarda farklı düzeylerde ve şekillerde sıklıkla karşılaştığımız geçiş dönemine, uyum sürecine özgü “normal” davranışlardır, aynı şekilde anne ve babanın makul düzeyde endişe duymaları da normaldir. Önemli olan bu durumu fark edip, normal olduğunu ve geçici bir süreç olduğunu kabul edip, öğretmenle, okul psikolojik danışmanı ile idare ile işbirliği halinde olmak ve çocuğun gösterdiği reaksiyonlara yönelik uygun davranış biçimleri geliştirmektir.
Okula uyum sürecinin ne kadar zaman alacağı çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Özellikle çocuklarının bireyselleşmesine izin vermemiş, çocuklarına yaşına uygun sorumlulukları yerine getirme fırsatı sunmamış, aşırı koruyucu kollayıcı, bağımlı ya da kaygılı ebeveynlerin çocukları okula uyum sürecinde daha çok zorlanmaktadırlar dolayısıyla bu süreç onlar için daha uzun sürebilmektedir. Özellikle pandemi sürecinde sosyalleşme imkânı bulamamış çocuklar da okula uyum sürecinde zorlanabilmektedirler.
Diğer yandan okula uyum sürecinin ne kadar süreceğinde çocukların mizaç özellikleri de etkili olmaktadır. Daha dışa dönük, sosyal ve kendini rahat ifade eden çocuklar için okula uyum süreci daha kolay gerçekleşirken, daha içe dönük, kendini ifade etmekte zorlanan çocuklar için okula uyum süreci biraz daha zorlayıcı olabilmektedir. Kimi çocuklar da başlangıçta okula kolay uyum sağlamış görünmekle birlikte devamlı bir şekilde okula geleceklerini idrak ettikten sonra tepki gösterebilirler. Ebeveynlerin burada fark etmesi gereken en önemli şey okula uyum sürecinin rahat ve kolay geçmesi kadar zorlayıcı geçmesi de normaldir, çünkü her çocuk farklıdır, kendine özgü biricik yaşam olaylarına ve mizaç özelliklerine sahiptir.
Evde kardeşi olan çocuklar da kardeş kıskançlığı, kardeşin evde ebeveyni ile uzun saatler yalnız kalması gibi sebepler ile okula uyum sürecinde zorlanabilmektedirler. Bu noktada ebeveynlerin okul sonrası çocukları ile kaliteli vakit geçirmeleri önem taşımaktadır.
Tüm bunların yanında farklı ebeveyn tutumları (ilgili/kaygılı/bağımlı/kayıtsız/otoriter vb.), tutarsız ebeveyn tutumları, ebeveynlerin kendi mizaçları, erken çocuklukta ebeveynler ile kurulan bağlanma stilleri, ebeveynlerin eğitim anlayışı, aile içinde bir yakının kaybı, aileden birinin bir hastalığının varlığı gibi pek çok faktör doğrudan veya dolaylı olarak çocuğun okula uyum sürecini olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir.
Okula uyum sürecini kolaylaştırmada ilk adım okullar açılmadan önce çocukla okula gitmek, okul ortamını görmesini sağlamak, öğretmeni ile tanışmasını ve mümkün ise birebir vakit geçirmesini sağlamaktır.
Bu tanışmadan sonra çocukla birlikte okulla ilgili alışverişe çıkmak, kırtasiye malzemeleri, çanta, okul ayakkabısı gibi eşyaları birlikte almak, çocuğun okula başlamaya yönelik heyecanını ve istekliliğini arttıracaktır, alışveriş sırasında çocuğun kendi seçimlerini yapmasına fırsat vermek de önemlidir.
Çocukla okula başlamadan önce okula başlamaya yönelik hikâye kitapları okumak, kitapta geçenleri birlikte değerlendirmek, ebeveynlerin kendi okul yaşantıları ile ilgili paylaşımda bulunmaları, çocuğun okula, öğretmenlerine, derslerine, arkadaşlarına yönelik sorularını yanıtlamak ve sorular sormasını teşvik etmek de çocuğun zihnindeki belirsizlikleri azaltacak, çocuğun kendini daha rahat ve güvende hissetmesini sağlayacaktır.
Çocuğun okulda yapılacak etkinliklerde kendini yeterli hissetmesi için okula başlamadan önce kalemle, kâğıtla, makasla, tutkalla, diğer kırtasiye malzemeleri ile evde etkinlikler yapmasını sağlamak önemlidir.
Çocuklar okula başladıklarında sürekli okulda kalacaklarına, eve dönmeyeceklerine dair kaygı yaşadıklarından ebeveynler çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için çocukların okulda kaç saat kalacakları, okula kaç gün gidecekleri, ebeveynlerinden hangisinin çocuğu okuldan kaçta alacağı ya da servis kullanıp kullanmayacağı bilgilerini çocukların anlayacakları şekilde açık ve net bir şekilde vermelidirler. Bu noktada çocukların okula gideceği günler ve tatil günleri bir takvim üzerinde işaretlenebilir ya da bir tablo oluşturulabilir.
Okulun ilk günü ebeveynlerin okulda geçirdikleri zaman çok kıymetlidir, bu sürede ebeveynler çocukların öğretmenleri ile arkadaşları ile kurduğu ilişkileri gözlemleyebilir ve gözlem neticesinde herhangi bir problem durumunda okul psikolojik danışmanı ile görüşebilirler.
Ebeveynler çocukları ile konuştukları üzere okuldan ayrıldıklarında ise sorumluluğu öğretmenlere bırakmalıdırlar, kendileri de okula ve öğretmenlere güvenmelidirler. Okulun ilk günlerinde ebeveynlerin koridorda, sınıfta, okul girişinde bulunmaları çocukların okula uyumunu olumsuz etkileyen bir faktördür, ebeveynler çocuklarını öğretmene teslim ettikten sonra okuldan ayrılmalıdırlar, okula uyum sorunu yaşayan çocukların ebeveynleri ise okul psikolojik danışmanı ile görüşerek çocuğun uyum sürecine uygun olan davranış biçimleri geliştirmelidirler.
Ebeveynler çocuklarını okula bırakıp ayrılırlarken tutarlı ve kararlı davranmalı, çocuklarına sözel olarak ve beden dilleri ile olumlu mesajlar vermelidirler, aksi takdirde ebeveynlerinin kaygılı olduğunu gören çocuklar daha çok kaygı duyacaklardır. Ebeveynler de çocuklarından ayrılmaya yönelik kaygı duyuyorlar ise mutlaka bu durumu okul psikolojik danışmanı ile görüşmeli ve endişelerini gidermeye, duygu düzenlemeye yönelik destek almalıdırlar.
Çocuklar okulda bulunmak istemedikleri takdirde ebeveynleri tarafından okuldan alınacağı fikrine kapılmamalıdırlar bunun için ebeveynleri önemli bir sorun veya hastalık olmadığı sürece çıkış saatine kadar çocukların okulda olacağını belirtmelidirler.
Ebeveynlerinden ayrılmak istemeyen, ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar için ebeveynler çocukların okul çantalarına küçük notlar ve sürprizler bırakabilirler, çocukları ile birlikte kendilerini hatırlatacak sembollere, şekillere sahip bileklik, anahtarlık, kalemlik vb. tasarlayabilirler.
Çocukların yaşadığı okula uyum problemlerine ilişkin ebeveyn konuşmaları kesinlikle çocukların yanında gerçekleşmemelidir, bu durum çocukların kaygı düzeyini arttıracaktır.
Ebeveynlerin eve geldiklerinde çocukları ile okulda yaşananlarla ilgili konuşmaları çocukları rahatlatır ve uyum sürecini kolaylaştırır, ancak bu konuda çok ısrarcı olmak da çocukları endişelendirebilir. Konuşmak istemeyen çocuklar için ebeveynler öncelikle kendi günlerinin nasıl geçtiği ile ilgili ayrıntılı konuşabilirler, bu yöntem ile çocuklar başlangıçta paylaşımda bulunmasalar bile zamanla kendilerini açmaya başlar, paylaşımda bulunurlar.
Çocukların okuldaki kurallara uyum sağlaması ve her ortamın kendine özgü kuralları olduğunun farkına varması ve içselleştirebilmesi için evde de çocukların yaş grubuna uygun görev ve sorumluluklar çocuklara verilmelidir.
Çocuklar okula gitmedikleri günlerde evde olduğu vakitleri televizyon, tablet gibi teknolojik aletlerle geçirmemelidirler; ev çocuklar için okuldan daha cazip hale gelmemelidir.
Okula uyum sürecinde arkadaşları ile sosyalleşemeyen çocuklar için ebeveynler planlama yapıp çocukların dışarıda görüşmelerini ve yakınlık kurmalarını sağlayabilirler.
Ebeveynler öğretmenleri çocuklar için korku figürü haline getirmemelidirler; “Bak öğretmenin kızar”, “böyle yaptığını öğretmenine söyleyeceğim” gibi cümleleri kesinlikle kullanmamalıdırlar. Sağlıklı bir okul yaşantısı için öğretmen-öğrenci arasındaki ilişki “karşılıklı” sevgi ve saygıya dayalı olmalıdır.
Son olarak çocukların okula uyum sürecinde yaşadıkları olumsuz duygular mutlaka dikkate alınmalı, önemsenmeli, görmezden gelinememelidir, kaygının, korkunun neden kaynaklandığı bulunmaya çalışılmalıdır bu noktada öğretmen ve okul psikolojik danışmanı ile işbirliği halinde olmak çok önemlidir, aynı zamanda ebeveynler de yaşadıkları kaygı ve korkular ile ilgili, bağlanma sorunları ile ilgili mutlaka gerekli desteği almalıdırlar. Unutulmamalıdır ki geçiş süreçleri içinde zaman zaman krizleri barındırır ama bu krizler de her zaman gelişimi sağlamak, bir adım öteye geçmek içindir, okula uyum sürecinde yaşanan problem durumları da böyle değerlendirilmeli ve krizler doğru çözüm yolları ile avantaja dönüştürülmelidir.
Psikolojik Danışman Merve Kızılkaya
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı