Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Yazar Melike İnci ile çok sıcak ve samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. İnci, “Doğru kalem ve defteri bulamazsam ya da klavyede belirli bir tuş dizilimi yoksa yazamam.” dedi.
Melike Hanım, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Ne zaman yazmaya başladınız? Yazı yeteneğinizi ne zaman fark ettiniz?
1975 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokulu Ataköy 60. Yıl İlköğretim Okulunda okudum. Sonra Özel İtalyan Lisesi’ne orta bölümünden başlayıp oradan mezun oldum. Okul bilgilerini verme nedenim beni yazmaya yönlendirmelerinde büyük etkileri olduğundan. Ortaokul hazırlığa başladığımda Türkçe öğretmenimiz bir ilkokul anımızı yazmamızı istemişti. Ben de anıyı uydurmuştum. O zamanlar ödevleri sınıfta okuyoruz: Herkes can kulağıyla dinlemişti. Türkçe öğretmenimiz ise bu anının fazla süslü olduğunu anlamış, bana uydurma bir şey yazdığım için kızmıştı. Sonra orta birinci sınıfta tiyatro gösterisi için İtalyanca skeçler yazdım. Bir sürü mektup arkadaşım vardı. Türkçe, İngilizce ve İtalyanca yazmaya bayılıyordum ama iş ödev, kompozisyon olunca çok sıkılıyordum. Lisede yazma işi biraz daha değişik bir hâl aldı. Tabii bunda okuduğum değişik kitapların da etkisi var. Bir yeteneğim olup olmadığını bilmiyorum ama yazmayı seviyorum.
Çocukken masal dinleyerek mi büyüdünüz?
Evet, annem mutlaka masallar anlatır ya da okurdu. Masallardaki karakterler için sesinin tonunu da değiştirirdi.
Kimya Mühendisliği mezunusunuz? Okuduğunuz bölüm ile yazarlığınız arasında nasıl bir ilişki kurdunuz? Bölümünüzün yazılarınız üzerinde nasıl bir faydasını görüyorsunuz?
Aslında Kimya Mühendisliği okurken yazıdan uzaklaştım. Yine okurdum ama kendim yazamazdım. Sonraları bir şair arkadaşım beynin, sayılarla ve formüllerle meşgulken insanı sözcüklerden uzaklaştırdığını söylediğinde o yoğun geçen dönemde neden görece daha az yazdığımı anladım. Bir faydası oldu elbette… Roman yazmak istediğim için kurguda belirli bir yapıyı oluşturmamda mühendis olmamın avantajını kullanmış oldum.
Yazdığınız öykülerde ağırlıklı olarak “Kadın” üzerine yazdığınızı gözlemliyoruz. İlişkiler, aşklar, dostluklar… “Kadın” denince aklınıza gelen üç kelimeyi sorsak?
İngilizcede “exquisite” diye bir sıfat var. Kökeni, latince “exquirere” fiili diye söyleniyor ama köken bu sıfatın kullanıldığı anlamdan oldukça uzak. Derin araştırmak anlamında bir fiil. Bu kelimeye baktığınızda İngilizcede yedi ana anlamı olduğunu görüyorsunuz. Türkçesi “Nefis” olarak geçiyor. Yine de bence ne İngilizcedeki yedi ana anlamdan biri ya da nefis, bu sözcüğün tam ifade ettiği şeyi karşılamıyor. Bu örneği neden verdim? Çünkü kadına yüklenmiş birçok anlam var ve üç ya da otuz sözcüğün hiçbiri “Kadın”ı tam olarak karşılamaz. Kaldı ki ben kadını kırk bin kelimeyle anlatmaya çalışmışım, üç sözcüğe indirgemem mümkün değil. Ama ısrar ediyorsanız hemen aklıma geleni söyleyeyim: “Kadın, kadın, kadın!”
Öyküleriniz için nereden besleniyorsunuz? İlham sizin için ne anlama geliyor?
Yaşamın kendisi yetiyor. İlham konusunda ne diyeceğimi bilmiyorum. İlham geliyor ama arkasından da çok fazla okuma, araştırma getiriyor. Şimdiye kadar salt ilhamla yazdığım şeylerin edebi bir değeri olduğunu düşünmüyorum.
Fotoğraf: Meral Kuru
Sizi yazarken en üretken yapan duygu nedir?
Kendime koyduğum hedef ve meydan okuma. İşin kötü tarafı hırslı olmadığım için bazen bu, üretkenliğimi olumsuz yönde etkileyebilir.
Nasıl yazarsınız, önceden konuyu belirler misiniz yoksa konu kendiliğinden mi gelişir?
Genelde her şeyi planlar, araştırır, ana hatları belirler öyle otururum ama arada yazdığım şey kendiliğinden başka bir yöne doğru da gidebilir. Zaten üçleme yazmamın nedeni de buydu. Önce; “Herkes Kırılır”ın taslağını yazdım. Onu yazarken “O Anda” kafamda oluşmaya başlamıştı. “Herkes Kırılır”ın taslağı bittiğinde ise hiç ara vermeden “Aşk Sıraya Girmez”in taslağını yazdım. Sonra üç senelik bir hazırlanma sonrası “O Anda”nın taslağını yazdım.
“Okurlarım şunu bilse şaşırdı!” diyebileceğiniz bir yazma rutininiz var mı?
Doğru kalem ve defteri bulamazsam ya da klavyede belirli bir tuş dizilimi yoksa yazamam.
Türk veya yabancı yazarlar içerisinde sizi yazar olmaya teşvik eden yazar/yazarlar var mı?
Türkiye’den Adalet Ağaoğlu ve Murathan Mungan, İtalya’dan Umberto Eco, Dante Alighieri, Ugo Foscolo ve Thomas Aquinas, İngiltere’den Geoffrey Chaucer ve JRR Tolkien, Amerika’dan Stephen King, Patricia Cornwell ve Henry Miller, Şili’den Isabel Allende, Kolombiya’dan Gabriel Garcia Marquez, Fransa’dan Romain Gary/Emile Ajar, Rusya’dan Fyodor M. Dostoyevski, İsviçre’den Herman Hesse… Bu yazarların ve şairlerin yazdıklarını okuduğumda öyle hayran olmuştum ki… Her okuduğum eserden sonra keşke ben de böyle güzel okunan bir eser yazabilsem diye düşünürdüm. Ha tabii o düşüncenin hedefine ulaşıp ulaşmadığım okurun takdirinde.
Melike Hanım, hoş ve marjinal bir tarzınız var moda hayatınızın neresinde?
Çoğu kadın gibi ben de modayı takip etmeye çalışıyorum ama trendleri ille de kendime uyarlamak gibi bir takıntım var. Yani dergilerin önerdiği kombinasyonlardan ziyade kıyafet ve aksesuarları günlük duygu durumuma göre seçerim.
Bir diğer sosyal medya hesabınız olan “@diyetisyendegilim” adresinizde zayıflama hikâyeniz yer alıyor. Bize biraz o süreçten bahsedebilir misiniz?
2006 yılından itibaren bir kilo alıp verme süreci yaşadım. Çok da uzun sürdü. Her seferinde kilo verip sonra yeniden kilo alıyordum. Tabii kilo verebilince yeniden kilo almaya başladığınızda aman nasıl olsa veririm gibi bir boş verme hâli de oluyor. 2017 kışında buzda kayıp bir sakatlık yaşadım. Yaklaşık 6-7 ay tahtanın üstünde yattım ve tabii o hareketsizlikle kilolar yine üst üste binmeye başladı. Sonra ağrılarımın azaldığı dönemde artık yürüyebilirim deyip her gün biraz yürümeye çalıştım. 2018 yılının ocak ayında artık bir karar vermeliydim: Ya 10 kilo daha alıp mide küçültme ameliyatı olacaktım ki bir haftada o kadar kiloyu alabilirdim ya da bildiğim en kesin yöntemle kilo vermeye başlayacaktım: Daha az ye, daha çok hareket et. Şöyle bir ameliyat araştırması yaptım. Öncelikle ameliyat için yeni bir yaşam tarzını benimsemek gerektiğini gördüm. Bir de ameliyat sonrası estetik ameliyatları falan açıkçası gözümde büyüdü. Kendimce bir yöntem belirleyip o yolda ilerlemeye karar verdim ve 8 ayda 32 kilo verdim. Değişimi görenler çok sorduğu ve ben her seferinde “Diyetisyen değilim” diye yanıt vermek zorunda kaldığım için bunu bir marka hâline getirme ve bu süreci kitaplaştırma kararı verdim. Merak edenler sorabilir -ve soruyor da-: “Neden bu kitabı yazmak bu kadar uzun sürdü?” ya da “Neden hâlâ kitap çıkmadı?” Kendi sürecimde yaptığım hataları, doğruları anlamam ve gerçekten bu kez başardığıma ikna olmam gerekiyordu. Sonra da araya pandemi dönemi ve başka kişisel işlerim girdi, biraz erteledim açıkçası. Ama neticede böyle bir kitap yolda.
Peki, siz nasıl bir okursunuz? Okurken nelere dikkat edersiniz?
Ben çok kötü bir okurum. Bir sürü kıstasım var. Eskiden o kıstaslara uymayan kitapları zorlansam da okurdum. Şimdi kitabı elime alıp o kıstaslara uymayan bir şeye rastladığımda okumaya devam edemiyorum. Bir de az önce verdiğim listeden de anlaşılacağı gibi ilk gençlikten gelen bir düzensiz okuma hâlim var. Bazen bir yazara takılır külliyatını okurum bazen de ruh hâlime göre; bir ondan bir bundan okurum. Bazen bir günde bir kitap okurum bazen bir kitap elimde on gün sürünür. Yazmadaki disiplinim maalesef okumada yok. O yüzden örnek bir okur muyum bilmiyorum.
Bir başucu kitabınız var mı?
Kitaplığımdaki en yıpranmış kitap Isabel Allende’nin “Sonsuz Düzen”i… Bu onu başucu kitabım yapar mı bilmiyorum.
Yakın zamanda okuduğunuz ve okurlarımıza tavsiyede bulunabileceğiniz kitaplar var mı?
Bu dönemde tekrar okuduğum bir kitap var o da Clarissa Pinkola Estes’in “Kurtlarla Koşan Kadınlar”ı. Bence her zaman tekrar okunabilecek bir kitap. Bir de henüz edinemediğim ama merak ettiğim Dilek Neşe Açıker’in “Yanardönerin Sıradan Mucizesi” adlı romanı var. Rahatlıkla önerebiliyorum çünkü Dilek Neşe’nin romanlarını seviyorum.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Benimle bu söyleşiyi yapmak istediğiniz için çok teşekkür ederim.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı