Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC), restorasyonu Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından tamamlanan Barbarlık Müzesi toplumsal hafıza oluşturmak adına kapılarını açtı. Barbarlık Müzesi nedir? İşte detaylar…
Başkent Lefkoşa’da bulunan Barbarlık Müzesi’nin restorasyonun ardının gerçekleştirilen açılış törenine KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye’den Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, Binbaşı Nihat İlhan’ın oğlu Mustafa Necmi İlhan ve ailesi ile diğer kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı.
Tatar, Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ilk olarak Binbaşı Nihat İlhan’ın memleketi Elazığ’a gitmek istediğini dile getirdi. Küçük yaşlardan itibaren Rumların İlhan ailesini katletmesini ve Rum mezalimi sırasında yaşayanları hissederek düşünerek büyüdüğünü belirten Tatar şöyle devam etti: “Onların o yaşadığı zulmü kendim ve halkım adına hisseden bir kişiyim. Nur içinde yatsın Binbaşı İlhan. Kendisine bu olay (ailesinin Rumlar tarafından vahşice katledilmesi) anlatıldığında ‘Vatan sağ olsun.’ demiştir. Tabip Binbaşı İlhan’ın, eşi ve üç çocuğunu kaybetmiş bir kişinin, o ruh haliyle ‘Vatan sağ olsun.’ demesi her şeye bedeldir. Kendisini rahmetle anıyorum.”
KKTC’nin kuruluş sürecinden bahseden ve şehitler verilerek bu ülkenin kurulduğuna değinen Tatar, Doğu Akdeniz’de gelinen konjonktürde önemli bir Türk devletine sahip olduklarını, bunun da şehitlerin sayesinde gerçekleştiğini söyledi. Geçen hafta Doğu Akdeniz’de göreve başlayan Abdülhamid Han sondaj gemisine eşlik eden 3 gemiye Rumlar tarafından katledilen Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın çocukları Murat, Hakan, Kutsi’nin isminin verildiğini anımsatan Tatar, bundan daha büyük bir vefa olamayacağını, bu konuda emeği geçen herkesi tebrik etti.
Tatar, Rum çetelerin Türklere karşı 1963’te katliamlara başladığını ancak 1974’te Türkiye’nin gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı neticesinde yeni dönem başladığını, Doğu Akdeniz’de Türk ve Yunan dengesinin yeniden tesis edildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar, bu katliamları gerçekleştirenlerin, Rum Cumhuriyeti’ne dönüşmüş Kıbrıs Cumhuriyeti’nin liderliğine kadar yükselen Tasos Papadopulos ve onun emrindeki EOKA çetelerinin gerçekleştirdiğini açıkladı.
Bu cinayetleri işleyenlerin isimlerinin belli olduğunu kaydeden Tatar, hiçbir zaman bu kişilerin yargıya taşınmadığını ifade etti. Tatar, böyle bir projeyi hayata geçirdiği için TİKA’ya ve Türkiye’ye teşekkür etti.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Töre ise Kıbrıs Türk halkının 1878’den 1974’e kadar 96 yıl boyunca büyük zorluklar yaşamalarına rağmen yılmadıklarını, yıllar boyunca Türkiye’nin gelişini sabırsızlıkla beklediklerini kaydetti. Töre, 59 yıl önce İlhan ailesinin başına gelen barbarlığı “soykırım” olarak niteleyerek bundan sonraki nesillere yaşananları öğretmek zorunda olduklarını vurguladı.
Başbakan Üstel, KKTC kurulana kadar verilen şehitleri unutmayacaklarının altını çizerek “21 Aralık’ta (1963) başlayan Kanlı Noel ve sonrasında masum 3 çocuğumuzu ailesiyle birlikte şehit eden barbar Rumları bir kez daha dünyanın görmesi lazım.” dedi.
Üstel, 1974’teki Barış Harekâtı sayesinde bugün özgürlüklerine kavuştuklarını anımsatarak “O zamanın liderleriyle beraber mücadele ederek KKTC’yi kurduk. İki egemen devleti savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Fikri Ataoğlu da hayatını Kıbrıs davasına adamış İlhan ailesinin hiç hak etmediği şekilde şehit edildiklerini belirtti. Geride kalan 59 yılı Kıbrıs Türk halkının unutmadığını vurgulayan Ataoğlu, “1963 ila 1974 yılları arasında Yunan zulmünün acı gerçeklerinden biri olan Binbaşı Nihat İlhan, eşi ve 3 masum çocuğunun şehit edilmesi olayı Kıbrıs Türk halkının haklı davasının bir örneğidir.” dedi.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy ise insanlık tarihinin en acımasız katliamlarından biri olan “Kanlı Noel” sırasında şehit olanlar ile tüm şehitleri saygıyla ve rahmetle andı. Bu hadise üzerine konuşmanın kimse için kolay bir durum olmadığına değinen Ersoy, “Üzerinden 59 yıl geçmiş olmasına rağmen bu katliamın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ve bu öyle büyük bir acı ki yaşamımız boyunca bir an dahi unutabileceğimize ihtimal vermiyorum. Evet unutmayacağız. Rum çetelerin, bir sağlık görevlisi olarak, tek derdi insanları yaşatmak olan Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunu gözlerini kırpmadan, vahşice katletmelerini unutmayacağız.” diye konuştu.
Ersoy, 1963’te gerçekleşen bu acımasız olayı her zaman, her şartta ve her platformda tüm dünyaya anlatmaya devam edeceklerini vurgulayarak “Kadınların, çocukların, yaşlıların, Rum terör örgütleri tarafından nasıl elleri bağlanarak katledilip toplu mezarlara gömüldüğünü, çocukların vurulduğunu, en barbar saldırılara maruz kaldığını herkese anlatacağız. Bu bizim şehitlerimize, tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir.” dedi.
Kıbrıs davasının kendi kalbinde, vicdanında ve tarihinde çok büyük bir yeri olan milli bir dava olduğuna işaret eden Ersoy, 1974’te yazılan kahramanlık destanının, büyük bir milletin davası olduğunu söyledi.
Ersoy, Kıbrıs Türkü’nün, huzuru, güvenliği ve dünyadaki konumu için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek “Rumlar, büyük bir hukuksuzluğa imza atarak evlatlarımızı hedef aldılar. Ancak devletimizin çok büyük olduğunu ve bu yaşananları hem unutmayıp hem de unutturmayacağını düşünemediler. Şükürler olsun ki milletimiz öyle bir millettir ki ne tek bir şehidini unutur ne de tek bir karış toprağına göz diktirir. Bu millet ne Fatih’i unutur, ne Mustafa Kemal’i unutur ne de Murat İlhan, Kutsi İlhan, Hakan İlhan’ı unutur. İşte bugün gelinen noktada bu isimleri unutmadığımızı tüm dünya görüyor.” ifadesini kullandı.
Ersoy, Barbarlık Müzesi’nin açılmasının, yaşananların unutulmaması ve dünya kamuoyuna anlatılması açısından önemli bir adım olduğunu aktardı. Süreç içerisinde iklimsel ve kentsel döngünün etkisiyle müzede bazı sorunlar ortaya çıktığını belirten Ersoy, bu kapsamda Bakanlık olarak KKTC’de son derece başarılı çalışmalara imza atan TİKA marifetiyle Barbarlık Müzesi’nin restorasyonunun gerçekleştirilmesine karar verdiklerini anlattı.
Ersoy şunları kaydetti: “Geçen yıl başlattığımız müzenin restorasyonu, elektrik, mekanik, teşhir tanzim ve çevre düzenlemesi işleri yapılarak modern ve geleneksel müzeciliği birleştirerek aslına uygun bir şekilde tamamladık. Çağdaş müzecilik anlayışı çerçevesinde, yaşananların eksiksiz bir şekilde anlaşılması adına dijital imkanların geliştirilmesi sağlandı. Hafıza Havuzu’nda, arşivlerden Kıbrıs’ta şehit olan ve kayıp listesinde bulunan vatandaşlara ilişkin bilgi ve görsel dokümanların temini, ek olarak eğer ulaşılabiliyorsa vatandaşların yaşam öyküleri, fotoğraf ya da resmi belgeler, nerede şehit edildikleri, ve şehit edildikleri tarih gibi bilgiler sağlanmış ve işlenmiştir.”
Kurumsallaşma ve faaliyetlerin yerinden yürütülerek daha etkin koordinasyonunun sağlanması amacıyla TİKA Lefkoşa Program Koordinasyon Ofisinin açılmasının çalışmalarına büyük katkı sağladığına değinen Ersoy, turizmin geliştirilmesi, istihdamın artırılması, ekonominin güçlendirilmesi ile kültürel ve sanatsal iş birliğine dönük birçok çalışmayı da birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini bildirdi.
TİKA Başkanı Kayalar ise müzeye ilişkin “Bu ev Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin sembolü haline gelmiştir.” ifadesini kullandı.
Kayalar, Barbarlık Müzesi projesinin, TİKA’nın KKTC’deki ikinci müze projesi olduğunu söyleyerek TİKA’nın KKTC’de 2019’dan bu yana 100’e yakın projeyi hayata geçirdiğini de sözlerine ekledi.
Binbaşı Nihat İlhan’ın oğlu Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ise 1963’te Kıbrıslı Türklere yönelik katliamlardan söz ederek “59 yıl önce Kıbrıs’ta Türk varlığını yok etmek için EOKA’cı katiller tarafından yapılan saldırılarda 360’tan fazla Türk şehit olmuş, 10 binlerce Türk yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştır. Bir asker, bir hekim, her şeyden öte bir insan olan babam Nihat İlhan’ın tüm ailesi, yaşama sevinci yok edilmiştir.” diye konuştu.
Aynı zamanda Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. İlhan, babasının bütün acılara rağmen “Vatan sağ olsun.” dediğini hatırlatarak “Devletimiz büyüktür, hem de çok büyüktür. Unutmuyor, unutturmuyor Kıbrıs’ta Türklere yapılan soykırımı ve buradaki Türklerin varlık mücadelesini.” dedi.
Konuşmaların ardından davetliler açılışı yapılan müzeyi gezdi.
Rumların 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine karşı başlattığı silahlı saldırılar Kanlı Noel olarak adlandırılıyor ve adadaki toplumlar arası çatışmaların başlangıcı kabul ediliyor. Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan ateş sonucu Zeki Halil ve Cemaliye Emirali şehit edildi.
Rum çeteleri, Lefkoşa’nın Kumsal bölgesinde 24 Aralık 1963’te saldırılara devam ederken Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ile üç çocuğunu da vahşice katletti. Binbaşı İlhan’ın evinin banyo küvetinde eşi Mürüvvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan ölü bulunmuş, baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açılmıştı. Olaylarda saldırıya uğrayan 103 Türk köyü boşaltılmak zorunda kaldı. Kıbrıs’ta 1963’te başlayıp 1964’te de devam eden olaylarda 364 Türk şehit oldu.
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı