Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Öğrendiklerimizin daha kalıcı olması ve uzun süre belleğimizde saklamak mümkün mü? Kalıcı öğrenmeyi sağlamak mümkün mü? İşte uzmanından konuyla ilgili açıklama…
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan, “Eğitimci önce akla değil kalbe girmeyi başarmalı çünkü kişi dinlediklerini unutur, anladıklarını daha geç ve güç hatırlar. Yaşadıkları ve hissettiklerini ise hiçbir zaman unutmaz” dedi
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eğitimcinin önce akla değil, kalbe girmeyi başarması gerektiğini belirterek, ‘Çünkü kişi dinlediklerini unutur, anladıklarını daha geç ve güç hatırlar. Yaşadıkları ve hissettiklerini ise hiçbir zaman unutmaz. İşte kalıcı öğrenme de budur.’ ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi’nden 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen üniversitenin kurucu rektörü psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, öğretmenin çocuğun gelişimi ve ruh sağlığı üzerindeki etkisine dikkati çekti.
Öğretmenlerin çocuğun hayatında en önemli rol modellerden biri olduğunu vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti: “Eğitimci önce akla değil kalbe girmeyi başarmalı çünkü kişi dinlediklerini unutur, anladıklarını daha geç ve güç hatırlar. Yaşadıkları ve hissettiklerini ise hiçbir zaman unutmaz. İşte kalıcı öğrenme de budur. İçinde sevgi olan; eğitimi disiplinli ve eğlenceli bir şekilde, öğrencilerimizin sadece düşünen beynini değil hisseden beynini de harekete geçirecek bir eğitim modelinin benimsenmesi önemlidir. O nedenle öğretmenleri ‘eğitimin can suyu’ olarak nitelendiriyoruz.”
Öğretmenliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir sanat da olduğunu ifade eden Tarhan, “Nasıl ki bir fidan dikildiğinde can suyu verilir. Öğretmen de çocuğa okulda can suyu verir. Hayata tutunmasını sağlar.” ifadelerini kullandı.
Tarhan, “Sınıfta öğretmenin iyi örnek olması, öğrencinin onu sevmesi gerekiyor ki dersi öğrenebilsin. Dersi severse iyi öğreniyor. Peki dersi sevmesi için ne yapması lazım. Öğretmeni sevmesi çok işe yarıyor çocuğun. Öğretmeni severse dersi de seviyor çocuk. Daha kolay öğreniyor. Dersi de sevmesi için öğretmenin ne yapması lazım. Öğretmenin öğrenciyi sevmesi lazım. Öğretmen öğrenciyi sevdiği zaman, öğrenci dersi de seviyor, hocayı da seviyor ve öğreniyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Nevzat Tarhan, öğretmenin çocuğun özgüven gelişiminde ayrı bir yeri olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “2014 yılında Matematiğin Nobeli sayılan Fields Madalyasını alarak bu ödülü kazanan ilk kadın olan İranlı matematikçi Prof. Dr. Meryem Mirzakhani’ye o dönemde bu başarısının nedeni soruluyor Gülüyor ve ‘Söyleyeceğim ama inanmayacaksınız. Ben bu ödülü anneme borçluyum.” diyor. Bu yanıt karşısında şaşırıyorlar ve nedenini soruyorlar. Şu yanıtı veriyor: ‘Anneler ve babalar, çocuk okuldan döndüğü zaman çocuğa şöyle sorar: ‘Öğretmen ne sordu? Sen ne cevap verdin?’ Ama benim annem öyle yapmıyordu. Bana diyordu ki ‘Sen öğretmene ne sordun?’ diyordu. Yani çocuğun öğretmenine doğru soruyu sorması önemli.
Burada Mirzakhani’nin annesinin yaklaşımı çocuğun özgüvenini ve akademik öz yeterliliğini artırıcı bir yaklaşım. Motivasyon artırıcı bir yaklaşım. Çocuk okula giderken öğretmenine ne sorayım diye düşünüyor. Çocuk burada, ‘Öğretmen bana sorar, sormasın aman’ diye kaçmıyor. Tam tersi ‘Ben ne sorayım?’ diye düşünüyor. Yani bu özgüven artırıcı bir yaklaşım. Bu tutum, kişiyi Nobel’ine götürüyor. Basit gibi gözüken bir şey hayatını nasıl etkilemiş. O nedenle anne baba tutumlarıyla birlikte öğretmenin tutumu da çok önemlidir.’
Çocuğun akademik başarısında öğretmenin kimliği ve kişiliğinin önemini vurgulayan Tarhan, gençlerin hayatı öğrenmeleri için öğretmenlerin kılavuz kaptanlık yapmaları gerektiğini belirtti.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eğitimcilere korkutarak değil güven vererek öğretme metodunu kullanmalarını tavsiye ederek, ikna ve sevdirme metodunun 21. yüzyıla daha uygun olduğunu belirtti.
Bir çocuğa yapılan en büyük yatırımın ona anlatılan bilgi değil, ona değer verilmesi olduğunu belirten Tarhan, şunları kaydetti:
‘Çocuk için en önemli şey sevildiğini hissetmesi ve bunu anlaması. Çocuklar sorun yaşadığında onunla konuşup asıl nedeni öğrenmek gerekiyor. Öğretmen sınıfta kendini dinlemeyen çocuğa bağırsa ‘Ne dalıyorsun’ diye azarlasa çocuk bir şey öğrenemeyecek ama öğretmen onun yanına gidip ‘Sen böyle değildin. Neden durgunsun, yapacağımız bir şey var mı?’ şeklinde yaklaşsa çocuk birdenbire aidiyet duygusu hissedecek.
Mantıksal zekânın başarıdaki rolü yüzde 20, diğer çoklu zekâ türlerinin rolü yüzde 80. Duygusal zeka başta olmak üzere sosyal zekâ bunların rolü yüzde 80. Onun için çocukların düşünen beynini değil hisseden beynini de çalıştırmamız lazım. Atalarımız buna akıl-kalp birlikteliği demiş.’
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı