Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Hamilelik sırasında annenin vücudu çeşitli amomik, fizyolojik ve kimyasal değişikliklere uğrar. Gebelik süresine devam eden bu değişlikler, geçici bir adaptasyondur. Hamilelik sırasında annenin vücudu anatomik, fizyolojik ve kimyasal olarak görülebilir ya da görünmez küçüklü büyüklü birçok bakımdan değişikliğe uğrar. Döllenmiş yumurtanın rahime yuvalanması bitince bütün anne organizmasını kapsayan köklü değişimler başlar. Tüm organizmayı kapsayan bu değişimleri, placenta ve anne yumurtalıklarından salgılanan hormonlar kontrol ve idare eder. 9 Aylık süreçte anne adayları hangi değişimleri yaşar? Fizyolojik olarak merak edilen tüm aşamaları sizler için kaleme aldık.
Dr. Adil Asımgil Risale Yayınlarından çıkan “Kadın ve çocuk için sağlık el kitabı”nda annede gebelik değişimleri hakkında detaylı bilgiler yer alıyor. Şimdi sizler için merak edilen soruların cevaplarını sıralayacağız.
Büyüyen fetusun ihtiyaçlarını sağlamak,
Gebelik mahsulünün rahim içinde doğuma kadar gelişmesini sağlamak,
Genital yollarda doğum için gerekli olan farklılaşmayı hazırlamak,
Doğumdan sonra bebeğin ihtiyaçlarını bir süre daha temin etmek,
Annenin giderek artan kilosuna uyum sağlamak,
Annede meydana gelen bu değişimler, gebelik süresince devam ettirilen zorunlu bir adaptasyondur. Anneyi devamlı veya zararlı bir değişime götürmez.
Normalde 50 gr. civanında ağırlığa sahip olan ve armut şeklindeki rahim, doğuma yakın 1000-1500 grama kadar belik varabilen bir gelişme gösterir. Rahimin büyümesinin sebebi yakın, hem rahim kaslarının büyümesi hem de sayılarının artmasıdır. Rahim içindeki boşluk 700 kat artar. Cenin, aylar geç geliştikçe düzenli olarak büyüyen bu rahim boşluğu ortasında gelişir. Rahim ölçülerindeki yükseliş, doğumdan 1 ay ve 15 gün önce en yüksek noktasına ulaşır ve doğum anına doğru bu değerlerde azalma baş gösterir. Karındaki basınç azalır, daha rahat nefes alınmaya başlanır. Anne, kendisini hafiflemiş hisseder. Rahim büyürken kendi fizyolojik hali olan armut şeklini terk ederek yuvarlaklaşır. 20. haftadan sonra ise fetüsün uzunlamasına büyümesi ile silindire benzeyen bir şekil alır.
Hamilelik esnasında derece büyüyen rahim 3 aylık civarında karın boşluğunu doldurmaya başlar. Bir müddet sonra karın organlarını yukarı iterek karın duvarının arka yüzü ile temas haline gelir. Daha da ileri aylarda iyice büyüyen rahim, göğüs boşluğunu bile etkileyebilir. Multiparlarda (en az 1 kere doğum yapmış), karın ön duvarı gevşek ya olduğundan, kanın öne doğru sarkar. Primiparlarda ise (da ha önce hiç doğum yapmamış), karın kasları güçlü olduğundan genellikle bu sarkma görülmez, daha diktir.
Tüm bu değişimlerin yanında, normalde oldukça sert olan rahim duvarı doğumun kolay olabilmesi ve fetüsün içeride rahat gelişebilmesi için yumuşar. Bu sayede hekimler karından muayene ile fetüs gövdesinin kısımlarını hissedebilir ve rahim için ne şekilde durduğunu anlayabilirler.
Rahim ağzının yapısı, rahimden bir miktar değişiktir. Bol miktarda salgı bezleri içerir. Gebelik esnasında çok fazla salgı çıkarma işlemi başlar. Oldukça koyu ve yapışkan olan bu salgı, bir tıkaç gibi rahimi dişanya karşı korur. Doğum ağrıları başlayınca bu tıkaç dışarı atılır. Halk arasında nişan gelmesi olarak adlandırılan bu durum doğum başlamasının habercilerindendir.
Dış cinsel organlarda da bir miktar yumuşama ve kapasite artışı izlenir. Çocuğun doğması için bu organlar, kaslardan meydana gelen rahimin kasılmasını ve çocuğun normal zamanda ince bir kanal olan rahim yolundan geçmesini ve vajinayı açması için buraları kalınlaştırıp genişleterek doğuma hazırlık yaparlar.
Tahmin edilebileceği gibi gebelikte fetüs ve plasenta an nenin mevcut olan damar yatağını genişletecektir. Ayrıca gebe büyüyen karının kalbi yukarıya ve sola itmesi dolaşım sistemini zorlayan yeni koşulları ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenlerle gebelik, kalp için büyük bir yük teşkil eder. Tabiidir ki sağlam bir kalp büyüyerek ve fonksiyonunu arttırarak yeni duruma kolaylıkla uyum gösterir. Kalbe en fazla yüklenme doğum anındadır. Eklenen yeni damar yatağı (Plasenta ve fetüs) sebebi ile kan hacmi % 30-40 oranında artar. Nabızdaki fazlalaşma ile vücuda daha fazla kan gönderilir.
Gebelik esnasında fetüsün da O2 harcaması sebebi ile oksijen ihtiyacı artmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak üzere göğüs kafesi genişler, göğüs kemiklerini bir arada tutan bağlar gevşer, fakat büyüyen karın sebebiyle akciğerler itilir ve tüm akciğer alanları solunuma iştirak edemez. Bunun için gerekli oksijeni sağlamak üzere soluk alıp verme sayısı ve derinliği fazlalaştırılır.
Bedeni faaliyetler oksijen harcanmasını arttırır. Esasen yukarıda da bahsettiğimiz gibi gebelik nedeniyle zaten -30 artan oksijen ihtiyacına yeni bir yük getirir. Sonuç olarak beden faaliyetleri belirli bir sınırı geçerse solunum ve dolaşım sistemine zorlayıcı etki yapar. Sıhhati ve normal gebelerde uyum fazla yük teşkil etmeden ayarlanabilmektedir. Fakat miada yaklaştıkça gene de beden hareketlerinde sınırlama zorunlu hale gelir. Hele ki, gebe, kalp veya akciğer hastası ise az sayılabilecek beden hareketleri bile kolaylıkla solunum veya dolaşım yetersizliğine yol açabilecektir.
Gebelik hormonlarının etkisiyle idrar yollarında genişleme olur. Pratik açıdan ilginç nokta, artan kan akımı neticesinde böbreğin daha fazla idrar süzmesi ve büyüyen rahimin idrar kesesine baskı yaparak daha çok miktarda ve daha sık idrara çıkmaya sebep olmasıdır. Bir diğer nokta; gebelik haricinde idrarda şeker bulunması şeker hastalığına işaret ederken, gebelikte metabolik sebeplerle normal olabilmesidir.
Ağız: Diş etleri şişer, kan dolaşımı bozulur ve kolay diş etleri kanar. Diş etlerinde meydana gelen bu değişimler diş çürük dolaşımılar için de zemin hazırlar. Bir bebek fazla, bir diş eksik inancıyla hamilelikte diş çürükleri üzerinde çok durulmuştur. Ancak belirttiğimiz gibi hamilelik, diş çürüğüne zemin hazırlar. Hazırlamaktan öteye gitmez, doğrudan çürüğe sebep olmaz. Diş çürüklerinin ortaya çıkıp çıkmaması büyük ölçüde diş bakımına bağlıdır. Bilindiği gibi dişler arasında kalan besin artıkları çürüğün nedenidir. Bu açıdan yeterli diş bakımı sağlandığı takdirde hamilelikte diş çürüğünden korkmaya gerek yoktur. Günde en az 2 kere 3 er dakika dişleri yukarıdan aşağıya fırçalamak çoğu kez yeterlidir. Gebelerde tükürük salgısı da artmıştır.
Mide: Büyüyen karın sebebiyle yukarı doğru itilir, yemek borusu ile mide arasındaki sübap genişler. Bu, yanma ve ekşimelere sebep olabilir.
Bağırsak: Bağırsak hareketleri azalır, buna bağlı olarak kabızlık şikâyetleri fazlalaşır.
Tüm organ sistemlerinde olduğu gibi iskelet sistemini de hormonlar etkiler. Özellikle kalça kemikleri eklem ve bağlarında gevşeme meydana gelir. Böylece doğum sırasın da bebek, doğum yolunda daha rahat ilerleyebilecektir. Annenin genel durumu da rahim hacmi arttıkça değişir. Bogürleri çukurlaşır, beli bükülür, öne doğru çeken ağırlığa karşı koymak için kendini geriye atar gibi bir hali vardır.
Son 3 ayda anneden çocuğa önemli miktarda kalsiyum geçer. Çocuğa geçen bu kalsiyum ihtiyacını karşılamak için anne ek kalsiyum almalıdır. Aksi halde bu kalsiyum annenin kemiklerinden çıkar. Kalsiyum ihtiyacını en iyi karşıla yan besin süttür. Kalsiyumu ilaç olarak alma fikri, birçok hekim tarafından benimsenmemektedir.
Doğuma yakın aylarda deri renginin esmerleşmesine gebelerin % 75’inde rastlanır. Alın ve yanakların tipik olacaklar esmerleşmesine gebelik maskesi denilmektedir. Bu, esmer tenli hanımlarda daha belirgindir. Normalde deride daha esmer olan bölgelerde (meme uçları, cinsel organ etrafı, göbek ve ameliyat izlerinde) renk değişimi daha belirgindir.
Yine gebelerin % 75’inde hamileliğin 6. ayından sonra göbek üzerinde yukarıdan aşağıya uzanan parlak çizgiler teşekkül eder. Zamanla pek az gerileyen bu çizgilere her hamilelikte yenileri eklenir.
Hamilelik boyunca memeler, doğacak bebeği beslemek için görevlerini yapmaya yani süt vermeye hazırlanırlar. İlk aydan başlayarak göğüsler şişer, büyür ve daha da ağırlaşır. Bazen iğne batıyormuş gibi sızlar. Göğüs uçları daha belirli hale gelir ve çevresi renk olarak koyulaşır.
Dördüncü aydan sonra meme ucundan sarımtırak ve yapışkan, kolostrum adı verilen, sütten önce gelen bir sıvı çıkar. Göğüslerin içinde süt verecek kanallar gelişmiştir. Kan damarlan bu faaliyete daha fazla enerji sağlayabilmek maksadıyla genişler. Doğum yakınlaştığında göğüsler süt vermeye hazırdır.
Gebelik kadın hayatında kuşkusuz en önemli olaylardan biridir. Tüm anne organizmasını kapsayan anatomik ve fonksiyonel değişimler, doğaldır ki annenin psikolojik durumunu da etkileyecektir. Bu etkilenmenin niteliği annenin kişilik yapısıyla yakından alakalıdır.
Genellikle ilk 3 ay alınganlık dönemidir. İnsan ilişkilerinde ani değişimler, eşe karşı düşmanlık, hassasiyet, aşırı iyimserlik veya kötümserlik, aşerme ortaya çıkabilir. Daha eşe karşı sonra bu çalkantılı dönem yatışır, dengeli ve durgun bir döneme girilir. Doğum yaklaştıkça çocuğun cinsiyeti, doğumun nasıl geçeceği ve doğum ağrılarının nasıl karşılanacağı merak konusu olur. Doğumla birlikte dünyaya gelen yeni yavru bundan sonra annenin ilgisinin odak noktası olacaktır.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı