Hangi kitaplar havadan ilham almıştır?

Merjam Yazar: Merjam 22 Ekim 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Hangi kitaplar havadan ilham almıştır?

Hangi kitaplar havadan ilham almıştır?

Hangi kitaplar havadan ilham almıştır?


Mekânların insanları etkilediği gibi hava olaylarının da insanlar üzerindeki etkisi büyüktür. İnsanı etkileyen her konu gibi hava olayları da geçmişten günümüze edebiyat içerisinde oldukça hatırı sayılır bir yere sahip olmuştur. Aşkı baharla, ayrılığı yağmurla, saflığı, temizliği karla ve hüznü batan güneşle bağdaştırıp anlatan birçok şair ve yazarımız vardır

Halil Cibran’ın ikinci eseri olma özelliği taşıyan kitap aynı zamanda sanatının gelişiminin de habercisi olma

niteliğinde. Eseri iki sayfalık denemeler ve şiirler şeklinde ele alan yazarın anlatımında sergilediği ustalık okuyucuyu derinden etkiliyor. Eserde herkesin aynı şeylere bakıp farklı düşünceler barındırabileceği ve fikir zıtlıkları üzerinde durulmuş. Bunun yanında verilen bilgiler, neye nasıl bakarsan öyle görürsün kavramı üzerinde toplanıyor.


Gönülden yazılan eserler, kendi kendini okutturmayı başarır. Bu eser, tam da böyle olup Nurullah Genç’e 1990 Türkiye Diyanet Vakfı N’at-ı Şerif Büyük Ödülü’nü kazandıran “Yağmur” şiiriyle birlikte şairin diğer seçme şiirlerinin yer aldığı bir eserdir. İçerisinde kırk üç şiir barındırıyor. Kitapta, Nurullah Genç’e “Yağmurla Gelen Adam” sıfatını kazandıran “Yağmur” ise imgesel açıdan ele alınıp tür ve şekil bakımından inceleniyor.

Reşat Nuri Güntekin’in altıncı romanı olan “Akşam Güneşi” ilk dönem romanları içerisinde önemli bir yere

sahiptir. Güntekin’in yazdığı aşk romanları içerisinde de özel bir yere sahip olan kitap birbiri içine geçmiş iki farklı bakış açısı ile kaleme alınır. Eser, bir tanık anlatıcı bir de kahraman anlatıcı şeklinde kaleme alınmıştır. “Akşam Güneşi”, Nazmi Bey’in hızlı, macera dolu hayatı sağlık nedenleri ile emekliye ayrılmasıyla değiştikten sonra inzivaya çekildiği bu dönemde eşinin yeğenin hayatına girmesi ve onunla aralarında geçen imkânsız aşkı konu alır.


Polisiye edebiyatın ustalarından biri olan Georges Simenon, 20. yüzyıl edebiyatının başyapıtları arasında yer alan kitabında II. Dünya Savaşı sırasında, işgal altındaki Fransa’da ayakta kalmaya çalışan 19 yaşındaki Frank Friedmaier’in suçla tanışmasını, kesif yalnızlığını ve iç dünyasını resmeder. Eser, özellikle Frank’ın iç dünyasında yaşadığı sıkıntılara ışık tutmaktadır. Nazi Almanya’sının baskılı dönemlerinde gençliğini sürdüren Frank, döneminde yaşayan birçok insana göre rahat ve geniş imkânlara sahip olmasına rağmen birtakım suçlara bulaşır. Bunların arasında cinayet, hırsızlık, şantaj gibi suçlar yer almaktadır.

Kemal Sayar kitabında, insanın kendisiyle, ötekiyle, dünyayla kurduğu ilişkilere, varoluşla gerçekleştirdiği buluşmaya dikkat çekiyor. Yazar, yaşarken incitici de olsa geriye dönüp baktığımızda bizi olgunlaştırdığını düşündüğümüz her yaşanmışlığın yani hayatla buluşmanın, hayatı askıya almadan yaşamanın ipuçlarını usta kalemiyle aktarıyor okurlarına. Bu kitapta insan belleği, varoluşu, acı çekmek, mutluluk, çocukluk, ebeveynlik kısacası her şeyden biraz var. Sayar, yazdıklarıyla acı çekmenin de aslında bir kabiliyet olduğu, üretken ıstırap sonunda ruhun aslında yepyeni bir benliğe geçebileceği, mutlak mutluluğun aslında ne kadar içi boşaltılmış bir kavram olarak kaldığına dikkat çekiyor

Attila İlhan, kaldırımların, yağmurların, gecelerin, yıldızların, yalnızlığın, terk edilmişliğin, çaresizliğin, İstanbul’un, aşkın ve hayalin şairidir. “Yağmur Kaçağı”da şairin inadına yazdığı şiirleri kapsıyor. Aşk şiirleri yazdığı için eleştirildiğinden inadına aşkı, yolculuk şiirleri sanatçının toplumsal uğraştan kaçması olarak yorumlandığından inadına uzun yolculukları, limanları, farklı kentleri, kent insanlarını, bıçkın denizcileri yazmış şair. Onun oluşturduğu engin imge okyanusunun çalkantılı sularında duygularınıza, düşüncelerinize, heyecanlarınıza, umutlarınıza eşsiz karşılıklar bulacaksınız…

Cumhuriyet döneminin muhtelif kesitlerini romanlarına konu yapan yazar, bu eserinde de Serbest Fırka dönemini ele alıyor ve aynı dönemde Türkiye’deki büyük kuraklıkla siyaset arasında paralellikler kurarak,

yine bir Anadolu kasabasından, meseleleri ortaya koyuyor. Tarık Buğra Serbest Fırka denemesi/girişimi ekseninde bütün bu gelişmelerin Anadolu taşrasındaki sonuç ve yansımalarını konu edinirken aslında on yıllık Cumhuriyet’in bir bilançosunu da yapmaktadır. “Yağmur Beklerken” alabildiğine gerçekçi, canlı taşra tipleri ve diyalogları ile ustaca bir anlatıma sahip. Bu haliyle kitap, darbeler öncesi Türkiye’nin sağ/muhafazakâr gözden görünümü olarak da okunabilir.


“Bin Muhteşem Güneş”, yazarın ilk romanı “Uçurtma Avcısı” ile tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalaması ardından yayımladığı ikinci romanıdır. Romanda, yazarın doğduğu topraklarda yaşanan dramlar, küçük yaşta evlendirilen kızlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş

aşklar, iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları anlatılmaktadır. Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi… Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle,

çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.


Bahadır Yenişehirlioğlu, 15 Temmuz gecesinde yaşadığımız hain girişimi, bu ülkenin evlatlarını vatansız bırakmak isteyenleri, insanlarımızı bir var olma mücadelesinin eşiğine getiren büyük tuzağı romanlaştırdı. Manisa’nın bir köyünde, aynı göğün altında uçurtma uçurmuş, çocukluğun keyifli ve zor zamanlarını birlikte yaşamış iki arkadaş. Biri arkasında kaya gibi sağlam duran bir baba ile şefkatli bir annenin evladı Ebubekir, diğeri dağılmış bir ailenin incinmiş çocuğu Kadir. Kara Güneş, aynı memleketin evladı, iki arkadaştan birini darbeci, diğerini ihanete direnen bir kahraman kılan geceyi ve o geceye giden taşları döşeyen büyük oyunu anlatıyor

Campanella’nın uzun süren yaşamı tam bir özgürlük mücadelesidir. Bu kitap, yaşamını adadığı özgürlük düşüncesinin simgesi gibidir. Güneş Ülkesi, adaletsizliğin bilincinde olan, toprağından sürülmüş, zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmiş ve bunun acısını taşımış bir insanın, adil ve dayanışmacı, baskı ve sefaletten arınmış bir toplum düşünün somutlaştırıldığı bir ideal kent tasarımıdır. Yazar temel olarak bu kitapta; toplu hâlde yaşayan insanların amacının genel yarar olduğu, özel mülkün olmadığı, çalışmanın bir zevk hâline geldiği bir düzenden bahsetmektedir. Mutlu bir cumhuriyetin betimlemesi olan kitap, üslubu ve doğallığıyla da dikkat çekiyor.

Ahmet Ümit tarafından kaleme alınan “Kar Kokusu” yarı otobiyografik bir roman niteliğinde. Yazarın, 1998 yılında yayınlandığı roman her ne kadar siyaset içerdiği düşünülse de okuduğunda 1980’leri anlatan polisiye-gerilim roman türünde olduğu anlaşılıyor. Sovyetler Birliği henüz dağılmamış. Türkiye’de askeri diktatörlüğün en karanlık günleri. Moskova’daki uluslararası okulda eğitim gören Türkiyeli devrimciler. Askeri diktatörlüğün istihbaratçıları onların peşinde. Ve karlar üzerinde bir cinayet. Cinayet sorgusuyla başlayan iç hesaplaşma. Hayatın anlamı nedir? Gerçeği kim temsil ediyor? Kitap, sadece Türkiye Komünist Partisi’nin değil, uluslararası devrimci hareketin bir dönemine de farklı bir bakış açısı getiriyor

Nusret Özcan tarafından kaleme alınan “Kar Kelebekleri/Sarıkamış Destanı” kitabı, aziz şehitler için bir başka ağıt… Karlı buzlu dağlarda donarak şehit olanlar hiçbir zaman unutulmadı… Çeşitli türküler yakıldı onlar için. Onlar; nice karlı, buzlu yollarda, sarp kayalıklarda, yanında yöresinde arkadaşları birer birer düşerken direnenler… İçeri kan ağlayarak bu müthiş geçidi yürüyerek tüketenler… Allahuekber dağlarında kar kelebekleri gibi düşen Mehmetçiklerden arta kalanlar… Soğuktan kavrulanlar, açlıktan karınları kaskatı kesilenler ve uykusuzluktan gözleri yananlar… Öyle yorgun, öyle halsiz, süzgün gözleriyle, çatlamış dudaklarıyla, buruk gülümsemelerle baktılar Emin Çavuş’a ve gıptayla el salladılar…

Glenn Meade tarih türünde okuyucusu ile buluşturduğu romanında Soğuk Savaş’ın en gergin dönemini anlatıyor. Başkan Eisenhower, Stalin’in akli dengesinin bozulduğuna ilişkin ürkütücü bir istihbarat alır. Daha da kötüsü, SSCB’nin III. Dünya Savaşı’nı başlatabilecek nükleer bomba programının tamamlanmakta olduğunu öğrenir. Bu haber, Eisenhower’ın başkanlık yemin töreninden yalnızca birkaç saat sonra, hiçbir Amerikan başkanının cüret edemeyeceği bir karar almasına neden olacaktır. “Kar Kurdu” Operasyonu’na onay verilmiştir artık. KGB’nin aldığı istihbaratla açığa çıkan bu operasyon Moskova’da bir insan avına dönüşür. Fakat avın ve avcının kim olduğu belli değildir.

Brezilyalı ünlü yazar Jose Mauro de Vasconcelostan “Kardeşim Rüzgâr, Kardeşim Deniz” romanı ile bizi Brezilya sahillerine götürüyor. Bu sahillerde yaşanan aşkları, acıları, umutları, kaybedişleri, çaresizlikleri anlatıyor. Kendi insanını çok ama çok iyi tanıması, yaşadığı yerleri şiirsel bir anlatımla betimlemesi ve okuru hikâyenin içine çekiyor. Romanın başkahramanı damarlarında Çingene kanı taşıyan yetim Chicao’dur. Brezilya’nın kıraçlarında büyüyen Chicao, rüzgârı ve denizi kardeşi bilir. Vasconcelos, bu romanında da yalın, şiir dolu, sokulgan anlatımıyla, özsuyunu doğadan alan, sevgi ve özlem dolu, yaşamın içinden sürüp gelen bir roman daha sunuyor okurlarına.

Türk edebiyatına adını “Bayrak Şairi” olarak yazdıran Arif Nihat Asya’nın edebi kişiliğinde öne çıkan en önemli ögeler vatan sevgisi ve bayraktır. Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik teması geniş yer tutan büyük şairimiz, öğretmenlik yaptığı Adana’nın kurtuluş günlerinde şehir meydanına asılan bayraktan ilham alarak yazdığı “Bayrak” şiiri dolayısıyla “Bayrak Şairi” olarak anılır.

Rüzgâr Gibi Geçti”, Amerikan yazarı Margaret Mitchell’ın ilk baskısı 1936 yılında yapılmış dünyaca ünlü kitabıdır. Eser, Amerikan tarihinde 1861 yılında Kuzey ve Güneyliler arasında geçen iç savaşın bıraktığı derin izleri ve bu iç savaş esnasında yaşanan hüzünlü bir aşk hikâyesi ile gururlu insanların öykülerini dile getirmektedir. “Rüzgâr Gibi Geçti”, Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer pek çok ülkede de çok büyük ilgi görmüştür. Roman “20. Yüzyılın En Popüler Romanı Pulitzer Ödülünü” kazanmıştır
Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı