Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Karadeniz müziğinin sevilen ismi Ekin Uzunlar… Kemençesiyle, sesiyle duyanları adeta hırçın denizlerin coğrafyasına götürüyor. Genç sanatçı kemençesini daha 9 yaşında eline aldı. İlk konserini çok geçmeden 11 yaşında verdi. Şimdi binlerce kişinin buluştuğu konserlerde yer alıyor.
Deniz Demirdağ, Ekin Uzunlar ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Ekin Uzunlar kimdir biraz kendinizden bahseder misiniz?
1991 yılında İstanbul Bakırköy’de doğdum. Anne tarafım Çaykaralı, baba tarafım Arnavut göçmenidir. Müzik hayatıma 9 yaşımda dayımın hediye ettiği kemençe ile başladım. Bunun yanı sıra tiyatro eğitimi aldım, Pera Güzel Sanatlar Tiyatro mezunuyum.
Müziğe olan ilginiz ne zaman başladı? Kemençe çalmaya nasıl başladınız, sizi kim yönlendirdi? Ve profesyonel anlamda müzik dünyasına giriş hikâyeniz nedir?
İlk sorunuzda da biraz bahsettim aslında, 9. yaş günümde dayımdan bana kemençe almasını istemiştim. Hatta aile arasında bununla ilgili esprilerde yapılmıştı, baba tarafım Arnavut olduğu için kemençeden anlamazsın demişlerdi. Ama dayım bana istediğim kemençeyi aldı ve ben daha 9 yaşında bir çocukken kemençemin alındığı gün ilk şarkımı çıkardım. Tabii herkes bu durum karşısında çok şaşırmıştı. Kemençeyle tanışma hikâyem böyle oldu.
Ardından Karadeniz’in birçok ulusal ve yöresel sanatçıları ile birlikte işin mutfağında kendimi geliştirdim. Ardından kendimi hazır hissettiğimde de tek başına müzik yapmaya, solist olmaya karar verdim ve bu yola baş koydum.
Sahnedeyken motivasyon kaynağınız ne oluyor? İlk konserinizi ya da ilk kez sahne alışınızı hatırlıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz?
İlk sahne deneyimimi 11 yaşımda Karadeniz’de yapılan yayla festivallerinde edinmiştim. O yaşta bir çocuğun öyle bir kalabalıkta sahne almasını düşünün; çok heyecanlı bir deneyimdi benim için. 11 yaşında bir çocuğun sahnede kemençe çalması insanları da çok şaşırtmıştı. Hâlâ o gün giydiklerimi, içimdeki heyecanı unutamam. Ceket giydirmiş ve bir kravat takmışlardı bana. Görseniz kravat boyumdan büyüktü. Ama benim için çok güzel ve unutulmaz bir deneyimdi.
Günün kaç saatini müzik çalışmalarına ayırıyorsunuz? Çalışma disiplininiz hakkında konuşmak isteriz…
Kemençe çalabildiğimi fark ettikten sonra günde 3-4 saat çalışmaya başladım. Karadeniz müziği ile ilgili Türkiye’deki ve Yunanistan’daki üstatlarımı örnek almaya gayret ettim. Festivallerine gidip annemin telefonuyla kaydettiğim videoları evde izleyerek çalışmalar yaptığımı hatırlıyorum. Bir dönem sonra internet kullanımı yaygınlaştı Youtube kullanmaya başladık. O dönemlerde de kemençe üstatlarının videolarını izleyip onların tarzlarını öğrenmeye çalıştım.
Belli bir süreden sonra da Ekin Uzunlar tarzı oluşmaya başladı. Enstrümanımla daha fazla neler yapabilirim diye düşünürken dünya müziğini kemençe ile sentezlemeye başladım ve ortaya çok farklı bir tarz çıktı. Şimdi kendimi, müziğimi geliştirdim ve dolayısıyla kendi yolumda, kendi tarzım adına uğraşlar veriyorum. Kemençe ile daha neler yapabilirim diye her gün yeni ve farklı şeyler deneyerek çalışmaya devam ediyorum. Çünkü çalışmanın sonu yoktur.
Günümüzde anne babalar çocuklarının sanata yönelmesine daha çok önem veriyor. Bu konuda verilebilecek tavsiyeleriniz nelerdir?
Söylemek istediğim ilk ve en önemli şey, çocuklarınıza müziği aşılamanız. Onlar müzik yapmak istiyorsa kesinlikle buna engel olmayın. Zamanında ailesi onay vermediği için gizli gizli müzik yapmaya çalışan çok arkadaşım, öğrencim oldu. O zamanlar farklıydı, müziğin ruha faydaları bu kadar bilinmiyordu. Ailelerin bu konuda muhakkak çocuklarını desteklemelerini tavsiye ederim. Müzik yapan bir çocuğun duygusu, dünyaya bakış açısı, konuşması, sosyal becerileri, yaşama bakışı çok farklı olur. Bu nedenle kesinlikle her çocuğun bir enstrüman çalmasını her evde bir enstrüman bulunmasını öneririm.
Müzik tarihinde veya günümüzde kendinize idol olarak gördüğünüz müzisyenler var mı?
Sadece bir tane değil pek çok idolüm vardı. Biraz önce de bahsettim Karadeniz’de çok değerli kemençe ustaları var ve hepsinin tarzları birbirinden çok farklı. Ben de onlara özenip hepsinden bir şeyler aldım kendime. Sonrasında kendi yeteneğimi enstrümanıma yansıtmaya başladıktan sonra tüm bunların harmanlandığı farklı bir tarz çıktı ortaya. Ne mutlu ki gençler de tarzımı beğeniyor, dinliyor ve özeniyorlar.
Müzik kariyerinizle ilgili gelecek planlarınız nelerdir? Kariyerinizle ilgili ne gibi hedefleriniz var? Bu yola baş koyduğunuzdaki hayallerinize ulaştınız mı?
Küçüklükten beri hayallerini kurduğum şeyleri yavaş yavaş gerçekleştirmeye başladım. Her zaman söylerim, insanlar başarabilecekleri şeyleri hayal ederler. Ben de çok şükür bu hayallerimi gerçekleştirmeye başladım. Başta hayalim; sahne aldığım bir kafeyi tamamen doldurmaktı, sonra bir festivali doldurmak oldu, ardından binlerce kişiye konser vermek, Küçük Çiftlik Parkta bir konser vermek derken 15.000-20.000 kişiye konser verdik. Türkiye’nin hemen hemen tüm festivallerinde konserler verdik. Yurtdışında yaşayan Türklerin oluşturduğu festivallere katılıp binlerce insana konser verdik. Bunlar her müzisyenin olduğu gibi benim de hayallerimdi.
Şimdiki hayallerimde ise dünyaya açılmak, yabancı kitlelere kendimi tanıtmak var. Çünkü kemençeyle dünya müziği yapıyoruz; jazz, blues, country müzik yapıyoruz, dizi müzikleri çalıyoruz. Bunları folk bir enstrüman ile yapıyor oluşumuz yabancılarında çok dikkatini çekiyor. Bu sebeple yurtdışında da yabancı kitlelere de kendimi, müziğimi tanıtmak isterim.
Birçok sanatçıya sesinizle ve kemençenizle eşlik ettiniz. Ruh olarak şarkı söylemeye mi yoksa müzisyenliğe mi daha yakınsınız?
Bana göre ikisi de aynı. Müzisyenliğin içerisinde şarkı söylemek de enstrüman çalmak da vardır. Ve ikisini birlikte yapabiliyor olmak da harika bir şeydir. Hele ki yaptığınız müziği, söylediğiniz şarkıları milyonlara ulaştırmak, milyonların ağzından şarkılarınızı duymak, izlenme rekorları kırmak inanılmaz bir his. Allah’ım bu hissi bu uğurda çalışan herkese de nasip etsin inşallah.
Hep söylüyorum bunu başarabilmiş olmak çok güzel bir his. Ama tabii ki daha yolun çok başındayız. Daha çok yol kat edeceğim daha çok şey başaracağım inşallah.
Günümüz Karadeniz otantik müziğiyle Batı müziğini sentezleyerek kendi tarzınızı ortaya koymayı başarmış bir sanatçısınız. Peki, böyle bir sentezi oluşturmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında bu durum bir karar neticesinde gelişmedi. Bu sentez hayatımın içinde vardı dolayısıyla girdiğim yolda da benimle geldi. Çünkü sadece Karadeniz müziği değil çok fazla Dünya müziği de dinleyen bir insanım. Örneğin; James Brown, Luciano Pavarotti, Ray Charles, Freddie Mercury, Metallica gibi daha pek çok müzisyeni dinleyen biriydim ve onları dinledikçe bu müzikler neden kemençeyle de yapılmasın ki dedim. Karadeniz müziğinin özünü bozmadan bunu sentezlediğimde Ekin Uzunlar tarzı oluştu. Ama bunu yaparken kendi özümü asla unutmuyorum. Hâlâ köylerde, yaylalarda, kahvehanelerde çıkıp kendi otantik müziğimizi enstrümanımla çalıyorum. Bununla birlikte çaldığım parçaları her çalışımda farklı bir çalım tekniği uygulayarak tekniğimi geliştirmeye, bilgilerimi geliştirmeye ve yaptığım işin üstüne katmaya devam ediyorum.
Peki, popüler dünyanın ve müzik akımlarının arasında, müziğinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Bence müziğim çok güzel bir konumda. Neden diye sorarsanız yaklaşık iki ay önce Mustafa Ceceli gibi bir müzik dehası ile “Öptüm Nefesinden” isimli bir parçada düet yaptık. Şarkımız iki ayda 61 milyonluk bir kitleye ulaştı. Türkiye’deki tüm dijital platformlarda bir numaraya oturdu. Bu benim için çok büyük bir gurur kaynağı. Bir Azerbaycan türküsünü Karadeniz enstrümanı ile pop müziğe uyarlayıp yine Karadeniz şivesiyle insanlara sevdirmek çok büyük bir mutluluk benim için.
Tüm bu sebeplerle müziğim benim için bu anlamda çok güzel bir yerde. Müziğimi seven de çok sevmeyen de çok. En nihayetinde ben doğru bir şey yaptığımı biliyorum ve bundan besleniyorum. İnsanlardan çok güzel yorumlar alıyorum. Eleştirileri de değerlendirip eleştirildiğim noktaları iyileştirmeye çalışıyorum.
Geçen gün beni çok mutlu eden bir olay yaşadık. Sizinle de paylaşmak isterim. Spotify müzik platformunun biliyorsunuz oluşturduğu müzik listeleri var. “Türkçe Pop” başlıklı listenin kapağında Mustafa Ceceli ile yapmış olduğumuz “Öptüm Nefesinden” adlı çalışmanın fotoğrafı vardı. Bu beni o kadar çok mutlu etti ki. Ben Karadeniz müziği yapan biri olarak Karadeniz müziği temsilcisi olarak oradaydım. Ve böyle bir konumda, pop müziği listelerinde bir numara olmamız bizim için büyük bir gurur. Müziğimizin konumu çok iyi bir yerde dolayısıyla bizim de aslımızı bozmadan, kendimizi bilerek bu başarıyı devam ettirmemiz gerekiyor.
Kemençede kendi stilinizi oluşturdunuz. Artık kemençe çalmaya başlayan gençler ilk sizi örnek alıyor. Bu konuda onlara ne gibi tavsiyeleriniz var?
Bu çok güzel bir soru. Siz bu soruyu sorarken bile ben büyüleniyorum ve gururlanıyorum. Bu demek oluyor ki Ekin’in omuzlarında çok büyük bir yük var ve bu yüzden güzel adımlar atmalı. Çünkü gençler seni izliyor seni örnek alıyor dolayısıyla onlara sadece enstrümanınla değil karakterinle de örnek olmalısın.
Onlara tavsiyem, öncelikle bilmeliler ki eline her enstrüman alan müzisyen veya sanatçı değildir. Bunlar için yavaş yavaş emin adımlarla ilerlemek, çalışmak, inanmak ve dua etmek gerekiyor. Ama bu konuda benim sırrımı soracak olursanız “İnanmak” olduğunu söyleyebilirim. Yapacağınız işe, başaracağınıza inanmanız çok önemli.
Şu anda üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı?
Çok güzel çalışmalarımız, eserlerimiz var. Bir albüm çalışmamız vardı ancak bu dönemde albüm çıkarmanın mantıklı olmadığını düşünerek çalışmalarımı single olarak çıkarmaya karar verdim. Ayrıca çalışmaları devam eden, Youtube projelerimiz var. Bunların yanı sıra Dünya müziği ile ilgili çalışmalarımız var. Bunları da enstrümanımla birleştirip dinleyenlerimle buluşturacağım.
Röportajımızın sonuna geldik. Sizin son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Dinleyenlerimiz bizi takip etmeyi, bize inanmayı unutmasınlar. Çünkü biz de onlar sayesinde buralara geldik ve onlar sayesinde ekmeğimizi kazanıyoruz. Daha iyiye ulaşmak için de elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz.
Tüm dinleyicilerimi çok seviyorum ve onlara beni yolda görürlerse selam vermeyi unutmamalarını söylemek istiyorum. Allah’a emanet olun. Bu keyifli sohbet için de sizlere teşekkür ederim.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı