Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Architecture 2030 CEO’su Edward Mazria; “Dünyanın geleceği için sıfır karbonlu yapılar inşa etmek zorundayız. Çünkü dünyamızı kurtarmak için 20 yılımız var.” diyor. Bu çarpıcı sözler Yeşil Rapido 2021’in ilk oturumunda kaydedildi. Online olarak gerçekleşen konferansta geleceğimiz için alınması gereken önlemler konuşuldu.
Ülkemizdeki yapı sektörünün çevre duyarlılığı konusunda gelişimine destek olmak amacıyla düzenlenen Yeşil Rapido 2021’in ilk oturumu online olarak gerçekleştirildi. İlk oturumda, tasarım ve mimarlık sektörleri özelinde “sürdürülebilirlik” konusuna odaklanıldı. Konferansta; sıfır karbonlu binalar, sağlıklı ve doğal yapı malzemeleri, mimaride sağlığa etki eden gürültü, hava ve aydınlatma üçgeni konuları konuşuldu.
Dünyada inşaat sektörünün tasarım, mimarlık, planlama ve üretim süreçlerinde karbon salınımını engelleyecek bir vizyonun geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Edward Mazria, alınacak sektörel önlemler hakkında önemli bilgiler verdi.
Yeryüzü Mimarisi konu başlığıyla yapıların tasarım ve inşaat süreçlerinin çevresel etkilerinin azaltılması yönünde sonuçları kanıtlanmış, gerçek öneriler sunan Mazria, daha yaşanabilir bir gelecek için rehber olarak kabul edilecek yol haritası sundu.
21.yüzyılın gerçek sorunlarına odaklandığı konuşmasında Edward Mazria, şunları söyledi;
“Dünyanın geleceği için sıfır karbonlu yapılar inşa etmek zorundayız. Çünkü dünyamızı kurtarmak için 20 yılımız var. Bu noktada birinci adım planlama ve tasarım, ikinci adım ise yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı. Bu adımlar ile sıfır karbonlu ve enerji verimliliği sağlayan yapılar inşa etmek mümkün. Verimli yapı malzemeleri, doğru elektrifikasyon ve yenilebilir enerji yaklaşımıyla daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz ve dünyamızı kurtarabiliriz.” dedi.
Sözlerine şu şekilde devam eden Mazria; “Bugün gezegenimizin ortalama küresel sıcaklığı, sanayi öncesi seviyelere göre 1 °C'nin biraz üzerinde arttı. Dünya; küresel karbon emisyonlarının mevcut seviyelerini toplu olarak 2030 yılına kadar yüzde 50 ila yüzde 65 azaltmadıkça 2015 Paris Anlaşması tarafından belirlenen 1.5 °C'lik ısınma eşiğinin geçilmesi çok olası görünüyor. Bu durumun ise iklim değişikliği, doğa ekosistemi ve haliyle canlı sağlığı üzerinde yıkıcı etlileri olabilir. Bu noktada tüm dünya olarak enerji verimliliği sağlayan bina iyileştirmelerini ve sıfır karbonlu bina kodlarını benimsemeliyiz.” dedi.
İlk oturumun ardından, And Akman ve Şahin Ekşioğlu’nun katılımı ile gerçekleşen panelde, değişen paradigmalar doğrultusunda daha sağlıklı yaşam alanları için mimarideki sürdürülebilir yaklaşımlar konuşuldu.
“Sağlıklı Yaşatan Mimarlık” adlı konuşmasında sağlıklı yaşam alanlarını mümkün kılacak yeni yaklaşımlara vurgu yapan And Akman; “Sağlıklı yaşatan mimarlık konusunun önemini anlatmak için kısa bir done paylaşmak istiyorum. Katıldığım bir etkinlikte şöyle bir açıklama dikkatimi çekmişti, ‘Doktordan çok mimara ihtiyacımız var.’ Doktor hastalıkları iyileştirir ancak mimar yaptığı bina ile sağlıklı kalmamızı sağlayabilir. Bu bağlamda yapı biyolojisi dediğimiz disiplin, hastalanmadan sağlıklı kalmamızı sağlamak esasına dayanan bir disiplin. Özellikle de evlerde daha fazla vakit geçirdiğimiz bu günlerde mimarlara ve yapı sektöründeki profesyonellere düşen görev daha da arttı. Bu noktada tıpkı organik gıda malzemesi gibi doğal yapı malzemelerinin de öneminin giderek daha fazla anlaşılacağını ve bu malzemelere daha kolay ulaşabilir hale geleceğimize inanıyorum.” dedi.
Şahin Ekşioğlu, Yeşil Rapido konferansında geleceği şekillendiren yaklaşımların, yapı sektörüne yansımalarına değindi.
Ekşioğlu; “Sağlıklı mimari konusunda çok sayıda araştırma mevcut. Mimaride kontrollü gürültü, aydınlatma ve hava sirkülasyonu gibi temel konulara eğilmek sadece yaşam kalitemizi arttırmakla kalmıyor, çalışma verimimizi de yükseltiyor. Uygun şekilde aydınlatılmış, görece sessiz ve iyi havalandırılmış mekânlar kulağa imkânsız gibi gelse de doğru tekniklerle hiç de zor değil. Özellikle de teknoloji ve iyi tasarımla bunu sağlamak mümkün. Aydınlatma biz farkında olmadan vücudumuzda ve psikolojimizde çok fazla etkiye sahip. Çünkü vücut saatimiz, sirkadiyen ritmimiz gün ışığına göre ayarlı. Sirkadiyen ritmiminiz o kadar önemli ki, işin ucu yaşam süremiz yani ömrümüze kadar uzanıyor. Yapılan araştırmalar, ofislerde uygulanan sirkadiyen aydınlatmaların katılımcıların yüzde 71’inin daha enerjik hissettiğini ortaya çıkardı. Sağlığa uygun doğal aydınlatmalar, kişinin çok daha iyi hissetmesinde, kaliteli uyumasında belirleyici oluyor.” dedi.
Sözlerine şu şekilde devam eden Ekşioğlu; “Diğer bir önemli konu ise iyi havalandırılmış mekânlar. Uzun vadede kan basıncı ve nabzı doğrudan etkiliyor. Ayrıca iyi havalandırılmış iç mekânlarda daha enerjik hissediyoruz ve daha kolay odaklanıyoruz. Mimari de iyi havalandırma aynı zamanda alerjenleri, mantarları, küfleri ve sağlığa zararlı diğer etkenleri yok etmede de etkin rol oynuyor. Bu noktada iç mekânda hava dolaşımını sağlayan mimari yaklaşımları benimsemek özellikle de Covid döneminde olduğumuz bugünlerde sağlığımızı korumak adına kritik. Yapılarda diğer bir önem mesele gürültü kirliliği… Konuyla ilgili yapılan araştırmalar, hem bilişsel performansı hem de psikolojik durumu ciddi oranda etkilediğini gösteriyor. Doğru olansa iç mekân akustiğini ve ses yalıtımını optimize ederek mekân donatılarını sağlıklı hale getirmek.” dedi.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı