Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Dünyada savaş ve çatışmalar, insanların hayatlarına ve mallarına sebep oluyor. Bununla yüzyıllardır mücadele ediliyor. Ancak konuşulmayan bir diğer önemli konu ise insanlar kadar savaşın doğaya, çevreye ve ekolojiye verdiği zarardır. İşte, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundan yapılan çarpıcı açıklama…
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunun 5 Kasım 2001’de aldığı kararla her yıl 6 Kasım’da, dünya genelinde “Savaş ve Silahlı Çatışmalarda Çevrenin İstismarının Önlenmesi Günü” çerçevesinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İngiltere merkezli Çatışma ve Çevre Gözlemevinin (CEOBS) Araştırma ve Politika Direktörü Doug Weir, savaş ve çatışmaların yol açtığı çevresel ve toplumsal hasarlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Weir, dünyanın çeşitli yerlerinde meydana gelen çatışmaların etkilerine bakıldığında, yerel bağlamda hepsinin birbirinden farklı olduğunu belirtti. Savaşın nerede ve nasıl gerçekleştiğinin, ne kadar sürdüğünün, insanlar üzerindeki etkisinin önemli olduğunu ifade eden Weir, “Her çatışmanın kendine özgü unsurları var. Hepsinin farklı çevresel parmak izleri var.” diye konuştu.
Savaş ve çatışmaların çevreye zararlarının tartışılmaz olduğunu vurgulayan Weir, bombalı saldırı ya da benzerlerinin yaptığı direkt hasarın yanı sıra savaşların toplumsal değişikliğe de yol açtığını kaydetti. Weir, “İnsanların savaşlara karşılık verme şekli de önemli. Birçok ülkede yaşanan çatışmalar nedeniyle insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Örneğin Suriye’deki çatışmalar sadece bu ülkeyi değil, komşu ülkeleri de etkiledi. Ülkelerini terk eden Suriyelilere ev sahipliği yapan Lübnan, Ürdün ve Türkiye’ye olan etkisi de çok önemli. Savaşlar ve çatışmalar, sınır ötesini aşarak komşu ülkeleri de etkilemektedir.” dedi.
Suriye’deki çatışmaların şehirlere büyük zarar verdiğini belirten Weir, bu ülkedeki şehirlerin yeniden inşa edilmesi gerektiğine işaret etti. CEOBS’un verilerine göre, Suriye’de patlayıcı silah kullanımının yarattığı enkaz hacminin Halep’te 15 milyon ton, Humus’ta 5,3 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. İki şehirdeki enkaz hacminin toplamının, 11 Eylül 2001’deki saldırılarda Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılmasıyla oluşan enkaz hacminin yaklaşık 10 katına eşdeğer olduğu belirtiliyor. Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazının kaldırılmasının 108 bin 342 kamyonla 9 ay sürdüğü hesaba katıldığında, sadece Halep ve Humus’taki enkazın temizlenmesi için 1 milyondan fazla kamyona ihtiyaç duyulacağı ve bunun tamamlanmasının yıllar alacağı ifade ediliyor.
Weir, uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü, İran destekli Husiler ile hükümete bağlı güçler arasında çatışmalar yaşanan Yemen’deki duruma da değinerek bombardımanların, saldırıların altyapıya ciddi oranda zarar verdiğini belirtti.
Ülkede zaten kıt olan su kaynaklarının kirlendiğini ve kanalizasyon sisteminin verimli çalışmadığını dile getiren Weir, bunun da kolera salgınına neden olduğuna işaret etti. CEOBS’un internet sitesindeki Yemen’deki duruma ilişkin açıklamada, ülkedeki çatışmaların etkisinin, kıt su kaynakları, yönetim zafiyeti ve zayıf altyapı ile daha da şiddetlendiği belirtilerek çatışmaların, ülkenin zayıf tarım sektörü üzerinde ciddi gıda güvensizliğine yol açan büyük bir etkiye sahip olduğu vurgulandı.
Irak’ın Musul kentinde de 2014-2017 yıllarında terör örgütü DEAŞ’ın yıktığı eserler ve çatışmaların 7-8 milyon ton enkaz yarattığı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programının (UNEP) Mayıs 2021’de başlattığı bir proje, Musul’daki enkazla mücadelede geri dönüştürülmüş çakıl ve kumun kentin yeniden inşasında kullanımına odaklanarak geleneksel enkaz temizleme uygulamasının yerini alması amaçlanıyor.
CEOBS’un 16 sivil toplum örgütü adına ekim ayında yayımladığı açıklamasında, çevresel bozulmanın insan sağlığını, geçim kaynaklarını ve güvenliği kötü yönde etkilediğine işaret edilerek “Çatışmaların ekolojik sonuçlarının etkisi onlarca yıl sürebilir.” denildi. Açıklamada, çatışmaların neden olduğu çevresel hasarın, toplulukları ve ekosistemleri daha az dirençli hale getirdiği, askeri harcamalardan kaynaklanan emisyonların iklim değişikliğini önemli oranda etkilediği kaydedildi.
Nüfusun yoğun olduğu bölgelerde patlayıcı silah kullanımının milyonlarca ton enkaz oluşturduğuna işaret edilen açıklamada, “Suriye ve Yemen’de görüldüğü gibi neden oldukları altyapı hasarı tehlikeli maddeleri serbest bırakarak toprak ve yer altı sularını kirletmektedir. İster barış zamanında silah denemelerinden ister orduların bıraktığı atıklardan olsun, çoğu zaman çevre kirliliği bu işi yapmanın bir parçası olarak görülür.” ifadelerini yer verildi. Devletlerin, patlayıcı silah kullanımının çevresel sonuçlarını tam olarak ele almaları gerektiğine işaret edilen açıklamada, “Benzer şekilde, mayınları ve patlayıcı savaş kalıntılarını ele alma programlarını finanse eden veya bunlardan yararlanan devletler, temizleme çalışmalarının biyoçeşitlilik kaybını azaltmaya nasıl katkıda bulunabileceğini belirlemeli.” denildi. Açıklamada, devletler çevre, barış ve güvenlik arasındaki bağlantıyı kurana kadar, çatışmalar ve askeri faaliyetlerin, karşı karşıya olunan çevresel krizleri şiddetlendirmeye devam edeceği belirtildi.
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı