Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Avrupa'nın en büyük ahşap yapısı olarak kabul edilen, 57 yıldır hizmet vermeyen Büyükada Rum Yetimhanesi'nin geleceği nasıl belirlenecek? Restorasyon çalışmaları öncesinde son hazırlıklar tamamlandı. Konuyla ilgili merak edilenleri Büyükada Yetimhanesi Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas anlattı.
Vingas, “1964’ten sonra yetimleri giderek aslında ‘yetim’ kaldı. Tek istediğimiz şey, 2021’de dönüş iradesi göstererek, bütün paydaşlarla konuşarak geleceğe taşımak istiyoruz.” dedi. İşte detaylar…
Dijital belgeleme ve rölöve çalışmalarının tamamlandığı Büyükada Yetimhanesi Restorasyon Projesi Koordinatörü Laki Vingas, binanın fiziksel durumu dikkate alındığında tamamının restorasyona uygun olmadığını, bir bölümünün yıkılarak, tekrar yapılabileceğini söyledi. Binanın geleceği hakkındaki net kararın çalıştaylar sonucunda verileceğini belirten Vingas, İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Büyükada’da ihtişamlı bir tepede bulunan yetimhanenin tarihi ve mimari önemini anlattı. Vingas, “1964’ten sonra yetimleri giderek aslında ‘yetim’ kaldı. Tek istediğimiz şey, 2021’de dönüş iradesi göstererek, bütün paydaşlarla konuşarak geleceğe taşımak istiyoruz.” dedi.
Yetimhanenin günümüze kadarki süreçlerinden de bahseden Vingas, 2018’de Avrupa Birliğine bağlı Europa Nostranın yetimhaneyi dünyanın korunması gereken 7 binadan biri olarak ilan ettiğini dile getirdi. Binanın şimdi yorgun, metruk ve sessiz olduğuna dikkati çeken Vingas, “İstanbul’un önemli bir kültür mirası olarak böyle kalmaması lazım. Bu mirası tekrar İstanbul’a kazandırmak adına bir çaba içindeyiz. Maliyeti yüksek, birinci derece tarihi miras olan anıt ve ahşap bir bina. Proje için gerekli tüm çalışmaları yapıyoruz. Burayı, tekrar insan, çocuk sesleriyle toplumla birlikte binayı kullanmak ve ortak değerler üretmek anlamında çok önemsiyoruz.” diye konuştu. Restorasyon için binanın hangi fonksiyona sahip olması gerektiğine karar vermediklerini kaydeden Vingas, yetimhanenin dijital belgeleme ve rölöve çalışmalarının ise tamamlandığını bildirdi.
Analiz raporlarının Anıtlar Yüksek Kuruluna verildiğini aktaran Vingas, şöyle devam etti: “Tarih Vakfıyla birlikte tüm arşiv belgelerini ortaya koymaya çalışıyoruz. Kamu kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, ada sakinleriyle ve dünya çapından uzmanlarla buluşup birlikte ilerleyeceğiz. Dünya çapında, bu alanda uzmanlaşmış kişilerle ve şirketlerle 2030’lara uzanan bir projeksiyon ortaya koymak istiyoruz. 27 Ağustos’taki etkinliğimize Kültür Bakanlığı temsilcileri ve yerel yönetimler, Patrikhanemizin davetine icabet edecekler. Çok mutlu oluyoruz. Özellikle Büyükada halkı ve STK’lar davet edildi.”
“Muhtemelen biraz rekonstrüksiyon biraz da restorasyon olacak.” diyen Vingas, yetimhanenin içindeki bazı birimleri korumak istediklerini belirtti.
Vingas, yetimhanede çok güzel bir salon olduğunu anlatarak, “Girişte çok güzel yerler var, oraları korumak istiyoruz. Yapacağımız çalıştaylarla bunların kararı ortak verilecek. Farklı fikir ve çözüm önerileri var, onları değerlendireceğiz. Özellikle fonksiyon konusunda karar verildiğinde ciddi bir finansman ihtiyacı doğacak. Gelir getirici bir fonksiyon da olması gerekiyor. Sponsorluk ve paydaşlar için öncelikle fonksiyonun belirlenmesi lazım. Şimdilik bir sponsorumuz yok ama gönül vermiş, kendini binayla içselleştirmiş çok kişi var.” değerlendirmesini yaptı.
Vingas, Büyükada Rum Yetimhanesi’nin ahşap mimari özellikleriyle Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük ikinci binası olduğunu söyledi. Binanın özel bir mimari yapısı ve dokusu olduğunu vurgulayan Vingas, şöyle devam etti: “Yetimhane o dönemin şartlarında olağanüstü bir mimariye sahipti. O zaman yeni bir teknoloji, şimdi prefabrik diyebileceğimiz bir yapılaşma sistematiğiyle yapıldı. Şayet betonarme yapılaşma ilerlemeseydi bu yapı tekniği devam edecekti. Betonarme teknolojisini gelişmesi bu yapı elemanlarını çok kısa kullanılmasına neden oldu. O yüzden, o zamanın mimari teknolojileri açısından çok önemli ve mimarlar tarafından önemseniyor. Buranın mutfağı da çok ilginç, ileri bir teknolojiyle hazırlanmış. İlk başta otel olarak hizmet vereceği için ithal malzemeler, Marsilya’dan gelen kiremit ve tuğlalar kullanıldı. O günün koşullarında çok lüks binaydı.”
Vingas, binanın 1964’te ani bir kararla 2 gün içinde boşaltıldığından dolayı içeride birçok eşya kaldığını aktararak, “İçerde bir sürü çocuk eşyası, ayakkabılar gibi şeyler bulundu. Bunu, bina sağlamken içeriye giren arkadaşlarımız hatıra olarak aldı, bir kısmını Adalar Müzesi’nde topladılar. Umarım bir gün tüm eşyalar bir anı olarak buraya gelir.” ifadelerini kullandı.
Tamamen ahşap malzeme kullanılarak inşa edilen Büyükada Rum Yetimhanesi, ana ve yan bölümler olmak üzere toplam 3 kısımdan oluşuyor. 5 katlı ana bina ve 6 katlı yan binalardan oluşan yapının çatısının büyük bir kısmının yıkıldığı, bina dışında ve ahşap destek bölümlerinde çürümeler olduğu görülüyor. 2020’de restorasyon için çalışmalara başlanan binada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki BİMTAŞ tarafından dijital belgeleme ve rölöve yapıldı. İlgili inceleme ve raporlar Anıtlar Yüksek Kuruluna teslim edildi. 27 Ağustos’ta kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri, Büyükada sakinleri, yurt içi ve dışından uzmanların katılımıyla bilgilendirme toplantısı düzenlenecek. Gelecek aylarda düzenlenecek çok paydaşlı çalıştaylarla yapının restorasyonun nasıl olması gerektiği tartışılacak.
Kaynak:AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı