Pandemi döneminde bağışıklığı güçlendirecek gıdalara yönelim arttı. Bal’da bunlardan sadece birisi… Talepteki bu artış gıda sahtekârlarının iştahını kabarttı ve tıpkı birçok gıda maddesinde olduğu gibi balda sahtecilik çoğaldı. Uzmanlar doğru ve sağlıklı balı nasıl anlayacağımız noktasında uyarıyor.
Yol kenarında satılan, köyden gelen, pazarda, internette bulduğunuz ve hatta marketten aldığınız ballar ne kadar doğal, ne kadar sağlıklı? Bu soruyu Prof. Dr. Erdem Yeşilada’ya sorduk. Doğal bala ulaşmanın yolunu, balda filtreleme ve ısıl işleme dair merak edilenleri kendisinden dinledik.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada, sofranızdaki balın doğal ve sağlıklı olduğundan emin olmanın tek yolunun uzmanlar tarafından laboratuvarda analizden geçmesi olduğunun altını çizdi. Toplumda filtre edilmiş, ısıl işlem geçirmiş balların sağlıksız olduğuna dair yanlış bir algı olduğunu da belirten Prof. Dr. Yeşilada, her iki işlemin de kontrollü koşullarda tekniğine uygun olarak uygulandığı takdirde balın kalitesinde herhangi bir değişime neden olmadığını ifade etti.
Uzmanlar, doğal balın sadece arının yaptığı, arıyı doğru beslemenin dışında insan müdahalesinin olmadığı; zirai tarım ve veteriner ilacı kalıntıları içermeyen bal olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Yeşilada, “Balın doğal ve sağlıklı olup olmaması; nerede üretildiği, nasıl üretildiği, çeşidi gibi unsurlardan bağımsızdır. Organik, süzme, petek, karakovan, çiçek veya salgı balı gibi çeşidi ne olursa olsun balın kapsamlı analizlerden geçmeden sağlıklı ve doğal olduğunun anlaşılması imkânsız.” diyor.
Prof. Dr. Yeşilada, “Bir balın doğallığını ve sağlıklı olup olmadığını tadarak, koklayarak, sıcak suya karıştırarak ya da yakarak anlayamazsınız. Bazı sözde uzmanların “balı bir kaptan diğerine aktarırken iyi bal kesintisiz akar” şeklindeki kalite değerlendirmesi tamamen asılsız ve yanlıştır.”
“Balın doğal olup olmadığı sadece yüksek teknoloji ile donatılmış akredite laboratuvarlarda, uzmanlar tarafından yapılan analizlerle anlaşılabilir. Bu nedenle bal alırken tüketicilere, güvenirliğini kanıtlamış bir marka etiketi altında sunulan, ambalajlı, analiz edilmiş süzme balları tercih etmelerini öneriyorum.”
Prof. Dr. Yeşilada, “Bal hasadı sırasında çevresel faktörlerinde etkisiyle bala bazı organik ve inorganik maddeler karışabilir. Filtreleme işlemi bu maddelerin doğal baldan ayrıştırılması için yapılır. Burada önemli olan balın filtre edilmesi ya da edilmemesi değil bu işlem sırasında kullanılan filtrenin, polen geçişine izin verecek ancak organik/inorganik maddelerin geçişine izin vermeyecek gözenek açıklığına sahip olmasıdır.”
“Uzman markalar tıpkı analiz gibi bu işlemi de bilinçli ve doğru şekilde yapmaktadır. Balın ısıl işlemden geçirilmesi de ambalajlama için gereklidir. Bal, doğal şekerler olan früktoz ve glikoz içerir ve doğal şekerlerin oranına bağlı olarak da zamanla kristalleşir. Balın ambalajlanması için bu kristal yapının çözülmesi gerekir. Yani ısı ve süre ilişkisi doğru şekilde planlanmış olan bir süreçte, balın ısıtılması kalitesinin düştüğü ya da doğal bal olmadığı anlamına gelmez.”
Uzmanlar, “süzme bal mı petek bal mı?” sorusuna da cevap verdi. Bal peteğinin zararlı olduğuna dair söylemlere cevap veren 35 yıllık Bal Ve Arı Ürünleri Uzmanı Ahmet Bağran Aksoy: “Petek bal üretiminin meşakkatinden kaçanlar, spekülatif haberler ortaya atıyor. Kan akışını dengeleyen ve kalp hastalıklarına karşı direnç sağlayan petek, hor görülüyor. Petek yoksa arılar yoktur. Dolayısıyla hiçbir sebep ortaya konularak peteğin dışlanması, zararları olduğu söylenmesi doğru değildir.” dedi.
Peteğin, bal için sadece saklama kabı olmadığını dile getiren Ahmet Bağran Aksoy, “Arılar peteklerini bal mumundan inşa eder. Peteğin içeresindeki bal, bildiğimiz gerçek ham balın ta kendisidir. Balın peteği antioksidanlar bakımından zengindir. Balı peteği ile beraber yemenin sindirim sistemi organlarına ciddi anlamda katkısı vardır.”
Ahmet Bağran Aksoy, “Süzme balın harmanlanması ve içerisine farklı ballar eklenmesi çok kolaydır. Petek balda bu işlemi yapamazsınız ve muhafazası çok zordur. Hakiki petek bal bulduğunuzda mutlaka edinin, ben 40 senedir petek bal tüketiyorum. Doğanın sürdürülebilirliğine çok büyük katkısı olan petekler asla küçük düşürülemez.” diye konuştu.
Aksoy; “Fenni kovanlarda üretimi artırmak için plaka şeklinde kullanılan bal mumları gayet güvenli, kontrolleri yapılıyor ve hiçbir şekilde parafinli ürünler üreticilere ulaştırılmıyor. Arı kovanlarını güveden uzak tutmak için kullanılan naftalin ve parafin de artık rafa kalktı. Devlet bu konuya da el atarak bal peteklerinin güvenliğini tamamen sağladı.”