Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Modern, yenilikçi örgü ve elişi modelleriyle tanınan Çiğdem Talipoğlu'nun başarı dolu hayat hikayesiyle ilgili çok sıcak, samimi bir röportaj gerçekleştirdik. Talipoğlu, hemcinslerine “Kimin ne hayali varsa hayata geçirmekten korkmasın. İleride ‘Keşke’ demektense, ‘İyi ki’ demeliyiz. Sonucu ne olursa olsun…” diyerek seslendi.
Çiğdem Hanım, sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kimdir Çiğdem Talipoğlu?
Merhaba, 10.12.1982 Bursa doğumluyum. Evli ve 2 erkek çocuk annesiyim. 13 yıldır İstanbul’da yaşıyoruz.
Yaptığınız işlerden bize biraz bahsedebilir misiniz?
Boş zamanlarımı değerlendirmek için önce kanaviçe işlemeye başladım. Bir süre sonra yerini tığ işi ve örgü aldı, bırakamadım. Son zamanlarda da makrome tekniğini yapmaya başladım. Hobi adına başladığım el işlerinin kısa bir süre sonra ruhuma çok iyi geldiğini fark ettim. Yaptıklarımı arkadaşlarım gördüklerinde verdikleri tepkinin beni çok mutlu ettiğini fark edince de daha çok üretmeye başladım.
Örgü ve el işi kavramı genelde demode bir hobi olarak bilinir. Fakat siz bu işe bambaşka bir boyut katmışsınız. Yaptıklarınızın anneannelerimizin yaptığı liflerden uzaktan yakından alakası yok. Bu kadar modern çalışmaktaki ilham kaynağınızı sorsak?
Çok teşekkür ederim. İlk zamanlarda bu konu beni biraz yaralıyordu. Yapmış olduğum tığ işi örgüleri İnstagram üzerinden paylaşmak istedim. Yıl: 2014. Sizin de söylediğiniz gibi örgü örmek, anneannelerimize ya da babaannelerimize özgü olarak bilinir. Ben şimdi bu fotoğrafı İnstagramda paylaşırsam benimle dalga geçerler mi diye çok düşündüm. Hatta utandım bile diyebilirim size. Ama daha sonra bu algıyı yıkmalıyım, örgü örmek ruha en iyi gelen, en rahatlatan hobilerden biri diyerek devamlı ördüm ve ördüğüm her şeyi paylaştım. Gelen tepkiler o kadar güzel ve motive edici oldu ki “İşte bu, ohhh” dedim. Gelen yorumlarda genel olarak; “Bravo sizi kutluyorum, bu genç yaşınızda bu kadar güzel örgüler ördüğünüz için” deniliyordu.
Aslında hobinin bir yaşı yok… Her yaşta sevdiğin bir şeyi yapabilirsin.
Modern çalışmak da aslında bir araya getirdiğiniz renkler ve kombinlediğiniz kıyafetlerle alakalı bence.
Sosyal medyanızda paylaştığınız tamamı el emeği olan ıhlamur ağacınızın altındaki köşeye bayıldık. Bize bu süreçten biraz bahsedebilir misiniz? Ne kadar zamanınızı aldı? Nasıl bir planlama yaptınız?
Bizde çok severek kullanıyoruz. Bir anda ortaya çıktı. Çok planladığımız bir şey değildi. Acaba şöyle en doğalından ne yapabiliriz derken en son bu şeklini aldı ve üzerindeki her şeyin de el emeği olması beni fazlasıyla etkiliyor. Yaz başı karar verdik ve yaz ortasına kadar tüm aksesuarları yaptım. Anlayacağınız çok çalıştım.
Son zamanların sevilen ve tercih edilen boho tarzını yansıtmaya çalıştım. Beğenmeniz ne hoş, çok teşekkür ederim.
Paylaşımlarınızdan görüyoruz ki pilates topunuza kadar her şey el emeğiniz ile kaplı. Bu mesleği icra ederken neler hissediyorsunuz? Sizi soyut anlamda nasıl etkiliyor?
Beni en mutlu eden şey de bu zaten. Yoksa hemen herkes hobisini yapıyor… Ama ufacık bir farklılık, biraz cesaret, biraz da çılgınlık… Bunlar bir araya geldiğinde ortaya çıkan şey ne olursa olsun farkını gösteriyor.
Renkleri çok uyumlu ve çok modern kullanıyorsunuz. Renkleri neye göre bir araya getiriyorsunuz? En çok kullandığınız renkler ve kullanmayı en çok sevdiğiniz renkler hangileridir?
Belki de bana gelen yorumların çoğu renkleri bir araya getirmemdeki uyumla alakalı. Tek renk çalışmak beni hiç bir zaman mutlu etmedi. Renkli çalışmayı, renkleri bir araya getirmeyi, onlarla oluşan ahengi çok seviyorum. Genel olarak gökkuşağında olan renk skalasına dikkat ederim. Aslında doğada olan ve biraraya gelen renkler Yaradan’ın bize verdiği en büyük ipucu. Bunlardan yola çıkabiliriz. Denizde görülen mavilikle birlikte içinde olan her rengi bir araya getirmeye dikkat ederim. Mesela; yosunu, mercanı, balıkları, istiridyenin renklerini düşündüğümüzde ya da yeşil bir ormanda olduğumuzu hayal edelim. Doğada karşınıza çıkan her renk, bir ağaçta oluşan yaprakların renk geçişleri, bir dal parçasının doğallığındaki tonlar ya da gökkuşağı gördüğümüzde içimize dolan sıcaklık. O renklerin bir aradaki muhteşem görüntüsü ve uyumu. İşte hep bunlardan yola çıkıyorum.
“Aslında çok sevdiğim bir renk var.” diyemem. Tüm renkleri severim.
Peki, Çiğdem Hanım görünüşe göre çok yoğun çalışıyorsunuz. Çok fazla üretiyorsunuz. Aile ve işinizi bir arada nasıl yürütüyorsunuz? Bir sırrınız var mıdır?
Evet, yoğun geçen bir hayatım var. Ev kadınlığı zaten en zor ve en yorucu meslek. Sadece kendinizle değil evdeki herkesle tek tek ilgilenmek ve onların sorumluluğunu almak zorundasınız. Her işimi planlı yaparım. O planın dışına çıkmam. Böylelikle de her şeye yetişmiş oluyorum. Ama hobime ayırmadığım tek bir günüm bile yok. Çünkü o tüm günün yorgunluğunu alıp götürüyor. Günlük terapimi yapıyor âdeta.
Sizin için özel ve anlamlı diğer ürünlerinizden ayırdığınız bir ürününüz var mı?
Evet, var. Örgüye ilk başladığım yıllarda yapmış olduğum bir hırka vardı. “Hanım Dilendi Bey Beğendi” modelinden. Aslında çok bilinen babaanne motifi. Bu motiften bir hırka yaptım ve üzerime giyip paylaştım. Tahminimin ötesinde bir beğeni ve yorum aldı. Bu hırka sayesinde unutulmuş olan örgülerimiz tekrar gün yüzüne çıktı. O hırkadan sonra çok güzel ilerledim. Bana unutulmaz bir haz yaşatmıştı o dönemde.
Tasarımlarınız ile ulaşmayı amaçladığınız hedef kitleniz kimlerdir?
Öncelikle genç kızlar. Dönemimizin genç kızlarını heveslendirmek, onlara tığ örgüsünü öğretmek ve sevdirmek. Bununla ilgili güzel geri dönüşler de aldım. Benden ilham alarak bir sürü anne, genç kızlarına örgü öğretmeye başladı. Ya da benim YouTube kanalımdan izleyerek öğrenmeye çalışanlar oldu.
Moda hayatınızın neresinde?
Modayla ilgilenirim ama tarzıma uyan modayla. Tarzım dışına çıkmayı sevmiyorum. Üzerime oturan, bana yakıştığını düşündüğüm her parçayı giyebilirim.
Peki, bir kadının dolabında mutlaka olması gereken parçalar nelerdir?
Kendimden söyleyebilirim ki mutlaka beyaz bir gömlek, iyi bir jean ya da siyah şık bir pantolon. Ve olmazsa olmaz siyah etek ya da elbise. Ben bir sürü kıyafet alırım ama en çok bunları giyerim.
Hayatta olmak istediğiniz yerde misiniz?
Şükürler olsun ki öyleyim. Hayatımda hiç bir zaman büyük hayaller kurmadım. Çok şükür eden bir insanım. Rabbimin bana vermiş olduğu hayata hep şükrettim. Varlıklarına şükrettiğim ailem yanımda ve sağlıklı. Daha ne isteyebilirim ki.
‘‘Kadın’’ denince aklınızda çağrışan 3 kelime?
Güç, cesaret ve özgüven.
Gelecekteki projeleriniz ve hedeflerinizden bize biraz söz edebilir misiniz?
Son dönemde makrome ile ilgileniyorum. Biraz daha bunun üzerine yoğunlaşıp bununla ilgili profesyonel kararlarım var. Ama hayatımın her döneminde bir hobim olacak.
Peki, hemcinslerinize vereceğiniz en önemli tavsiyeler?
Öncelikle kendilerine sonsuz güvenleri olmalı. Biz kadınlar olarak çok güçlü ve başarılı olmak zorundayız. Her zorluğun üstesinden tek başına gelmeyi başaran örnek kişiler olmalıyız ki çocuklarımızı da geleceğe sağlam hazırlayalım. Bizler onların en büyük rol modelleriyiz.
Kimin ne hayali varsa hayata geçirmekten korkmasın. İleride “Keşke” demektense, “İyi ki” demeliyiz. Sonucu ne olursa olsun…
Bende size ve tüm ekibinize çok teşekkür ederim. Başarılarınızın daimi olmasını temenni ederim.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı