Betül Zarifoğlu; “Babam ile Tarzımız Farklı”

admin Yazar: admin 3 Kasım 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Babam anneme hep ‘en büyük hayalim çocuklarımla Kur’an-ı Kerim’i hatim etmek’ dermiş.

Betül Zarifoğlu; “Babam ile Tarzımız Farklı”

 

 

Türk edebiyatının zarif kalemi olarak bilinen Cahit Zarifoğlu’nun kızı Betül Zarifoğlu yazar kişiliğini ve yeni çıkaracağı çocuk kitabının detaylarını ilk kez Kitabın Ortası’na değerlendirdi. Uçmayı çok seven, edebiyat derslerinde sınıfta kalan, güreşe ilgili olan Cahit Zarifoğlu’nun pek bilinmeyen yönlerini de konuştuk.

 

 

MARAŞ VE YAZARLAR EŞİT ANILIYOR

 

 

Bizler sizi Cahit Zarifoğlu’nun kızı olarak biliyoruz. Fakat Betül Zarifoğlu kimdir?

 

 

Genellikle Cahit Zarifoğlu’nun kızı olarak tanımlanıyorum. Onun dışında yazarım, yazar olmak benim çocukluk hayalimdi. Ne olursam olayım, ne yaparsam yapayım bir yandan yazı yazmak zorundayım gibi bir duygu vardı. Cafcaf dergisinde mizahi yazılar yazarak başladım. Bir masal kitabım var. Bunların dışında Maraşlıyım. Bir gün Maraşlıyım dediğimde sen de yazı yazıyor musun? demişlerdi. Maraş ve yazarlık artık beraber anılıyor.

 

 

OLAYLARA İRONİ İLE BAKIYORUM

 

 

Türkiye’de her kesimin çok sevdiği bir yazar ve şair babanız Cahit Zarifoğlu, ondan kalem alıp yazı yazmak nasıl bir duygu?

 

 

nsanlar benim yazdıklarıma, Cahit Zarifoğlu’nun kızı ne yazmış diye bakıyorlar. Fakat tarz olarak babamla bir yakınlığımız yok. İnşallah genetik olarak bir miras kalmıştır, onun için duacıyım. Benim yazdıklarım babamın yazdıkları gibi değil, mesela şiir yazmıyorum. Benim yazdıklarıma muhakkak şiir gibi bakıyorlar. Şiir yerine mizah yazıyorum. Babamın baktıklarına bir Müslüman hassasiyeti içerisinde ironi ile bakmayı seviyorum. Babamın bana imzaladığı kitapta bir hayali vardı; “Bir gün senin de çocuklar için yazacağını hayal ediyorum.” Bu kitabı imzaladığında okuma ve yazmayı bilmiyordum. İlk kitabımın bir masal oluşu da nasip oldu.

 

 

Peki, neden şiir yazmıyorsunuz?

 

 

Şiirle anlaşamadık, dostça ayrıldık. 10 yaşımdayken Necip Fazıl Kısakürek’in Çile şiirini ezbere okuyordum. O yaştaki çocuğun belki de onu okumaması gerekiyordu, bilmiyorum. Daha sonra çocuk şiirleri bana çok basit gelmeye başladı. Sonrasında şiire adapte olamadım. İlk yazdıklarım şiirdi. Hatta yazdığım ilk şiiri babama gösterdiğimi de hatırlıyorum.

 

 

YAZDIKLARIM KÖŞEMİN İSMİ OLDU

 

 

Mizah da çok güzel bir alan… Sizin mizaha yönelme süreciniz nasıl oldu?

 

 

Aslında bir şey yazmaya ve not almaya çok öncesinde başladım. Benim ‘Karşıyım’ diye yazdığım iki yüz sayfalık bir yazı vardı. Cafcaf dergisi çıktığı zaman ‘Ben de burada yazayım’ dedim. Daha sonra yazdıklarım köşemin ismi oldu. Bundan sonra nasıl gidecek bilmiyorum. Şimdi ikinci çocuk kitabı üzerinde uğraşıyorum.

 

 

YENİ KİTAPTA BAŞKA MACERA VAR

 

 

Yeni bir çocuk kitabı üzerine çalışıyorsunuz. Detaylarını bizim dergimize özel bahsedebilir misiniz?

 

 

“Muga Zıp Zıp Ormanda” kitabım bana kalsa tek bir hikâye olarak kalacaktı. Fakat yayınevim bunun bir seri olmasını istedi. Zıp Zıp’ın yeni bir macerası olacak, ben de şimdi onun peşine takılmış gibiyim. Birinci hikâyede Mugalar diyarından bir yaramaz Zıp Zıp’ımız var. Mugalar diyarı gökyüzünde, yeryüzüne iniyor ve burada birtakım maceralar yaşıyor. Daha sonra geri dönüş hikâyesi var. Bu ikincisinde ise yine bir macerası olacak, bu kez yeryüzüne başka bir şekilde iniyor. Eylül, Ekim gibi yeni kitabımı çıkarmayı planlıyorum.

 

 

AİLENİN GÜNLÜĞÜ TUTULUYORDU

 

 

Babanızı çok erken yaşta kaybettiniz… Baba-kız olarak hatırladığınız bir anınız var mı?

 

 

Babamı 10 yaşımdayken kaybettim. Son hastalık dönemlerini hatırlıyorum, o kısmı güzel anılar değil. Babam ile ilgili bir çocuğun hatırlayabileceği şeyleri hatırlıyorum. Babamın namazlarınızı doğru kılın, ilmihal ve Kur’an okuyun, muhakkak başucu kitabınız bir ilmihal olmalı gibi söylediği şeyler vardı. Babam anneme hep ‘en büyük hayalim çocuklarımla Kur’an-ı Kerim’i hatim etmek’ dermiş. Biz babam ile beraber Kur’an-ı Kerim okumaya başlamıştık. Bir gün bir sayfayı bana okuyor, öbür gün o sayfayı çalışıp, babama okuyordum. Ev hali, sofralar, oyunlar… Ben babamla olan ilişkimizi babamın vefatından sonra yorumlamaya başladım. Evlenince, anne olunca, evdeki ilişkinin, oyunların ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Mesela bizim evimizde bir aile defteri vardı. Ben bunu hiçbir ailede görmedim. O deftere mesela taşındığımız evlerin adresleri düşülmüş, Betül bugün ilk kez oruç tuttu diye yazmış… Bir aile günlüğü gibi babamın dergi ve gazetelerde çıkan röportajları kesilip yapıştırılmış. İlkokula giderken yazdığım ilk hikâyeyi deftere süsleyerek not düşmüşüm. Herkesin izi olan bir defter, ailede herkesin uzanabileceği ve bir şeyler yazabileceği bir defter… Babamın hastalıklı zamanlarında annem çok yazı yazmış.

 

 

BABAMLA KUR’AN-I KERİM OKUYORDUK

 

 

Babanız size en çok neyi öğütlerdi?

 

 

Babamla beraber kitap okurduk. Hatta bazı kitapların başına başladığımız tarihleri yazmışız. Bana imzaladığı kitabın hemen altında “Acaba iyi bir okuyucu olmanın daha zor olduğunu anlayabilecek misin?” diye yazmış. Yazacağını tahmin ediyorum derken bile iyi bir okuyucu olmanın daha önemli olduğunu belirtiyor. Babamın namazlarınızı doğru kılın, ilmihal ve Kur’an okuyun, muhakkak başucu kitabınız bir ilmihal olmalı gibi söylediği şeyler vardı. Babam anneme hep ‘en büyük hayalim çocuklarımla Kur’an-ı Kerim’i hatim etmek’ dermiş. Biz babamla beraber Kur’an-ı Kerim okumaya başlamıştık. Bir gün bir sayfayı bana okuyor, öbür gün o sayfayı çalışıp, babama okuyordum. O akşam babam bir başka sayfayı bana okuyordu ve ben hatalarımı görmeye çalışıyordum. İki-iki buçuk cüzü beraber okuyabilmiştik. Maalesef yarım kaldı. Babam çok geç baba oluyor ve erken vefat ediyor. Bu yüzden beraber çok kısa bir zaman yaşadık.

 

 

Babanız yazı yazarken ona şahit oldunuz mu, nasıl yazı yazardı?

 

 

Buna şahit olmamak mümkün değil herhalde, çok büyük evlerde oturmadık. Annemin anlattığına göre; babam ben yazı yazıyorum sessiz olun demiyormuş. Evde 4 çocuk var, oynuyorlar, ağlıyorlar, koşturuyorlar… Babam da masasında yazı yazmaya devam ediyor.

 

 

ÇOCUK OLDUĞU EVDE ÇOK HİKÂYELER ANLATILIRMIŞ

 

 

Cahit Zarifoğlu’nun çocukluğunu biraz konuşmak istiyorum. Kalemi de soyadınız gibi çok zarif… Onu yazı yazmaya yönlendiren şey neydi?

 

 

Babamın zorluklarla geçen bir hayatı olmuş. Babalarından ayrı yaşamışlar, ailece hassas bir dönem geçirmişler. Babaannem çok asil bir kadın, yaşadığı sıkıntıları çocuklarına yansıtmamış. Babamın çocuk olduğu evde çok hikâyeler anlatılırmış, bir büyükleri varmış, onun anlattığı hikâyeler belleğinde çok yer etmiş. Ortaokul ve lise çağlarında Allah’ın bir lütfu ile çok güzel insanlarla bir arada olmuşlar. Erdem (Bayazıt) amca ile babamın tanışıklığı onların babalarından geliyormuş. Edebi olarak o grup içerisinde birbirlerini çok beslemişler, o dönemde Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif İnan gibi kişiler başlarında Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil gibi büyükler var. Necip Fazıl Kısakürek’ten çok etkileniyorlar. Edebi olarak birbirlerini çok beslemişler fakat birbirlerinin tarzından etkilenmemişler. Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve babam şiir yazıyorlar. Üçünün tarzı da birbirinden farklıdır.

 

 

Yedi Güzel Adam topluğunun ismi de babanızın bir şiirinden gelmektedir. Nasıl bir araya gelmişler, hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

 

 

Babamın şiiri ve hatta şiir kitabının da ismi “Yedi Güzel Adam”, Erdem (Bayazıt) amca ve babam neredeyse beraber büyümüşler. Rasim (Özdenören) ve Aleaddin (Özdenören) amca da sanıyorum ortaokul veya lise de geliyor. Daha sonra o grup oluşmuş oluyor.

 

 

EN BÜYÜK HAYALİ PİLOT OLMAK

 

 

Cahit Zarifoğlu’nun pek bilinmeyen yönlerini konuşmak istiyorum. Mesela uçmakla çok ilgiliymiş… Bu başlık için neler konuşabiliriz?

 

 

Babamın yaşlarından beri uçmaya ilgisi varmış. Evde çok fazla uçak resimleri çizermiş. Uçmakla ilgili bir sevdası var. En büyük hayali pilot olmakmış. Biz de öyle bir sevda yok. Ortaokul veya lise zamanlarında ailesinin izin vermemesine rağmen Eskişehir’de Türk Kuşuna gidip kayıt yaptırarak, planör kullanabilir sertifikası alıyor. Gözündeki hafif bozukluktan dolayı pilot olamıyor.

 

 

KÖPRÜDEN GEÇMEYİ SEVMİYORDU

 

 

Babamın çok bilinmeyen bir noktası da köprüden geçmeyi sevmemesiymiş. Mümkün oldukça köprüden geçmiyor onun yerine vapur kullanıyormuş. Köprüden geçtiğinde ‘kendimi kapalı alanda hissediyorum’ diyormuş. Kapalı alan ile demek istediği; köprüdesin olduğun yerden kaçamazsın.

 

 

EDEBİYAT DERSİDEN KALIRDI

 

 

Biraz da eğitim hayatını konuşalım istiyorum…

 

 

Babam Rasim (Özdenören) amca ile Erdem (Bayazıt) amcaya kendi için okul seçtiriyor. Hatta diyor ki; beni de bir okula kayıt ettirin. Tıp diye düşünüyorlar, Cahit yapamaz diyorlar, Edebiyat Fakültesi desek, lisede edebiyattan kalıyordu. Babam lisede edebiyat dersinden bir iki kere kalmış, daha sonra da okulda bir şeye kızmış. Edebiyat sınavlarında boş kâğıt verip çıkıyormuş. En son Alman Dili ve Edebiyatını seçiyorlar, babam da gelip kayıt yaptırıyor.

Cahit Zarifoğlu çok yönlü, güreş sporunu seviyor, Batı müziği dinliyor, İslâmî yönü var… Batı müziği ile ilgili aklıma bir şey geldi. Annem şöyle anlatırdı; babam büyük bir ciddiyetle Eurovision yarışmalarını takip ederek, elinde kâğıt ve kalem not verirmiş. Daha sonra yarışmacılara verilen puanları değerlendirirmiş.

 

 

ANNEM İLE BABAMIN NİKÂH ŞAHİDİ

 

 

Babanızın Necip Fazıl Kısakürek ile nasıl bir ilişkisi vardı?

 

 

Necip Fazıl, Abdülhakim Arvasi’lerin evine gidiyor. Bu ziyareti sırasında Van müftüsü dedem Kasım Arvasi’nin evinde kalıyor. Annemin çok net hatırladığı ayrıcılıklı ve kıymetli zamanlardan… Necip Fazıl Kısakürek Van’a geldiği bir gün Rasim (Özdenören) amca ve babam da yanında geliyorlar. O dönemlerde babam muhafazakâr çevreden birisiyle evlenmek istiyor. Babama hoca efendinin kızı var diyorlar, olabilir diyor. Annem de olabilir diyor. Daha sonra annem ile babamın nikâh şahidi Necip Fazıl Kısakürek oluyor.

 

 

KARŞIYIM

Betül Zarifoğlu

 

 

Yazar kitabına ‘Aslında çok muhalif biri değilimdir. Yani belki herkes kadar. Gel gör ki sıklıkla “neden” diye sorarım nedense. Bu “neden” deyişlerimin sonunda bir miktar karşı oluveririm.’ diyerek başlar. Kitapta her konu başlığı için ayrı düz yazılar vardır.

 

 

Sonu Gelmeyen Çok Bilmişlikler

 

 

Yazar ‘İnsanlar bazen sussalar keşke’ başlığı düştüğü yazısında “Birbirimize bu kadar çok akıl vermeye kalkışmasak keşke. Hiç durmadan ve sorulmaksızın fikrimizi söylüyoruz, insanların hayatları ve kararları hakkında. Sonu gelmeyen çok bilmişlikleri bıraksak keşke. Sevgili kişi unutma ki Allah adildir. Senin kadar ona da akıl vermiş olabileceğini bir düşün.” der.

 

 

MUGA ZIP ZIP

Betül Zarifoğlu

 

 

Kitap, Mugalar diyarında yaşayan yaramaz küçük bir çocuğun hikâyesini anlatmaktadır. Gökkuşağında kayarak ormana düşen ve karşılaştığı hayvanlar ile dostluk kuran Zıpzıp’ın, Mugalar diyarına tekrar dönme çabasını konu almaktadır.

 

 

Yedi Güzel Adamdan Biri ‘Cahit Zarifoğlu’

 

 

Türk Edebiyatının zarif adamı olarak bilinen Cahit Zarifoğlu edebiyatımızın özgün yazarlardan biridir. ‘Artist’ lakabıyla da bilinen yazar çok yönlü birisiydi; hem güreş sporuyla hem de pilotluk ile ilgiliydi. Aynı zamanda Batı müziği dinlemeyi çok severdi. Edebiyatımızın en önemli topluluklarından biri olan ‘Yedi Güzel Adam’dan biriydi, hatta topluluğun ismi de kendi şiirinden gelmekteydi.

 

 

Başlıca Eserleri

 

 

Savaş ve Ritimleri, İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış, Bir Değirmendir Dünya, Zengin Hayaller Peşinde, Yaşamak, Okuyucularla, Mektuplar, Serçekuş, Ağaçkakanlar, Katıraslan, Yürek Dede ile Padişah, Motorlu Kuş, Gülücük, Ağaç Okulu, Küçük Şehzade, Sütçü İmam, Masallar ve Romanlar, İns.

 

 

Cahit Zarifoğlu Sözleri “Ve önemli olan ‘’an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”

“Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı.”

“İşte böyle büyüyorum; bir gündüz geliyor, bir gece”

“Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.”

“Uçmayı öğrenmeden göçmeye mecbur kalmış bir kuş gibi kalbimiz.”

‘Ya bir de umut olmasa… Evet, umut var. İçimde bunun hep aksini söyleyen korkuya rağmen var.’’

“Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik oysa bir tarla idi ekip biçip gidecektik.”

Etiketler:
admin

admin

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı