Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Batı reklam furyasına dahil edemediği Yezidi kadınları, söz konusu olayın kapı aralamasıyla haber sitelerine tıklama oranı artırmak ve daha çok okunmak için bir reklam unsuru olarak kullanıyor. Bugün isimlerini basında yer alan hikayeleriyle bildiğimiz bu kadınlar, Batı’nın bir diğer reklam ayağını oluşturuyor.
İnsanların ruhunu kaybettiği, yaşamların sosyal medya platformlarında sergilenerek yaşantıların yapaylaştığı, neyin gerçek neyin sahici olduğunun gün geçtikçe belirsizleştiği bir dönemden geçiyoruz. Öyle bir zaman ki insan hayatına dair her şeyin teşhir edilip, anlamının yitirildiği, mahremiyet kavramının neredeyse tamamen yok sayıldığı, ilginç, bir o kadar da korkutucu bir zaman dilimi. Gözümüzün önünde cereyan eden en acı insanî felaketlerden, savaşlara kadar dünyanın dört bir köşesinde insanî dramın anbean televizyon ve sosyal medya vasıtasıyla evimizin salonlarına taşındığı, bir savaşın her bir detayına vâkıf olduğumuz hâlde bu felaket ve acı olaylara karşı duygularımızın bir o kadar azaldığı, hissizleştiğimiz bir dönemdeyiz. Ancak bu hissizleşme ve duyarsızlık, her ne kadar insanlar tarafından sergilenmiş olsa da bunu sadece onların vurdumduymazlığına vermek, ilgisizliğine bağlamak büyük bir haksızlık olur.
Batı medyası algıları yönetiyor
Medyanın, insanların birebir tecrübe edip vasıtasız kendi fikirlerini oluşturamayacağı olayları haberleştirme ve bu haberleri sunuş şekilleri insanları bu olaylara dair fikir edinmelerindeki rolü oldukça önemlidir. Özellikle dünya çapında okunma oranları yüksek olan, geniş bir kitleye ulaşan küresel medya kuruluşları, dünyada meydana gelen milyonlarca olay arasından sadece kendilerinin önem verdiği belirli konulara eğilip, bunları en dikkat gösterilmesi gereken en önemli konu olarak sunarak sadece yayınlandıkları ülkelerde değil, aynı zamanda dünya çapında da gündemi belirlemiş oluyorlar. Böylelikle Batı medyasının gündemi, tüm dünyanın da gündemi hâline gelmiş oluyor. Söz konu Batılı medya devleri, sadece gündemi belirlemekle kalmıyor, insanların bu konular hakkında tam olarak nasıl düşünmeleri gerektiği ve ne yönde tavır almaları, davranış geliştirmeleri yönünde de belirleyici bir rol oynuyor.
Yezidi kadınları seks kölesi
Yakın tarihte bunun en bâriz örneklerinden biri, 2014 yılının Ağustos ayında DAEŞ (Irak Şam İslâm devletinin Arapça kısaltılması) terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde bulunan Ninova eyaletindeki Sinjar bölgesini ele geçirmesiyle birlikte, Batı medyasının söz konusu eyalette bulunan Yezidi etnik-dinî azınlık grubunun DAEŞ saldırılarının hedefi hâline gelmesini yoğun şekilde haberleştirdiğini, hatta öyle ki bu ardı arkası kesilmeyen haber akımının Obama yönetimini yaşanan insani dram karşısında müdahale etmeye zorladığı bugün bilinen bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Şuana kadar medyadan tam olarak beklenin yerine getirilmesi, yani insani bir facianın önüne geçilmesinde ön ayak olunması gibi olumlu bir gelişmenin ardından çok kısa bir süre içerisinde Batı medyasının söz konusu felakete dair sadece tek bir konuya takıntılı bir şekilde odaklandığını görüyoruz; o da Yezidi kadınlarının nasıl DAEŞ askerleri tarafından seks köleleri olarak hapsedildiği ve bu kadınların esaret boyunca nasıl muamelelere maruz kaldığını içeren Batı basınında yer alan aralıksız insan hikayeleri.
Batı ne yapmaya çalışıyor
2014 yılının yaz aylarında DAEŞ Irak’ta bir çok kenti ele geçirmiş, kendisinden başka Müslüman ya da gayrimüslim ayırt etmeksizin Irak’ta bulunan bütün halka insanlık sınırlarını zorlayan muamelede bulunmasına rağmen Batı medyası bu konuların üzerine eğilmemiş, hatta bunları hasır altı etmişti. Yezidilerin Sinjar Dağı’na sığınmalarını konu alan haberlerin yerine, Yezidi kadınların seks kölesi hâline getirilmesini hikâyelerini vermeyi tercih etmişti. Öyle ki olayın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen Batı medyasında “Liberal” ve “Dengeli” yayıncılık anlayışı ile ön plana çıkan İngiliz gazetesi The Guardian’da bile diğer medya kuruluşları gibi okuyucuya “Satılabilirliği” yüksek olan Yezidi kadınların seks köleliği hikâyesine takıntılı bir şekilde sayfalarında büyük yer açmaya devam ediyor.
Sözüm ona “Demokrasinin timsali” Batı ülkelerinin, tarafsız ve dengeli yayıncılıkları ile övünen medyası dâhil, kadın söz konusu olduğunda konuyu her zaman farklı bir kategoride, belirli çerçevelerde işlediğini, hele ki konu “Cinsel” bir olay etrafında cereyan etmesi hâlinde gerekenden fazla dikkat kesildiğini, medyanın olaylara ışık tutma görevinin burada manipüle edildiğini, Batı medyasının bir probleme çözüm kavuşturmak gibi bir kaygısının olmadığını ve onun yerine olayları okuyucuların ilgisine, alt duygularına hitap edecek şekilde sunduğunu görüyoruz.
Peki Batı medyası bu haberlerle aslında ne yapmaya çalışıyor? Batı, Yezidi kadınlarının DAEŞ askerlerine seks kölesi olarak düşmesi hikâyesi ile bir taşta iki kuş vurmuş oluyor. Bunlardan ilki, dünyanın en az bilinen dinî azınlık gruplarından biri olan Yezidi toplumunun kadınlarının mahremine girme fırsatını yakalamış olması gerçeği. Bu tam olarak ne demek? Bunca zaman Doğu’nun mistik, gizemli, egzotik bir yer olduğu zihinlere yerleştirilmiş, kadınlarının ise ya duvarlar ya da örtü arkasında gizlendiği algısı nesilden nesile aktarılmıştır. Bu anlayışa göre Batı medeniyeti ileri, gelişmiş ve modern iken, Doğu’da yer alan kültürler ve insanlar Batı karşısında her zaman alt bir pozisyonda, her daim çağın gerisinden gelmektedirler. Batı’nın saldırgan her yere nüfuz etme, yeryüzünde peçesini kaldırmadığı yer bırakmama hırsını Doğu’da, özellikle de kapalı kapılar ardında bulunan örtülü kadınların hayatlarına istediği gibi sızamadığını Batı medyasında yer alan haberlerin alt metinlerini okuyarak görebiliyoruz.
Batı’da kadınların her türlü reklam malzemesi olarak kullanıldığı hepimiz biliyoruz. Ancak yeni olan, hiç ulaşılmamış, henüz medya satırlarında tüketilmemiş Doğu’nun “El değmemiş” kadınları. DAEŞ’in Yezidi kadınlarını seks kölesi olarak tutsak alması, Batı medyasının Doğu kadınlarının mahremiyetine, onların bilinmez ve sırlı dünyalarına girmek için fırsat olarak gördüğünü söylemek abartı olmaz.
Batı Yezidi kadınlarını reklam malzemesi yapıyor
Kendi toplumlarında her şeyi tüketen, başta kadınları olmak üzere kutsallarını türlü reklam amaçlı kullanan Batı medeniyeti için çok az bilinen, örtülü, dış dünyaya kapalı bir toplumun kalbine, yani kadınlarına inmek, onların en merak edilen yanlarını gün yüzüne çıkarmak bulunmaz bir fırsattı. Bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdiğini DAEŞ yönetimindeki Yezidi kadınların yaşamlarını en ince detayına kadar yer verdiği haberlerinde görüyoruz. Batı medyası, hem bâkir topraklara girme heyecanını yaşamakla kalmıyor, Doğu’nun bir “Örtüsünü” daha açıyor ve bu mahremiyeti Batı toplumuna “Haber” olarak geri sunuyor. Diğer bir deyimle, Batı reklam furyasına dahil edemediği Yezidili kadınları, söz konusu olayın kapı aralamasıyla haber sitelerine tıklama oranı artırmak ve daha çok okunmak için bir reklam unsuru olarak kullanıyor. Bugün isimlerini basında yer alan hikâyeleriyle bildiğimiz bu kadınlar, Batı’nın bir diğer reklam ayağını oluşturuyor.
İslâmofobi tazeleniyor
Batı medyasının Yezidi kadınları bu denli yoğun ilgi göstermesinin bir diğer nedeni ise Yezidi kadınlarının İslam’ı “Temsil ettiği” düşünülen, ancak İslâm ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bir terör örgütü tarafından seks kölesi olarak kullanılması. “Öteki”nin böylesi barbarca bir eylemle yeniden gündeme gelmesi, birçok Batı medyasının tezi olan “İslâm eşittir terör ve şiddet” savını güçlendirip, söz konusu medyada yer alan haberlerde İslâm’ı hedef alarak, alt okumalar ile yeniden kötülemesi ve bu çağa ait olmayan arkaik bir insan olarak vurgulaması, Batı medyasının hangi söylemler içerisinden yayıncılık yaptığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Batı Yezidi kadınlarını tecavüz ve seks kölesi olarak haberleştirerek hem dünyanın en az bilinen, dinî kurallar açısından en katı olan bir dinî topluma ve kadınlarının hayatına sızmış oluyor, hem de bu kadınların İslâmi söylemlere sahip teröristler tarafından mağdur edilmesiyle, İslâm dinin yeniden terör ve şiddetle bağdaştırma fırsatını yakalıyor.
Mağduriyet tüketimi
Batı ülkelerinde mevcut olan İslâmofobik duyguların daha da perçinlenmesi ise işin bir başka boyutu. Batı Yezidi kadınlarıyla ilgili yaptığı haberlerle kadınları cinsel obje olarak gösterilirken, bu durumu “Normalleştirerek”, söz konusu kadınların insanların zihinlerinde damgalanmasına, mevcut eylemle zihinlerde bağdaştırılmasına ve dolaylı olarak da benzer cinsel taciz olaylarına sebebiyet vererek kadınların hayatlarını tehlikeye atıyor. Bu durumdan çıkarılacak durum ise çok basit: Batı’nın reklam ve teşhir etme kıskacının son halkasını oluşturan Yezidi kadınların seks kölesi olarak haberleştirilmesi, Batı dünyasının herşeyi açığa çıkarma, bilinir kılma ve son kertede tüketme kültürünün en bariz son örneklerinden biri olarak karşımızda duruyor.
Sare Selvi DOĞAN
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı