Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Türk edebiyatına imzasını atmış olan şair, romancı ve gazeteci Atilla İlhan 2005 yılında bugün aramızdan ayrıldı. Atilla ilhan 17 yıl önce sevenlerine veda etti. İlhan kimdir? Edebiyatımıza yeri doldurulmaz katkıları neler olmuştur? Usta isme saygımızdan kaleme aldık. işte detaylar…
Şiirseverlere yeni ve farklı ufuklar açarak Türk edebiyatına damga vuran şair, romancı, deneme yazarı düşünür, senarist, gazeteci ve eleştirmen Attila İlhan, sevenleri ve okurları tarafından yad ediliyor.
Unutulmaz şiirlerin sahibi İlhan, 15 Haziran 1925’te İzmir’in Menemen ilçesinde hayata gözlerini açtı. İzmir Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Ortaokulu’nu bitiren usta şair, Atatürk Lisesi’ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı.
İlhan, Danıştay kararıyla eğitimini sürdürme hakkını kazanarak geri döndüğü okul hayatına, İstanbul’da Işık Lisesi’ne devam ederek, buradan mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek öğrenimini yarıda bırakan İlhan, 6 yıl, aralıklarla Paris’te yaşadı.
Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli gazete ve dergilerde çalışan ve şiirlerinde bağımsızlık, özgürlük mücadeleleri, eşitlik, halkçılık, modern insan bunalımını ön planda tutan bakış açısını kaleme alan Attila İlhan, Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve başyazarlığını üstlendi. Ankara’da Bilgi Yayınevi danışmanlığı yaptı.
Bir dönem müstear isimlerle edebiyat hayatını sürdürdüğü için Türk edebiyatında “Kaptan” lakabıyla anılan İlhan, senaryolarında “Ali Kaptanoğlu” takma adını kullanırken, ilk şiiri olan “Balıkçı Türküsü”nü de “Nevin Yıldız” takma adıyla yazdı. Aynı zamanda İlhan, “Beteroğlu” takma adıyla da Yücel dergisinde şiirlerini yayımladı.
“Yeni Ortam”, “Dünya”, “Milliyet”, “Söz” gazetelerinde köşe yazıları yazan İlhan, “Yelken” ve “Sanat Olayı” isimli dergilerin de yöneticiliğini üstlendi.
Attila İlhan’ı edebiyat çevrelerinde tanıtan ve sevilmesini sağlayan “Bir başına Mehemmed yedi düşman öldürür / Mavzerinin namlusu hâlâ sıcak / tutulmaz / Ölümün derdi büyük yiğenim / çâre bulunmaz” mısralarından oluşan “Cebbar Oğlu Mehemmed” isimli şiiriyle ikincilik ödülü kazanarak, daha çok edebiyat ve şiir dostlarına ulaştı.
“Genç”, “Yeni Nesil”, “Varlık”, “Aile”, “Yirminci Asır”, “Seçilmiş Hikayeler”, “Kaynak”, “Ufuklar”, “Mavi”, “Yeditepe”, “Dost”, “Yelken”, “Ataç”, “Yön”, “Milliyet Sanat”, “Sanat Olayı” gibi dergilerde şiirleri, deneme ve eleştirileri yayınlanan İlhan, böylece Türk edebiyatının önemli isimleri arasına dahil oldu.
Attila İlhan, edebiyat serüveninde “Garip Akımı” ve “İkinci Yeni” şiirine karşı çıkıp, 1952-1956 yılları arasında çıkardığı “Mavi” isimli derginin etrafında toplanan yazar Orhan Duru ve Ferit Edgü gibi isimlerden oluşan edebi topluluğun çalışmalarıyla, “Mavi” ya da “Maviciler” adıyla tanınan toplumcu, gerçekçi şiir akımını başlattı.
Şairane bir sanat anlayışının temsilcisi olan bu topluluktan sonra “Mavi” dergisi, yazar ve tiyatrocu Özdemir Nutku’nun yönetimine geçerek Atilla İlhan’ın savunduğu toplumsal gerçekçiliğin (sosyal realizm) sözcüsü oldu ve dergi, Nisan 1956’da, 36. sayısından sonra (Son Mavi) kapatıldı.
Attila İlhan, şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirerek “Sisler Bulvarı”, “Yağmur Kaçağı”, “Ben Sana Mecburum” isimli şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkiledi. “Yasak Sevişmek”, “Elde Var Hüzün” adlı kitaplarındaki şiirlerinde ise divan şiiri ve şarkılarından yararlanan İlhan, “Duvar” adlı eseriyle, toplumcu dönemin en bariz örneği olarak tanımlandı.
İlk iki romanı olan “Sokaktaki Adam” ve “Zenciler Birbirine Benzemez”den sonraki romanlarında tarihi konulara ağırlık vermeye başlayan, imge dünyası oldukça zengin olan usta yazar, bu tür romanlarında da öz Türkçe akımına karşı çıktı.
Attila İlhan 80 yıllık hayatında, 1946’da katıldığı “CHP Şiir Yarışması”da “Gavur Dağlarından Rivayet” (Cebbar Oğlu Mehemmed) şiiriyle ikincilik ödülünü, 1974’de “Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü”nü “Tutuklunun Günlüğü” isimli kitabıyla ve 1975’de ise “Yunus Nadi Roman Armağanı”nı ödülünü “Sırtlan Payı” isimli romanıyla elde etti.
“Sevmek sevildiğini bile fark etmeden / yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi / sevmek zehir zemberek ve yürekten / gecikerek de olsa vuruşur gibi / sevmek için geç ölmek için erken” mısralarının yer aldığı şiiriyle aşıkların, şair ve yazar adaylarının, edebiyatseverlerin ilham kaynağı olan Attila İlhan, 11 Ekim 2005’te İstanbul’da hayata veda etti.
Atilla İlhan, 1948’de kaleme aldığı “Duvar” isimli kitabıyla şiir ve edebiyat dünyasına adım attı. Ardından 1954’de “Sisler Bulvarı”, 1955’de “Yağmur Kaçağı”, 1960’da “Ben Sana Mecburum”, 1962’de “Bela Çiçeği”, 1968’de “Yasak Sevişmek”, 1973’de “Tutkunun Günlüğü”, 1977’de “Böyle Bir Sevmek”, 1982’de “Elde Var Hüzün”, 1987’de “Korkunun Krallığı”, 1993’de “Ayrılık Sevdaya Dahil” ve 2002’de ise “Kimi Sevsem Sensin” isimli şiir kitaplarını çıkardı.
Roman alanında 1953’de “Sokaktaki Adam” isimli eserini yayımlayan Attila İlhan, 1957’de “Zenciler Birbirine Benzemez”, 1964’de “Kurtlar Sofrası”, 1973’de “Bıçağın Ucu”, 1974’de “Sırtlan Payı”, 1978’de “Yaraya Tuz Basmak”, 1980’de “Fena Halde Leman”, 1981’de “Dersaadet’te Sabah Ezanları”, 1984’de “Haco Hanım Vay”, 1988’de “O Karanlıkta Biz”, 2002’de “Allah’ın Süngüleri-Reis Paşa”, 2005’de “Gazi Paşa” ve 2007’de ise “O Sarışın Kurt” adlı kitaplarını okuyucularıyla buluşturdu.
Ayrıca 1 öykü, 10 deneme-anı, “Attila İlhan’ın Defteri” serisinde yayımladığı 9 eser, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Söyleşi” köşesinde kaleme aldığı yazıların kitaplaştırılmasının yanı sıra, TRT2’de “Zaman İçinde Yolculuk” başlığıyla yayınlanan programının konuşmalarından derlenen 5 kitap, 6 senaryo ile 1 televizyon filmi ve 5 televizyon dizisine imza attı.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı