Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Son yapılan araştırmalar, İstanbul’da yaşayan kadınların gerçeklerini gözler önüne seriyor. İstanbul Planlama Ajansı (İPA)’nın araştırmasından yansıyan İstanbul’da yaşayan kadınların gerçeklerine birlikte bakalım.
İstanbul genelinde sadece ev kadınlarını odağına alan ilk araştırmada İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşayan ve farklı sosyoekonomik grupları temsil eden ev kadınları ile görüşüldü. İstanbul Planlama Ajansı (İPA)’nın araştırmasına göre herhangi bir işte çalışmayan kadınların % 87’si evli ve yüzde 70’i ihtiyaçları için eşlerinden “harçlık” alıyor. Çoğunluğunun ancak “kıt kanaat” geçindiğini belirten ev kadınlarının en çok kaygı duydukları konu ise sağlık.
Araştırmanın bir başka önemli bulgusu da araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlasının, yaşadıkları yere göre henüz İstanbul’un diğer yakasını görmemiş olması. Kadınlar genelde ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için dışarı çıkıyor ve evin çevresinden uzaklaşmıyor. 2 bin üzerinde ev kadınıyla yüz yüze gerçekleştirilen araştırma kapsamında İstanbul’daki ev kadınlarının sosyo-demografik özellikleri, gündelik yaşamları, beklentileri ve siyasete bakışları dört ana başlık altında ele alındı. “Refah, Çalışma ve Sosyal Güvence”, “Bakım, Ev İçi Sorumluluklar ve Gündelik Hayat”, “Toplumsal ve Kamusal Yaşama Katılım” ve “Hayaller, Beklentiler ve Kaygılar” başlıklı temalardan oluşan raporda, kadınların ev ve kent deneyimleri, ihtiyaçları, hayalleri ve siyasetten beklentileri analiz edildi.
Araştırma sonucunda İstanbul’daki ev kadınlarının yaşadığı hanelerin büyüklüğü, hanede yaşayan bireyler, hane içi ilişkiler ve iş bölümü, hanenin geçimi, pandeminin hane içi iş bölümüne etkisi ve bakım ihtiyacı olan bireylerin durumu, çocukların bakımıyla birlikte kadınların velilik görevleri, mülk sahipliği, kaynaklara erişim ve kentte dolaşım gibi toplumsal cinsiyetin farklı yüzlerine ışık tutacak veriler elde edildi.
İstanbul’da ev kadınlarının yalnızca yüzde 32’si İstanbul doğumlu ve her beş ev kadınından biri 18 yaşından önce evlendi. Genç kadınlarda erken evlilik oranı belirgin şekilde düşerken eğitim düzeyi artıyor. İstanbul’da araştırmaya katılan ve evli olan ev kadınlarının %64’ünün en az 11 yıldır evli olduğu görülüyor. Rapora göre, evli kadınlar genellikle çekirdek aile hâlinde yaşadıkları için çocuk bakım yükü ile baş etmede hane içerisinde daha yalnız.
Kadınlara, “Geçtiğimiz ay geçinebildiniz mi?” sorusu sorulduğunda, kadınların %55’i “Kıt kanaat” geçinebildiğini, %13’ü “pek geçinemediğini”, 23’üyse en temel bazı ödemeleri bile yapamadığını belirtti.
Çalışma hayatlarıyla ilgili konularda, her iki ev kadınından birinin daha önce hiç ücretli çalışma deneyimi olmadığı ortaya çıktı. Rapora göre ev kadınlarının %35’inin ücretli çalışma deneyimi olsa da %30’u doğumdan sonra, %27’si ise evlilikten sonra işi bırakmış. Kısacası, evlilik ve annelik neredeyse her üç kadından birini iş hayatından uzaklaştırarak ev kadını yapmış.
Raporda ayrıca genç kadınların ekonomik bağımlılığının 60 yaş üzeri ev kadınlarına kıyasla belirgin bir şekilde yüksek olduğu göze çarpıyor. 18-29 yaş arasındaki ev kadınlarının %36’sı her türlü ihtiyacı için harçlık alırken, 60 yaş ve üzeri kadınlarda bu oran %16’ya düşüyor. Bu noktada, eşi vefat etmiş kadınların yararlanabildiği “dul maaşı”, vefat eden eşlerden kalan emekli maaşları ve yaşlılık aylığı gibi düzenli gelir sayılabilecek sosyal hakların 60 yaş üstü kadınların ekonomik bağımlılığını görece azalttığı anlaşılıyor.
Boşanmış kadınlar sosyal güvence bakımından evli kadınlara ve eşi vefat etmiş kadınlara kıyasla daha kırılgan. Boşanmış kadınlarda sigortalı olmayanların oranı %22’ken, evli kadınlarda bu oran %19’a, eşi vefat etmiş kadınlardaysa %13’e düşüyor. Sosyal güvenceye sahip kadınların %73’ünün eşi üzerinden, %11’ininse işinden dolayı sigortalı olması ise oldukça çarpıcı bir bulgu. Ev kadınlarının sosyal güvenceye erişimi büyük oranda eşlerinin işgücü piyasasındaki statüsüne bağlı. Evli kadınların %77’si, eşi vefat etmiş kadınların ise %61’i eşi üzerinden sigortalı. İşinden dolayı sigortalanma %25 oranla en fazla boşanmış kadınlarda görülüyor. Dolayısıyla, emekli ev kadınları içerisindeki sosyal güvenceye ulaşmam şansı olmuş en kalabalık grubun boşanmış kadınlar olduğunu söylemek mümkün.
Ev kadınlarının bakım yükü ve diğer ev işleriyle ilgili yapılan araştırmada, ev kadınları yaşadıkları hanelerde orantısız bir şekilde ev içi sorumluluk üstleniyor. Çocuklara bakma oranı kadınlarda %71’ken eşlerinin çocuk baktığını söyleyen kadınların oranı %13’te kalıyor. Sosyoekonomik düzeyi görece düşük hanelerde çocuklara sadece kadınların bakma oranı %90’ken, hane refahı arttıkça bu oranın düştüğü görülüyor.
Çocukların dersleri ile ilgilenmek de yine kadınların işi kabul ediliyor. Kadınların ödevlerle ilgilenme oranı erkeklerin tam 5,5 katı. Kadınların %61’i ev işlerini sadece kendi yaparken, eşinin de ev işi yaptığını belirtenlerin oranı %19. Kadınların yalnızca %35’i ev işlerinde kendilerine “yardım eden” biri/birileri olduğunu belirtiyor. Her koşulda, ev işlerinin esas yüklenicisi evdeki eş/anne statüsündeki ev kadınları ve diğerleri ancak “yardım eden” konumundalar.
Hanede bakıma muhtaç biri olduğunda, ev kadınları %66 oranla bu kişinin bakımını tek başlarına üstleniyorlar. Boşanmış kadınların ise hasta ve yaşlı bakımını daha fazla üstlendiği görülüyor. Bu durumun boşandıktan sonra kadınların geri dönmek zorunda kaldığı aile evlerinde yaşlı ebeveynlerin bulunmasından kaynaklandığı söylenebilir. Yine de, kadınların gelir seviyesi arttıkça yaşlı ve hasta bakımında sorumluluk alma oranları da düşüyor.
Kadınların sosyal hayata katılma ve sosyal yaşam oranlarında da ilginç veriler ortaya çıkıyor. Araştırmaya göre, kadınların yarısından fazlası (%54) henüz yaşadıkları yere göre İstanbul’un diğer yakasını görmemiş. Kadınların %34’ü tatil yapmadıklarını, %48’i ise tatilini memleketinde geçirdiğini belirtmiş. Kadınların sadece %16’sı tatil beldelerine gidebiliyor.
Ev kadınlarının en az yöneldiği sosyalleşme pratikleri konser, sinema, tiyatro ve eğlence mekânlarına gitmek. Görüşülen kadınların yalnızca %6’sı eğlence mekânlarına giderken, konsere gidenlerin oranı %5’te, sinemaya gidenlerinki %12’de kaldı. Üniversite mezunu ev kadınlarının %55’i arkadaşlarıyla dışarıda/kafede buluştuğunu ifade ederken, bu oran lise mezunlarında %41’e, lise düzeyinin altında eğitime sahip kadınlarda %18’e düşüyor.
Sinema, tiyatro, konser ve eğlence mekanlarına gitmek de üniversite mezunu ev kadınlarının daha fazla benimsediği sosyalleşme pratikleri olarak öne çıkıyor. Ev kadınlarının sıklıkla yaptığı faaliyetlerin başında %51 oranla “parka gitmek” geliyor. Ancak bu park, kadınların genellikle çocuklarla birlikte gittiği oyun parkı. Arkadaşlarla ev gezmesi %42, akraba ziyaretleri %41, AVM’ler %40, piknikler %38 oranla tercih ediyor. Arkadaşlarıyla dışarıda / kafede oturduğunu söyleyenlerin oranı %27’de kalıyor.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı