Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Beslenme şekli sağlımızı belirliyor. Her tür hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde en büyük destekleyici beslenme modelidir. İşte, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için beslenme önerileri! İşte detaylar…
Beslenme diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi ADHD için de en iyi tamamlayıcı hatta alternatif tedavi seçeneklerinden birini oluşturur. Olası çıkış nedeni nörotransmitter ve bağırsak mikrobiyotası dengesizliği olan bu rahatsızlığın önlenmesi ve hafifletilmesinde bağırsak sağlığını destekleyecek, hormonal dengeyi koruyacak bir beslenme modeli edinilmesi, var olan semptomları alevlendirecek gıdalardan uzak durup sakinleştirici besinlere yönelinmesi önerilir.
Omega-3 yağ asitleri tüm vücutta antienflamatuar etki gösterir. Bu da birçok zihinsel rahatsızlığın temeli olan nöroinflamasyonun düşmesini ve nörotrasmitter sentezinin daha verimli geçmesini sağlar. Yapılan araştırmalar Omega yağ asitleri açısından zengin beslenen ADHD’li kişilerin semptomlarında hafifleme; yükselen odak, stabillik ve azalan dürtüsellik hissettiklerini de göstermiştir.
Bilişsel aktiviteyi gerçekleştiren kimyasal mesajcılar; nörotransmitterlerin sentezi sindirim sonucu daha küçük parçalara ayrılan proteinler aracılığıyla yapılır. Bu nedenle protein açısından zengin beslenmek ADHD’nin birincil tetikleyicilerinden nörotransmitter dengesizliğini önlemeye yardımcıdır. Araştırmalar, protein ağırlıklı bir kahvaltı yapan ADHD’li kişilerin gün boyunca daha konsantre, dikkatli ve uyanık olduğunu göstermiştir.
Buna ek olarak endüstriyel havyancılık sektörünün dayandırıldığı hormon ve antibiyotik tedavileri özellikle nörolojik ve psikolojik rahatsızlıklar yaşayan kişileri negatif yönde etkiler. Protein ihtiyacı kırmızı et ve hayvansal süt ürünü ile karşılanıyorsa et ve süt üretiminin organik, ot ile beslenmiş ve katkı maddesiz olduğuna özen gösterilmesi gerekir.
Yapılan küçük çaplı bir araştırmada bazı probiyotik türlerini takviye olarak kullanan ADHD’li kişilerin diğer gruba oranla semptomlarında hafifleme yaşadığı görülmüştür. Üzerinde daha çok araştırma yapılması gereken bu keşif ADHD’nin bağırsak mikrobiyota dengesizliği ile ilişkili olabileceğinin de bir göstergesi olmuştur.
Kan şekerini hızla yükseltmeyen kompleks karbonhidratlar gün içerisinde şeker krizi yaşanma ihtimalini aza indirirken özellikle akşam yemeğinde tüketildiği takdirde uykuya geçişin kolaylaşmasını sağlar. Bunun sebebi bedenin sakinleşmesini sağlayan iki hormonun, serotonin ve triptofanın, karbonhidrat sindirimi sonucu yükselmesidir.
Vücudun metabolik faaliyetlerinin bir yan ürünü olarak ortaya çıkan serbest radikaller, antioksidanlar sayesinde hücrelere zarar veremez hale gelir. Eğer antioksidan düzeyi düşük ve serbest radikal üretimi çok yüksekse içlerinde psikolojik rahatsızlıkların da bulunduğu birçok hastalığa davetiye çıkar. Bir tür antioksidan olan polifenol açısından zengin besinleri sıklıkla tüketmek de serbest radikallere karşı beyin hücrelerinin korunmasına yardımcı olur. ADHD’nin semptomlarında hafifleme görülür.
Koruyucu, renklendirici, kimyasallar, yapay tatlandırıcılar gibi her tür katkı maddesi özellikle çocukluk döneminde ADHD’nin oluşmasında bir neden ve tanıdan sonra da büyük tetikleyicilerinden birisi olarak değerlendirilir. Bu nedenle beslenme modelinde yapılabilecek en kolay ve etkili çözümlerden biri her tür işlenmiş, paketli gıdayı tüketmeyi bırakmaktır.
Kan şekeri dengesini en hızlı şekilde bozan rafine şeker ve basit karbonhidratlar direkt olarak enerji metabolizmasını etkiler. Ani enerji yüksekliği ve daha sonra da yorgunluğa sebep olması halihazırda hiperaktivite gibi enerji problemleri yaşayan ADHD kişileri negatif yönde etkiler.
Rafine şeker ve basit karbonhidratlar gibi enerji metabolizmasını doğrudan etkileyen kafein, aşırı tüketildiğinde ADHD semptomlarını negatif yönde etkileyebilir. Buna karşın küçük dozlarda tüketilmesi konsantrasyonun toparlanmasına yardımcı olabilir.
Çeşitli hastalıklar ve glüten tüketimi arasında bulunan bağ, ADHD için bir tartışma konusudur. Direkt olarak ADHD ile bağlanmasa da bağırsak mikrobiyotası üzerindeki potansiyel negatif etkileri glüteni dikkat edilmesi gereken besinler grubuna alır. Yapılmış küçük bir araştırmada glütensiz beslenmenin ADHD semptomlarını hafifletebildiği tespit edilmiştir.
Yaygın olarak hayvansal süt ürünlerinde bulunan kazein proteini ADHD semptomlarının ağırlaşmasına neden olur. Özellikle A1; süt proteini formunun bilişsel fonksiyonları yavaşlattığı tespit edilmiştir. A1 kazeine en iyi alternatif de A2 kazein proteini veya bitkisel proteinlerdir.
Öğün atlamamak.
Öğünleri her gün benzer zamanlarda yiyerek bir beslenme rutini oluşturmak.
Kaynak: Livetobloom
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı