Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Fibromiyalji, yorgunluk, uyku bozuklukları ve bilişsel bozukluklar gibi çeşitli semptomların da eşlik ettiği kronik yaygın kas-iskelet ağrısı ile karakterize bir hastalıktır. Uzmanlar, her kas ağrı fibromiyalji olmayabilir uyarısında bulunuyor. İşte detaylar…
Medicana Bahçelievler Hastanesi’nden yapılan açıklamada, Özkoçak, fibromiyalji ile ilgili bilgilendirmede bulundu. Her kas ve iskelet ağrısının sanıldığının aksine fibromiyalji olmadığını belirten Dr. Özkoçak, şunları kaydetti: “Fibromiyalji, yorgunluk, uyku bozuklukları ve bilişsel bozukluklar gibi çeşitli semptomların da eşlik ettiği kronik yaygın kas-iskelet ağrısı ile karakterize bir hastalıktır. Halkta yüzde 2 oranında görülmekte olup, özellikle 20–55 yaş arası kadınlarda daha sık rastlanmaktadır. Hastalığın nedeni tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen, ağrı taşıyan yollarda anormallik, uyku bozukluğu, hormon salınım merkezlerinde düzensizlik ve otonom sinir sistemi bozukluğu katkıda bulunan faktörler arasındadır. Semptomların şiddeti, hastalığın seyri sırasında değişkenlik gösterebilir. Genellikle ağrı başlangıçta belirli bir yerde iken, ilerleyen zamanlarda birçok kas grubunu etkiler. Ağrı karakteri de değişkendir, genellikle kaslarda sertlik ile birlikte yanıcı, batıcı karakterde ağrı vardır. Kişi ağrıyı olduğundan daha fazla ya da ağrı oluşturmayan durumlarda bile ağrı hissettiğini tarifler. Fizik muayene sırasında herhangi bir objektif klinik bulgu olmasa da hastalar eklemlerde şişlik ve his bozukluklarından şikâyet ederler. Ağrı genellikle soğuk, nemli hava, uykusuzluk, fiziksel ve zihinsel stres gibi faktörlerden etkilenir.”
Fibromiyalji tanısı alan hastaların neredeyse tamamının yorgunluktan şikâyet ettiğini kaydeden Özkoçak, “Uykunun rahatlatıcı olmaması, gece boyunca sık uyanma, uykuya dalma güçlüğü ve sabah yorgun uyanma çok yaygın görülen problemlerdir. Depresyon, anksiyete gibi duygu durum bozuklukları, gerilim veya migren tipi baş ağrıları da yaygın olarak bulunur. Bu süreç hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler.” değerlendirmesinde bulundu.
Özkoçak, sıklıkla birlikteliği olan diğer durumlar arasında, alerjik semptomlar, göz kuruluğu, çarpıntı, zorlu solunum, premenstürel sendrom, irritabl bağırsak sendromu, kilo dalgalanmaları, gece terlemeleri, disfaji, huzursuz bacak sendromu, çene ekleminde ağrı, kronik yorgunluk sendromu bulunduğunu aktardı.
Yıllardır kullanılan tanı kriterine göre fibromiyaljiyi anlatan Özkoçak, ‘En az 3 aydır olan yaygın ağrıya ek olarak, tüm vücutta 18 spesifik kas-tendon bölgesinin 11’inde parmakla basınçlı muayenesinde ağrı oluşması olarak tanımlanmıştır. Hassas noktaların dağılımları şekilde gösterilmiştir. Sonradan güncellenen tanı kriterlerinde bu noktalar yaygın ağrı skalası içinde değerlendirilmiş ve yorgunluk, dinlenmeden uyanma, bilişsel semptomlar, somatik semptomlar da (kas ağrısı, bitkinlik/yorgunluk, düşünme veya hatırlama problemi, kas güçsüzlüğü, baş ağrısı, karın ağrısı/kramplar, uyuşma/karıncalanma, baş dönmesi, uykusuzluk, depresyon, kabızlık vb. gibi) dâhil edilmiştir.’ ifadelerini kullandı.
Tedavisinde kişinin hastalık hakkında bilgilendirilmesinin ilk basamağı oluşturduğunu belirten Özkoçak, ‘Hem ilaç hem de ilaç dışı yöntemleri içeren kişiselleştirilmiş tedavi olmazsa olmazdır. Fibromiyalji tedavisinde egzersizin yeri çok önemlidir, kılavuzlar güçlü düzeyde önermektedir. Yapılan çalışmalarda aerobik egzersizler, güçlendirme egzersizleri ve esneklik egzersizlerinin fibromiyalji hastalarında faydalı etkileri gösterilmiştir. Yürüyüş, bisiklet, yüzme, akuatik (su içi) egzersizler, taichi ve yoga önerilen diğer etkili egzersizlerdir. Hastanın şikâyetlerine göre farklı ilaç tedavileri de mevcuttur. Bunların yanı sıra Biofeedback, kayropraktik tedavi, transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu, ozon terapisi da uygulanabilecek tedavi seçenekleri arasındadır.’ açıklamasını yaptı.
Miyofasiyal Ağrı Sendromu’nun, fibromiyalji ile sık karıştırıldığını bildiren Özkoçak, ‘Bu hastalık tablosu bir veya birkaç kasta ve/veya bağ dokusunda bulunan ve tetik nokta denilen noktalarla karakterize ağrı, kas spazmı, duyarlılık, hareket kısıtlılığı, güçsüzlük gibi belirti ve bulgularla seyreden bir kas iskelet sistemi hastalığıdır. Tetik nokta aslında günlük hayatta kullandığımız ‘kulunç’ olarak tanımlanabilir. Toplumda görülme oranı yüzde 12 olup fibromiyaljiye göre çok daha sıktır. Genel olarak kas iskelet sistem şikâyetleri ile hekime başvuran hastaların yaklaşık yüzde 30-50’sinde bulunduğu bildirilmiştir.’ ifadelerini kullandı.
Özkoçak, şunları kaydetti: “Kasın aşırı yüklenmesine bağlı olarak gelişen tetik nokta, kas ve sinir hastalıklarının bir disfonksiyondur ve sonrasında uzun süre devam eden kronik hale dönüşebilir. Duygu durum değişiklikleri, uyku bozukluğu, stres risk faktörleridir. Hastalar yorgunluk, soğuk hava, aşırı egzersiz, hareketsiz kalma, duygu durumu veya fiziksel gerilim, viral enfeksiyonla şikâyetlerinin arttığını ve sıcak, gevşeme, masaj, kasların hafif gerilmesi ve aerobik egzersizlerle şikâyetlerinin azaldığını ifade ederler. Genel olarak boyun ve sırt bölgesinde görülen tetik nokta ve fibröz bantlar muayene ile tespit edilebilir. Tedavi yöntemlerinden tetik nokta enjeksiyonları, ağrı mezoterapisi, kuru iğneleme, sıcak uygulama, elektriksel sinir uyarımları, egzersiz ile önemli ölçüde şikâyetlerde azalma sağlanır. Vitamin eksiklikleri, uyku bozukluğu, depresyon gibi eşlik eden durumlara yönelik tedavi planlanır. Bu konuda en önemli uyarım; kas-iskelet sistemi ağrılarının daha sık nedeni tedavisinde hızlı yanıt aldığımız Miyofasiyal Ağrı Sendromu olup, fibromiyalji Sendromu aklımıza ilk gelen hastalık olmamalıdır.’
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı