Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Çocukluk döneminde sıklıkla karşımıza çıkan hastalıkları haberimizde sıralıyoruz. İşte ebeveynlerin dikkat etmesi gerektiği en yaygın 14 şikâyet…
Dr. Adil Asımgil’in Risale Yayınlarından çıkan “Kadın ve çocuk için sağlık el kitabı” nda konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaşıyor. İşte o bilgiler…
Pişik, hemen hemen her bebekte görülebilen rahatsızlıkların başında gelmektedir. Bir ölçüde deri duyarlığına bağlı olduğundan, çok iyi bakım gören bir bebekte çok az bir ihmalde ortaya çıkabileceği gibi, bakımsız bir bebekte de görülmeyebilir.Pişik, en çok bezlerin vücuda değdiği yerlerde olur veya toplu halde ufak kırmızı noktalar ya da yaygın deri kızarması şeklinde görülür. İlerlemiş vakalarda yer yer derinin soyulması da mümkündür.
Pişiğin en büyük sorumlusu amonyak adı verilen ve idrarda bulunan bir maddedir. Çeşitli mikroorganizmaların etkisiyle idrarda meydana gelen amonyak uzun süreli temasta pişiğe sebep olur. Özellikle; bezlerin içine muşamba konduğunda, idrar kuruyamayacağı için temas süresi artar. Bu idrarda amonyak miktarı fazladır. Yine, idrar bezlerin iyice yıkanıp kaynatılmaması, hem idrardan amonyak oluşturan mikroorganizmaların canlı kalma sına, hem de idrardaki maddelerin bezlerden iyi çıkmamasına yol açar. Çocuğa düzenli olarak banyo yaptırılmaması, altı her açılışta iyi temizlenip, gereğindeyim kanmaması da aynı sebeplerle pişik yapabilecektir.
Pişiğin; diğer bir nedeni de, kullanılan kalitesiz pudralar ve çocuk bezlerinin deterjanla yıkanmasıdır. Bu nedenlerle, çocuğun altını temizledikten sonra pudralamak yerine, iyice kurulamak, bezlerini deterjan yerine yumuşak sabunlarla yıkamak fayda sağlayacaktır. Bezler yıkandıktan sonra iyice durulanmalıdır. İshal sırasında dışkının tahriş etmesi sonucu pişik azar. Tahrişi engellemek amacıyla çocuğun altı sık sık açılmalıdır.
Hafif pişiklerde pişik yerini yağlamak, ayrıca çocuğu sıcak bir yere alarak, pişik yerlerini bir kaç saat havalandırmak çok faydalıdır. Bunu yaparken çocuğun göğüs ve bacakları bir örtü ile örtülebilir. Daha ağır pişiklerde pişik merhemleri kullanılır. Pişiği önlemede temizlik en önde gelen tedavidir.
Geniz eti hastalığı, boğazdaki lenf dokusunun büyüyerek östaki borusunda tıkanmalara sebep olmasıdır. Tıp ilminde adenoid hipertrofi, halk arasında geniz eti denilen rahatsızlığın sebebi boğazdaki lenf dokusunun büyümesidir. Çoğu kez; bademcik iltihabı ile birlikte olan geniz eti, hava yollarında ve orta kulak ile boğaz arasında bağlantıyı sağlayan östaki borusunda tıkanmaya sebep olur.
Ağızdan soluk alma, burun akıntısı ve burundan konuşma önemli belirtileridir. İştahsızlık, yorgunluk, horlama ve uyku bozuklukları da sıkça görülür. Büyük geniz etleri, büyüme ve gelişme geriliğine bile yol açabilirler. Ağız sürekli açıktır, bu da öksürük ve diş çürüklerine yol açabilir. Ayrıca östaki borusu tıkanırsa orta kulak iltihabı gelişmesi normaldir.
1-2 yaşlardaki çocuklarda bu belirtiler varsa, bir çocuk hastalıkları uzmanına müracaat etmek gerekir. Tedavi için geniz etinin büyüklüğüne göre ameliyat önerilebilir. Sinüsler, kanallar aracılığı ile burun boşluğuna bağlı bulunan kafa kemikleri içindeki, muhtevası hava olan boşluklardır. Bunların iltihabına sinüzit denir. Yeni doğan çocuklarda sinüsler tamamen gelişmediğinden, sinüzit ilk ve ortaokul çağı çocuklarının hastalığıdır. Sinüzit belirtilerinin en önemlileri baş ağrısı, ateş ve öksürüktür. Tedavi antibiyotikledir.
Akciğerlerin iltihabi durumudur. Antibiyotiklerden ön ce hayli korkulan ve ölümlere sebep olan bu hastalık, günümüzde çeşitli ilaçlarla kolayca tedavi edilebilmektedir. Zatürre, genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra başlar (anjin, bademcik iltihabı, grip). Aniden ateş yükselir, öksürük artar ve genel durum bozulur. Hastalık tablosu ağırlaşmıştır.
Bu durumda; doktora gidildiğinde, çekilecek bir akciğer filmi ile durum aydınlatılıp, hemen tedaviye geçilecektir. Bugün hafif zatürre vakaları evlerde tedavi edilebilmekte, nispeten ağır olanları ise hastanede kontrol altına alınmak
15 günlük ile 3 aylık arası süt çocuklarında, genellikle akşamları aniden başlayıp, saatlerce süren karın ağrısı ve ağlama nöbetleridir. Çocuğun yorulup uyuması, gaz çıkarması veya dışkı yapması ile ağrı kendiliğinden kesilir. Ağrı kesildikten sonra çocuk tamamen normaldir. Bu ağrı nöbetleri, giderek seyrekleşerek 3-4 aylıkken son bulur. Bu ağrıların; çok genel olduğu bilinerek, fazla korkul mamalı fakat birtakım küçük tedbirlerle ağrılar azaltılmaya çalışılmalıdır.
Uzmanlar; bu ağrıların sebebinin, çocuğun sindirim sisteminde biriken gaz olduğunu söylemektedir. O halde, gaz birikmesini önlemek ve biriken gazın boşalmasını sağlamak çocuğa yardımcı olacaktır. Emzirirken, çocuğu mümkün olduğunca dik tutmak ve memeyi, bebeğin burnunu tıkamadan, ağzını tamamen kaplayacak şekilde vermek, 20 dk. dan fazla emzirmemek, çocuğun hava yutmasını engelleyecektir. Ayrıca emzirdikten sonra 15-20 dk. Süreyle çocuk dik tutularak sırtının sıvazlanması ve ağrılar esnasında yatış pozisyonunun değiştirilmesi de fayda sağlayabilir. Ağrılar sırasında bebekler genellikle yüzükoyun yatmak is terler.
Nöbetler, şiddetli ve bu önlemlerle geçmiyorsa size ilaç la yardımcı olması için bir hekime başvurabilirsiniz. Daha büyük çocuklardaki karın ağrıları ise idrar yolları, karaciğer hastalıkları ve parazit gibi çeşitli nedenlere bağlı olabilir.
Göbeğin düştüğü yerde kalan et parçacıkları sızıntı şeklinde kanamaya yol açabilir. Normalde kesilmiş bulunan göbek kordonu, 1 haftada bazen de biraz daha uzun bir süre de düşer. Kalan yara da iyileşir. Bazen göbeğin düştüğü yerde granülom denilen et parçacıkları olur ki, bunlar sızıntı şeklinde kanamaya ve yaranın uzun süre iyileşmemesine sebep olur. Tedavisi, doktora götürülerek ilaçla veya koster denilen bir aletle yaktırılmasıdır.
Fıtığın tedavi gerektirip gerektirmediğini anlamak için bir hekime danışılmalıdır. Ana rahminde anne ile çocuk arasındaki bağlantıyı sağlayan damarlar, karın duvarında göbekte bulunan delikten geçer. Bu delik doğumdan birkaç hafta sonra kendiliğinden kapanır. Bu kapanma gecikir ve delik yeteri kadar büyük olursa, ağlama esnasında göbekte yumuşak bir şişlik meydana gelir. Fıtığın, tedavi gerektirip gerektirmediğini anlamak için hekime danışılmasında fayda vardır.
Candida adı verilen bir mantarının yaptığı ağız hastalığıdır. En çok, hastalık geçirip halsiz kalmış ve yeni doğan çocuklarda rastlanır. (Yeni doğanlarda ilk bir ay) Pamukçuk; adından da anlaşıla cağı gibi, ağız içinde herhangi bir yerde olabilen beyaz lekelerdir. Kaldırıldığında altı kıpkırmızı olarak görülür. Tedavide bir bardak suya 1 çay kaşığı tuz. 1 çay kaşığı karbonat ve 2 tatlı kaşığı oksijenli su katılarak bir sıvı elde edilir. Bu sıvı ile sık sık ağız çalkalatılır veya pamuk ıslatılarak silinir. Sonuç alınamazsa yemeklerden sonra Buca-bleu isimli damla sürülür. Bu da yararlı olamazsa çocuğu mutlaka doktora göstermek gerekir.
Çocuklarda doğumdan 2-3 gün sonra ortaya çıkan sarılık tehlikesizdir. 1 Haftada azalarak geçer. Hemen doğumdan sonra varsa, kan uyuşmazlığı olabilir. Doktora gösterilmelidir.
Yeni doğan çocuklarda; -doğumdan 2-3 gün sonra ortaya çıkan, fizyolojik yani normal sarılık denilen bir durum vardır. Bu bebeğin metabolizması ile ilgili olarak ortaya çıkan tehlikesiz bir durumdur. Sarılık hafif ve çocuğun genel durumu da iyiyse merak edilecek bir şey yoktur. 1 hafta içinde tarazalar geçer. Sarılık; hemen doğumdan sonra varsa ağırsa veya çocuk erken doğmuş ya da sarılık 1 hafta gibi bir süre sonra başlamışsa bir hekime göstermek gerekir. Çünkü özellikle ağır sanıklıklar kötü neticeler verebilir. Bu insanlıklar daha çok kan uyuşmazlıklarında görülür. Anne kani Rh(-), baba kanı Rh(+) ise, ikinci doğumda böyle bir ağırsandık ihtimali vardır. Böyle bir olaya sebebiyet vermemek için, ilk doğumdan önce kan tahlili yaptırmak gerekir. Anne Rh(-), baba Rh(+) ise uyuşmazlık vardır ve 2, doğumda tehlikeyi önlemek için ilk doğumun ardından 72 saat içinde Rho-Gam yaptırmak gerekir.
İleri yaşlardaki sarılıklar, genellikle hepatite bağlı sarılıklardır. Karın ağrısı, bulantı ile başlar. Hastanede tedavi edilmesi gerekebilir.
Çocuğun gazını çıkartmak için en pratik yol, yüzükoyun yatırmak veya göğüsünüz de dik olarak dayayıp sırtını sıvazlamaktır. Küçük bebeklerde; emzirdikten sonra görülen küçük miktardaki kusmalar, genellikle çocuğun hava yutmasından ve gereği gibi gazının çıkarılmamasından ileri gelir.
Çocuk, emzirilirken sütle birlikte bir miktar da hava yutar. Daha sonra; bu hava, bir miktar kusmaya ve midede gaza, dolayısıyla karın ağrısına sebep olabilir. Bu durumun önüne geçebilmek için ara sıra emzirmeyi kesmek ve bebeği geğirtmek lazımdır. Çocuğu doyduktan sonra da tekrar geğirtmek gerekir. Bunun için en az 5 dakika ayırmalıdır.
Çocuğun gazını çıkarmak için en pratik yol, yüzükoyun yatırıp veya göğsünüze dik olarak dayayıp sırtını sıvazlamaktır. Emzirme ve gaz çıkarma bittikten sonra çocuk sallanmadan yatırılmalıdır.
Bundan başka, çeşitli hastalıklara bağlı olarak da kusmalar meydana gelir. En sık görülen sebebi bağırsak iltihaplandır. Bu gibi durumlarda ve inatla devam eden, özellikle her yemekten sonra görülen fışkırın tarzda kusmalarda hekime müracaat etmek faydalı olur.
Küçük çocuklarda ishal, çok çeşitli sebeplerle olabilir. Sebebi ne olursa ol sun, tedavisi hemen hemen aynıdır: (1) nedenini ortadan kaldırmak, (2) mamaları bir süre kesmek, (3) çocuğun kaybettiği suyu tela fi etmek, (4) ishali durdurucu ilaç vermek. Küçük çocuklarda bağırsaklar hastalıklara karşı oldukça duyarlıdır. Dolayısıyla çocuk hemen hastalanır. Bunun sonucunda da ishal meydana gelir. Bir nezle bile süt çocuğun da ishale yol açabilir.
Bebeklerde sık rastlanılan ishal nedenlerinden biri de yeni başlanan veya değiştirilen mamalardır. Bu nedenle yeni besinleri vermeye daima yavaş yavaş başlanmalıdır. Alerjik besinler de ishal yapabilir. Çok sık emzirme sonucu fazla süt de ishal yapabilir. Bazen de tam tersi olur. Az süt verme sonucu bağırsak, salgılarını arttırır. Bu, koyu renkli balgamlı bir dışkıya sebep olur.
İshalin sebebi ne olursa olsun tedavisi hemen hemen aynıdır. Bu tedaviyi 4 ana hat olarak ele alabiliriz.
1- İshal nedenini ortadan kaldırmak. Neden mikroplarsa antibiyotik tedavisi, alerjik besinler ise bunların diyetten çıkarılması, süt miktarının ayarlanması
2- Ağızdan beslenmeyi bir müddet keserek mide-bağır sak yolunu dinlendirmek (mama verilmez. Ancak su veya dengeli solüsyon mutlaka verilmelidir.
3- Çocuk ishalde su kaybettiğinden bu suyu yerine koymak
4- İshali ve kusmayı durdurucu ilaçlar.
Önce çocuk 6-8 saat aç bırakılır. Bu sürede ağızdan dengeli solüsyon verilir. Buna olanak yoksa az şekerli ya da şekersiz açık çay dışında bir şey verilmez. Ağızdan beslenmeyi kesmek asla susuz bırakmak demek değildir. Ne kadar alabilirse verilir. Özellikle dengeli solüsyon en iyisidir. Bu solüsyonda; 1 litre su içinde 20 gr şeker, 5 gr tuz, 3,5 gr karbonat vardır. 1 litre kaynamış suya 1 çay kaşığı tuz, yanım çay kaşığı karbonat ve 5 çay kaşığı toz şeker katılarak bu SIVI evde basitçe hazırlanabilir. Ayrıca eczanelerde de poşetler içinde satılmaktadır. Bu her gün yeniden yapılmalıdır. Kaynatıp kaynatıp tekrar vermek doğru değildir.
Anne sütü alan çocuklarda süt kesilmez. Fakat ara sıra yine dengeli solüsyon verilir. İlaç tedavisi, gerek görürse doktor tarafından yapılmalı
Çocuklarda kabızlık, genelde beslenme ve alışkanlık gibi iki faktöre bağlıdır. Kabızlık çeken çocuklara pirinç unu, kakao, ayran veril memeli, bol su içirip sebze ve meyve yedirilmelidir. Anne sütü büyük ölçüde bağırsaktan emildiğinden, meme emen çocukların 1 gün dışarıya çıkmaması önemsizdir. Bu şekilde, beslenmede uzun süreli kabızlık olursa besine sebze ve meyve eklemek faydalı olur. Daha büyük çocuklarda da bu yöntem faydalıdır. Bol sıvı verilmelidir.
Kabızlığın bir çeşidi de alıca kanlığa bağlı olandır. Çocuk k sık sık çeşitli nedenlerle dış kılamayıp ertelerse vücut buna alışır ve uzun aralıklarla dışkılama ihtiyacı hisseder. Bu da kabızlığa yol açabilir. Yeni doğanlarda, kabızlığın bir sebebi de uzun kalın bağırsak olabilir. Bu açıdan yeni doğanlarda kabızlık varsa doktora göstermek iyi olur. Doğumdan sonra hiç dışkı yoksa makat deliğinin doğuştan açılmamış olabileceği düşünülür. Fakat bunlar sık değildir.
Görüldüğü gibi kabızlık, genelde beslenme ve alışkanlık gibi iki faktöre bağlıdır. Bunların düzenlenmesi büyük ölçüde problemi çözecektir.
Kabızlık çeken çocuklarda müshil ilaçları geçici olarak kullanılmalıdır. Çünkü devamlı kullanılmaları bu ilaçlara karşı bir alışkanlığa yol açar ve bu ilaçlar olmadan dışkılamak çok zor hale gelebilir. Kabızlık çeken çocuklara pirinç unu, kakao, ayran verilmemelidir. Bol bol su içirilip, sebze ve meyve yedirilmelidir. Süt çocuklarına bir kaşık zeytinyağı iyi gelebilir. Korunma için tuvalet alışkanlığı düzenlenmelidir.
Arpacık, kendiliğinden geçer. Ancak, doktorun önereceği bir ilaç ve pansuman tedavisi daha iyidir. Kirpik köklerinin iltihabıdır. Vücudun başka yerlerinde ki sivilcelerin benzerlerinin kirpiklerde olanıdır. Sebebi, -ak, gözkapağını ovalarken bulaştırılan mikroplardır. Genel olarak kendiliğinden geçer. Ama doktor tavsiyesi ile yapılacak bir antibiyotik ve pansuman tedavisi daha iyidir. Arpacığı sık sık kaşımak, diğer kirpiklere de mikrop bulaştıracağı için yanlış olur. Bu durum engellenmelidir. Eğer çocukta sık sık arpacık oluyorsa, bunun nedeninin araştırılması gerekir.
Havalede ateş yükselirse, mutlaka düşürmek gerekir. Havalede çocuk genellikle bilincini kaybeder, gözler yukarı doğru döner, dişler sıkılır, vücudun bazı kısılmanı ve ya bütün vücut kasılmalarla sarsılır. Solunum zorlaşır, ağız köpürür, bazen idrar ve dışkı kaçırılabilir.
Havale çeşitli sebeplerle görülebilir. Yeni doğanda en sık görülen sebep doğum esnasında kafanın zedelenmesidir. Ayrıca, inek sütüyle beslenen çocuklarda kalsiyum az lığı, D vitamini eksikliği sebebiyle ve daha birçok nedenler le kasılmalar olabilir.
1-5 yaşlar arası çocuklarda iltihabi mikrobik hastalıklar sonucu ateş yükselmesiyle havale görülebilir. Bu durumda ateş çok yükselirse mutlaka düşürmek gerekir. En pratik yol acilen harareti düşürmek için çocuğun vücudunun alkolle veya su ile silinip kurulanmasıdır. Bundan sonra evde bulunan ateş düşürücü ilaçlar denenebilir. İlk günden sonra ateşli hastalıklarda havale ihtimali azalır. Çünkü beyin yavaş yavaş sıcağa alışır.
Ateş veya görünür başka bir neden olmadığı halde, büyük çocuklarda birkaç defa tekrarlayan havale nöbetleridir. Başlıca 2 tip nöbet vardır. Büyük nöbette çocuk yere düşer. Önce her tarafı kasılır, sonra titrer, daha sonra titremenin ardından genellikle uyur. Bir anlık bilinç kaybı vardır. Dalgın gözlerle bir noktaya bakar.
Havalenin tedavisi sebebi ne olursa olsun doktor tarafından yapılmalıdır. Tedavide önemli noktalar, böyle anlarda telaş edilmemesi, büyük nöbette çocuğun dilini ısırmasını önlemek için dişler arasına bir şey sıkıştırılması ve sağa sola çarpmaması için sıkıca tutulmasıdır. Ancak tedavi altındaki hastalarda nöbet görülmesi nadirdir. Nöbetin tipine göre, nörolog doktorunuz ile yardımlaşma sonucunda nöbetler yani sara tamamen iyileşebilir.
Kalça çıkığında en önemli nokta, erken teşhis ve tedavidir. Ne kadar çabuk teşhis edilirse o kadar kolay ve erken tedavi olabilir. Bazı bebeklerde kalça kemiklerinde doğuştan Kalça çıkık vardır. Bu çıkık ayaklarda çarpıklığa, bebek bacakla- önerindeki kırışıklıklarda (Pililer) düzensizliğe, eşit basmama- teşhiya, bir bacakta kısalığa sebep olabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde hemen bir ortopedi uzmanına müracaat etmek gerekir. Doğumda; önce çocuğun makatı gelmişse, kalça çıkığı ihtimali baş gelişe oranla daha fazladır.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı