Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Gebelik esnasında görülebilen bebeğe etkisi olmayan küçük şikâyetlerin dışında daha ağır ve bebek için tehlikeli olabilecek hastalıklar konusunda uzmanlar uyarıyor. Bu grup rahatsızlıklar hamileliğe has olup sadece gebelikte ortaya çıkmaktadır. Büyük çoğunlukla tedavi edilebilmeleri için doktor gözetimi gerekmektedir. Şimdi sizler için hamilelikte risk teşkil eden hastalıkları sıralayacağız.
Dr. Adil Asımgil Risale Yayınlarından çıkan “Kadın ve çocuk için sağlık el kitabı”nda anne adaylarını uyarıyor. Hamilelik döneminde görülen özel hastalıklar nelerdir? Hangi durumlarda doktora başvurulmalıdır? Merak edilenleri sizler için cevaplıyoruz. İşte o hastalıklar…
İlk aylarda gebeliğin normal belirtisi sayılabilecek kusmalar 3. ve 4. aylardan sonra azalmaz ve artarsa buna hytperemesis denir. Anne halsiz ve bitkindir süratle kilo verir. Tedavi için gebe, hastaneye yatırılır. Vücuttaki eksiklikler tamamlanır ve varsa psikolojik problemler çözülür.
Hamileliğin ilk aylarında gebelerin hemen hemen % 50’sinde hafif bulantı ve kusmalar mevcuttur. Ekseri sabahları uyanınca ve aç karnına görülürler. Bir veya birkaç kusmadan sonra gebe, normal yemeğini yer ve günün diğer saatlerinde pek şikâyet etmez. Bu normal, hatta gebeliğin 3. ve 4. aylara doğru derece azalır ve kaybolur.
Bazen, yukarıda anlatmış olduğumuz bulantı ve nadir kusma olayları azalacağı yerde artar ve şiddetlenerek bütün gün devam etmeye başlar ve sonunda durdurulamaz bir hale gelir. İşte buna hyperemesis denir.
Hyperemesisde beslenemeyen anne halsiz ve bitkindir, süratle kilo vermeye başlar, çalışma gücü azalır. Zaman zaman beraberinde kabızlık da olabilir, yüz çöker, deri buruşur. Nabız hızlanır, ateş yükselir.
Ruhsal faktörlerin bu tip kusmalarda önemli bir role sahip olduğu kabul edilmektedir. Aşırı heyecanlı ve değişken ruh yapısına sahip hanımlarda bazı sebeplerin (şiddetli çocuk arzusu, annelik ve doğumdan korku, aile ve çevre ile düzensiz ilişkiler, kayınvalide ile beraber oturma, istenmeyen çocuk) etkisi ile hyperemesis meydana geldiği düşünülmektedir.
Bazı hanımlar bu tip kusmaların önüne geçebilmek için perhize başlar. Bu, yanlış bir davranıştır. Eğer böyle sık ve şiddetli kusmalarınız varsa düzenli olarak tartılmanızı ve kilo kaybettiğinizi görürseniz hemen bir doktora gitmenizi tavsiye ederiz.
Hyperemesis tedavisi için kusmaların derecesine göre genellikle gebe hastaneye yatırırlar. Böylece hem vücuttan kaybedilen sıvı ve elektrolitler yerine konur, hem de büyük bir ihtimalle kusmalara sebep olan psikolojik problem çözülebilir. Bazen sadece ortam değişikliği bile tedaviyi sağlayabilmektedir. (Kayınvalidenin yanından ayrılma, bir süre çocuklara başkasının bakması veya başka akraba yanında kalma gibi).
Gebelik zehirlenmesinin en önemli belirtisi yüksek tansiyondur. Bunun yanında, el ve ayaklar şişer. Aşırı kilo alma ve baş ağrısı da görülebilir. Bu durumda bir doktora görünmek en sağlıklı yoldur.
24. haftadan sonra ortaya çıkarlar. En önemli belirtisi yüksek tansiyondur. Ancak bu, gebelikten önce de var olan yüksek tansiyon değil, gebelik esnasında yükselen tansiyonu ifade etmektedir. Preeklampside yüksek tansiyon yanın da, idrarda proteinlerin atılması ayrıca el ve ayakların şişmesi de genellikle hastalık tablosuna eşlik eder. Böyle bir durumda vakit geçirmeden hekime müracaat etmek faydalı olacaktır. Peki, böyle bir durumun erkenden nasıl farkına varabiliriz? Bunun için en doğru yol sık sık tansiyon ölçtürmek ve ara sıra da idrarda protein tahlilleri yaptırmaktır. Da ha önce tansiyonu normal bir gebede 140-90 üzeri, önceden yüksek tansiyonlu gebede büyük tansiyonda 30, küçük tansiyonda 15 artış precklampsiye delalet edebilir. Diğer belirtiler arasında aşını kilo alma ve baş ağrısı da bulunmaktadır. (Haftada 0,5 ayda 2 kg. üzeri aşın kilo alma olarak değerlen dirilebilir.)
Gebelik zehirlenmesinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı ailelerde, özellikle çok erken ve geç yaşlarda ilk defa hamile kalanda ikiniz- üçüz gebeliklerde, şeker hastalarında, damar ve böbrek rahatsızlığı olanlarda, ayrıca bazı gebelik anormalliklerin daha sık görülmektedir.
Gebelik zehirlenmesi, anne ile çocuğun hayatını tehdit edecek düzeye gelebileceğinden, erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.
Preeklampside 3 ana belirtinin yüksek tansiyon, idrarda protein çıkması ve el-ayaklarda şişme olduğunu söylemiştik. Muayeneler ile ortaya çıkabilecek bu belirtiler dışında, durum ağırlaştıkça ortaya çıkan baş ağrısı, göz önünde uçuşmalar, çift görme, baş dönmeleri, göz kararması, karın ağrıları gibi belirtiler de bulunabilir.
Preeklampsinin 2 büyük tehlikesi vardır. Bunlar hastalığın ilerleyerek anne ile çocuk hayatını tehdit edecek bir seviyeye ulaşması ve sebep olduğu rahim kan akımının azalması sonucu fetusta büyüme ve gelişme geriliğidir. Bu sebepleri erken teşhis ve tedavisi önemlidir. Preeklampsi belirtilerine ileri dönemde tüm vücutta his kaybına neden olur.
Preeklampsi belirtilerine ileri dönemde tüm vücutta hissedilen ağır bir hastalıktır ve yoğun tedaviyi gerektirir. Ağır bir hastalık olup yoğun tedaviyi gerektirir. Eklampsi, gebelik zehirlenmesinin ileri bir şeklidir. Ağır bir hastalıktır ve yoğun tedaviyi gerektirir.
Konunun sonunda yukarıda anlattığımız hoş olmayan durumlarla karşılaşmamak için tansiyon, idrarda protein ve kilo ölçülerine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Ayrıca bu tip hastalıkların nadir olduğunu yazmanın da sizi korkutmamak açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Bu kısımda bazı hastalıklara sahip gebelerin, hastalıkları arasındaki ilişkiye biraz olsun ışık tutabilmek istiyoruz.
Daha önce gebeliğe özel hastalıklar bölümünde değin yüksek tansiyonlu gebeler, sürekli dok tor kontrolünde olmuş olduğumuzdan, burada sadece gebelik zehirlenmesine yol açmayan yüksek tansiyondan söz etmek istiyoruz…
Yüksek tansiyonda damarlar daraldığı için kan akımı azalır, dolayısıyla rahime giden ve fetüsü besleyen damarlara da az miktarda kan gideceğinden, fetüs yeterli besin alıp büyüyemez. Büyüme ve gelişme geriliği gösterebilir.
Bunun haricinde yüksek tansiyonlu gebelerde düşük ve ölü doğum oranı da fazladır. Çoğunlukla 160-100 tansiyonun altında normal doğum beklenebilir. Fakat yüksek tansiyonlu gebeler, hamilelik esnasında mutlaka, devamlı hekim kontrolü altında olmalıdırlar.
Hamilelik esnasında bulaşıcı hastalıkların, hamileye ve bebeğe çeşitli etkileri vardır. Bu nedenlerle gebe ve fetüsün bulaşıcı hastalıklardan korunması güncel bir konu haline gelmiştir. Hamilelikte yakalanılan bulaşıcı hastalıklar, hastalığın tipine ve gebeliğin dönemine göre ve ayrıca hastalığın şiddetine bağlı olarak, çocuk sağlığını derece derece tehlikeye sokar. Düşük, erken doğum ve bebekte çeşitli anormalliklerin sorumlusu olabilir.
Böyle istenmeyen bir durumla karşılaşmamak için bulaşıcı hastalıklardan gayet iyi korunmak gerekir. Bunun da başlıca 2 yolu vardır. Birincisi bulaşıcı hastalığa yakalanmış kimselerden uzak durmak ve bulaşıcı hastalıklara yakalanabilme ihtimali yüksek, insanların toplu halde bulundukları havasız yerlere elden geldiğince gitmemektir. İkincisi ise genel sağlığa dikkat ederek gebelik süresince hastalıklara karşı dirençli olmaktır. Bu da iyi beslenme ile alakalıdır. Bulunulan ortamın sıcaklığı da önemlidir. Çünkü soğuk, hastalıklara karşı direnci azaltır. Fakat kışın çok sıcakta oturmak da iyi değildir. Dışarı çıkıldığında fazla ısı farkı tehlike arz edebilir.
Hamilelik esnasın da yakalanılan bulaşıcı hastalıklar anne ve çocuk sağlığını tehlikeye sokabilir. Bu bakımdan, bulaşıcı hastalıklara yakalanmış kimselerden uzak durmak ve gebelik süre since iyi bir beslenmeyle hastalıklara karşı dirençli olmak gerekir.
Genel olarak kişilerde hafif geçen kızamıkçık, hamilelerde bebek için en tehlikeli hastalıktır. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayı içinde yakalanılırsa bebekte ağır organ bozukluklarına sebep olur. Hamilelik ayı ilerledikçe tehlike azalır. Kızamıkçığın ilk 8 haftada yakalanıldığı zaman sebep olduğu anormallikler oldukça iyi bilinmektedir. Gözde katarakt, sağırlık, kalp anormallikleri, zekâ geriliği mümkündür.
Kızamıkçık, hamileliğin özellikle ilk aylarında çok tehlikelidir.
Eğer bilmeden kızamıkçık ile temas varsa ve müstakbel annede hastalık belirtileri ortaya çıkmamışsa ilk iş kan tahlili ile hastalığa yakalanıp yakalanılmadığının anlaşılmasıdır. Sonuç (+) gelirse yani hastalığa yakalanılmışsa doktor tay siyesi ile hiperümmingamaglobulin denilen serum ile tehlike azaltılabilir. Hatta doktorunuz tahlil sonucunu bekleme den de bu serumun tatbik edilmesini isteyebilir. Hastalık belirtileri annede ortaya çıkmış ise gebeliğe son verilebilir.
Hamilelik sırasında kızamıkçık aşısı yaptırılamayacağı için evlenmeden önce genç kızların kızamıkçık aşısı olmaları, gebelikteki bu tehlikeyi önleyecektir.
Grip, gebeler için oldukça tehlikelidir, ölümlere bile yol açabilir. Gebeler için oldukça tehlikelidir. Salgının şiddetine göre hamilelerde ölüme bile yol açabilir. Çocukta düşük, er yolken ve ölü doğumlar görülebilir. Doğum esnasında ağrı zaafı olur, yetersiz kasılmalar sebebi ile doğum uzar, kanama daha fazla olur. Büyük grip salgınlarında hamilelerin aşılanması önerilmektedir. Grip aşısı gebelikte yaptırılabilir.
Verem, hamilelikte tehlikeli değildir. Ancak, doğum sonrasında veremli anne çocuğunu besler ve birlikte bulunursa, çocuk da hastalık kapabilir. Hamilelik esnasında tehlike yoktur. Doğumdan sonra tüberkülozlu anne çocuğunu besler ve onunla birlikte bulu nursa çocuk anneden hastalığı kapar. Bu durumu engellemek için anne bir süre çocuktan uzak tutulmalı ve çocuk he men BCG ile aşılanmalıdır. Zaten günümüzde pek çok sağlık kuruluşu BCG’yi yeni doğanlara rutin olarak uygulamak. Gebelik verem hastalığının annede alevlenmesine sebep olacağından, gebelikten önce tedavi olmak gerekmektedir.
Toxoplasma besinlerle geçen bir parazittir. Hastalık hafif geçer fakat parazit vücutta kalır. Devamlı düşüklere sebep olabilir ve yeni doğumlarda özellikle beyin ve gözde anormallikler meydana getirebilir.
Toxoplasma (Tokoplazma) insanlara besinlerle geçen bir parazittir. İnsanda hastalık yaptığında genellikle belirtiler o kadar hafif geçer ki kişi basit bir rahatsızlık zanneder ve önem vermez. Daha sonra rahatsızlık geçer, fakat parazit vücutta kalır. Belirtiler belirgin olduğu zaman hafif ateş, yorgunluk, baş ağrısı, deride yer yer pembe kırmızı lekeler, eklem ve kas ağrıları ile bezelerde şişmeler olur.
Bu hastalığın önemi devamlı düşüklere sebep olmasından ve doğacak bebeklerde özellikle beyin ve gözde anormallikler meydana getirmesindendir. Anne çoğunlukla bu hastalığından habersiz olduğundan bu tip istenmeyen durumlar tam bir sürpriz olur.
Özellikle son 3 ayda yakalanıldığında tehlikeli olan bu hastalıktan korunmak için çiğ, iyi pişmemiş veya az kızarmış et yenmemeli, ev kedileri ile temas önlenmelidir. Gebelikte doğacak bebeği % 50 oranında koruyabilen ilaç tedavi si mevcuttur.
Biz bu bölümde özelliği olan 4 bulaşıcı hastalıktan özel olarak bahsettik, akla gelebilecek diğer tüm bulaşıcı hastalıklarda düşük, erken ve ölü doğum, yeni doğanda anormallikler sebebiyle tehlikelidir. Böyle bir durumda derhal hekiminize başvur malısınız.
Tetanoz, Kolera, Grip, Çocuk felci
Kızamıkçık, Canlı virüslü, Çocuk felci
Çiçek, Difteri, Kuduz, Sani humma
Bronşit astım, zatürre, kalp kapakçığı, koroner, varis gibi hastalıklara yakalanan gebeler, hamilelik boyunca doktor kontrolünde olmalıdırlar.
Bronşitli hastalarda solunum yetersizliği mevcuttur. Gebelik sebebiyle zorlanan solunuma bir de sigara içerek iyice yüklenmemek gerekir. Üst solunum yolları enfeksiyonlarına yakalanmamak için kalabalık yerlerden uzak durulmalıdır.
Bazen ağırlaşır bazen de azalır. Doğum esnasında nöbet gelebileceğinden, doğumu bir an önce bitirmek amacıyla müdahale edilebilir.
Anne kamında çocuk ölümlerine, düşük ve erken doğumlara yol açabilir. Hemen antibiyotik tedavisi gerekir.
Normal gebelik değişimleri kalbi büyük bir yük altına sokmaktadır. Hasta bir kalp bu değişimlere uyum sağlayamayıp anne ve çocuğu tehlikeye sokabilir, Kalp hastası bir gebe karşısında hekimin sorumluluğu ağırdır.
Rahatsızlığın hangi kapakta olduğuna ve şiddetine göre uygulanacak program değişir.
Koroner Hastalığı (Angina)
Gebelikte pek seyrek görülse bile tehlikelidir. Kalp durması, ağır kalp yetmezliği ve enfarktüs görülebilir. 7.-8. aylarda ve doğum sonrası çok sıkı takip gerekir.
Varis
Gebelerde normalden 4 kat daha fazla görülür. Daha önce küçük şikâyetler bölümünde bahsettiğimiz için burada konunun üzerinde durmayacağız. Solunum sistemi hastalıklarında olduğu gibi kalp hastalıklarında da gebeliğin olup olmayacağı çok çeşitli faktörle re bağlıdır. Böyle bir durumda gebe kalmadan ya da gebe kalırsanız hamilelik boyunca çok sıkı bir kontrolü göze alarak hekiminize müracaat etmenizi tavsiye ederiz.
Ülser, gebelerde nadir rastlanan bir hastalıktır.Gebelerde nadirdir. Gebelikten önce hasta olanlarda, gebelikte ülserin sessizleştiği görülür. Mide asit salgısı hamilelikte azalmaktadır. Doğumdan sonra şikâyetler artar.
Genelde görülen sarılıklar dışında sadece gebelerde görülen 3 tip sarılık daha vardır.
Gebelik sarılığı denilen tipte, gebeliğin son ayında genel kaşıntı, yorgunluk, halsizlik, bulantı, kusma, karın ağrısı başlar, sonra sarılık ortaya çıkar. Doğumdan 1-2 gün sonra sarılık geriler. Erken doğum olabilir. Diğer gebeliklerde hastalık tekrarlayabilir.
Ağır gebelik sarılığı diğer bir tip olup adından da anlaşılacağı üzere şiddetli bir hastalık tablosudur. 3. tip sarılıkta olduğu gibi gebelik zehirlenmesi ile beraber ortaya çıkabilir.
Gebelik safra taşı oluşumu için uygun değişimlere sebep olur. Ancak çoğunlukla hamilelikte belirti vermez.
Vakalar ağır olmadıkça gebeliğe etkileri yoktur, ağır vakalarda düşük ve erken doğum görülebilir.
Tedavisiz bir şeker hastasının gebe kalma ihtimali düşüktür. Gebe kalındığında ise hem anne hem de çocuk açısından tehlikeler söz konusudur. Ancak günümüzde insülin ve diğer antidiabetik adı verilen şeker hastalığı ilaçları sayesinde, bu olumsuz faktörler büyük ölçüde azaltılabilmiştir.
Tedavisiz şeker hastalarının gebe kalma ihtimali düşüktür. Ancak, gebe kalınması halinde hem anne hem de bebek açısından tehlikelidir. Gebelikte, anne vücudunda meydana gelen metabolik değişiklikler, şeker hastalığına zemin hazırlar. Diğer bir deyişle önceden hiçbir rahatsızlığı olmayan annede gebelikte şeker çıkabilir. Bu sebeple anne adayanının hamilelikleri sırasında en az 1 kez kan şekerlerine baktırmalarını tavsiye ederiz.
Tedavisiz bir şeker hastasının yaptığı doğumda en tipik durum iri çocuktur. Fakat doğan bebek iri olmasına rağmen, sağlıklı değildir. Ayrıca doğum esnasında da birtakım zorluklar görülebilir. Doğan çocuk birçok hastalığa yakalanmak için hazır vaziyettedir ve bu nedenle çok iyi bakım gerektirir.
Şeker hastası gebelerde tedavi ve sık kontroller ile sağlıklı doğum mümkündür. Şekerli hastaların merak ettikleri konulardan biri de hastalığın çocuklarına geçip geçmeyeceğidir. Günümüzde bile hala kesin bir cevap verilememekle birlikte, büyük oranda hastalığın çocuğa da geçtiği bilinmektedir.
Hamilelik, idrar yolu iltihabı ihtimalin, artırır. İştahsızlık, halsizlik, sırt ve bel ağrısı yapabilir. Ancak, antibiyotiklerle tedavisi mümkün olmaktadır. Hanımlarda zaten anatomik sebeplerden ötürü var olan idrar yolanındaki iltihaba olan meyilli, hamilelik daha da artar.
Bilhassa 5. aydan sonra baş ağrıları, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, sırt ağrısı ve bel ağrıları, böbrek iltihabına delalet edebilir. Ateş ve idrar ederken yanma ağır vakalardadır.
Gebelikte idrar yolu iltihaplarının antibiyotiklerle tedavisi mümkündür. İlaç tedavisi yanında kabızlık varsa engellemek ve bol sulu gıdalarla idrar akımını arttırmak faydalıdır.
Nefritli gebelerde 2 büyük tehlike vardır. İlki tansiyon yükselmesi, ikincisi ise azotlu maddelerin böbrek görevini tam anlamıyla yapamadığı için kanda yükselmesidir. Gebeliğe son vermeyip devam edilecekse, çok sıkı takip gerekmektedir.
Bu taşlar bazen gebeliğin etkisiyle, idrar yollarının genişlemesiyle düşer, bazen de bulundukları yerden hareket ederek tıkanmaya sebep olabilir. Böyle bir durumuna kadın-doğum hastalıkları uzmanınız bebeğin durumuna göre ne yapılacağına karar verecektir.
Gebeliğin ilk 3. Ayında mizaç değişmeleri dikkat çeker, ani neşe ve üzüntüler görülebilir. Her gebe; hamilelik, doğum ve bebek karşısında kendi ruhsal yapısına, sosyal ekonomik ve kültürel çevresine göre değişen bir davranış içindedir. Normal olarak gebeliğin ilk 3 ayında mizaç değişmeleri dikkat çeker, önceden çok sakin olan kişi ani neşe ve üzüntü gösterebilir. İkinci 3 ayda tüm organizmayla beraber ruhi durumda gebeliğe uyum sağlar. Gebe anneliği benimser, doğuma büyük bir istek duyarak hazırlanır.
Son 3 ay durgunluk ve merak dönemidir. Loğusalık döneminde anne yorgundur. Bir de yeni doğan ile ilgilenmenin zorlukları eklenmiştir. Yukarıda anlattığımız gibi basit değişimlerin görülmesi belli sınırlar içinde doğaldır, fakat kolaylıkla aşnıya kaçabilir. Bu ve buna benzer durumlara bilhassa gebenin çevresi tarafından dikkat edilmelidir.
Günümüzde başarılı tedaviler sonucu, saralı hanımların anne olabilmeleri mümkündür. Fakat bir handikap mevcuttur. Bu da sara ilaçlarının çocukta anormalliğe sebep olabilmesidir. Gebeliğin, hastalığa ne gibi etki yapacağı önceden kestirilemeyeceği için nöbetler ağırlaştığı ve özellikle ilk 3 ayda sıkça ilaç kullanmak gerektiğinde hamileliğe son verilebilir. Bazen de gebelikte nöbetler azalır ve ilaç kullanmak gerekmez.
Sara nöbetleri erken doğuma sebebiyet verebilir. Tüm “gebelik ve hastalıklar” bölümlerinde anlattıklarımız, bu hastalıklardan birine sahipseniz size bir yol göstermek için değil, sadece genel bir fikir vermek içindir. Çünkü daha önce de birkaç kez belirttiğimiz gibi gebelikte nasıl bir program izleneceği çok sayıda ek faktör tarafından etkilenir.
Saralı hanımlar da anne olabilmektedir. Ancak ilaç çocukta anormallikler doğurabileceğinden, duruma göre hamileliğe son vermek gerekebilir.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı