Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Arap Milliyetçiliğinin Sesi, Ümmü Gülsüm… Ümmü Gülsüm; Nasır’ın yapamadığını şarkılarıyla başarmıştı. Nasır bütün Arapları aynı siyasi çatı altında birleştiremedi, ancak Ümmü Gülsüm'ü dinlerken Arapların arasındaki bütün ihtilaflar ortadan kalkıyordu. Hepsi tek yürek oluyordu. 1976’da vefat ettiğinde cenazesi Nasır’ınkinden bile kalabalık olacaktı. Ümmü Gülsüm kimdir? Birlikte göz atalım…
1904’te Mısır deltasındaki küçük bir köyde dünyaya gelen Ümmü Gülsüm’ün yeteneğini fark eden kişi babasıdır. Ünlü sanatçı çocukluğunda iyi bir Kur’an eğitimi alır. Erkek kıyafetleri içinde babasıyla birlikte köy ve kasabalarda ilahiler, kasideler söyleyerek başlar kariyerine. Sesi o kadar güçlüdür ki, gelen tekliflere dayanamayıp aile Kahire’ye taşınır.
Bu süreçte özel hocalardan ders alan Ümmü Gülsüm, Kahire sosyetesinin konaklarında şarkı söylemeye de başlar. Ünü kısa zamanda Kral Faruk’un sarayına kadar ulaşır. Bunu plak kayıtları ve sinema filmleri takip eder. Ancak onun büyük kitlelerle ulaşmasını sağlayan asıl faktör, her Perşembe akşamı radyoda yaptığı programlar olmuştur. 1937’de başlayan bu radyo programları sayesinde şöhreti ülke sınırlarını bile aşar. Mısır sokakları onun radyo konserlerini adeta nefesini tutarak dinler.
Kariyerinin bu noktasında Ahmad Rami adında ünlü bir şairle tanıştırıldı ve dersler almaya başladı. Şiir ve Fasih Arapça dersleri için götürüldüğü Ahmad Rami’nin onun için yazdığı yaklaşık yüz otuz yedi şarkıyı da daha sonraları seslendirdi. Önceleri Mısırlı aristokratların evlerindeki gece toplantılarında şarkılar söyleyerek seçkin çevrelerin arasına girmeyi başardı.
Mısır Kralı Faruk döneminde kralın doğum gününde şarkılar okuyacak kadar saray çevresinde el üzerinde tutuldu. Ümmü Gülsüm mezzosoprano-kontralto arası bir sese sahiptir. Sesi kadın ve erkek sesi arasında bir ses olarak kabul edilir. Yedi ile sekiz oktav arası bir sese sahiptir. Ses telleri her saniye yaklaşık 14.000 titreşim üretmektedir, ancak gençliğindeki titreşimin ne kadar olduğu hesaplanamamıştır. Eşsiz bir sesi ve nefesi vardı. Aynı notayı bir buçuk dakika boyunca basabildiği de bunun eşsiz örneklerinden biridir. En ünlü Mısırlı besteciler, ona şarkı yapmak için yarıştı.
Muhammed Abdülvahab, Riyad el Sunbati, Muhammed el Kasabci gibi ünlü bestekârların eserlerini yorumladı. Okuduğu üç yüze yakın sayıda besteler arasında İnta Omri, Daret el Ayyam, Atlal, Elif Leyla ve Leyla, Hagartak, El Nil, Ala Beled-il Mahbub, Baed Annak, El Hobb Kullu, Tala-al Bedru Aleyna, Leilet-il Hobb, Ya Masaharny sayılabilir.
Mısır’da geniş halk kitlelerine ulaşmak için sinemayı ustalıkla kullandı ve o dönemde bütün Ortadoğu ve Türkiye’de de gösterilen altı filmde başrol oynadı. 1937 yılında Mısır Radyosu ile yaptığı ve her ayın ilk Cuma gecesi (yani Perşembe gecesi) saatlerce sürecek canlı konser programlarıyla ününün doruğuna ulaşmayı başardı. Böylece kendisini konserlerinde izleyemeyecek kadar yoksul olan halkına ulaştığı gibi Fas’tan Türkiye’ye kadar olağanüstü büyük bir coğrafyada sesini sevenlerine duyurdu. Konserleri unutulmazdı, şarkı söyleyeceği saatlerde Arap ülkelerinin liderleri konuşma yapmazdı. Sokaklar boşalır, halk sokaklara çıkarılan radyolarının başında onun sesini dinlerdi.
Krallık rejiminin 1952’de sona ermesiyle Ümmü Gülsüm’ün radyo konserleri kısa bir süre yasaklandıysa da bu yasak, yanlışlığın anlaşılmasıyla bizzat Mısır Arap milliyetçilerinin başı ve Ümmü Gülsüm hayranı Abdülnasır’ın emriyle kaldırıldı. Arap-İsrail savaşlarında büyük bir zafer beklerken Mısır ordularının bozguna uğraması, onu derinden yaraladı. Mısır’ın kaybettiği maddî zararlar ve daha önemlisi prestijin yeniden Ortadoğu’da kazandırılabilmesi için ülkesi yararına konserler vermek üzere Fas, Kuveyt, Libya, Lübnan, Sudan, Tunus gibi Arap ülkelerinde konserler verdi. Kazandığı yaklaşık 2½ milyon sterlini mücevherleriyle birlikte olduğu gibi Mısır hükümetine bağışlaması, halkının kalbindeki yerini sağlamlaştırdı.
Kralın amcalarından biri olan Şerif Sabri Paşa 1946′da Ümmü Gülsüm ile evlenmek istedi, ancak kraliyet ailesi, bu evliliğe şiddetle karşı çıktı. Evlenemeyince çok üzüldü. Aşk hayatındaki hayal kırıklığı yüzünden duygusal olarak çöküntü yaşadığı bu dönemde Gülsüm, bestekâr ve udi Mahmut Şerif’le evlendi ancak bu evlilik birkaç gün sürdü. 1954 yılında şair Ahmed Rami’nin kendisiyle tanıştırdığı Dr. Hasan el Hifnavi ile evlendi. Hiç çocuğu olmadı. Ümmü Gülsüm, Arap ülkeleri dışında sadece Fransa’da 1967 yılında muhteşem bir konser verdi. Bu konser Paris Olympia Konser Salonu’nda olağanüstü ilgiyle karşılandı.
Ümmü Gülsüm sesiyle, yorumuyla, okuduğu bestelerle tam bir İslâm-Arap ruhunu dinleyicisine sundu. Şarkılarda sesiyle yaptığı yorumlar eşsizdi. Bu nedenle okuduğu bir bestenin ne kadar sürede biteceği bilinemezdi. Her birinde değişik yerlere yaptığı vurgularla şekilden şekile soktuğu tekrarlamalar seyircisi tarafından bıkmadan dinlenirdi. Verdiği konserler olay olur, halk taşkınlık yapardı.
Ümmü Gülsüm, 1975 yılında vefat etti. Kahire’deki cenazesine katılan insanlar, yaklaşık 4½ milyon kişiyle Mısır devlet başkanı Cemal Abdülnasır’ın cenazesine katılanlardan daha çok sayıdaydı.
Kaynak: Timeturk, Dünyabizim
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı