Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Varşova Türk Filmleri Haftasının ikinci gününde usta yönetmen sinemaseverlerle buluştu. Yönetmen, sinema ve filmleri hakkında merak edilenleri cevapladı. Nuri Bilge Ceylan: “Yönetmen sette yalnızdır, ressam gibi” dedi ve ekledi.
Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) düzenlediği Varşova Türk Filmleri Haftasının ikinci gününde, festivalin “onur konuğu” Nuri Bilge Ceylan, sinemaseverler ve sinema öğrencileriyle bir araya geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün iş birliğiyle, YEE tarafından 2017’den bu yana 33 ülkede düzenlenen festival, Varşova’da da ilgiyle karşılanıyor. Ceylan, U-jazdowski Çağdaş Sanat Merkezi’nde gerçekleşen masterclass etkinliğinde deneyimlerini paylaştı ve sinemaseverlerin merak ettiği soruları yanıtladı.
Koza, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimler, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu ve Ahlat Ağacı filmlerinin yönetmeni Ceylan, son filmi “Kuru Otlar Üstüne” ile ilgili merak edilenler hakkında bilgiler verdi. Çekim öncesi kullanılan storyboardlardan (resimli taslak) tercih etmeyen bir yönetmen olduğunu aktaran usta yönetmen, “Aslında storyboardlardan nefret ederim. Bana göre değil. Çünkü hayal gücünü durduruyor. Sete gittiğimde özgür olmak istiyorum. Oyuncuları, o anki hava durumunu ve her şeyi sıfırdan düşünmek istiyorum. Bu nedenle asla storyboard kullanmıyorum.” diye konuştu.
Nuri Bilge Ceylan, storyboardların büyük prodüksiyonlardaki ekipler için uygun olduğunu kaydederek, “Bağımsız sinema için gerekli değil. Bana göre değil. Daha doğal bir şekilde çalışmayı seviyorum.” dedi.
İlk 3 filmini 5 kişiyle çektiğini dile getiren Ceylan, şunları kaydetti: “Şimdi ise benim setlerim yaklaşık 40 kişilik. Son filmimin çekimlerini 6 ay önce bitirdim. Şimdi montajını yapıyorum. Bazen sete giderken ne çekeceğimi bile bilmiyordum. Bunu seviyorum. Biraz caz müziği gibi, doğal olmasını tercih ediyorum. Bir şeyleri değiştirmeyi, yeni şeyler denemeyi tercih ediyorum. Bence böylesi daha iyi. Bu kez farklı bir görüntü yönetmeniyle çalıştım. Beni tanımıyordu. Ortak bir dilimiz yoktu. Bu nedenle biraz daha zor oldu. Fakat yönetmen sette yalnızdır, ressam gibi. Bazıları der ki, sinema birçok kişinin yaptığı sanat eseridir. Bu doğru değil. Ben sette yalnız hissediyorum. Kimse umursamaz. Herkes ne yapacaksa onu ve verilecek kararları bekler. Bu nedenle sizin çözüm üretmeniz gerekir. Herkes yönetmeni bekler. Belki her sette bu böyle değildir ama benim setlerimde durum böyle. Belki ben çok yönlü ve obsesif biriyim. Herkes, ben ne dersem onu yapmalı. O nedenle herkes beni bekler.”
Başarılı yönetmen, özellikle çekim sürecini uzun tuttuğunun altını çizerek, “Benim için en iyi kamera bedava olandır. Ben kameraya para ödemiyorum. Genellikle kamera için sponsor buluyorum. Böylece o kamera ile çekim yapıyorum. Benim için çok önemli değil. Bugün artık sanıyorum bütün kameralar yeterince iyi.” ifadelerine yer verdi.
Kişilik olarak çok konuşkan biri olmadığına dikkati çeken Ceylan, “Işık konusunu bilirim. Çünkü fotoğrafçılıktan geliyorum. İlk üç filmimin görüntü yönetmeni bendim. Böylece ışıkla ilgili çok fazla bilgim var ve ışık düzenini kendimden başkasına bırakamam.” dedi.
Ceylan, çekim öncesi tüm ekiple genel bir konuşma yaptığını kaydederek, şu bilgileri verdi: “Ben sette bir arayış içindeyim. Günün sonunda sahnelerin tamam olduğuna emin olamam. Her zaman şüphe duyacak bir şey vardır. Montaja kadar herhangi bir şey için emin olamazsınız. Emin olmamalısınız da. Çünkü sette bir sahneyi çok beğenirsiniz. Ancak montaja geldiğinizde sandığınız gibi iyi olmadığını görürsünüz. Bu nedenle şüpheyle yaklaşmanız iyidir. Montaj öncesi her şeyi denemeli ve montaja girdiğinizde her sonuca hazırlıklı olmalısınız.”
Son filminde 200 saatlik çekim yaptığını söyleyen usta yönetmen, “Bu tabii ki montaj süresini uzatıyor ama hiç sorun değil. Sonuçta evde sıcak yuvanızda yalnız oluyorsunuz. O nedenle uzun zaman alması hiç sorun değil.” değerlendirmesinde bulundu. Ceylan, senaryoyu çok detaylıca yazdıklarının altını çizerek, buna rağmen sete girdiğinde hala bir arayış içinde olduğunu ve en iyisini aramayı sürdürdüğünü kaydetti.
Yazdığı senaryonun son halinin ilk haline kıyasla çokça değiştiğini söyleyerek, her zaman en iyisini yapmak için senaryonun daha önünde bir şeyler yapmaya çalıştığını vurguladı. Ceylan, son olarak çektiği “Kuru Otlar Üstüne” filminde çok fazla diyalog olduğunu, bazı sahneleri bir sayfada, bazı sahneleri ise 20 sayfada yazdığını dile getirerek, “Ben çok hızlı değilim. Son filmlerimin bütçesi yüksekti. Ben bütçenin çoğunu çekim zamanına harcıyorum. Çekim süresi eğer çok sıkı bir zamanlamaya sahipse, o zaman problem vardır. O zaman ilerleyemez, daha iyisini düşünemezsiniz. Çekim zamanlaması çok önemli. Az kişiyle çalışabilirim ama çekim süresini uzun tutmayı tercih ederim. Bu benim için daha iyi.” diye konuştu.
Oyuncularla ilgili bir formülü olmadığını kaydeden Ceylan, “Herkes ayrı bir dünya. Bu nedenle herkese uygun bir formül geliştirmek mümkün değil. Her birey farklı bir kişiliğe sahip ve siz de her biri için farklı bir yol bulmalısınız.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı