Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Ramo, Vuslat, Kara Sevda gibi başarılı yapımlarda gördüğümüz Barış Sami Özgür Kışlak’ın oyunculuk serüveni kendisine özel ve biricik… Kurumsal hayatta bir şeylerin yolunda olmadığını hisseden Kışlak, yeteneklerinin peşinden gitme cesareti gösterenlerden biri… Sonrasında değerli isimlerden eğitim alma süreci ve setler… Oyunculuk yolunda adım atmak isteyenleri de cesaretlendiriyor Kışlak, “Oyunculuğa adım atmak isteyenler fırsatlar çağındalar şu an” diyor.
Barış Sami Özgür Kışlak ile oyunculuk serüvenini ve ilgi alanlarını konuştuk. Kışlak’ı yakın zamanda daha sık göreceğimize inanıyorum. İşte röportajımız…
Barış Kışlak sizi yakından tanıyabilir miyiz?
Yakından tanıyınız çok isterim, en baştan başlıyacak olursak, Amerika’da doğdum, çocukluğumun büyük bir kısmı İspanya’da geçti. Daha sonra Almanya’da yaşadım, İngiltere’de üniversiteden mezun olduktan sonra da Türkiye’ye yerleştim. 20’li yaşlarımda bir gurbetçi olarak kendi ülkeme kesin dönüş yaptım ve epey bir zaman aldı adapte olmam. Kurumsal ve girişimcilik hayatım oldu. Otuzlarıma yaklaşırken hayatla yüzleşmem sert farkındalıklar yarattı bende ve bu sayede yaratıcı taraflarımı keşfetmek durumunda kaldım. Yaklaşık onbir senedir oyunculukla uğraşıyorum.
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı? Oyunculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?
Aşırı hayalperest bir çocukluk yaşadım. Fakat oyuncu olabileceğimin hayalini hiç kurmamıştım. 27 yaşımda hayatı yeniden sorgulama sürecine girdim ve yaratıcı tarafımı keşfetmek zorunda olduğumu anladım. Bu arayışın içinde bir oyunculuk okuluna yazıldım. Başlarda bir hobi gibi geliyordu ve açıkçası kendimi çok yetenekli hissetmiyordum. Hocalarımın bana inancı bana önemli bir eşik atlattı ve mezun oldum. Derken iki kimlikte yaşamaya başladım hayatı, bazen işadamı oluyordum, bazen kendimi audition odalarında halden hale girerken buluyordum. Bölüm oyuncusu olarak başladım kariyerime fakat neredeyse her girdiğim işte devamlı karakter olarak ilerledim. Hilal Saral benim için çok kıymetli bir insan. Beni Kara Sevda dizisine kabul etti, bana inandı ve sonrasında kariyerimde daha sağlam adımlarla ilerledim.
Oyunculuk bana göre, birçok uğraşım ve deneyimlerim arasında kendimi en iyi ifade edebildiğim alan. “Rol yaparken” aslında rol yapmıyorum, kendi içimde dönen tufanlar, cebeller, karşılık bulmamış aşklar, her ne var ise yüzleşmeye ve karaktere entegre etmeye çalışıyorum. Büyük bir sorumluluk taşıyoruz, bizi izleyen dünyanın her yerinden insanların hayallerine, düşüncelerine ve belki yaşam tarzlarına etkimiz oluyor. Bunun parçası olmak ve katkıda bulunabildiğimi bilmek beni çok heyecanlandırıyor.
Vahide Perçin ve Altan Gördüm gibi değerli isimlerden oyunculuk eğitimi aldınız. Sektörde usta isimlerle çalışmak ne kazandırıyor? Usta isimlerle yeni yeteneklerin bir araya gelmesi günümüzde daha mı zor?
Ne yazık ki kendileri ile sadece bir kere çalışma fırsatım oldu. Fakat Amerika’da çalıştığım oyuncu koçlarım, Türkiye’de Deniz Erdem, Hilal Saral, Harika Uygur, Meltem Cumbul gibi isimlerin gelişimime çok fazla katkısı oldu. Bence artık yeni yeteneklerin sektörün karar mercileri ile buluşması çok daha erişilebilir oldu. Bir çok cast direktörü pandemi sürecinde online atölyeler açtı, bir çok oyunculuk atölyesi açıldı ve oyuncu koçu yetişti. Menajerlik ve cast ajanslarının çoğalması sektörün ne kadar genişlediğini gösteriyor. Dijital mecraların çoğalması da bu genişlemenin başını çekiyor. Bu yüzden oyunculuğa adım atmak isteyenler fırsatlar çağındalar şu an.
Âlemin Kralı (Profesör), Muhteşem Yüzyıl (Enzo), Benim İçin Üzülme (Musa), Umutsuz Ev Kadınları (Vedat) Kara Sevda, Vuslat (Altan), Ramo( Cabbar) rolleriyle izleyiciyle buluştunuz. Hepsi seyirci tarafından ilgiyle karşılanan ve sevilen yapımlar. Başarılı yapımların içerisinde olmak nasıl bir duygu?
Gerçekten minnet duyulası… Bir keresinde bir oto tamircisinde bir beyefendi ile karşılaştım, ısrarla benimle daha önce bir yerde oturup “muhabbet” ettiğini iddia ediyordu. Oynadığım dizileri saymama rağmen benimle yüz yüze bir yerde tanıştığını iddia etmeye devam etti. Fakat en sonunda Vuslat dizisinin Altan’ı olduğumu anlayınca, “tamam o sendin” dedi. Yani bir insanın evine girip fiziken orada bulunmuş olma hissini verebildiysek, bu benim için en büyük gurur.
Oyunculuk serüveninizi bir insana benzetseniz şuan hangi yaşta ve hangi döneminden geçiyordur?
Şu an sanki bazen 12 yaşında hala cesurca hatalar yapabilen, hayatı merakla keşfetmek isteyen, meziyetlerini henüz yeni öğrenmekte olan bir genç, bazen de herkesin her konuyu danıştığı, mahallenin altmış yaşlarındaki Barış amcası gibi hissediyorum.
“House Of Gucci” filminde Patrizia Reggiani karakterini canlandıran Lady Gaga, filmin çekimleri sırasında yaşadıklarını verdiği bir röportajda anlattı. Gaga, “Çekimlerin sonuna doğru psikolojik zorluklar yaşadım. Ya otel odamdaydım ya da sette onun gibi konuşuyor ve yaşıyordum. Bir gün İtalya’da şapkamla yürüyüşe çıktığımı hatırlıyorum. Yaklaşık iki ay sonra yürüyüş yaptım ve panikledim; film setinde olduğumu sandım.” Oyunculuk serüveninde Gaga’nın yaşadıkları bize aslında sektörün görünmeyen bir kısmını canlandırmış oldu. Oyunculuk serüveninde yaşanan bu gibi durumlar sizce sanatçıları nasıl etkiler?
Bence bu her oyuncunun bağ kurabildiği bir durum. Hepimiz o en konsantre olduğumuz anlara girip çıktıkça ve karakterimiz ile bağımız güçlendikçe davranışlarımız ve hislerimiz denge bulmakta zorlanabiliyor. Bana göre en büyük şansım set dışındaki destek mekanizmam, ailem ve dostlarım bana en güvenli ve anlayışlı ortamı hep sağladıkları için en zorlandığım durumlarda bile elimden tutulduğumu hissediyorum.
Geçtiğimiz günlerde La Casa De Papel dizisinin tanınmış oyuncusu İtziar İtuno Martinez ile birlikteydiniz. Ortak projelere yeşil ışık yakmıştınız. Yeni haberler var mı? Gelecekteki projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Onunla ilgili ilk röportajda ne kadar ortak yönlerimizin olduğundan bahsetmiştim. Kültürel paylaşımlarımız bize ilham verdi ve gelecekte neler yapılabileceğimizi konuştuk. Fakat bizdeki Anadolu cesareti çok istisnai. Hemen bir işe kalkışmak ve bunun başarısından emin olmak bize özgü bir durum. Bu yüzden eğer ortak bir çalışma olacaksa ya onları çok cesur hala getirmeliyiz ya da çok kısa vadede bir şey beklememek lazım.
Sosyal medyada paylaşımlarınıza bakınca “tam bir doğa aşığı” görüyoruz. Doğa sporlarıyla ilgileniyor musunuz? Oyunculuğunuzu neler destekliyor?
Doğa insanın kendi özü ile bağ kurabilmesini sağlayan en önemli araçlardan birisi. Bu güne kadar yaklaşık otuz ülke gezdim, bir kısmında da yaşadım. İnsan tanımak, farklı kültürlerden beslenmek oyunculuğuma en büyük ilham. Çok fazla adrenalin tutkum kalmadı, daha farkında, ayakları yere basan aktiviteleri sever oldum. Profesyonel hayatım yeterince adrenalin teşkil ediyor, bu yüzden doğa ile temas etmek bir nevi tazelenme ve güç toplama oluyor benim için.
Pandemi salgını özellikle tiyatro ve sinema sektörünü de derinden etkiledi. Siz bu dönemde neler yaptınız? Küresel salgın sizin iç dünyanızda neleri keşfetmenizi sağladı?
Bu dönemi oldukça verimli geçirdim, verimli olmaya devam ediyor. Üzülüyorum pandemiden çok fazla etkilenen insan var ve her gün katkıda bulunabilmek için uğraşıyorum. Kendi geliştirdiğim motivasyonları ve bilgimi paylaşıyorum karşıma kim çıkarsa. Pandemi döneminde online koçluk yaptım gönüllü olarak, hala gönüllü yapmaya devam ediyorum fiziksel olarak. O dönemde çalıştığım oyuncu adayları şu an başarılı bir kariyer oluşturuyor kendilerine, buna tanık olmak gurur verici.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı