Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Covid-19 pandemisi sürecinde çoğumuz hareketsiz yaşamaya, yediklerimize eskisi kadar özen göstermemeye başlamış olabiliriz. Üstelik bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden pandemi nedeniyle düzenli yapılması gereken kontrollerin hastaneye gitme endişesiyle aksatmış olabiliriz. Bahsettiğimiz hastalık ülkemizde yapılan çalışmalara göre her 7 erişkinden birisinde görülen diyabet hastalığı. Sinsice ilerliyor ve belirtileri günlük işleri engellemediğinden önemsenmiyor.
Acıbadem International Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek “Ülkemizde yapılan çalışmalara göre her 7 erişkinden biri diyabet hastası. Her iki diyabet hastasından biri de hastalığının farkında bile değil. Oysa diyabet sinsi bir hastalıktır ve kişiye hissettirmeden organ fonksiyonlarını geri dönüşümsüz olarak bozabilir. Diyabette hızlı artışın en önemli nedenleri sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam olduğundan bazı basit ama etkili önlemlerle riski azaltabilirsiniz” diyor. Diyabet açısından yüksek riskli kişilerde yaşam tarzı değişiklikleri ile tip 2 diyabet gelişme riskinin yüzde 40-60 oranında azaltılabileceğinin bilimsel çalışmalarda gösterildiğini vurgulayan Dr. Bilge Ceydilek, diyabet riskini azaltmanın 9 etkili yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Tencere yemeklerinin yerini artık giderek hazır yemekler alıyor. Kolay hazırlanması, pratik görülmesi ve katkı maddeleriyle lezzetinin artırılmış olması bu yiyecekleri talebi artırıyor. Ancak dikkat! Sofraya gelmeden önce işlem görmüş ve katkı maddeleri olan bu gıdalardan fazla tüketilmesi genel sağlığa zarar verdiği kadar, diyabet riskini de artırıyor. Bu nedenle katkı maddeli ve işlenmiş gıdaların tüketiminden hem kendinizi hem de çocuklarınızı uzak tutun.
Sanayi ürünü olan şofra şekeri, karbonhidrat ve yüksek yağ barındıran yiyeceklerden uzak durun. Şekerli ve hamurlu gıdaların içinde bulunduğu basit karbonhidratlı gıdalardan kaçınılmalıdır. Tam taneli tahıllar, meyve ve sebze gruplarından karbonhidrat alımı sağlanmalı, hiç karbonhidrat içermeyen diyetlerden uzak durulmalıdır. Günlük beslenme yeterli protein, lif ve yağ içermelidir.
Sağlıksız beslenme diyabet riskini artıran etkenlerin başında geliyor. Örneğin; abur cubur tüketimden, lokmaları hızlı çiğnemekten, meyveyi posasıyla tüketmek yerine suyunu içmekten, gazlı ve şekerli içeceklerden, bulgur yerine beyaz pirinçle yapılmış pilavdan, tahıllı ya da tam buğday unu ve çavdar ekmeği yerine beyaz ekmek tüketmekten, aşırı tuz barındırdığı için salamura besinlerden, pasta, börek, poğaça gibi besinlere yüklenmekten kaçının. Düşük oranda lif içeren ve glisemik indeksi yüksek gıdalar da sık acıkmaya yol açacağından lifli ve şeker oranı düşük besinler tüketin.
Diyabet riskini azaltmak için düzenli egzersizi yaşam tarzı haline getirmek şart. En kolay uygulanabilecek olan belli bir tempoyu tutturarak yapılacak açık hava yürüyüşleridir. Kalorileri yakmanın en temel yolu fiziksel aktivite olduğu için bisiklete binmek, yüzmek, koşmak, dans etmek de faydalı. Tempolu yapılacak bu egzersizlerin yanına karın kaslarını çalıştıracak egzersizler de eklenmeli. Egzersiz süresinin bir haftada toplam 150 dakikanın altında kalmamasına dikkat edin.
Diyabet riskini azaltmanın en önemli kurallarından biri de fazla kilolardan kurtulmak. Ancak kilo vermek için kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin, kendi bünyenize, metabolizmanıza uygun, mümkünse diyetisyen eşliğinde diyet uygulayın. Bilimsel çalışmalar, kilo fazlalığı olan kişilerde mevcut kilonun yüzde 10 ve üzerinde kaybı ile diyabet riskinin azaldığını ortaya koyuyor.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek “Düzenli olarak günde 7-8 saat uyuyanların diyabet riskinin azaldığını, daha az ya da daha çok uyuyan kişilerde ise riskin arttığını bazı çalışmalar ortaya koyuyor. Ancak bu durumu nedenleriyle birlikte daha net gösterecek çalışmalara ihtiyaç vardır. Öte yandan yetersiz uyku ve geceleri geç yatmanın acıkma hissini ortaya çıkaracağı ve gece yemelerine yol açacağından sağlık açısından zararlı olduğunu unutmamak gerekir” diyor.
Diyabet sinsi ilerleyen bir hastalık olduğundan ve kişiye hissettirmeden organ fonksiyonlarını geri dönüşümsüz olarak bozabildiğinden, hastalığın belirtisi sayılabilecek sinyallere çok dikkat etmek, bu belirtileri kesinlikle göz ardı etmemek gerekiyor. Örneğin; çok su içme isteği, ağız kuruluğu hissetmek, gece idrara sık kalkmak, aşırı ve sık yemek, aşırı tatlı yeme isteği, el ve ayaklarda yanma, uyuşma, karıncalanma hissi, ani ve istemsiz kilo kaybı erken dönemde doktora başvurmayı gerektiren sinyaller. Çünkü bu şikâyetleri önemseyerek doktora başvurmak, hastalığı prediyabet aşamasında tespit ederek ilerlemeyi durdurmak açısından büyük önem taşıyor.
Diyabeti olmayan hamilelerde, 24-28. haftalarda şeker yükleme testinin yapılarak gebelik diyabeti tespit edilebiliyor. Ayrıca bu test sayesinde, yüksek kan şekerinin bebek ve doğum üzerindeki olumsuz etkileri engellenebilirken, annenin de gelecekteki diyabet riski belirlenerek ileriye dönük önlemleri erkenden alması sağlanabiliyor.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek “Henüz diyabet gelişmemiş ama açlık kan şekeri normalin hafif üzerinde seyreden kişilerde ilaç tedavisi ile diyabet gelişme riski yüzde 31 oranında azaltılabiliyor. Bu nedenle hekimin önerisi doğrultusunda; günlük yaşam alışkanlıklarını gözden geçirip sağlıklı beslenme ve hareketle desteklerken ilaç tedavisinin de düzenli uygulanması gerekiyor” diyor.
Ağız kuruluğu
Çok su içme isteği
Gece idrara sık kalkma
Aşırı ve sık yeme isteği
Aşırı tatlı yeme isteği
El ve ayaklarda yanma, uyuşma, karıncalanma hissi
Ani ve istemsiz kilo kaybı
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı