Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Göğsümüzün tam ortasında, “iman tahtası” adı verilen kemiğin üzerinde gelişen kalp ağrısı hakkında uzmanlar yarıyor. Peki tam olarak ne hissettirir? Yoğun bir basınç, ağırlık hissi oluşur. Bazen göğsün tam ortasında geniş bir alanda kendini yanma hissi olarak belli eder. Altta yatan nedene göre 2-3 dakikada da sonlanabilir, 20 dakikadan uzun da sürebilir. Hemen hepimizi kaygılandıran bu sorunun adı; kalp ağrısı! Peki, sebepleri nelerdir?
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy, çoğumuzda ‘kalp krizi mi geçiriyorum?’ kaygısını yaşatan her kalp ağrısının altında yatan nedenin kalp krizi olmadığını belirterek, “Kalp ağrısı, kalbe gelen kan akışının azalmasından kaynaklanan bir tür göğüs ağrısını ifade ediyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine, her kalp ağrısı kalp krizine işaret etmiyor. Ancak kalp ağrıları önemli bir sağlık probleminden kaynaklanabiliyor. Ayrıca ağrı kalp krizi başlangıcından kaynaklanıyorsa erken tedavi hayat kurtarıcı oluyor. Bu nedenle asla hafife alınmayıp, hekime başvurulması yaşamsal önem taşıyor” diyor. Peki kalp ağrısı hangi sorunlara işaret ediyor? Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy kalp ağrısına yol açan 5 hastalığı anlattı; önemli öneri ve uyarılarda bulundu!
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy kalp ağrısının en sık görülen ve en ciddi sebebinin ‘ateroskleoz’, yani toplumdaki bilinen adıyla ‘damar sertliği’ olduğunu belirtiyor. Bu tabloya; hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, sigara tüketimi ve genetik faktörler neden oluyor. Damarın iç yüzeyinde aterosklerotik plak denen bir plak tabakası oluşuyor ve bu tabaka damar lümeninde (damar içindeki boşluk) daralmaya neden oluyor. Bunun sonucunda kalbe giden kan ve oksijen miktarı azalmaya başlıyor. Tedavi edilmezse plak büyüyebiliyor, yerinden ayrılabiliyor ve üzerine pıhtı oturabiliyor. Bu durumda kalp krizi denilen tablo ortaya çıkıyor.
Kalp ağrısının daha az görülen diğer bir nedeni ise koroner damarların spazmı, yani kasılarak lümeni daraltması oluyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy prinzmetal angina adı verilen bu tabloda dilaltı tablet alındığında spazmın kaybolduğunu ve ağrının geçtiğini belirterek, “Spazmın yeniden oluşmaması için düzenli ilaç kullanımı büyük önem taşıyor. Çünkü spazm tedavi edilmez ve tekrar ederse kalp dokusunda kalıcı hasara neden olabiliyor.” diyor.
Doğuştan gelen kalp damarı anomalileri özellikle gençlerde kalp ağrılarına yol açabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy, bazı damarların doğuştan yokluğunun veya normalden farklı bir yerden çıkmasının ya da kalp kasının içerisinde seyretmesinin ciddi sorunlara neden olabileceği uyarısında bulunarak, “Bazen futbol sahalarında görülen ani sporcu ölümlerinin önemli bir sebebi bu doğuştan gelen damar anomalileri oluyor.” diyor.
Yine doğuştan gelen ve ‘kas köprüsü hastalığı’ adı verilen durumda da tipik kalp ağrısı oluşuyor. Kalbi besleyen damarlardan birinin kalp kasının içerisinde seyretmesi ve kalp kasının kasıldığı zaman koroner damarı sıkıştırması, kalp ağrısıyla sonuçlanıyor. Eğer ilaç tedavisine rağmen ağrı devam ediyorsa ameliyatla durumun düzeltilmesi gerekiyor.
Sendrom X adı verilen bu hastalıkta efor sarf edildiğinde başlayan ve dinlenmekle geçen tipik ağrı gelişiyor. Hayati bir sorun oluşturmayan ve özellikle menopoz sonrası kadınlarda görülen bu duruma, mikrovasküler damarlar denilen çok ince kılcal damarlardaki sorunların neden olduğu düşünülüyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy tedavinin ağrının altında yatan nedene göre belirlendiğini vurgulayarak, bu yöntemleri şöyle anlatıyor:
Kalp ağrısında koroner arter darlığından şüphelenildiği zaman önce koroner anjiyografi işlemi yapılıyor. “Koroner anjiyografi aslında lokal anestezi altında koroner damarları görüntülemek için yaptığımız bir görüntüleme işlemidir.” diyen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Aksoy, damarlarda kritik ve ciddi darlıklar varsa tedavi işlemine geçildiğini belirtiyor. Eğer darlık stent takılmasına uygunsa balon ve stent işlemi, anjiyografi ile aynı seansta yapılabiliyor. Yani anjiyografinin devamında yapılan işlemlerle damarda açılma sağlanıyor.
Damarlardaki her darlık stent işlemi için uygun olmayabiliyor. Bu durumda by-pass yöntemine ihtiyaç duyuluyor. Doç. Dr. Şükrü Aksoy, “Darlıklar çok yaygınsa, yani çok sayıda damar tutulumu varsa veya darlıklar çok uzun bir segmenti tutuyorsa, dolayısıyla lezyonlar stente uygun değilse, o zaman da by-pass operasyonunu öneriyoruz.” diyor. İster stent ister by-pass olsun, her iki tedavi sonrasında ömür boyu ilaç tedavisi gerekiyor.
Çok nadiren hastaya stent veya by-pass işlemi yapılamayabiliyor. Bu durumda yoğun ilaç tedavisi öneriliyor. Bu ilaçların arasında kalp ağrısını dindirmek ve hayat kalitesini artırmak için geliştirilmiş özel ilaçlar da bulunuyor.
“Ateroskleroz ilerleyici bir hastalık. Başladıktan sonra arterlerde giderek yayılabiliyor. Bu nedenle stent takıldıktan sonra tedavi bitmiş olmuyor.” bilgisini veren Doç. Dr. Şükrü Aksoy, şöyle devam ediyor: “Eğer birtakım önleyici tedbirler almazsak başka damarlarda veya aynı damarın başka bir yerinde yeniden darlıklar oluşabiliyor. Önleyici tedbirlerden birincisi; ömür boyu düzenli kullanılmaları ve aksatılmamaları gereken ilaçlar. İkincisi ise yaşam tarzı değişiklikleri uygulamak. Bunları sigarayı bırakmak, Akdeniz tipi beslenmek, kolesterolden fakir ve Omega-3 yağ asidinden zengin bir diyet ve düzenli egzersiz olarak özetleyebiliriz. Egzersiz olarak koşma veya ağırlık kaldırma gibi ağır egzersizleri kesinlikle önermiyoruz. Günde yarım saatlik tempolu bir yürüyüş yeterli oluyor.”
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı