Şenay Bağ: Tiyatro, meslekten çok öte bir lütuf gibi…

Merjam Yazar: Merjam 6 Şubat 2021

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Güzel oyuncu Şenay Bağ ile çok samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Bağ, tiyatro için “İnsanlığın ruhuna dokunabilen işler yapmak meslekten çok öte bir lütuf gibi... Tiyatro bu dokunuşu yapabilen ender mesleklerden biridir ve bu sebeple oyuncu için meslekten çok daha fazlasıdır.” dedi.

Şenay Bağ: Tiyatro, meslekten çok öte bir lütuf gibi…

 

Şenay Hanım, sizi biraz tanıyabilir miyiz? En yakın arkadaşınıza sizi sorsak bize üç cümleyle sizi nasıl anlatır?

 

Afyon Kocatepe Üniversitesi Radyo TV yayımcılığından mezun olduktan sonra bir süre haber sundum. Daha sonra Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarından mezun olarak yüreğimde yatan gerçek mesleğime “Oyunculuk sanatına” kavuşmuş oldum.

Sizin adınıza ben bu soruyu cevaplayabilmek için yakınlarıma sordum;

  • Doğaya ve yaşadığı dünyaya, evrene karşı sorumluluk ile büyük hassasiyeti olan ve yolunda gitmeyen her şeyi düzeltmeye çalışan…
  • Sanat ruhu taşıyan, çok ayrıntıcı, bilgiye ve öğrenmeye her zaman önem veren ne istediğini bilen, şefkatli, korumacı, anaç aynı zamanda hırçın, biraz fevri ve fazlaca yumuşak kalpli, tatlı sert…
  • Aynı anda hem ciddi hem de komik olabilen, isveç çakısı gibi sürprizlerle dolu ve marifetli…  

İşte bu güzel yanıtları aldım sayenizde…

 

 

Büyürken yani çocukluğunuzdan kalan en çok özlediğiniz şey?

 

Öyle çok şey var ki çocukluktan kalma özlenen, fakat en çok özlediğim şey hayatın daha yalın daha doğal oluşu… Bisikletimle hızla indiğim bir yokuş vardı. Bisikletle o yokuşu çıkıp hızla inmeyi özledim. İnsanlığın kontrolsüzce betonlaşmaya gidişini, topraktan uzaklaşmasını ben anlayamıyorum. Çocukken dallarına çıktığım erik ağacını, arkadaşlarımla altında oyunlar oynadığımız güzel kokulu akasya ağacını özledim. Artık yoklar onların yerinde beton var…

 

 

Sizi, “Saadet Hanım” oyununuzda sahnede izledim. Oyunculuğunuz çok ayrı fakat oyun bittikten sonra da gittiğimiz arkadaş grubuyla güzelliğiniz hakkında biraz kulaklarınızı çınlattık. “Kadın ve Moda” sayfası olarak bu konuyu atlamak istemem. Yaşınızdan çok çok genç görünümünüzü ve düzgün fiziğinizi nelere borçlusunuz?

 

Bir oyuncunun enstrümanı bedenidir ve ona iyi bakmalıdır. Ben sağlıklı yaşamaya özen gösteren, titiz biriyim. Gerçi yaşadığımız bu endüstriyel çağda sağlıklı ve doğal yaşamak zorlaştı fakat bu konuda oldukça gayretliyim. Mümkün oldukça hareketli olmaya çalışıyorum. Spor yapıyorum, sağlıklı, dengeli besleniyorum. Ben yemek yapmayı çok seven biriyim, kendim ve sevdiklerim için en sağlıklısını, doğalını seçip pişirmeye özen gösteriyorum. En önemlisi, hareket etmeye üşenmiyorum. Birçok yere yürüyerek ulaşıyorum.

 

 

Saçlarınızı uzun zamandır kestirmediğinizi gözlemliyoruz. Saçlarınızın hem bu kadar uzun, gür ve bakımlı görünmesi için neler yapıyorsunuz? Bize biraz bu konu hakkında tüyolar verebilir misiniz?

 

Çocukken saçlarım hep kısaydı. Dört kız çocuğu olan babamın bir de oğlu olsun istediğini duymuştum annemden. Sırf onu mutlu etmek için kısacık kestirirdim saçlarımı… Biraz saçma ve çocukça bir fedakârlık işte. Fakat hep uzun saçlara hayrandım. 

 

Saç bakımına gelince bu elbette genetik faktörlere de dayalı. Uyku, beslenme ve doğal bakım ürünleri saç için önemli. Çörek otu yağı ve Hindistan cevizi yağı benim bakım sırlarım. 

 

 

Şenay Bağ’ın hayatında “Moda” kavramı nerede? Modayı ne kadar takip edersiniz?

 

Moda ile ilgilenen, takip eden, güzel giyinmeyi seven biriyim. Ama benim modayı takip edişim o sezon moda olan herkesin giydiği şeyi giymek ya da sırf moda veya marka diye bir parça kıyafete, çantaya aylık kazancının yarısını vermek değil. Gardırobumda gerçekten annemin hatta ananemin bile gençken giydiği kıyafetler de var günümüz modasından parçalar da… Kendime özgü bir stilim var; antik dönem stili ile günümüz modern ve klasik stilini birleştirmeyi seviyorum. Hatta bazen kendime elbise bile dikiyorum. 

 

 

Peki, “Ekşi sözlük” ve “Uludağ sözlük” gibi sayfalarda kendinizle alakalı yazılan yorumları okuyor musunuz? Ya da sosyal medyadaki güzel yorumlar, insanların sizi beğenmesi size neler hissettiriyor?

 

Tabii, zaman zaman görüyorum bu güzel yorumları… Her insan gibi yaptığım işle ve kendimle ilgili okuduğum bu güzel yazılar beni mutlu ediyor.

 

 

Sahnedeyken rolünüzü unuttuğunuz bir an hiç oldu mu? Bu gibi durumları kurtarmak için neler yapıyorsunuz?

 

Zaman zaman sahnede zamanlama, teknik, kostümümüz ya da aksesuarımızla ilgili aksaklıklar veya repliklerle ilgili hatalar yaşarız. Aslında ben aksaklıklarla eğlenmeyi öğrendim. Profesyonel hayata başladığım ilk zamanlarda aksaklıkları görünce panikler, korkardım. Söz konusu aksaklık sağlık ya da hayati risk taşımadığı sürece, biz hepsiyle sahnede eğlenip daha izlenir şekilde oyunun partisyonuna yayıyoruz. Kısacası seyirci genellikle o küçük, keyifli anların aksaklık olduğunu bile anlamıyor.

 

 

Sizin ilham kaynağınız nedir? Neler sizi motive ediyor?

 

Yine sanattır ilham kaynağım. Bazen, Gustav Klimt’in bir eseri ya da Vivaldi’nin, Franz Schubert bir bestesi ruhuma dokunuverir ve beni motive eder. Yaşadığımız derin uykudan uyandığım zamanlar bu zamanlardır.

 

 

Mesleğinizi icra ederken en çok nerede zorlanıyorsunuz?

 

Ülkemde sanatın pek de kıymetli görülmemesi mesleğimi yaparken beni en çok zorlayan şey. Aslında bir düşünsenize sanata biraz daha yönelse toplumumuz öyle çok şey değişir ki… Herkesin biraz daha ince ruhlu, biraz daha empati kurabildiğini hem kendini hem çevresini daha güzel görüp daha güzel bir dil ile eleştirebildiğini düşünün… Her şey bambaşka olur ve bu kadar acı çeken bir toplum olmayız.

 

 

Sizce “Tiyatro” kelimesi ne ifade ediyor? Tiyatro neden değerli?

 

Tiyatro hayatı ifade etmenin en güzel yöntemi. Bu yüzdendir ki çok kıymetli. İnsanlığın ruhuna dokunabilen işler yapmak meslekten çok öte bir lütuf gibi… Tiyatro bu dokunuşu yapabilen ender mesleklerden biridir ve bu sebeple oyuncu için meslekten çok daha fazlasıdır.

 

 

Karaktere nasıl çalıştığınızı biraz anlatabilir misiniz? Oyun bittikten, sahneden kalktıktan sonra rolünüzü özlüyor musunuz?

 

Bir role hazırlanırken ona birçok soru soruyorum. Sorularımın yanıtlarını bazen oyun yazarının metin içinde verdiği verilerden bazen de oyunun geçtiği dönemi ya da coğrafyayı araştırırken bulduğum bilgiler sayesinde alıyorum. Oyun metninde verilmeyen bilgileri ise yönetmen ile masa başında konuşarak, kendi yorumuma bırakma kararı alıyorum. Rolü ayağa kaldırmaya başladığımda ise yönetmenin belirlediği reji ve trafik doğrultusunda oluşturmaya çalıştığım karaktere kafamda verdiğim formu fiziksel olarak ortaya koymaya başlıyorum. 

 

Bu öyle bir süreç ki oluşturduğum rol ile bağ kurar ve bazen onu yakından tanıdığım biri gibi görmeye başlarım. Oyun kaldırıldığı zaman tanıdığınız, sevdiğiniz birini yolcu etmek ve onu özlemek gibi duygulara kapıldığım oluyor.

 

 

Yaşadığınız en değişik sahne deneyiminizi bize anlatır mısınız?

 

“Hıdrellez” isimli güzel bir müzikli oyunda rol almıştım. Oyunun son sahnesi oldukça duygusal bir ayrılık sahnesiydi ve sahne kurulumu olarak seyircinin çok yakınında oynadığımız bir sahneydi. Sahnede belirli bir yer geldiğinde neredeyse bütün hanımefendilerin mendil çıkarıp ağladığını fark ederdim ve ayrıntıları da salonda görevli olan arkadaşlar anlatırlardı bize… Bir gün yine o sahneyi oynarken ön sıradaki bir hanımefendi çok içten ağlamaya başladı ve sonra; “Tansiyonum çıktı, ayrılmasınlar!” diyerek ağlamaya devam etti. 

 

Bir yandan seyircimizin sağlığını düşünerek, bir yandan oyunu devam ettirmeye çalıştım. İlk defa böyle bir şey yaşamıştım ve hanımefendinin sağlığı için gerçekten çok endişelenmiştim…

 

 

Peki, siz nasıl bir izleyicisiniz? İzlerken nelere dikkat edersiniz? Şimdiki dizi oyuncularını nasıl buluyorsunuz?

 

Çok ayrıntıcı ve dikkatli bir seyirciyim. Ama eleştirimi herkese söylemeyi sevmiyorum. Eleştirime ihtiyaç duyan, bunu profesyonel olarak dinleyebilen arkadaşlarımla konuşurum genellikle. Ortada her zaman bir emek vardır ve öncelikle ne olursa olsun tebrik edilmelidir.

 

Dizilere gelince söyleyecek ve yanlış giden pek çok şey var aslında. Fakat herkes var olma çabasında, herkesin bir var oluş mücadelesi var hayatta. O yüzden kimseyi, hiçbir oyuncuyu genel geçer cümlelerle eleştirmek istemem.

 

 

Gençlere ve sanat okuyanlara önerileriniz ve tavsiyeleriniz nelerdir?

 

Artık dijital bir çağda yaşadığımız için yeni jenerasyonun çok daha farklı olduğunu görüyorum. Sadece görsel uyaranlar ile eğitildikleri için duygusal yanları daha az gelişiyor ve birçoğunun dünya klasiği bir eserin sayfalarını okumaya tahammülü yok. Gelecek neslin daha duygusuz daha duyarsız olabilme ihtimali beni korkutuyor. Bu konuda genç arkadaşlarımıza tavsiyem dijital ortamlar yerine; zaman zaman klasik kütüphanelerde araştırma yapmaları, klasikleri okumaları, izlemeleri ve dinlemeleri. Yaşadıkları coğrafyanın ve dünyanın sorunlarına kulak vermeleri. Çünkü gördüğüm kadarıyla daha bireysel düşünen bir nesil geliyor. Fakat sanatın her dalı duyarlılık gerektirir. Dünyada edebiyat, resim, tiyatro vb. bütün sanat dallarında eserler veren sanatçılara bakarlarsa hepsinin yaşadığı dünyada en küçük ayrıntıya kadar hassas insanlar olduğunu görecektirler.

 

 

Mesleğini icra etmeye yeni başladığınız dönemlerde örnek aldığınız isimler kimlerdi?

 

Konservatuara hazırlanırken Zerrin Tekindor’u defalarca izlemişimdir. Çok yetenekli ve çok zarif ruhlu bir sanatçı. Benim için güzel bir idol olmuştur her zaman… Meryl Streep, Glenn Close, Helena Bonham Carter da her zaman oyunculuğunu takip ettiğim bana ilham veren isimlerdendir.

 

 

Oyuncu olmasaydınız, ne iş ile meşgul olurdunuz?

 

Ben sanat ile bilim arasında kaldım hep. Bilimsel her gelişmenin yakın takipçisi olmuşumdur. Şimdilerde üniversitelerimizde yeni açılan bölümlere bakıyorum; uzay mühendisliği dâhi var. Liseden mezun olduğumda genetik mühendisliği bile sadece bir üniversitede yeni açılmıştı. Eğer tiyatro sanatçısı olmasaydım tıp ya da uzay mühendisliği tercih ederdim. Bazen bu konuda merakım öyle depreşiyor ki teleskop alma niyetim bile var.

 

 

Sıradan bir komedi mi, yoksa çok iyi bir dramda mı rol almak istersiniz?

 

Oyuncu olarak komedinin de dramın da yeri bende ayrı. İkisini de seviyorum. Sadece şu sıralar isteğim daha klasikleşmiş eserlerde rol almak.

 

 

Yeni projeleriniz nelerdir? Sinema, tiyatro ve dizilerde sizi görebilecek miyiz?

 

Tabii mutlaka yeni projelerde yer alacağım. Fakat şu zamanda sıra dışı bir süreç yaşıyoruz. Pandemi, planları sürekli değiştiriyor. “Yaftalı Tabut” isimli Bilgesu Erenus’un yazmış olduğu oyunda rol alıyorum ve prova aşamasındayız. Pandemi kaynaklı online olarak provalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca yine pandemi kaynaklı belirsiz sürece giren uluslarası bazı TV projelerim de var. 

 

 

İçinizdeki küçük çocuğun hayallerini öğrenebilir miyiz?

 

Dünyanın bu kadar betonlaştığını ve kirletildiğini gördükçe dünya çapında büyük bir ağaçlandırma projesi yapmak istiyor hem içimdeki çocuk hem de aynaya baktığımda gördüğüm kadın. Bu hayalimi küçük küçük kendi çapımda yapabiliyorum şimdilik.

 

 

Son olarak eklemek istedikleriniz?

 

Öncelikle bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla iyi bir tiyatro seyircisisiniz bunun için de çok memnun oldum. 

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı