Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Para, lüks, şatafat, gösteriş, suç, hukuksuzluk, ahlakî çöküş...
Gaz nedir, Büyük Buhran’la, Afrika’yla, Amerikan rüyasının çöküşüyle ne ilgisi vardır? Bu garip sorunun cevabını bir çırpıda vermek kolay değil. Ama bu dünyaya girmek, yani gürültülü 20’lerde dolaşmak istiyorsak, cazın babası King Oliver Orkestrası’nı dinlerken elimize bir klasiği, Muhteşem Gatsby’i alabiliriz.
Para, lüks, şatafat, gösteriş, suç, hukuksuzluk, ahlakî çöküş… Bu anahtar kelimeler sanayi devriminden sonra hızla dönüşen, histeri krizi içine giren bir toplumu, yani o dönemin Amerika’sını tanımlayabilir. İrlanda asıllı Amerikalı yazar Fitzgerald, Muhteşem Gatsby’de bize bu kelimeler eşliğinde toplumsal kutuplaşmayı, zenginliği ve maddi refaha giden yolda yapılabileceklerin sınırlarını anlatır. Tam 93 yıl önce yayınlanan bu romanın oluşmasına katkı sağlayan ana öğelerden bazılarıysa Hemingway, Zelda ve çağın müziği cazdır.
FARE RUHLU ÇAKAL ADAM
“Sevgili Scott,
Gatsby’nin yeni taslağı bu sabah elime ulaştı. Harika bir kitap ve gerçekten etkilendim. Büyük bir başarı olma yolunda istikrarla ilerliyor. Bununla beraber hâlâ romanın beni tatmin etmeyen ve senin yeteneğine yakışmayan yerleri var. Mesela kitabında Gatsby’nin “ona tuğla yağdırmak için yaşadığım fare ruhlu çakal adam” dediği Ernest Hemingway isimli bir karakter bulunmasını üzücü buluyorum. Buna ne anlam vermeliyim?
Umarım gelecek mektubunda bu kaygılarımı dindirmiş olursun. Gatsby’nin yeni taslağını okumayı merakla bekliyorum.”
Bu mektup, Hemingway’den Scott Fitzgerald’a postalandı. İki yazar Paris’te bir kafede tanışmıştı. Kısa süre içinde dostlukları ilerleyen ikili birbirine edebi anlamda da katkılarda bulundu. Tanıştıklarında Hemingway henüz genç bir yazardı, Fitzgerald ise öykülerini çoktan yayınlanmaya başlamıştı. Gatsby’in farklı taslaklarını okuyan Hemingway arkadaşına görüşlerini belirtti. Romandan bir hayli etkilendi. Hatta bu nedenle kendisi de bir roman yazmak istediğini söyledi. Yazar dostların arasına giren Fitzgerald’ın eşi Zelda’nın kıskançlıkları oldu.
AŞIRILIKLAR İÇİNDE ZELDA
Zelda ressamdı, yazardı, yetenekliydi. Kıskançlığı eşinin kendisinden daha başarılı olması ihtimalini çekememekle de ilgiliydi. Uçarı bir kadındı, aşırılıklara çevrelenmiş bir dünyası vardı. Zelda zaman zaman Fitzgerald’ın çalışmalarını engelledi, ona sürekli sorunlar çıkardı. Bir ‘flapper’ ikonu olarak 20. yüzyılda, 19. yüzyılın kadına bakış açısını kırmak için çabalıyordu. Korselerin yerine rahat giysiler, kısa saçlar onun görüşlerinin de bir yansıması olarak kabul edilebilir belki. Ancak şurası kesin: Karı koca, yaşadıkları dönemde edebiyat dünyanın en ünlü çiftlerindendi. Şöhret, para ve şatafat içindeki hayatları 20’lerin dünyasına gayet uyumluydu. Fitzgerald için karısı Zelda, içinde bulunduğu toplumun bir yansıması gibiydi. Zaten onun tavırlarından, cümlelerinden esinlenerek öyküler yazmıştı. Zelda ise yıllar sonra bile kocasının ondan ilham almadığını, fikirlerini direkt çaldığını iddia edecekti.
YİTİK KUŞAĞIN HİSTERİ KRİZİ
Scott Fitzgerald, Hemingway’ın görüşleri, Zelda’nın krizleri eşliğinde Muhteşem Gatsby’de pırıltılı hayatların gerçek trajedilerini aktardı. Romanın ekseninde başarı, çalışmak ve üretmek üzerine kurgulanan Amerikan rüyasının çocuklarının beklenenden çok uzakta, ahlaki çöküntü ve sadece maddi zenginliklere inanan bir düzen içine hapsoluşu ve bu ‘yitik kuşak’ın kaybediş öyküsü vardı. Kitap boyunca Fitzgerald bizi Nick’in anlatıcılığında Daisy ve Jay arasındaki aşka ve bu aşkın arka planına sürükledi. Daisy, eski sevgilisi Gastby’nin savaştan dönmesini beklemeden mutsuz bir evliliğe zorlanmıştı. Nick, olayların tesadüfen içinde, meslek sahibi olmak için bölgeye taşınmış, aynı zamanda Daisy’nin kuzeni olan, görece sıradan bir adam olarak arz-ı endam ediyordu. Daisy’nin gözünü yeniden kamaştıran eski aşkı Jay Gatsby ise Birinci Dünya Savaşı’na katılmış, ardından da yasal olmayan yollarla ciddi bir servetin sahibi olmuş, “muhteşem” karakterimizdi. Fitzgerald, Gatsby ile aşırılıklar toplumunu anlatırken, bu toplumun içinde tükendi. Erken yitireceği yaşamının son dönemlerinde, dönemindeki pek çok yazar gibi edebi çalışmalarını bir kenara bırakarak Hollywood için üretimler yapmaya mecbur kaldı.
CAZ ÇAĞININ ALTIN ÇOCUĞU
Fitzgerald, parıltılı yaşamların bizzat içindeydi. Ama bu dünyanın ne kadar boş olduğunun da farkındaydı. Alkol problemi, Zelda ile çekişmeleri ve maddi zorluklarla zenginliğin ardından gelen çöküşü kendisi de yaşadı. Belki de bu nedenle, caz çağının içinden bildirdiği için caz çağının altın çocuğu olmayı başardı. Romanının II. Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan edebiyatı tarafından keşfedilişine ve okul müfredatına girecek kadar popülerleşmesine de şahit olamadı. O, bugün bir klasik olarak elimizde tuttuğumuz romanının başarısız olduğunu düşünerek dünyadan ayrıldı. Şimdi, Fitzgerald’ın bir kez daha ilan ettiği Amerikan rüyasının çöküşü şerefine cazın babası King Oliver’dan Too Late dinleyebiliriz. Tabii gürültülü 20’leri kitabın arasında bırakarak…
Merve AKBAŞ
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı