Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Necip Fazıl Kısakürek'in manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla verilen "2022 Necip Fazıl Ödülleri", Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende takdim edildi. İşte ödül alan isimler…
Star gazetesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle “Yük Kimin Omzunda?” teması ile sunulan ödüllerin bu yıl dokuzuncusu düzenlendi. Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Turan Karataş, Dr. Ahmet Murat Özel ve Necip Tosun’dan oluşan jüri, Türkiye’nin edebiyat ve düşünce dünyasında önemli yeri olan 6 dalda, 7 isim belirledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek’in bir neslin düşünce dünyasının oluşumunda önemli bir rol oynadığını söyledi.
Ersoy, Kısakürek’in bugün zamanı ve mekanı aşan bir etkiye sahip olmasının önemine işaret ederek, “Hiç şüphesiz, kendi ülkesinde parya olmayı reddeden cesur bir şahsiyet sahibi olmasından kaynaklanmaktaydı. Zor zamanda konuşmaktan, risk almaktan, mücadele etmekten, ne pahasına olursa olsun düşüncesini ifade etmekten hiçbir zaman çekinmedi. Neye inanıyorsa onu yazdı, onu söyledi.” dedi.
Kısakürek’in bir dava şairi olduğunun altını çizen Ersoy, şunları kaydetti: “Türk-İslam düşüncesinden aldığı ilhamla nesillere dava şuuru kazandıran, şiirleriyle ruhlarını, düşünceleriyle de zihinlerini doyuran büyük bir fikir işçisiydi. Çıktığı yolda büyük badireler atlattı. Türlü zorluklarla karşılaştı. Bedeller ödedi. Ama bir gün dahi bu yoldan geri dönmeyi düşünmedi. Tüm şiirlerini topladığı eserine ‘Çile’ adını vermesi de bu zorluğa işaret ediyordu.”
Bakan Ersoy, Necip Fazıl Ödülleri’nde emeği geçenlere teşekkür ederek, “Bakanlığımız tarafından desteklenen Necip Fazıl ödülleri geçmiş yıllarda aralarında Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Teoman Duralı gibi çok kıymetli isimlere de takdim edilmişti. Bu vesileyle geçmiş yıllarda ödül alan ve bugün aramızda bulunmayan çok kıymetli düşünce insanlarımızı da rahmetle anıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Yüzyılı’nda her alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da kendilerine büyük hedefler belirlediklerinden bahseden Mehmet Nuri Ersoy, şöyle devam etti: “Bu hedeflere ulaşmak, edebiyatımızı, şiirlerimizi, romanlarımızı, sinemamızı, düşünce alanında ortaya konan eserlerimizi, kültür ve medeniyet birikimimizi dünyanın dört bir yanına ulaştırmak adına sanatçılarımızın ve bilim insanlarımızın çabalarının çok değerli olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla bizler her zaman sanatçılarımızın, yazarlarımızın, bilim insanlarımızın yanındayız. Kalbi, ülkesi ve milleti için atan herkese destek olmaya devam edeceğiz. Bir yandan eserlerimizi farklı dillere çevirirken, diğer yandan 150’ye yakın ülkede güzel Türkçemizi öğretmeye devam ediyoruz. Bugün ABD’nin ardından dünyada en çok yapımları izlenen ülke konumuna ulaşmış durumdayız. Türk kültürünü ve sanatını tanıtarak, Türkiye’nin kültürel birikimini farklı coğrafyalara taşıyıp, kültürel diplomasinin güçlenmesini sağlayarak Türkiye Yüzyılına siz değerli kültür sanat dostlarımızla birlikte hazırlanıyoruz. Bu nedenle, kültür ve sanat hayatımıza güç veren Star Gazetesi Necip Fazıl Ödülleri’ni çok önemsediğimizi belirterek, bu özel ve anlamlı gecede ödül almaya layık görülen kültür ve düşünce dünyamızın kıymetli isimlerini bir kez daha tebrik ediyorum.”
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, geçen yıl ödüllerin “İnanç zaferin müjdecisidir” temasıyla sunulduğunu belirterek, “Gelin bu akşam inandığımız bu zafere giden yolda bir adım daha atalım ve ‘yük kimin omzunda?’ diyerek bu asırlık muhteşem soruya cevap arayalım.” dedi.
Bazılarının yükü bir külfet zannederek ondan uzak durabildiğini, fakat selim akıl sahiplerinin yükü nimet bilerek omuz verdiğini dile getiren Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Zaten yük taşımayı nimet bilenler olmasaydı bu dünya yaşanmazdı. Mesela mağdur coğrafyadan dalga dalga gelen mazlumlara vicdanına tel örgü çekenler gibi biz de sahip çıkmasaydık, bu mazlumların hali ne olurdu? Zulmün her çeşidinin kol gezdiği bu dünyada mağdur olan sadece insanlar mıdır? Fethin sembolü olan Ayasofya Camii’nin asırlık yalnızlığı kimin vicdanını sızlatmadı ki? Üstadın ‘Ayasofya açılacak hem de öylesine açılacak ki’ müjdesinde aslında ‘kim açacak’ sorusu da vardır. Fakat bu soru yıllarca cevapsız kaldı. Ama 1994 yılında perişan bir İstanbul devralan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dağlar gibi yığılmış meseleler arasında işte bu ‘Kim açacak?’ sorusunu da duymuş ve o günlerde verdiği bir röportajda ‘Ayasofya yeniden cami olacak.’ demişti. Bu güçlü irade asırlık vesayet kayalarını yerinden oynatan bir kaldıraç olmuş ve Ayasofya gerçekten açılmıştır. Hem de üstadın dediği gibi, öyle açılmıştı ki bütün İslam aleminde yeni ufuklar açmıştır. Hülasa Afrika’dan Asya’ya koca yerküresi ‘insanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ düsturunca yüke talip olanların omuzlarında dönmektedir.”
“Yük kimin omuzunda?” sorusunun “mukaddes yüke hamal olan” insan örnekleriyle daha da anlam kazandığının altını çizen Albayrak, “Bu yıl da gösterdikleri itinayla Necip Fazıl Ödüllerinin değerine değer katan jüri üyelerimiz Fatih Andı, Hicabi Kırlangıç, Turan Karataş, Necip Tosun ve Ahmet Murat Özer’e teşekkür ediyoruz. Uzun müzakereler neticesindeki isabetli mutabakatlarla tespit edilen yeni ödül sahiplerimizi şimdiden kutluyoruz.” şeklinde konuştu.
Programa katılanlara Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinin yanı sıra Bedir Acar öncülüğüne hazırlanan özel bir ekin, ressam İlhami Atalay’ın bir eserinin hediye edildiği bilgisini veren Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı, Büyük Doğu Yayınları ile katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Bu yıl “Necip Fazıl Şiir Ödülü”nü alan şair Mehmet Can Doğan, Necip Fazıl Kısakürek’in metinlerinin okunduğu bir evde büyüdüğünü söyleyerek şunları anlattı:
“Ödülümü Türkçeye verilmiş bir ödül olarak görüyorum. Çünkü benim düşünceme göre hepimiz bir dil evreninde yaşıyoruz ve şairlerde bu dil evrenini genişleten insanlar. Onların bıraktıklarıyla nefesimiz genişliyor ve yaşadığımıza daha bir inanıyoruz. O yüzden başta Necip Fazıl olmak üzere, Türkçeyi işleyen bütün şairlere sonsuz bir borç duyduğumu ve her birine de büyük bir saygı hissiyle minnetle bağlandığımın bilinmesini istiyorum. Bu vesileyle Türkçeyi işleyecek bütün şairlere de Necip Fazıl’dan bize aktarılan dil mirasıyla, geleceğe de üzerimize günün sorusu olarak gelen ‘yük kimin omuzunda’ cevaplayabilecek bir miras bırakabilmeyi temenni ediyorum.”
“Necip Fazıl Hikaye-Roman Ödülü”nün sahibi yazar Ayşegül Genç, Necip Fazıl Kısakürek’i rahmetle ve minnetle andığını dile getirerek, “Onun adına verilen bir ödül ile taltif edilmenin onurunu ve gururunu yaşıyorum. Kıymetli jüriye Star ailesine ve organizasyonda emeği geçenlere sonsuz teşekkür ederim. Yazı serüvenimde destekleriyle ivme veren Mehmet Lütfi Arslan, Güray Süngü ve İbrahim Tenekeci’ye şükranlarımı sunarım. Ödülümü anneme, eşime ve çocuklarıma ithaf ediyorum.” dedi.
Roman ve iktisat, roman ve siyaset eksenli eserleriyle Türk düşünce ve edebiyat hayatında önemli bir tema ve beslenme alanı oluşturduğu için “Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü”ne bu yıl layık görülen Mustafa Özel de törene rahatsızlığı sebebiyle katılamadı.
Ödülü vekaleten alan Kübra Kuruali Yaşar, Özel’in mesajını okuyarak, şunları aktardı:
“Okumaya Necip Fazıl’ın kitaplarıyla başladım. Bu akşam Necip Fazıl Fikir Ödülü’nü bana tevdi eden kıymetli jüri üyelerine teşekkür ediyorum. Roman bilimle uğraşıyorum, romancının modern çağın şamanı olduğunu düşünüyorum. Şaman, karanlıkta gören adamdır. Bu dilbazın kehanet ve bazen keramet dolu sözlerini tarihçi ve sosyologların kılı kırk yaran araştırma ve analizlerinden daha değerli buluyorum. İktisatçı ve ilahiyatçılar, modern çağın uyum ustalarıdır. Bizi yaşadıklarımıza intibak ettirmeye çalışırlar. Şair ve romancılar ise başımıza gerçekte ne gelmiş olduğunu hissettirip bizi adaletsiz bir dünyada dik durmaya çağırırlar.”
“Necip Fazıl İlk Eserler Ödülleri”nin sahiplerinden şair Can Acer, “Necip Fazıl, dünyada olmanın insanı atıl, hareketsiz bırakabilecek acısını hayatı boyunca büyük bir jeste çevirmiştir. Bunu somut bir eylem olarak şairliğinin her safhasında takip edebiliyoruz. Eylem adamı sıfatını, sanatta trajik eylemi yakalaması, inanç ve düşünce sahasında da bir büyük hareketin lokomotifi olmasıyla en çok hak edenlerin başında elbette Necip Fazıl gelir. Türkiye’de bu eylemin, acının ve inancın toprağında Sezai Karakoç’tan Cahit Zarifoğlu’na pek çok çınar yetişti. Ben de yazdıklarıma baktığımda çok erken yaşta okuduğum ‘Bir Adam Yaratmak’ piyesindeki incir ağacının o karanlık gölgesini şiirlerimin üzerinde görüyorum. Zincirde bir halka olabilmek ümidiyle. Bu ödülü topraklarında yetiştiğim babama, anneme ve kardeşime ithaf ediyorum.” dedi.
“Necip Fazıl İlk Eserler Ödülleri”nin diğer kazananı yazar Elif Genç de duygularını şöyle dile getirdi:
“Benim için Necip Fazıl Kısakürek’in eserleriyle ilk karşılaşmam ortaokul zamanlarına denk geliyor. Evimizdeki kitaplardan biriydi ‘Çile’ kitabı. Hepimizin hayatında bizi ilk uyandıran, bizi düşündüren, sorgulatan, bir şeylerin farkına varmamızı sağlayan ilk insanların ve ilk kitapların ayrı bir hatırası ve yeri vardır diye düşünüyorum. Sonraki yıllarda da imam hatip lisesi öğrencisiyken yine eserleri aracılığıyla fikir hocalarımızdan biri olmuştu Kısakürek. Bu kesişmeler sebebiyle tevdi edilen bu ödülün ayrı bir anlamı var. Kendisini rahmetle anıyorum.”
“Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü”nün sahibi ise bu yıl Azerbaycan edebiyatı ve kültürünün önemli isimlerinden, yazar ve siyasetçi Elçin İlyasoğlu Efendiyev oldu.
Hikaye ve roman yazarı Elçin İlyasoğlu Efendiyev, Kısakürek’in sadece Türkiye’nin büyük mütefekkiri, şairi olmadığını belirterek, onun bütün Türk dünyasının bir mütefekkiri ve şairi olduğunu aktardı.
Efendiyev, Türkiye’ye ilk kez Sovyetler Birliği döneminde geldiğinden bahsederek, “O dönemde Sovyetler Birliği sosyalist olmayan ülkeleri düşman olarak görüyordu. Onlardan birisi de Türkiye idi. Ancak Azerbaycan’da ‘Sevimli Türkiye’ vatandaşların içinde yaşıyordu. O yasaklar Türkiye sevgisini Azerbaycan halkının yüreğinden hiçbir zaman çıkartamadı. O yıllarda Azerbaycan’dan Türkiye’ye doğrudan gidiş imkanı yoktu. Ama bugün bir Azerbaycanlı yazar bu muhteşem kültür merkezinde böyle değerli bir ödülü alıyor.” dedi.
Ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu bir salonda almaktan onur duyduğunu dile getiren Efendiyev, “Erdoğan, Azerbaycan halkının çok büyük dostudur. Azerbaycan halkını ve devletini korumaktadır. Karabağ Savaşı’ndaki unutulmaz 44 günlük zafer zamanı, Recep Tayyip Erdoğan, her gün her an İlham Aliyev’in ve Azerbaycan halkının yanında oldu. Bu hissiyatımla kendisini yeniden selamlıyorum.” ifadelerini kullandı.
Resim sanatına uzun zamandır emek veren, geleneksel düşünce ve sanat birikimini modern sanatın imkanlarıyla dile getiren ve bu bağlamda “Necip Fazıl Saygı Ödülü”ne bu yıl değer görülen ressam İlhami Atalay ise “Bu ödülün şahsıma verilmesinden şeref duydum. Bunca edebiyatçıların içinde bana yer düşmezken bu ödül bana verilmiş. Şaşırtıcı olan bu camiada bir ressama ödül verilmesi. Şimdiye kadar görülmemiş bir şey. Beni düşündürdü.” diye konuştu.
Atalay, ödülünü torunlarına ithaf ederek, resim dersi almak isteyen gençlerin bir mekana ihtiyaç duyduğunu dile getirerek, ocak ayında AKM’de bir sergi açacağını belirtti.
Kültür ve sanat dünyasından birçok ismin konuk olduğu törende ayrıca İbrahim Paşalı, Necip Fazıl Kısakürek’in bilinmeyen yönlerini anlattı.
Kaynak: AA
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı