Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Çocuk sahibi kadınlar, ağız sağlığı sorunlarını sıklıkla gebelik dönemlerine bağlarlar. Peki, gerçekten, sevinçle beklediğiniz anneliğin ağız sağlığınıza bir bedeli olabilir mi?
Altınbaş Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Görkem Sengez, gebelikte ağız ve diş sağlığı konusuna açıklık getirdi.
Dr. Görkem Sengez, birçok kadının inandığının aksine dişlerdeki kalsiyumun çözünerek bebeğe geçmesinin mümkün olmadığını belirtti. Halk arasında yaygın olan “her doğum, bir diş kaybı” algısının bir hikâyeden ibaret olduğunu ifade etti. Anne karnındaki bebeğin, bu eksikliği direkt olarak dişlerin kalsiyumundan değil, vücuttaki kalsiyum metabolizmaları ile kemiklerden karşıladığını söyledi. “Eğer anne, kalsiyum yönünden zengin süt ve süt ürünleri ile yeşil yapraklı sebzelerden yeteri kadar besleniyor ise bebek bu ihtiyacını gayet rahat bir şekilde karşılar dedi.
Dr. Görkem Sengez, gebelikte annenin diş sağlığının bozulmasına rutin ağız bakımının aksamasının neden olduğunu belirtti. Gebenin, sabah bulantıları nedeniyle diş fırçalayamamasının ya da sık sık kusması nedeniyle yeme alışkanlığının değişmesini örnek gösterdi. O nedenle ağız bakımının daha sık yapılması gerektiğine işaret etti. Ayrıca bu dönemde D vitamini, kalsiyum ve magnezyum gibi yapısal minerallerin emiliminin sekteye uğrayabileceğine dikkat çekti. Bunun da diş eti çekilmesi denilen durumu tetikleyebileceğine işaret etti. A ve D vitaminlerinin mine oluşumunda da etkili olduğunu hatırlatarak, telafisi için bazı önerilerde bulundu.
• Meyve, sebze, tahıl, süt ve süt ürünleri, et, balık ve A, C, D vitaminleri, kalsiyum ve fosfor açısından zengin olan yumurta dengeli bir diyetle alınmalı
• Şekerden mümkün olduğunca kaçınılmalı ve öğünler arasında tüketilmemeli
• Paketli ve işlenmiş hazır gıdalardan kaçınılmalı
Dr. Görkem Sengez, gebelik döneminde herhangi bir diş tedavisi için ideal zamanın, ikinci trimester denilen yani üçüncü ve altıncı aylar arasındaki dönem olduğunun altını çizdi. Diş ağrıların mutlaka bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Ağrıların, gebelik sürecindeki bazı fizyolojik nedenlerini olabileceği anlattı. “Örneğin, sabah bulantılarının, ağız florasının asiditesi arttırdığını dişlerde hassasiyet olabilir. Özellikle mine tabakası ince, diş bölgeleri bu hassasiyete yol açabilir. Bu durum, minimal invaziv yöntemler ile koruyucu birtakım uygulamalar ile minimalize edilebilir.” diye konuştu. Dr. Sengez ancak, acil olarak müdahale gerekiyorsa, dişi tedavi etmemenin gebede oluşturacağı risk analiz edilerek tedavi süresinin minimumda tutulmasını önerdi. Tedavi olan gebelerin, diş hekimliği koltuğunda hafif sol tarafa doğru eğik bir şekilde, ayaklar da hafif içe çekilerek rahat bir şekilde oturulması gerektiğine işaret etti.
Dr. Sengez, gebelikte diş tedavilerinin aksatılmaması gerektiğini ifade etti. Bunun hem anne hem de bebeğin yararına olacağına değindi. Bununla birlikte ilk trimesterin fetüste organların geliştiği hassas bir dönem olduğuna dikkat çekti. Diş tedavisi sırasında kullanılan görüntüleme yöntemleri ve malzemelerin fetüs üzerinde teratojenik (doğumsal defektlere sebep olma) etki gösterme ihtimali çok düşük olsa da acil olmayan tedavilerin 2.trimestere ertelenmesini tavsiye etti. İdeal olarak gebe kalmayı düşünen kadınların diş tedavilerini gebelik öncesinde tamamlamasının doğru olacağını bildirdi. Restorasyonlar yapılırken kompozit rezin, cam iyonomer gibi civa içermeyen materyallerin kullanılabileceğini kaydetti. Ancak aynı şeyin amalgam restorasyonlar için söylenemeyeceğini de işaret etti. Bunların saldıkları civa gazı sebebiyle ABD Gıda ve ilaç Dairesi (FDA) tarafından 2020 yılında gebeler, gebe olmayı düşünenler, emziren kadınlar, yeni doğanlar ve 6 yaşından küçük çocuklar için yüksek riskli olarak tanımlandığını hatırlattı. Anne adayına herhangi bir rahatsızlık vermeyen mevcut amalgam restorasyonların değiştirilmesine gerek olmadığını belirtti.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı Ertesi gün ilacı