Siyasette erkek gibi olursan güçlüsün

Merjam Yazar: Merjam 12 Eylül 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Akademisyen Prof. Dr. Beril Dedeoğlu siyasetteki güçlü kadının tarifini yapıyor. Dedeoğlu, “Siyasetteki güçlü kadın, kısıtlı bir hayat süren, basından uzak durmayı başaran, rakiplerinin eline şahsı ile ilgili malzeme vermeyen, erkek meslektaşlarıyla erkek gibi konuşan, erkek fıkralarına katılabilen bir kadın.” diyor.

Siyasette erkek gibi olursan güçlüsün

 

Kraliçe Elizabeth, Margaret Teacher, Benazir Butto, Angale Merkel… “Güçlü kadın” denilince ilk onların ismi geliyor akla… Hemen hepsi dünya siyasetini domine eden kadınlar. Onlara neden güçlü diyoruz? Maskülen giyim tarzları, seslerini bas tonlarında kullanmaları, erkeksi poz verdikleri için mi ? Ya da dünyaya kafa tutabildikleri, kritik kararlar alabildikleri için mi? Peki siyasetteki kadınlar bütün bunları yaparken kadın kimliklerini muhafaza edebiliyorlar mı? Zirveye gelebilmek için nelerden ödün veriyorlar? Akademisyen Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ile siyasetteki güçlü kadın profilini, sistemin sorunlarını ve kadınlar üzerindeki caydırıcılığına dair konuştuk.  

 

 

Meseleye kavramsal bir giriş yapalım. Siyasi bağlamda güç nedir?

 

Dünya düzleminde güçlü siyasetçi, sadece kendi ülkesinde lider pozisyonunda olan değil, başka ülkelerinde politikasını etkileme kapasitesinde olan profildir. Demir Leydi lakaplı Margaret Teacher’a “Güçlü kadın” denilmişti, çünkü başka ülkelerin de siyasetini belirleyebiliyordu. Güçlü lider, dönüşümlere ivme kazandırır. 

 

 

Güç tanımı kadın ile bir araya geldiğinde ilk akla gelen genellikle “Siyasetteki güç” oluyor. Neden?

 

Siyasette daha çetin bir yarış söz konusu olduğundan güç meselesi daha öne çıkıyor.

 

 

Siyasetteki kadınlar gücü nasıl temsil ediyor?

 

Geleneksel olarak erkek alanında bir kadının sıyrılabilmeyi başarmış olmasıyla ilişkilendiriliyor. Kadının oy alabilmesinden daha çok, diğer erkeklerin önüne geçecek gücün olduğu var sayılıyor. Siyasette var olabilen kadınlar için, diğer erkeklerden daha çok çalıştıkları düşünülüyor.

 

 

Bu kanı ne kadarı gerçek?

 

Yaygın ve gerçek. Erkek bir çaba gösteriyorsa kadın üç çaba gösteriyor olabilir sadece onları elimine edebilmek için. Siyasette gerçekten yaptıklarıyla ve vaatleriyle sıyrılan kadın siyasetçiler var. 

 

 

SİYASİ DÜZEN TAMAMEN ERKEKLERE GÖRE

 

 

Bir dönem bakanlık yaptınız. Siyasi koşullar kadına ne kadar uygun?

 

Her şey erkeğe göre düzenlenmiş. Jargon, binaların yapısı, çalışma saatleri, sandalyelerin biçimi, Meclis’in basamakları her şey erkeğe göre dizayn edilmiş. Hediye kontenjanında bile daha çok kravat olduğunu görüyorsunuz. Kadın etek giydiğinde merdivenin boyutu bile uygun değildir. Erkeğin hazırlanmasıyla kadının hazırlık süresi bile aynı değil. Ama düzen bunları öngörerek tasarlanmamış.

 

 

Bakanlık döneminizde şahit olduğunuz bir olay var mı?

 

Ayşen Gürcan Hanım, geçici hükümet döneminde Aile ve Kadından Sorumlu Bakan’dı. Bakan olur olmaz ilk basın polemiği börek meselesiydi. “Aile sosyal politikalar ve börek” dediğiniz zaman, kamuoyu nezdinde ağırlığınızı düşürmüş oluyorsunuz. Börek meselesinde yalnız kaldı. Aslında erkeklerin sahip çıkması gerekirdi. Bir diğeri de Anıtkabir’de yürüyüş sırasında oradaki taşların arasında topuğu girdiği için az kalsın ayağı kırılıyordu. Bu bir erkeğin başına gelse zaten o bölgeye beton dökülür.

 

 

Peki, siyasetteki bir kadın nasıl yaşıyor?

 

Bu ortam bir defa kadını çok bezdiriyor. Sahne almadan önce zaten kadın bezmiş oluyor. Siyaset 24 saat olan bir şey. Özel hayatta da ailesi ve ondan hükümlü olduğunu öngören bir toplum olduğundan, kadının 24 saatini bir erkekten iki kat daha fazla yaşaması gerekiyor. Bunun da çok caydırıcı olduğunu söylemek lazım. Çok sert bir alan. Çok mücadele edilmesi gerekiyor.

 

 

Kadınlar bu mücadelenin neresinde kalıyor?

 

Kadın mücadele tarzı açısından caydırıcı olarak görülebilir. Çünkü kadının mücadelesi ailesi içindir. Sonu belli olan bir mücadele türüdür. Oysa siyaset sonu belli olmayan bir mücadele türü. Çok yıpratıcı. Diğer yandan siyasetteki sözel saldırılar kadını rencide etmeye daha eğilimlidir. Özel hayata ilişkin bir mevzu söz konusu olduğunda kadın siyasetten silinir ama erkek hâlen siyasette olmaya devam eder. Esas gücü, kadın bütün bunların üstesinden geldiğinde yaptıklarıyla ölçebiliyoruz.

 

 

MERKEL’İN KIYAFETİ OLAY OLDU

 

 

Peki, kadın dayanışması var mı?

 

Zannetmiyorum. Birbirlerini rakip olarak görüyorlar. Zaten çok az sayıda kadın yer aldığı için nasıl erkekler arasında rekabet varsa bunun daha fazlası kadınlar arasında olduğu söylenebilir.

 

 

Sizce kadınlar Meclis’te gerçekten “Çoğulculuğu” attırmak için mi varlar yoksa pasifize edilip vitrine mi konuyorlar?

 

Mecliste kadın görüntüyü kurtarmaya yönelik bir talepse eğer hiçbir anlamı yok. Kadının oradaki varlığı sorun çözmeye yönelik olmalı. Benim gördüğüm, siyasette kadınlar daha çok alanda çalışıyorlar. Gerçekten çok başarılılar.

 

 

Erkek siyasetçilerle kıyaslandığında kadınlar ne tür bir fark ortaya koyuyor/ koyabiliyor?

 

Alanda çalışan kadınların toplumu ikna etmesi, değmesi daha kolay. Çünkü kadınlar aile ilişkileri ahpaplıkları ve komşuluk ilişkileriyle günlük konuşma diline hâkimler ve konuların içindeler. Fakat alandaki bu başarılarına karşılık yukarılara doğru tırmanma oranları son derece düşük. Çünkü bu şansa sahip değiller. Kadınların siyaset mutfağında hazırladığını, erkekler sofrada yiyorlar.

 

 

Kadın siyasetçiler “Kadın” sorunlarına ne kadar nüfuz edip çözüm bulabiliyor?

 

Kadın sorunlarına odaklanılamayacak kadar geniş bir alanın içine düşülüyor. İçlerinden sadece kadınlara yönelik bir pozisyon almaları gayet zor oluyor. Kadın meselesinin yanında mutlaka ikinci bir sorun daha eklenebiliyor. Kadın sorunu ile ilgilenen bir bakan olduğunu düşünelim. Yanına eğitim sorunu ekleniyor, Türkiye’deyseniz yanına çocuk meselesi ekleniyor. O zaman halka genişliyor, bakanlar kurulu konusu hâline geliyor. O yüzden kadın ve aileden sorumlu bakanın erkek olması daha sağlıklı olurdu. Kadın sorununa erkeğin sahip çıkması gerekir.

 

 

Demir Lady, Hilary Clinton, Merkel gibi Avrupa siyaset arenasında gördüğümüz bu kadınlar, siyasette gücünü yansıtırken ne kadar kendi cinsi gibi davranabiliyor?

 

Merkel’in en parlak olduğu dönemlerde bir galada giydiği kıyafet günlerce dünya medyasında konuşuldu. Çiller, başbakanlığı veya bakanlığı sırasında bütün gardırobunu yenilemek zorunda kalmıştı. Tek tip giyinmeye başlamıştı. Fakat kendi evinin havuzunda yüzerken çekilen fotoğraflarla incitilmişti. Bir skandal olduğunda bedelini kadın ödüyor. Bu açıdan bakılırsa “Siyasetteki güçlü kadın” kısıtlı bir hayat süren, basından uzak durmayı başaran, rakiplerinin eline şahsı ile ilgili malzeme vermeyen, erkek meslektaşlarıyla erkek gibi konuşan, erkek fıkralarına katılabilen bir kadın.

 

 

‘ERKEK GİBİ OLURSAM KORUNURUM’

 

Bir tür savunma mekanizması. O yüzden kadın siyasetçiler kadın kimliklerini koruyamıyorlar…

 

Olabilir, bir tür kendini koruma şekli bu. Bir kadının dekoltesinin, saçının veya makyajının konuşulmasını veya çekiştirilmesini istememesi çok doğal. Hem ailesi hem de kendisine bir tehdit oluşturuyor bütün bunlar. “Erkek gibi olursam korunurum” diye düşünebilir ve bu refleksi çok haklı buluyorum. Dünyanın her yerinde bu saldırı yapılıyor. Kadınları kalıba sokuyor.

 

 

Amerika’da Turmp öncesinde Hillary Clinton için “Amerika kadın başkana hazır mı?” tartışmaları vardı…

 

Cinsiyet konusunda Amerikan siyaseti çok muhafazakârdır. Siyah bir başkana hazır ama kadın başkana henüz hazır değil. İşin ilginç yanı aslında Hillary son derece maskülen. Erkek gibi davranan, pantolon giyen biri. “O kadar da kadın değil” gibi ifadeler hafifletici sebep olarak kullanılmıştı, sanki karşı cinse benzedikçe kabullenilmesi makulmüş gibi…

 

 

Aynı durum İngiltere için de geçerli değil. Kraliçe ve ailesindeki kadınlar, femine görünümlerini muhafaza ediyorlar. Tarihsel süreçleriyle bağdaştırılabilir mi bu durum?

 

Kraliçe, kadın liderliğinde çok tarihsel bir deneyimin içinden geliyor. Erkeksi olma gibi bir çabaları yok, çünkü buna ihtiyaçları olmayan bir gelenekten geliyorlar. Kraliçe, her ne kadar koruduğu özel bir hayatı olsa da yine de ailesini veya kadınca zevklerini gizleme ihtiyacı hissetmiyor. Cinsel kimliklerini değiştirme, dönüştürme ve negatif veya pozitif anlamda kullanma eğiliminde gözükmüyorlar. Avrupa genelde kadın cinsiyle ilgilenmez. Mesela ben Rusya’da kadın siyasetçi hayal edemiyorum. Asya geleneğinde de erkek egemen siyaset var. İran’da aktif çok siyasetçi vardır. Yine de erkeksi bakış siyasette çok yaygın.

 

 

Kadın siyasetçiler feminen görünümlerini erk düzene uydurmaya çalışırken zihnen de değişime uğruyor mu?

 

Pek emin değilim. Kadının doğası farklı. Bunu giyim, kuşam, kendini korumasıyla değişecek bir şey değil. İçerden gelen bir durum bu. Toplumda çözmek istediği sorunlar varsa ancak kendisiyle aynı durumda olan meslektaşlarının duyarsızlığı karşısında çaresiz kalıyor olabilir.

 

 

Bu kadınlar kadın görünümlü erk siyaseti mi yapıyorlar aslında?

 

Yapmak istediklerini uygulayacak bir zemin bulamıyorlar. Bir anlamda suya yazı yazılmış oluyor. En duyarlı erkek siyasetçiyle aynı yerde çalışsa dahi toplumda eleştirdiği bir şeyi yanında görme ihtimali ortaya çıkıyor. O zaman ben kiminle çalışıyorum ki diyor? Sadece kadın olarak siyasette yer almak, çizilmiş yola adapte olmak demek. Kadının özel olarak söyleyecek bir sözü varsa siyasette çok etkili oluyor. Bir derdiniz varsa siyasette uzun süre var olabilirsiniz.

 

 

Kadın siyasetçiler (onlardan beklenildiği ölçüde) adil olabiliyorlar mı?

 

Siyasetçi, içinde yer aldığı siyasal partinin politikalarına ideolojik saplantı düzeyinde bağlı ise, ya da kişisel beklentileri siyasi vizyonunun önüne geçtiyse, adil davranma imkânını yitirir; bu kadın için de geçerli. Ancak eşit koşullarda kadın siyasetçinin daha adil olduğunu düşünüyorum. Bu, belki  genetik ya da geleneksel kodlardan gelen “Yemeği bölüştüren” olma halinden, belki vicdan konusunun kadınlarda daha çabuk devreye girmesinden kaynaklanıyordur.

 

 

KADIN POLİTİK BİR MALZEME

 

 

Kadın cinsinin siyasette nasıl bir karşılığı var?

 

Kadın imajı; modernite, beyaz ırk, liberal, demokrat, Batılı, seküler âdetlere daha yakın, kadınları ezen toplumlardan farklıyız imajını vermekle ilişkilendiriliyor. Kendi siyasetimizden pay biçelim; siyasetçi kadın ilk yükseldiğinde kaç kadını seçmenle yüzleşirken, büyük toplantılar yaparken izledik? Oradan gelerek siyasetle yer edindiğini düşündük. Gelişmekte olan ülkelerde politik bir imaj olarak kullanıldığı söylenebilir. Bu durum pek çok erkeğin önüne sadece kadın olduğu için geçme durumu da yaratıyor. Aynı şekilde kadının bir erkek bakışıyla kullanılması da söz konusu olmuş oluyor. İkisi bir arada. Bir taraftan daha başarılı erkeklere haksızlık yapılmış oluyor, öte taraftan başka erkek zihniyeti onu sadece kadın olduğu için kullanmış oluyor.

 

 

Yaptığım araştırmalarda “Güçlü kadın” deyince ilk sırada Angela Merkel çıktı. Oysa Kraliçe Elizabeth olabilirdi veya Benazir Butto da… Dünya kamuoyu veya medya algısında kadının gücünü neye göre sınıflandırıyor?

 

Merkel, Almanya’nın Avru-pa’da sivrilmesini sağlayan siyasetçi olarak görülüyor. Ama unutmayalım ki Almanya’da sadece güçlenmesini sağlayan kişi Merkel olamaz. Onun kurduğu bir koalisyon bunu başardı. Sadece bütün Avrupa’ya değil Amerika’ya da kafa tuttu. Uzun süre de iktidarda kaldı. Kadın hâliyle bütün bunları yapması, güçlü kadınlar arasında adının geçmesine yol açıyor. Güçlü kadın yerine akıllı kadın dense daha hoş olabilir.

 

 

Kadın anaçlığı, merhameti ve naifliği ile sosyal hayatta karşılık buluyor. Ama siyasetteki kadınlar bunun tam tersi bir duruş ortaya koyuyorlar… Neden?

 

Dünyada da tartışılan bir şey bu. Ekonomi bakanıysanız, o bakanlık ne gerektiriyorsa hangi cinsiyetten olursanız olun gereğini yapmak gibi bir durum var. Bir işin gereği neyse o işinin gereğinin yapmanın karşılığını hangi cinsten olduğuna bakılması doğru olmayabilir. Kadını ben sadece anaç olarak tarif etmiyorum, illa anne olması gerekmiyor. Kadın daha temkinli karar verir ve daha az riske girer. Riskleri önsezileriyle daha fazla gördüğü için buna olanak tanınan bir ortamda çok başarılı olacağı kanaatindeyim. Farklı ihtimalleri aynı anda hesaplayabilir bir kadın zihni. Merkel, farklı risk olasılıklarını yapabilen kadınsı güdüye sahip. Ama bunu kadınca ifade etmiyor. İşin hakkını vermek için yumuşak mizaçlı olmak gerekmeyebilir.

 

 

Siyasetteki kadınların gücü artıyor mu yoksa azalıyor mu?

 

Ben kadınlara siyasette giderek daha çok yer açıldığını düşünüyorum. Yerel yönetimlerde, küçük ölçekte de olsa kadın temsiliyeti giderek artıyor. Dünyada da Türkiye’de de bir artış sözkonusu. Bu siyasette kendi becerisiyle yer almanın önünü açan temel koşul. Erkeğe ait alanda kadın çoğaldıkça siyasette bundan etkilenecektir. Dolasıyla ben siyasette kadının gücünün azaldığını düşünmüyorum. Belki sivrilen isimler yok ama çalışma var. Mesela, AK Parti kadın kollarının çok etkin çalıştığını biliyorum. Hatta erkek kollarının yapması gereken işleri de onların yaptığını biliyorum. Bu siyasette çoğullaşmadır. Belki sivri isimler çıkartmıyor, belki içinden kahramanlar yaratmıyor henüz, ama yapacak.

 

 

DÜNYANIN EN GÜÇLÜ KADINI MERKEL

 

 

Erkek siyasetçilerin kadınlara bakışı nasıl?

 

Erkeklerin kadınlara küçümseyen bir bakışı var. Kadının erkeğe uyması bekleniyor. Türk ailesinin parçası olan kadın siyasette kesinlikle daha çok tercih ediliyor. Anne olması, ailesi olması çok önemli siyaset için. Fakat ikisini bir arada nasıl yapılacağına dair herhangi bir fikri yok. Kadın evde ayrı mücadele veriyor da olabilir. Siyasetin içine girmesine aileden onay gelmemiş olabilir. Hem evde hem de meslektaşları arasında mücadele veriyor.

 

 

Kendilerine rakip görüyorlar mı?

 

Bir erkek bir kadını kendine rakip dahi görmüyor. Zaten daha yükselmeden caydırıldığı için görmesine de gerek kalmıyor. Meclis’te bir sürü kadın siyasetçi var. Kaç tane milletvekiline söz hakkı veriliyor veya bilirkişi pozisyonunda görülüyor. Bu kadınlar çalışmadığı için olduğunu hiç zannetmiyorum.

 

 

Siyasette kadınların belli konular üzerine yoğunlaştıklarını görüyoruz. Bu yaklaşımı cinsiyetçi buluyor musunuz?

 

Çok cinsiyetçi buluyorum. Aklına ve muhakeme yeteneğine güven duyulmuyor kadının. Ailesi olduğu için aileden, çocuğu hastalandığı için sağlıktan, eğitimi ile ilgilendiği için eğitimden anlar gibi bir düşünce var. Erkeklerin kafasında hâlen böyle bir şablon var.

 

Size göre dünyadaki en güçlü kadın kim?

 

Hem kadın hem güçten bahsedecek olursak Merkel’in yansıttığını düşünüyorum.

 

 

Bir dönemin başbakanı olan Tansu Çiller gücü temsil ediyor muydu sizce?

 

Kadınların lehine sonuç vermedi. Çiller, tabakadan gelen biri değildi, seçilerek geldi. İmajı, İngilizce biliyor olması konjonktüre uygun bir profil olarak seçildi. Bence kötü olan da bu. Bir kadının tipine bakıp siyasete yerleştirilmesinin kadınlara yapılan en büyük kötülük olduğunu düşünüyorum. Kadın siyasetçiye olan güvenin sarsılmasına neden olmuş olabilir.

 

 

Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda krizindeki tavrını bir erkek siyasetçi sergileseydi bu kadar dikkat çeker miydi?

 

Bir defa verdiği karar cesur ve yerinde bir karar. Bir erkek gibi karar verip kadın gibi tepki gösterdi. Ben bunu çok değerli buluyorum. Bir kadına yapıldığı için tepkimiz büyük oldu. Dünyada kadına kibar davranılması gerekir meselesi, Türkiye’de kadının kollanması gerekir düşüncesine karşılık geliyor.

 

 

EVDE NASILSA SİYASETTE DE ÖYLE OLMALI

 

 

Türkiye’den neden bir Merkel çıkmıyor?

 

Siyasetten kadının aile, baba ya da bir başka büyüğünün elinden tutup getirmesiyle olmaması gerekiyor. Tabandan gelmesi gerekiyor. Başkasının yardımıyla gelen de tutunamıyor, bir Merkel olmuyor. Eş, kardeş ve kız kontenjanından gelmiş oluyorsunuz. Bu tür siyasete girenlerde azalma gözlemliyorum. Yine de bir siyaset koruma halkasıyla giriyor kadın. Aile, hemşeri ilişkileri olabilir. Kollanmak durumunda kalıyor.

 

 

Sizce önümüzdeki dönemlerde güçlü kadın siyasetçiler görebilecek miyiz?

 

Çıkarabilir. Bu konuda iktidar partisinin çok geniş bir tabanı var. Farklı kadın bakış açılarının kendi içlerinde çok tartışıldığını görüyorum. Kadın olarak siyasete girip kadın siyaseti yapmak isteyen, kadın olarak girip erkek siyaseti yapmak isteyen çok sayıda kadın var. İlk mücadelelerini ilk yıllarda evlerinde verdiler, sonra illerde ve ilçelerinde verdiler. Bence en zoru da buydu. Aile kabul ediyor ama çevre kabul etmeyebiliyor. Bunu da aşmayı başardılar. O yüzden bundan sonra çok sayıda siyasetçi kadın görebiliriz. Bir kadının siyasette başarılı olabilmesi için kendinden başka kimseye müdanası olmaması gerekir. Boyun borcu olmayan kadın çok daha sağlıklı kararlar verebilir.

 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Özlem Zengin, Türkiye’den kadın girişimcilerin katıldığı toplantıda, en iyi fikirlerinin bulaşık yıkarken aklına geldiğini söylemişti ve sosyal medyada konuyla ilgili bir hastage açılmıştı. Sizce bir kadın siyasetçi nasıl olmalı?

 

Evinde nasılsa siyasetçi olduğunda da öyle olmalı. Ben bunun toplumda çok da karşılık bulacağını düşünüyorum. İyi bir börek yapabilenin iyi bir siyasetçi olmadığı düşünülüyor. Bunlar birbirinden farklı şeyler değil ki… Onu yapan bakanlık yapar yani…

 

Etiketler:
Merjam

Merjam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio