Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
“Zaman içinde yer alan her şey değişir. Var olmak demek, değişmek demektir. Değişimi bilinçli olarak yapmak, gayret ve cesaret ister.”
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Türk edebiyatımızın önemli yazarlarından biri olan Reşat Nuri Güntekin ailesiyle beraber Büyükada’da yaşadılar. Müzeye dönüştürülmeyen 3 katlı pembe pervazlı ev, Büyükada’da kendisini hemen belli etmektedir. I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yazarlığa başlayan Reşat Nuri Güntekin’in yazarlık kariyerinde, babasının zengin kütüphanesi en önemli etkendir. Babasının kütüphanesinde bulunan kitapları inceleyerek hatta bazen resimlerini kesip boyayarak edebiyatla tanışır.
Çocuk ve Edebiyat İlişkisi
Reşat Nuri öğretmenlik yaptığı yıllarda çevresine şu tavsiyeyi verir: “Bırakın çocukları, kitaplar arasında oynasınlar… Ne pahasına olursa olsun.” Güntekin, Doğu Edebiyatı ve Batı Edebiyatını, bu zengin kütüphanede yer alan Mesnevi şerhleri, divanlar, Balzac, Zola, Flaubert gibi yazarların eserleri ile tanır. Çocukluk yıllarında okuduğu Fatma Aliye Hanım’ın “Ûdi” isimli romanı onda iz bırakan ve onu yazmaya yönlendiren eserlerden olmuştur. Halit Ziya Uşaklıgil’in eserlerinden ilham alan yazar öncelikle hikâye yazarlığına başlar. Daha sonra tiyatro edebiyatıyla ilgilenmeye başlayarak, tiyatro yazarı olmak için çalışır. Bazı dergilerde imzasız olarak yayımladığı yazılarıyla edebiyat dünyasına giren Güntekin, “Ağustosböceği, Ateşböceği, Cemil Nimet, Hayrettin Rüştü, Mehmet Ferit, Sermet Ferit, Mizah Yazarı, Yıldızböceği” takma isimlerini kullanmıştır.
Tiyatro Edebiyatıyla İlgilendi
Reşat Nuri Güntekin, farklı türlerden yüze yakın eser kaleme almıştır. Sonraki yıllarda hikâyeleri ve yazıları “Varlık, Yeni Türk, Ulus, Tan, Türk Dili” gibi dergilerde yayımlanır. Milletvekilliği yapan yazar, “Milli Eğitim Baş Müfettişliği” de yapmıştır. 1947 yılında “Paris Kültür Ataşesi” olduktan sonra 1954’de emekli olur. Bir süre sonra akciğer kanserine yakalanır. Tedavi için gittiği Londra’da 7 Aralık 1956’da yaşamını yitirir. İstanbul’da bulunan Karacaahmet mezarlığına defnedilir.
Ardından Yüze Yakın Eser Bırakır
Farklı türlerden birçok eserler kaleme alan Güntekin, Türk edebiyatında romancılığıyla tanınır. 1920 yılında Dersaadet Gazetesi’nde “Gizli El” adlı romanı tefrika eder. Yazar, ondan önce yazdığı “Harabelerin Çiçeği” romanını tam anlamıyla benimseyemediği için “Gizli El”i ilk romanı olarak görür.
Bireyler Arasındaki İlişki
İlk romanlarında bireyler arasındaki ilişkiyi konu alan yazar, sonraki dönemlerde bireyi toplumun içindeki sorunlarla birlikte ele alır. “Çalıkuşu, Damga, Dudaktan Kalbe ve Akşam Güneşi” romanlarında aşk konusu temel kurguyu oluşturur diyebiliriz. Diğer romanlarında ise aşk ikinci plana geçerek asıl kurguyu destekleme görevini üstlenir. Eserlerini, duygu ağırlıklı ve toplumsal romanlar olarak ikiye ayırabiliriz. İlk dönem eserlerinde daha çok romantik-realist bir tarzda olan Güntekin, ikinci dönemi eserlerinde eleştirel-gerçekçi bir çizgiye kayar.
Anadolu’yu Çok Önemser
Müfettişlik görevi sebebiyle Anadolu’yu gezen yazar, ülkenin gerçekliklerine tanıklık ederek Anadolu’yu tanıma fırsatı bulur. Romanlarında konuları kahramanlarının birinin ağzıyla yazan Güntekin’nin; kahramanları arasında öğretmenler, memurlar, doktorlar ve subaylar önemli bir yere sahiptir.
Hikâyeciliği Roman Yönünü Geliştirdi
Reşat Nuri Güntekin’in romancılığının gelişimine katkıda bulunan en önemli etken, yazarlığının ilk dönemlerinde yazdığı hikâyeleridir. Hikâyelerin çoğu mizahi kalemle, toplumsal ve bireysel sorunları anlatan bir tarzda yazılmıştır.
Kuvvetli Sosyal Tenkit Yapar
Reşat Nuri, sorunları ılımlı mizahi bir üslupla anlatan gerçekçi bir yazardır. İnci Enginün ondan şöyle bahsetmiştir: “Reşat Nuri, şüphesiz ki toplumu, eğitim dünyasını ve dar dünyaları, sade yaşayışları içine hapsolmak zorundaki insanları en iyi anlatan yazardır. Birçok eserinde çok kuvvetli bir sosyal tenkit bulunur. Fakat ilk okuyuşta, okuyucunun bu cephesini hemen fark etmemesi mümkündür. Zira Reşat Nuri en derin ve hassas yaraları deşerken bile, okuyucusunun anlık tepkisini uyuşturan bir atmosfer oluşturur. İnsanı bilen, tanıyan ve zaaflarından dolayı insana acıyan yazar, okuyucusundan bu insanı kabul etmesini ister.”
Dudaktan Kalbe
Reşat Nuri Güntekin
Yazarın yayımlanan dördüncü romanı “Dudaktan Kalbe”nin, ilk baskısı 1924 yılında “İkbal Kütüphanesi” tarafından yapılır. Çalıkuşu romanının ardından bir aşk romanı olarak yayımlanan bu eserde yazar, sıkıntılar içinde geçen bir dönemin ardından yakaladığı şöhret ile hayata karşı değişen Hüseyin Kenan karakterinin hikâyesini ele almıştır. Bir aşk hikâyesini konu alan romanda kurguyu, Hüseyin Kenan ve Lamia arasındaki “Aşk” kavramının getirdiği çatışmalar ve duygular oluşturur. Romanın kurgusunun temeli, aşk kavramının iki farklı kahramanda farklı şekilde yaşanmasıdır.
Bir Kadın Düşmanı
Reşat Nuri Güntekin
Yazarın, kitap haline gelmeden gazetede tefrika edilen eserlerinden biri olan “Bir Kadın Düşmanı” adlı romanı 1927 yılında İstanbul’da “Yeni Matbaa” tarafından basılır. Güntekin’in yazdığı yedinci romanı olan “Bir Kadın Düşmanı” aslında ilk yazdığı fakat sonradan yayımladığı “Harabelerin Çiçeği” romanının olay bakımından aynısı gibidir. Güntekin, bu romanın bir Fransız yazarından esinlendiğini itiraf etmiştir.
Mektup-Roman Türü
Romanın iç kapağında parantez içinde “Çirkinin Romanı” adı yazılıdır. Yazar, romanın başkahramanları olan Sara ve Ziya’nın duygu ve düşüncelerini mektupları ile anlatarak kurguyu oluşturmuştur. Roman iki bölümden oluşur; birinci bölümde Sara’nın mektuplarını, ikinci bölümde Ziya’nın mektuplarını okuruz. Sara karakteri tarafında dış güzelliğinin getir diği kibir ve ukalalıkla, bir kadın düşmanı olarak bilinen Ziya’nın felakete sürüklenen ölümünü konu alınır.
Leyla ile Mecnun
Reşat Nuri Güntekin
Leyla ile Mecnun, Reşat Nuri Güntekin’in birçok hikâyesinin toplandığı kitabıdır. Eserde, “Leyla ile Mecnun, Bir Sahtekârlık Davası, Başkasının Eliyle, Masum Bir Hile, Çocuk Kavgası, Gamsızın Ölümü, Bir İntihar Şakası, Sönmüş Ocak, Gurur, Nikah Yüzüğü, Bir Gümrük Kaçakçılığı, Sahte Banknot, Hırsız, Eski Bir Gazeteci, Mukaddes Hatıra, Minyatür, Havva Yenge, Karakolda, Eski Hatıra” adlı kısa hikâyelerin yanı sıra birkaç oyun da yer alır. Sevgi, aşk, aile ilişkileri, iletişim, dostluk gibi konular, incelikle işlenerek hikâyeler içinde yer bulmuştur.
Romantik-Gerçekçi Üslup
Reşat Nuri Güntekin, sade bir dille kaleme aldığı eserlerinde özgün üslubu, anlaşılır ifadeleriyle, döneminin yanı sıra günümüzde de severek okunan yazarlar arasındadır. Romantik-gerçekçi üslubu ön planda olmasına rağmen eleştirel-gerçekçi üslubuyla kaleme aldığı eserleri de başarılı bulunmuştur.
Başarılı Bir Gözlemci
Küçük yaşlarda okuduğu kitapların, yazarlığına önemli bir katkısı olmuştur. Anadolu’da gezdiği, gördüğü, tanıdığı, öğrendiği her şeyi eserlerine yansıtan yazar, çoğu eserinin mekânı olan Anadolu’yu da gerçekçi bir tarzda ortaya koymuştur. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Reşat Nuri, günümüzde de okundukça değeri artan yazarlardan biridir.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı