Necdet Subaşı: Kahramanlarımı hayallerimde canlandırıp yaşatmayı pek severim

Merjam Yazar: Merjam 28 Temmuz 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

“Akademik okumalarda yalnızlığa ihtiyacım oluyor ama dünyanın en karmaşık en kompleks edebi ürünlerinde bile yalnızlığı asla aramam. Ben okumaktan çok yazarken sessizliğe ihtiyaç duyarım. Yazarken beni bocalatan tek şey etrafta beni kendi hikâyemden koparan şeylerdir.”

Necdet Subaşı: Kahramanlarımı hayallerimde canlandırıp yaşatmayı pek severim

 

Din sosyoloğu Dr. Necdet Subaşı. Lisans ve yüksek lisansını Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı. Doktorasını ise Selçuk Üniversitesi’nde din sosyolojisi alanında yaptı. Farklı üniversitelerde öğretim görevlisi olarak vazife alan Subaşı, 2016-2018 tarihleri arasında başbakan danışmanlığı yaptı.

 

“Filmi yapılan kitapların özünü kaybettiğini düşünüyorum. Kitap benim için bambaşka. Dostoyevski’nin de Tolstoy’un da kült kitaplarını sinemada izledim ama benim şimdiki evrenimde onlardan hiçbiri kitaplardaki hissettiklerimi vermedi. Kitabı, ondaki olayları, aktörleri benden başka birinin canlandırmasına tahammülüm yok galiba.”

 

Çağdaş Türk düşüncesi, Türk modernleşmesi ve din, Alevi modernleşmesi, yurt dışındaki Türk göçmenler konuları üzerine çalışan Necdet Subaşı’nın kitaplarından bazıları şöyle: “Türk Aydınının Din Anlayışı”, “Kutsanmış Görüntüler”, “Öteki Türkiye’de Din ve Modernleşme”, “Alevi Modernleşmesi”, “Ara Dönem Din Politikaları”, “Din Sosyolojisi”, “Tedavüldeki Kitaplar & Kritik Öyküler”, “Kamusal Maneviyat”, “Gelince Söylerim”

 

 

 

Şu an başucu kitaplarınız hangileri? Döne döne okuduğunuz kitaplar var mı? Tabii niçin bu kitaplar?

 

Bugünlerde en çok tamamlanmamış çalışmalarla baş başayım. Onları bir an önce bitirmek istiyorum. Elimin altında daha çok günlükler ve hatırat kitapları var. Esed’in, Mevdudi ve Ortaylı’nın biyografilerini okumak istiyorum. Bu vesileyle nerden nasıl bir merak ve ilgi bilmiyorum, çalışmalarını yakından takip ettiğim yazar ve düşünürlerin varsa kişisel hatıraları onları topluyorum. Bir okuma programından söz etmek gerekirse şimdilik önceliğim onlar. Hüseyin Su’nun “Takvim Yırtıkları”nı yeni tamamladım. Hüseyin Su sayesinde bir dönemin üstatlık sistemini, dini dünya görüşünün evrimini ve tabii ki bugün kabul edilmesi imkânsız bir ilişkiler ağını görmüş ve gözlemlemiş oldum. Ama dedim ya şimdi öncelik yarım kalmış kitaplarımı tamamlamak.

 

 

YAZARKEN SESSİZLİĞE İHTİYAÇ DUYARIM

 

 

Çalışırken, yolculuk yaparken veya okurken ne tür müzikler dinlersiniz?

 

Bizim kendi müziklerimiz her zaman favorim. Ruh hâlim dinleme tercihlerimi etkiliyor. Batı müziğine aşina değilim ama dinlemeyi ihmal etmem. Türk halk ve sanat müziği asla es geçmediğim türler. Ancak yine de derin konsantrasyon gerektiren durumlarda tek tercihim enstrümantal müzik. Beni yoğunlaştığım her neyse ondan uzaklaştıran her şeye mesafeliyim. Müzik bile beni o mecrada tuttuğunda anlamlı. Bugünlerde dönüp dolaşıp dinlediğim bir şarkı var ki İsmet Özel, onun giriş mısralarını muhteşem şiirlerinden birinin başına yerleştirmeyi akletmiş ve bu nedenle de çok güzel bir iş yapmıştır: “İçimden şu zalim şüpheyi kaldır…” Dinlemek isteyenlerin Müzeyyen Senar’ın yorumunda karar kılacaklarından şüphem yok.

 

 

Nasıl okumayı severseniz? Sizin için ideal bir okuma biçimi ve ortamı var mı?

 

Genelde okumalarımı ofiste yaparım ve mümkünse bunun için sabah vakitlerini tercih ederim. Öğleden sonraları pek fazla müsait olmuyorum. Akşam kendime yazdığım şeyler için mükemmel birer fırsat alanlarıdır. Kalabalıkta da gürültülü ortamlarda da okuyabilirim. Yatarak okuyamam, eğer bir kitaba yoğunlaşacaksam kendi şartlarımı da oluşturmak isterim. Nezih bir mekân, kendimi fazlasıyla rahat ve dingin hissedebileceğim bir ortam. Akademik okumalarda yalnızlığa ihtiyacım oluyor ama dünyanın en karmaşık en kompleks edebi ürünlerinde bile yalnızlığı asla aramam. Ben okumaktan çok yazarken sessizliğe ihtiyaç duyarım. Yazarken beni bocalatan tek şey etrafta beni kendi hikâyemden koparan şeylerdir. Şimdi artık çoklukla kitapları tablet üzerinden okuyorum. Güzel ve hatırı sayılır bir dijital kütüphanem var. Yine de kitabın bizatihi kendisinden aldığım tadın tablette asla olmadığını itiraf etmek isterim.

 

 

 

Arayıp da ulaşamadığınız veya çok zor bulduğunuz kitaplar var mı?

 

Mutlaka var. Ama sonunda ulaşabiliyorum, zor olmuyor. Eskiden çok zorlandığım kitaplar oldu ama şimdi sanırım şartlar daha kolay ve kitaba erişim konusunda pek fazla sıkıntı duymuyorum. Hoş ortalıkta görünmeyen kitaplarla da pek işim olmaz. Kitaba 15 yaşından beri yakın olduğum için onlardan her birinin doğumuna şahitlik etmiş gibi bir hisle kitaba bakıyorum.

 

 

Okurken “Bunu ben yazmalıydım” ya da “Tam da beni anlatıyor” dediğiniz kitaplar oldu mu?

 

Tabii ki çok. Özellikle sosyal bilimlerde bizim uluorta seslendirdiğimiz düşüncelerin bir türlü ciddiye alıp kayıt altına alınmamış olmasından duyduğum rahatsızlık çoktur. Bunları ben de söyleyebilirdim dediğim çok ama işte durum ortadadır ve yazarımız görüşlerini ciddiye almış, kayıt altında bize ulaştırmayı başarmıştır. Bize de yanmak ve üzülmek düşmüştür.

 

 

KAHRAMANLARIMI HAYAL ETMEYİ SEVERİM

 

 

Filmi yapılsaydı mutlaka izlerdim dediğiniz roman, hikâye, tarihi olay ve şahsiyet var mı?

 

Filmi yapılan kitapların özünü kaybettiğini düşünüyorum. Kitap benim için bambaşka. Dostoyevski’nin de Tolstoy’un da kült kitaplarını sinemada izledim ama benim şimdiki evrenimde onlardan hiçbiri kitaplardaki hissettiklerimi vermedi. Kitabı, ondaki olayları, aktörleri benden başka birinin canlandırmasına tahammülüm yok galiba. Kahramanlarımı hayal etmeyi, hayallerimde canlandırıp yaşatmayı pek severim.

 

 

Ailece okuduğunuz veya bilhassa çocuklarınıza okuttuğunuz kitapları soralım bir de?

 

Bugünlerde bizimkiler Zweig’in kitaplarını hatmetme derdinde. Çoğunu ben de okudum. Onlar biraz da benim reklamlarıma kandılar ama memnun gözüküyorlar. Okuduğum kitapları onlara da duyurmayı çok severim. Tek sıkıntı, hemen her tarafını çizerek okuduğum kitapların onlarda bir görüntü kirliliği yaratması. Doğrusu ben de başkalarının çizdiği ya da not aldığı kitapları okurken yazardan çok benden önce okuyanın ruh iklimine kilitlenirim. Yorucu bir okuma tarzı.

 

 

Genellikle tatil nazarıyla bakılan yaz ayları başladı, siz nasıl dinlenmeyi tercih edersiniz?

 

Yazın çocuklarla olmak değerli. Benim için yaz da tatil de yolculuklar da bir telafi ortamı olarak görülür. Okumanın mevsimi yok, elimdeki kitaplar için ne bir onaya ne de bir yönlendirmeye ihtiyacım var ama yine de yaz geldiğinde daha çok bizimkilerle beraber olmanın yollarını ararım. Çünkü ben de zihnim de kalbim de bütün bir yıl fena halde yorulmaktadır.

 

 

Kitaplarınızı nereden temin edersiniz?

 

Kitapçıdan da alırım internetten de. Son zamanlarda ancak haftada bir uğrayabildiğim birkaç kitabevinde aradığım her şeyi kolayca bulabiliyorum. Liman sık uğradığım bir yer, Birleşik’i asla unutmam. Benim için her ikisi de dostlarıma kolayca rastlayabileceğim birer mekân olarak oldukça değerli. Bu arada geniş kitap listeleriyle tanışmak için de fuarları kollarım. Onları ucuz diye değil toplu halde bir arada görmenin emsalsiz zevkini yaşamak için.

 

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio