Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
“Ya iyi niyetli zengin bir iş adamı fakir bir köylü ile dalga geçseydi ve alt etseydi ne hissederdiniz?”
Şimdi size bir soru. Recep İvedik serisi ile Kemal Sunal filmleri arasında benzerlikler olduğunu söylesem, beni hangi pozisyonda döversiniz? Döveceğiniz kesin, orasını anladık. Merak ettiğim beni ne ile dövmeyi arzuladığınız? Siz beni döveceğiniz araç ve gereçleri düşünürken, ben de sizi Kemal Sunal ve Recep İvedik filmleri arasında bir gezintiye çıkaracağım. Kulağa siyasi veya ırkçı bir tabir olarak gelse de beyaz adam tokatlamanın ne demek olduğunu aslında hepimiz biliyoruz.
Kendini beğenmiş, zengin bir züppenin, aşağıladığı köylü tarafından dövülmesi veya zorbalık yapan bir fabrikatörün, iyi niyetli bir işçi tarafından tokatlanması. İşte tam olarak bu olan beyaz adam tokatlama formülü, 40 yıl önce Kemal Sunal filmlerinde kullanıldığı gibi bir süredir Recep İvedik serisi başta olmak üzere birçok filmde de kullanılmaya devam ediyor. Konuyu biraz daha açacak olursak bu tür filmlerde mekanizma şöyle işliyor; baş karakterimiz hırçın, mülayim, asi veya kaba olabilir. Fakat iyi niyetlidir. Baş karakterin temiz kalpli olduğunu anlar, karakteri severiz. Karakteri sevdiğimizde film, amacının büyük bir kısmına zaten ulaşır. Bizler, kendimize yakın bulduğumuz veya olmak istediğimiz karakteri ekranda gördüğümüzde karaktere yakınlık hissederiz. Tıpkı hayattaki gibi. (Yakın arkadaşlarınızın birçok yönden size benzediğini farketmemiş miydiniz yoksa?) Bunun yanında, başka bir karaktere ise gıcık olmamız istenir. Bu karakter, statü olarak daha yüksek, belki daha kültürlü veya daha zengindir.
İşte bu beyaz adamdır. Beyaz adam, genellikle iş adamı, fabrikatör, genç bir züppe veya mafya babası gibi karakterlerdir. Çoğumuz fabrikatör, iş adamı veya mafya babası olmadığımızdan, karakterle kendimizi eşleştiremeyiz ve ona gıcık olmaya başlarız. İnsanlar kendilerine benzemeyen karakterleri genellikle sevmezler. Kötülük yapmasa bile konuşma tarzının ve tavırlarının halktan daha farklı olması, o karakterden uzaklaşmamıza yeter. Hele bir de başrol oyuncumuza bir kötülük yapacak gibiyse vay haline…
İçten içe, sevdiğimiz o adamın bu beyaz adamı alt etmesini istemeye başlarız. Çünkü bu bizim de kendi savaşımız ve kendi hayatımızda olmasını istediğimizdir. Filmin sonunda ise bu bir şekilde gerçekleşir, baş rolümüz kazanır ve seyirci bundan haz duyar. Recep İvedik karakterinin, iş adamlarını bile filmlerinde alt etmesi veya onlarla dalga geçmesi orta direk seyircinin içini rahatlatır ve güldürür. Yıllar önce Şaban’ın iş adamlarını, gazino krallarını, fabrikatörleri dalga geçe geçe alt ettiği gibi…
Peki, beyaz adam sadece kötü niyetli mafya babaları ve fabrikatörler midir?
İşte bu noktada daha ilginç bir durum karşımıza çıkıyor. Orta direğin pek aşina olmadığı bir dille konuşan entellektüel kesim, bizim güzel vatandaşlarımızın büyük bölümüne fazla ‘fularlı’ geliyor. O fularlı entelleri de görür görmez şımarık, züppe olarak düşünebiliyor ve onlarla da dalga geçmek istiyor.
İşte bu entellere de gereken cevabı Recep İvedik verdiği için en çok izlenen filmler arasında yer alıyor. Şimdi beni ne ile döveceğinize karar verdiyseniz, size son bir sorum olacak.
Ya iyi niyetli zengin bir iş adamı, fakir bir köylü ile dalga geçseydi ve alt etseydi ne hissederdiniz? O filmi sever miydiniz? O filmi yazanı, çekeni ne ile döverdiniz?
Emin Murat KILIÇ
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı