Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
"İnsanların şehrin parlak ışıkları altında, gökyüzüne bakarak ilham almalarını beklemek doğrusu pek gerçekçi değil. Ancak şehirden ve ışıklardan uzak bir ortamda, gece gökyüzüne bakmak kişiye tarif edilemez duygular yaşatıyor.”
Twitter’da gerçek kimliğini saklı tutarak; kâinatı anlamak ve dahi anlatmak için fizik ve astronomi üzerinden ve pek çok twitter kullanıcısı tarafından beğenilen ve takip edilen paylaşımlar yapan @lagaribey’le astronomi, uzay bilimleri alanındaki ilgisi ve bu ilgisini sosyal medya ile birleştirme fikri süreci üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. @lagaribey, “Bu alanlardaki bilgim, tamamen merak ve öğrenme isteğiyle alakalı. Özellikle ilk teleskobumu almamın bu konulardaki merakımın artmasında büyük rolü var.” diyor.
Lagaribey kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Anonimlik durumu nedeniyle gerçek kimliğimi paylaşamıyorum ancak şöyle söyleyebilirim: Bilim, mühendislik ve teknoloji konularına meraklı, öğrenmeyi seven, son 5 yıldır da Ankara’da yaşayan biriyim. Twitter’da çoğu kişi hocam diye hitap ediyor ancak akademisyen değilim, özel bir firmada üst düzey yönetici olarak görev yapıyorum.
TAMAMEN MERAK VE ÖĞRENME İSTEĞİ
Evren, uzay, fizik yasaları, gezegen sistemleri ve daha bir sürü konuda bilgiler vermekte ve floodlar yayımlamaktasınız. Bu ilginiz nasıl başladı? Sizi astronomi ve uzay bilimleri alanında uzmanlaşmaya yönelten ne oldu?
Geçmişte uzay teknolojilerine dair bir takım projelerde görev almış olsam da astronomi ve uzay bilimleri alanında uzman değilim. Bu alanlardaki bilgim, tamamen merak ve öğrenme isteğiyle alakalı. Özellikle ilk teleskobumu almamın bu konulardaki merakımın artmasında büyük rolü var. Mesela, Satürn’ün halkalarını canlı olarak görmem beni çok etkilemişti. Neden halkaları eğik duruyordu, nasıl oluşmuşlardı, Dünya’da niye yoktu, niçin sarı renkli görünüyordu?
Diğer yandan geçmişte mühendislik ve teknolojinin hemen her alanında, farklı pozisyonlarda çalışmış olmam, bazı projelerin nasıl yapılabileceği konusunda ciddi kafa yormamızı ve o olandaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri araştırmamızı, yakından takip etmemizi gerektiriyordu. Bu nedenle yaptığım ve yapmakta olduğum işlerin bu birikime önemli katkısı oldu ve hâlâ oluyor. Bu sürece katkı sağlayan son faktör ise kitaplar. Farklı alanlarda kitap okumayı seviyorum ve hemen her gece uyumadan önce birkaç sayfa kitap okuyorum.
Akademik eğitiminizi bu alanda mı aldınız?
Akademik eğitimim tamamen mühendislik üzerine. Sosyal medyada İTÜ mezunu olduğumu paylaştığım için burada yazmakta sakınca görmüyorum. İTÜ’den doktora seviyesinde mühendislik eğitimim var, ancak astronomi ya da uzay alanında bir eğitim almadım.
PAHALI BİR HOBİ
Kendi çektiğiniz gezegen ve meteor fotoğraflarını paylaşıyorsunuz. Tüm bunlar için hangi araç ve ekipmanları kullanıyorsunuz? Ve bunların hepsine sahip misiniz?
Uzay fotoğrafçılığı zor, büyük sabır ve emek isteyen, biraz da pahalı bir hobi. Çünkü Samanyolu’nu fotoğraflayacağınız lens ile gezegenlerin fotoğrafını çekemezsiniz, benzer şekilde gezegen için kullandığınız makineyi, bulutsu ya da nebula fotoğraflarında kullanamazsınız. Bu nedenle hemen her biri için ayrı makine ve ekipmanlara ihtiyaç var. Bende makine olarak Sony A7S, astronomi için özel modifiye edilmiş Canon 6D, özellikle Ay ve Güneş fotoğrafları için Nikon P1000 var. Bunların haricinde teleskopla kullanılabilen ZWO ASI224MC ve Atik 428EX CCD kameralar var. Teleskop olarak Stellarvue SVQ86, kundak olarak ise teleskopta Atlas EQ-G, DSLR makinelerde Ioptron kullanıyorum.
Peki, bu çalışmalarınızı sosyal medya ile birleştirme fikri nasıl oluştu? Sosyal medyanın bu çalışmalarınız üzerindeki etkisi ne oldu?
Sosyal medyada bulunma amacım, bir yerlerde görüp beğendiğim ya da önceden bildiğim bir takım bilgileri insanlarla paylaşmaktı. İlk başlarda paylaştığım şeyler daha genel konulardı, ancak zamanla insanların gökyüzüne meraklı olduğunu fakat bu konuda Türkçe kaynakların ve paylaşım yapanların neredeyse olmadığını fark edince, uzay ve evren konularında daha fazla paylaşım yapmaya karar verdim. Paylaşım yaptıkça insanlardan gelen isteklere göre içeriği, özellikle floodları (bilgisellerini) şekillendirmeye başladım. Zamanda yolculuk, Göbeklitepe, teknoloji firmalarının bizim verilerimizi nasıl kullandığı, teleskop seçimi, Sirius gibi floodlar tamamen bu isteklerden kaynaklı paylaşımlardı. Diğer yandan bu tarzlardaki bir floodu hazırlamak için bazen günlerce, zamanda yolculuk gibi daha teknik konular için bazen haftalarca çalışmam gerekebiliyor. Dolayısıyla sosyal medyanın bir yandan da benim öğrenme sürecime ciddi bir katkı yaptığını belirtmem yanlış olmaz.
Görünenin Ötesinde Bir Gerçeklik
Gündelik hayatı algılamak açısından fizik bilgisine sahip olanlarla olmayanlar arasındaki en temel fark nedir?
En temel fark, sanırım görünenin ötesinde bir gerçeklik olduğu bilinci. Kişi, bu gerçekliği hiçbir zaman göremeyecek, yaşamayacak olabilir ancak bu gerçekliğin var olduğu bilgisi, kişiye farklı alanlarda pek çok şey ifade edebilir. Mesela, zamanda yolculuk konusu. Bu yolculuğun, nispeten yakın zamanda yapılan deneyler ve çalışmalarla mümkün olduğu ortaya çıktı. Bu bilgiyi öğrenmek bazı kişilerde hiç etki yapmayabilir, ancak bazılarında mesela gençlerde, fiziğin ilgili alanlarında çalışıp kariyer yapmak, yeni keşifler yapmak isteği uyandırabilir. Bazılarında ise dini inançlarının kuvvetlenmesi şeklinde karşılık bulabilir.
Gözlemlerinizi yaparken belirleyici unsur ne oluyor sizin için?
İlk başlarda daha çok gezegenleri gözlemlerdim, sonra yıldız kümelerini incelemeye, sonra da bulutsulara bakmaya başladım. Bugünlerde en çok baktığım şey ise Güneş lekeleri. Gökyüzü gözlemciliği benim açımdan tamamen bir hobi olduğu için merakım beni nereye yönlendirirse, oraya bakıyorum.
Gözlemleriniz sırasında ne görüyorsunuz? Neler hakkında fikir veriyor size bu gözlem süreçleri?
Gözleme göre değişiyor ama ilk defa gördüğüm çoğu şey, doğal olarak şaşkınlığımı artırıyor. Bu şaşkınlığa neden olan şeyler, bazen gördüğüm şeyin güzelliği, bazen büyüklüğü, bazense olayın kendisi olabiliyor. Tüm bunları gördükçe evrenin ne kadar büyük ve güzel olduğu aklınıza geliyor, ancak diğer yandan da sormadan edemiyorsunuz, acaba oralarda birileri var mı?
MÜSLÜMAN ÂLİMLERİN ASTRONOMİYE ÖNEMLİ KATKILARI
Ülkemizde astronomi ve uzay bilimi alanında geçmişten günümüze yaşanan gelişmeler göz önün alındığında İslâm âlimlerinin bu alandaki katkılarını nasıl değerlendirirsiniz? Bu alanda etkisi altında kaldığınız geçmişten veya günümüzden isimler var mı?
Abbasilerden Osmanlılara kadar geçen devirde, Müslüman âlimlerin astronomiye çok önemli katkıları olmuş; rasathane kurulumundan gök cisimlerinin hareketine, yeni keşiflerden yazdıkları eserlere kadar pek çok çalışma yapmışlardı. Bu bağlamda Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Takiyüddin, İbn Heysem ve İbn Firnas gibi isimler, bugünkü modern astronominin gelişmesinde temelleri olan önemli şahsiyetlerdir. Diğer yandan pek çok tarihçi, Takiyüddin’in 1579’da İstanbul’da kurduğu ve o dönemin en büyük rasathanelerinden biri olarak kabul edilen merkezin 4 yıl sonra yıkılmasını, Osmanlı’nın bilimde gerileme döneminin başlangıcı olarak kabul eder.
Şehirden Uzak Bir Yerde Gökyüzüne Bakın
Astronomi ve uzay bilimi alanlarıyla ilgili kişilere ne gibi önerilerde bulunursunuz? Bu alanda bilgi ve yetkinlik sahibi olmak için ne gibi disiplinleri takip etmelerini önerirsiniz?
Işık kirliliği nedeniyle gökyüzündeki yıldızları artık neredeyse göremiyoruz. İnsanların şehrin parlak ışıkları altında, gökyüzüne bakarak ilham almalarını beklemek, doğrusu pek gerçekçi değil. Ancak şehirden ve ışıklardan uzak bir ortamda, gece gökyüzüne bakmak kişiye tarif edilemez duygular yaşatıyor. Bu nedenle âcizane tavsiyem, mutlaka bu tecrübeyi yaşayın. Bir yaz gecesi, şehirden uzak bir yerde gökyüzüne bakın: Önce ne kadar çok yıldız olduğuna şaşıracaksınız, sonra gördüklerinizi anlamlandırmaya çalışıp kendi kendinize sorular soracaksınız. Şu yıldız neden çok parlak, bunun ismi ne, bu yıldızlar şu şekle benzemiyor mu gibi.
Bu tecrübeyi yaşadıktan sonra bir dürbün ya da teleskop almak önemli, çünkü Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in yavruları gibi etrafında gezen uydularını başka türlü göremezsiniz. Tüm bunları yaparken bir yandan da gökyüzüne ve evrene dair okumalar yapmak; hem ufkun genişlemesi hem de olayların daha iyi anlaşılması kapsamında önemli. Diğer yandan astronomi ve uzay alanında çalışmak isteyen gençlerin çok disiplinli alanlarda kendini yetiştirmesi gerekiyor. Özellikle fizik ve matematik gibi temel alanların üzerine, yazılım ve donanım geliştirme gibi teknolojik kabiliyetlerin eklenmesi bu işin olmazsa olmazlarından.
YANIMDA MUTLAKA KİTAP TAŞIRIM
Tüm bunların yanında iyi bir okur musunuz? Mesela bir başucu kitabınız var mı?
Sanırım öyle söylenebilir, çünkü kitap okumayı, kitaplarla zaman geçirmeyi seviyorum. Pek kayıt tutmuyorum ancak yılda yaklaşık 50 civarında kitap okuyorum. Hem fiziki olarak hem de telefon ve tablet gibi cihazlarda dijital olarak mutlaka yanımda kitap taşıyorum. Bu kitapların konusu çok değişebiliyor; dünya edebiyatından Türk edebiyatına, popüler bilimden psikolojiye ya da tarihe kadar pek çok alanda olabiliyor. Başucu kitabım diyebileceğim bir kitap yok ancak Tanpınar’ın, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” gibi çok sevdiğim kitaplar var.
Okurlarımıza astronomi ve uzay bilimi alanında, okuyabilecekleri, bilgi edinebilecekleri tavsiye kitap isimleri istesek sizden?
Herkese hitap eden bu alandaki kitaplardan; “Yıldızlar Altında Bir Yıl”, “Evrenin Dokusu”, “Kozmoz”, “Uzayın Sırları”, “Bir Bakışta Evren”, “Hiçbir Fikrimiz Yok” gibi kitapları önerebilirim.
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı