Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!
Kadınların yaşamın her boyutunda erkekle yan yana, beyin beyine daha iyi bir gelecek için yolunun açılması, teşvik edilmesi “Daha iyi bir ülke, toplum” hayalleri için mutlaka ama mutlaka desteklenmesi gereken hayati bir mesele!..
Hani meşhur bir bilmece vardır; Mert ve babası trafik kazası geçirir. Mert’in babası ameliyata giremeden ölür. Mert ameliyata girerken onu ameliyat yapacak olan doktor, “Ben bu ameliyatı yapamam, çünkü bu benim oğlum.” der.
Sizce bu nasıl olur?..
Aranızda kaç kişi durakladı, kaçınızın kafası karıştı ve yanıtı şıp diye veremedi bilemem ama bu bilmecenin sorulduğu çoğu ortamda (yurtiçi, yurtdışı ), hemencecik “Çünkü doktor Mert’in annesidir.” diyen pek çıkmıyor (eğer yanıtı önceden bilmiyorsa).
Sebep; kafamızdaki doktor görselinin erkek olarak kodlanmış olması ve birçok diğer meslekteki gibi doktorların, özellikle de cerrahların çoğunun erkek olabileceği ön kabulü…
Ön Yargılar Kırılıyor, Algılar Değişiyor…
Son yıllarda gelişen teknolojiler, sistemler, araçlar sayesinde “Kas yani erkek gücüne” dayalı işlerin önemi azalırken, “Erkekler daha üstündür, çünkü fiziken daha kuvvetlidir” algısı da düşüşe geçiyor.
Öte yandan bilimsel araştırmalar da zaten, kadınların doğaları gereği;
Tüm bunlara bir de yine teknolojik gelişmelerin her iki cinse ait tüm engelleri ve üstünlükleri ortadan kaldıran kolaylaştırıcı, eğitici, öğretici, bilgi ve olasılık dolu etkisi eklenince…
Biz Yorulmuştuk Zaten, Artık Sıra Sizde!..
Şöyle bir bakın etrafınıza… Kadının daha yüksek gelir elde ettiği ya da sadece kadının eve para getirdiği, erkeğin daha pasif olduğu veya tamamen evde oturduğu aile modelleri ne kadar artmaya başladı. Eve erkek kardeşlerinden daha fazla para getiren, her alanda çalışan, üreten cabbar kızların sayısı ne kadar çoğaldı…
Çoğaldı çoğalmasına da kültür, eğitim düzeyi ne olursa olsun, kadınların üzerindeki “Kadınsı görevlerde ve annelik” sorumluluklarında bir azalma gözlenmezken, bütün gün evde otursa da kadına atfedilen işleri yapan erkeğe de pek rastlanmadı.
Yani gelişmeler biraz çarpık şekilleniyor. Kadın hâlâ eski sorumluluklarını taşırken, erkekler hala “Biz erkeğiz, kadın işi yapmayız, kadın gibi davranamayız”a takılı kalırken, kadınlar eşitsiz durumlarının üstüne bir de para kazanmak, iş hayatında yükselmek vb. ekstra yüklerin altına giriyor. Eşitleniyoruz derken aslında kadınlar daha fazla ezilmeye, yorulmaya başlıyor sanki…
O HÂLDE TÜRKİYE’MİZDEN BAZI İLK’LERİ PAYLAŞALIM, ANALIM, HEYECANLANALIM;
Peki Yılmalı mıyız?
Kadın-erkek eşitliği yolunda yukarıdaki gibi yeni tip engeller, çukurlar oluşmaya başlasa da üstünden atlayan, etrafından dolaşan az sayıdaki model ve eşitliğin sağlanması hâlinde meydana gelen olumlu sosyoekonomik örnekler insanların umutlarını ayakta tutuyor, çabaları sürdürüyor.
Aslında antropoloji ve tarih derinlemesine incelendiğinde sürekli karşımıza “Her başarılı ve başarısız durumun ardında bir kadın vardır” sonucu, örnekleri ile çıkıyor. Açıkça olmasa da yaşananlar aslında kadınların tarih boyunca önemli, kilit olaylarda, geri planda da olsa daima belirleyici rol oynadığına işaret ediyor. Hâl böyle iken bundan sonrasında yani pek de uzak olmayan gelecekte “Öncelikle” iki cinsin eşitlenme yolculuğuna daha da umutlu bakılabiliyor.
“Öncelikle” dedim çünkü gelecekte kadın-erkek-çocuk-genç eşitliğinin de ötesinde, farklı cinsiyet tariflerinin, ilişki, aile modellerinin ve teknolojik cihazların dahi tüm yaşamsal boyutları baştan aşağı değiştireceği çağların arifesindeyiz.
Kötü Örnekleri Fırsat Bilip, Cam Tavan Döşemeye Devam Etmeyelim!
Kısacası hepimiz gelecekte, tüm olumsuz örneklere, engellemelere, beceriksizliklerimize, düşmelerimize-kalkmalarımıza rağmen tepe noktalarda, strateji, vizyon geliştiren karar verici, dönüştürücü, belirleyici rollerde, pozisyonlarda çok daha fazla “İyi veya kötü” şeyler yapan kadın liderler ve yöneticiler göreceğiz. Ancak her hâlükârda mutlaka olumsuz kadın örnekler de olacaktır. Tıpkı feci erkekler gördüğümüz gibi… Umarım, dilerim ki “İyi”ler çoğunlukta olur ve kötü örnekler abartı için ve hâlâ cam tavanlar döşemek olarak kullanılmaz, kullanılmamalı…
Ülkelerin, kurumların ve ailelerin kaderini belirleyen kadın beyinlerin artması artık önlenebilir bir durum değil. Kadınların yaşamın her boyutunda erkekle yan yana, beyin beyine daha iyi bir gelecek için yolunun açılması, teşvik edilmesi “Daha iyi bir ülke, toplum” hayalleri için mutlaka ama mutlaka desteklenmesi gereken hayati bir mesele!..
Kısacası “Olabilir, Öyle de Bakabiliriz, Neden Olmasın?” Dediğimiz Yıllardayız…
Hâlen kadın enerjisinin yükseldiği, kadınların ve erkeklerin olan bitenin farkına varmaya, o şekilde de bakabiliriz, olabiliriz demeye başladığı geçiş dönemindeyiz.
Henüz geleceği değiştirecek güçte aksiyon başlamadı. Ancak ufak da olsa adımlar atılmaya, cılız da olsa denemeler yapılmaya başlandı (İskandinav ülkeleri hariç tabii… Oralarda kadın ve erkeklerin iş ve sosyal hayata katılımı neredeyse eşitlenmek üzere).
Bu açıdan bakınca dünyada ve ülkemizde dönüşümsel iyi, olumlu etki yaratmış kadın öykülerinin paylaşılması ve geniş kitleler tarafından öğrenilmesi süreci hızlandıracaktır. Özellikle bilim, teknoloji, sanat ve sporda, tabii ki ekonomide en az erkekler kadar hatta onlardan da fazla güç, başarı sergilemiş kadın örneklerinin, erkeklerin kontrolündeki medyadan sıyrılıp, geniş halk kitlelerine sızması ve yayılması her şeyi daha eşit ve dünyayı, ülkemizi, ailelerimizi daha yaşanır hâle getirecektir.
Yukarıdaki ve burada yer almayan yol açıcı ilk’ler, cesur kadınlar ve onlarla omuz omuza çalışan cesur erkekler, sonraki yıllarda pek çok kadına, farklı meslek, iş alanlarında olmaları için başlatıcı oldular kuşkusuz. Hepsine minnettarız.
Şimdi bu ilklere daha çok “Bilim, teknoloji, sanat ve spor” alanlarında geleceğin ilk’lerini yapan, icatlarla, başarılarla, üretime aktif olarak katılan kadınlar eklememiz lazım. Yepyeni ufuklar gösteren güzel örnekler yaratmamız şart!..
Kısacası, hayata dair her alanda kadın ve erkek ne kadar çok yan yana, eşit ve paylaşımcı olabilirse o kadar çok “Daha iyi bir gelecekten” söz edebiliriz. Aksine bir durum her şeyi daha da olumsuza taşır. Çünkü erkeklerin doğmasını, dünyaya gelmesini sağlayan kadınları aşağılayan, onu baskılayan, varmış gibi ama yok sayan bir iddiayı, duruşu, tercihi sürüklemeleri doğaya ve her türlü dine, inanca aykırıdır. Bu samimiyetsizliğin, etik/ahlak dışı durumun ve haksızlığın sürmesi mümkün değildir.
Tüm insanlık olarak şunu görmeliyiz; ya kadın erkek eşitliğini her manada, her alanda sağlayacağız ya da birbirimizi yiyip, tüketip, yok edeceğiz… Edebiliriz.
Bence etmeyeceğiz! Akıllı, duyarlı, saygılı olacak; kadın enerjisini yükselterek “Kadın-erkek” el ele, kol kola, yürek yüreğe, beyin beyine öncelikle ailelerimiz, ülkemiz ve sonra da tabii ki dünyamız için rol model olacak, güzel günler, daha iyi bir gelecek yaratacağız.
Kaynak: Wikipedia https://goo.gl/4LUpnh
Ufuk TARHAN
Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio
3D tasarım ajansı