İş yerleri çocuklu kadını yük görüyor

Merjam Yazar: Merjam 15 Eylül 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliliği Komisyonu’nun bin işletme üzerinde yaptığı anket çalışmasıyla, şirketlerin kadın istihdamına yönelik strateji ve politikalarını değerlendiriyor. Konuyu sekiz açıdan ele alan raporda, kadınlar için iş yeri koşullarının özellikle de çocuklu kadınlar için bir toplumsal cinsiyet baskısına dönüştüğüne dikkat çekiyor.

İş yerleri çocuklu kadını yük görüyor

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi ‘‘Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ ülkemizde çok önemli bir eksikliği gidermek maksadıyla 2009 yılında kuruldu. Kurulduğu yıldan bu yana toplumumuzun, özellikle kadınlarımızın sorunlarını derinlemesine inceledi ve çözümler üretti. Bu konudaki çalışmalarımızın en önemlilerinden bir tanesi de 24. Dönemide çalışmalarını bitirdiğimiz ‘‘Her Alanda Kadın İstihdamının Artırılması’’ konulu komisyon raporumuzdur. Ülkemizde var olan kadınlara ilişkin sorunların temelini, aslında kadınlarımızın ekonomiye tam olarak dahil olmaması yatıyor. Bu durumdan hareketle sürekli olarak bu konuya ilişkin farkındalık oluşturmak çalışmalar yürüttük. Bunların en önemlisi ve en son yapılan çalışmamız ise alanında ilk olan ve ilk defa bu denli geniş şekilde yapılan, özel sektörün kadın istihdamı ve kadın girişimciliği konusundaki durumu ve kadın erkek fırsat eşitliğine ne kadar duyarlı olduğunu ölçen, TÜİK ile ortaklaşa yaptığımız anket çalışmamızdır. Türkiye’nin en büyük ilk bin işletmesi ve KOBİ sınıflandırmasındaki en büyük ilk bin firmasına anket formları göndererek istatistiksel bir çalışma yaptık. Bu çalışmayla firmaların istihdam yapıları ve kadın istihdamına yönelik strateji, politika ve uygulamaları belirlenmiş, bu konudaki öne çıkan kadın ve aile dostu şirketlere ödül verilmiştir. İlk defa özel sektörün fotoğrafını çekmesi anlamında çok önemliydi. Bu vasıtayla bir çok şirket kadın istihdamı ve girişimciliği konusunda kendi kendini sorguladı ve bir çok şirket bu konudaki başarısını veya başarısızlığını görmüş oldu dolayısıyla KEFEK bu anlamda şirketlere bu konuda çalışmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmış oldu. Çalışma çerçevesinde elde edilen bulgular ışığında, Türkiye’de kadın girişimciliğini destekleme konusunda özellikle destek mekanizmaları tüm boyutları ile ele alınarak bütüncül bir modelde tasarlanması gerektiği görülüyor. Böylelikle kadın girişimciliğinin sekiz açıdan ele alınması gerektiği sonucuna ulaştık.

 

Birinci olarak kadınların iş deneyimlerinin çok düşük seviyede kaldığına rastlıyoruz. Bunun sebebi sanayi üretimi, inşaat, maden ve taş ocakçılığı yapan şirketlerin katı çalışma koşulları ve fiziki olarak kadınlara yönelik özel alanlarının eksikliği yüzünden kadın çalıştırmamayı tercih etmesi olabilir. Kadınların eğitim düzeyleri yükseldikçe iş hayatına katılma olasılıkları artıyor fakat medeni durum ve çocuk sahibi olma gibi gelişmeler devreye girdiğinde, eğitimin kadın girişimci artış oranı üzerindeki etkisini azalıyor. Hizmet sektörü gibi ofis ağırlıklı ve esnek çalışma koşullarına sahip sektörlerin geliştirilmesi, kadınların yaratıcılıklarıyla aile ekonomisine katkıda bulunmak için evden yaptıkları işlerin birer girişimcilik faaliyetlerine dönüştürülerek fiilen ülke ekonomisine kazandırılması, sorunların etkin birer çözümü olabilir. Bunun için kadın girişimciliğinin finansmanına yönelik politikalar geliştirilerek bu girişimlerin desteklenmesi uygun olur.

 

İkinci olarak girişimlere kadınlara yönelik destekler bulunuyor. Özellikle çocuklu kadınların çocuklarının bakımı için ayırdığı zaman, iş dünyasında iş kaybı ve maliyet olarak görülüyor. Şirketlerin çoğunda bir kreş veya çocuk bakım odası bulundurmuyor. Bu anlamda politika yapıcılar daha eşitlikçi istihdam politikaları geliştirirken şirketleri kanun ile kreş, emzirme odası, çocuk bakım odası veya süt izni için servis imkanı sunması ve bunun zorunlu hale getirmesini sağlamalı diğer yandan kadın girişimci oranlarını arttırma yönünde vergi indirimi, ekstra kredi imkanı vb. motivasyonlarla kadın girişimciliğini arttırma konusunda teşvik gerekiyor.

 

Üçüncü olarak kadınların sivil toplum örgütlerine katılımlarının desteklenerek sadece iş alanında değil toplumsal alanda da ikinci planda kalması engellenebilir. Kadınlar STK’larda yaptıkları temsilcilik görevleri ile elde ettikleri deneyimlerini iş ortamlarına taşıyarak üst düzey yöneticilik yapma yeteneklerini de geliştirebilirler. Böylece sınırlı sektörel alanda emeği yoğun işlerde çalışmak yerine bizzat iş dünyasına yönelik STK’lardan edindikleri bilgiler ile girişimcilik yapma konusunda cesaretlenmiş de olurlar. Kadınların STK’lara katılımlarını teşvik etme konusunda çok zayıf kalmalarının bir nedeni de STK’lara ilişkin farkındalıklarının gelişmemesi olabilir. Bu konuda politika yapıcıların kadınları bilinçlendirme çalışmalarına önem vermesi gerektiği sonucu çıkarılabilir.

 

 

Dördüncü olarak girişimlerin iş yeri koşulları açısından kadınlara eşitlikçi ortam sağladığı söylenemez. Kadınlara yönelik olarak hijyen, dinlenme ve sosyal aktiviteler gibi özel fiziksel alanları bile girişimlerin sadece yüzde 69,1’i ayırabilmektedir. Girişimlerin çok büyük bir bölümünde ise kadın çalışanların çocuklarına yönelik bakım odası veya kreş maalesef bulunmuyor. Dolayısıyla kadınlar için işyeri koşulları özellikle de çocuklu kadınlar için bir toplumsal cinsiyet baskısına dönüşüyor. Evli ve çocuk sahibi kadınlar kısa bir süre sonra girişimlerini kapatmak zorunda kalıyor. Devletin organize sanayi bölgelerinde çalışanların çocuklarına yönelik kreş ve bakım evleri açması, kadın girişimciliğini büyük ölçüde arttırabilir.

 

Beşinci olarak kadın girişimciliğinin arttırılmasına yönelik önemli bir adımı da şirketler eşitlikçi ve şeffaf politikalar ve stratejiler geliştirilerek atılabilir. İşverenler işe alımlarda kadınlara öncelik tanıyarak, eşit ücret, çalışma saati, istihdam oranı ve sosyal haklar gibi eşitlikçi politikalar benimseme yoluyla bu politikaların uygulanma etkinliğini ölçümleyip raporlayarak ve sonuçlarını çalışanları ve kamuoyu ile paylaşarak kadın istihdam oranının arttırılmasına yardımcı olabilirler. Özellikle iş ilanlarında eşitlikçi yaklaşımları, vurgulayarak reklamları ve promosyonlarında, ürünlerinin hem erkeklere hem de kadınlara hitap ederek kadına verdikleri önemi gösterebilirler. Bunun yanında erkek çalışanlardan eşine şiddet gösteren erkeklere caydırıcı yaptırım uygulanması kadına verdikleri önemi gösterir. Şirketlerin kadınların toplumdaki değerine vurgu yapmaları kadınların işgücüne katılımlarını da teşvik edecektir. Bu anlamda poltikalarını ve stratejilerini görünür kılacak sıkı bir denetim mekanizmasına sahip olmaları gerekir.

 

Altıncı olarak şirketlerdeki kadın girişimciliğini destekleyen mekanizmalar oldukça zayıf. Özellikle tedarik zincirlerindeki alım ve satımlarda ve pazarlama stratejilerinde, kadın girişimcilere öncelik tanımıyorlar. Bunda, kadın girişimci sayısının da az olması, sahipleri kadın olan girişimlerin bu şirketlerin taleplerini karşılayabilecek kapasiteye sahip olmamaları etkili olabilir. Kadın girişimciler sağlanacak kredi imkanları, iş yapma kolaylığı sağlama, vergi teşvikleri, yer sağlama ile hem kadın girişimcilerin artması hem de rekabetçi ortamda ayakta kalmaları sağlanabilir. Bu anlamda televizyon, internel ortamı veya etkinlikler yoluyla kampanyalar düzenlenerek kadın girişimcilerin iş ortamında tanınırlıkları arttırılabilir. Böylece şirketler kadın girişimcilerle alışverişlerini arttırarak destek mekanizmalarını işler hale getirebilirler.

 

Yedinci olarak kadın girişimciliği üzerinde en etkili olan faktörlerin başında eğitim geliyor. Eğitim sadece yüksek öğretim kurumlarında verilenlerle sınırlı değildir. İş ortamında da seminerler ve teknik eğitimlerle sürekli eğitim devam ediyor. Kadın girişimciliğine veya meslek edindirmeye yönelik eğitim veren şirketlerin yok denecek kadar az olduğu göze çarpıyor. Şirketler sadece gerekli olduğunda tüm çalışanlarına teknik eğitimler veriyor. Fakat kadınlar genellikle teknik ve yönetsel kademeler de görev almadıkları için şirketlerin kadınlara yönelik eğitimlerde düşük seviyede kaldığı görülüyor. Girişimci olacak kadınların iş deneyimlerinin artabilmesi için şirketlerde kadınlara daha üst düzeydeki poziyonlarda da yer alma fırsatı vermeli ve yönetsel, mesleki ve akademik konularda eğitim desteklerini ve eğitimler için gerekli olan esnek çalışma saati uygulamalarını arttırmalıdır. Kadın girişimci sayısını arttırmak için sadece şirketler değil mesleki eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları da kadınlara yönelik meslek edindirme ve girişimcilik eğitimleri verilmelidir.

 

Sekizinci olarak kadın girişimciliğini arttırmada etkili olan faktörlerden biri de kadınların çalışma motivasyonunun arttırılmasıdır. Kadın girişimciliğinin arttırabilmesi için özellikle çocuklu kadınlar kanuni haklarını eksiksiz olarak kullanabilmeli. Bu anlamda hem devletin ilgili organları hem de sivil toplum kuruluşları periyodik olarak güncellenen kanunları, kadınları bilinçlendirmek için raporlamalı ve paylaşmalılar. Haklarını iyi bilen kadınlar daha fazla işgücüne katılım göstermek isterler. Bunun yanında çalışan kadınlara özel günlerinde etkinlikler düzenlenerek hem iş yaşamı hem de toplumsal refah için kadınların önemi sürekli olarak vurgulanmalı. Türkiye’de kadın girişimcilere yönelik motivasyon mekanizmalarının işleyişinin normal seviyede olduğunu görüyoruz. Motivasyon mekanizmalarının güçlendirilmesi kadın girişimciliğini özendirerek artmasını sağlayacaktır.

 

Radiye SEZER KATIRCIOĞLU

Etiketler:
Merjam

Merjam

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio