İlyas Karaduman: Kitap telifine değil talebeye adanmış bir ömrü anlattık

Merjam Yazar: Merjam 28 Temmuz 2020

Bu haberi arkadaşlarınla hemen paylaş!

Eserinde muhterem Mehmet Emin Saraç Hocaefendi’nin hayatını sunmaya gayret eden İlyas Karaduman ile sadece M. Emin Saraç Hocaefendi’den dinleyebileceğiniz müthiş hatırat üzerine konuştuk.

İlyas Karaduman: Kitap telifine değil talebeye adanmış bir ömrü anlattık

 

İlyas Karaduman, “Malumunuz eser biyografik bir çalışma. Her ne kadar müellif olarak şahsım gösterilmiş olsa da eser boyunca konuşan, bazen nasihat bazen de sitem eden Muhterem Emin Saraç Hocaefendidir.” diyor.

 

 

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? İlyas Karaduman’ın kitaplarla dostluğu ne zaman başladı?

 

1984 İstanbul doğumluyum. İlkokul eğitiminin akabinde hafızlığımı ikmal ettim. İstanbul Fatih İmam-Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesini tamamladım. Akabinde Hadis Bilim Dalında Yüksek Lisansımı “Sözlü Hadis Geleneği ve Günümüz Temsilcilerinden M. Emin Saraç “ tezi ile bitirdim. Önce Üsküdar Müftülüğünde akabinde ise Sivas Müftülüğünde 4 yıl kadar İmam Hatip olarak görev yaptım. 2013 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Sivas’ta öğretmenlik görevimi devam ettirmekteyim. Necip Fazıl, Yavuz Selim ve Hatice Kübra’nın babalarıyım.

 

Esasında Kur’an-ı Kerim hıfzı aynı zamanda bir kitap terbiyesidir. Siz ona künhünüzü vermeden o size cüz’ünü vermez. Biz millet olarak kağıt Mısır’dan geliyor diye o tarafa ayak uzatmayan bir medeniyete mensubuz. Kağıt, ilmin vasıtası olmakla kutsaldır bizler için. Özetle kitaplarla dostluk, bize millet olarak genetik mirasla devrediliyor diyebiliriz.

 

 

Kitabınız “İlim Geleneğimizin Örnek Şahsiyeti Mehmet Emin Saraç” ile okurların karşısındasınız. Kitabınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?

 

Malumunuz eser biyografik bir çalışma. Her ne kadar müellif olarak şahsım gösterilmiş olsa da eser boyunca konuşan, bazen nasihat bazen de sitem eden Muhterem Emin Saraç Hocaefendi’dir. Eserde, Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sine küçük bir yolculuk var. O dönemin seçkin ilmi çevresini, ilim ve irfan yolunun öncülerini, bugün sadece Emin Saraç Hocaefendi’den dinleyebileceğiniz müthiş hatırat eşliğinde arz eden bir eser. Bizim naçizane katkımız, belki derlemek olmuştur. Hocamızın -bugün çoğu ilmi sahada hizmetler sunan pek kıymetli talebeleriyle röportajlar yapmak suretiyle Osmanlı Bakiyyesi, kıymetli bir şahsın izini sürmeye gayret gösterdik.

 

 

ZAMAN VE MEKAN FARKI ARALANIR

 

Kitap köklerimize yolculuktur bir nevi. Bu çalışma kendi adıma bizzat benim de tahsilini yaptığım bir okuldur. Bir dönem Türkiye’sinin siyasî ve ilmî arenasının kodlarını okumada faydalandığım, dahası Osmanlı Ulemasının şahsında, belki de ziyadesiyle ötelediğimiz hürmet bahsinden ne kadar uzağa düştüğümüzün resmidir. Okuyucu, eser boyunca birçok kıymetli zatın kapısını çalıp sohbetlerinde bulunmuşçasına müteessir olacaktır kanaatimdeyim. Hocaefendi’nin kullandığı dil öyle naiftir ki ondan nakilleri okurken zaman ve mekan farkı aralanır, sanki Fatih Cami’nde, kendisinin sohbetlerinde bulunuyor gibi lezzetlenirsiniz. Emin Hocaefendi’nin hatıratı nezaretinde Cumhuriyet Dönemi âlimlerinin muhteşem azimetine bir kez daha hayran kalırsınız. Çoğu zaman kendinizi, Müslümanlığınızın hesabını tutarken bulursunuz. İlim tahsili yolunda çekilen akıl almaz cefaları okurken, günümüz İslâmî İlimlerinin olanca müessese ve imkânlara rağmen yetimliğine hayıflanırsınız. Bu eser; hakkında yazılı bir eser bulunmayan, tarihi tanıklığı çok kıymetli özel bir şahsiyeti konu almakla, kısmen tarihî bir veri kısmen de okuyucusuna bir nasihatname kıymetindedir.

 

Eser, dört bölümden oluşuyor. Geleneksel eğitim metoduna kısa bir bakış attığımız ilk bölümden sonra ikinci ve üçüncü bölümde Emin Hocaefendi’nin hayatını sunmaya gayret ettik. Türkiye ve İslâm dünyasından önemli isimlerle karşılaşacağınız bu bölüm, Emin Hocaefendi’den nakillerle sohbet tadında okuyacağınız birçok anekdot içeriyor. Hocaefendi’nin fikri yapısını konu aldığımız üçüncü bölüm, esasında modern savrulma ve kırılmalar yaşayan günümüz insanının kendi sağlamasını yapacağı bir bölüm. Tarihi mirasa bağlılığı ile Hocaefendi, bir milletin hafızasını her daim uyanık tutma gayretiyle ömür sürüyor. Dördüncü ve son bölüm Hocaefendi’nin eğitimciliğini ele alır ki bu bölüm, düşünülenin aksine yazılan eser ve makalelerden, ileri sürülen görüşlerden müteşekkil değildir; aksine Hocaefendi’nin kendini adadığı insan yetiştirme idealine şahitlik ederiz bu bölümde. Telife değil talebeye adanmış bir ömür…

 

 

ÜMMETİN HALİNE KEDERLENEN NUR YÜZLÜ BİR ZAT

 

 

Eserin oluşumu ile ilgili ilk tohumlar ne zaman atıldı, yazım aşaması ne zaman başladı ve bu süreç nasıl gelişme gösterdi?

 

Az evvel de işaret ettiğim gibi bu çalışma yüksek lisans bitirme tezimim kitaplaştırılmasından müteşekkil. Hâl böyle olunca “Bu çalışmanın ilk tohumlarını bu konuda çalışmamı salık veren kıymetli tez hocam Prof. Dr. Enbiya Yıldırım atmıştır.” demek doğru olacaktır. İlk etapta konuyla alakalı yazılı bir çalışmanın olmayışı benim adıma çalışmayı zorlaştıran bir unsurdu. Bir diğer taraftan “Şöhret afettir” şiarıyla yaşayan Emin Saraç Hocamızın kendisinden söz etmeme prensibi vardı. Hocaefendi’nin yanına varıp şahsına sual yöneltirseniz kendinden söz etmekten titizlikle imtina eder. Ancak hatıratında, eski zaman ricalinin faziletleri mevzu bahis olunduğunda istiyakla konuşan, kimi zaman ahvalin değişmesine, ümmetin hâline kederlenen nur yüzlü bir zatın tatlı sohbetine tanıklık edeceksiniz.

 

Bu şartlarda çalışmayı sürdürmek ancak, Hocaefendi ile yapabildiğimiz kısıtlı görüşme, daha evvel yapılmış az sayıda röportaj ve Hocaefendi hakkında malumat toplamak üzere ilmi sahadan birçok talebesiyle gerçekleştirdiğimiz görüşmeler çerçevesinde zenginleşmiştir. Bu hususta haklarını teslim etmem gerekir ki eserin başında isimlerini tek tek zikrettiğimiz Hocaefendi’nin kıymetli talebeleri  bugün çoğu ilmi sahada kıymetli hocalarımızdır, görüşme talebimizi büyük bir şevkle karşılamış, bazen saatlerini ayırmış ve çalışmanın gerekliliği ve tamamlanması yönünde bizleri yüreklendirmişlerdir. Bilhassa kendilerinin desteği olmasa bu çalışma bu aşamaya gelemezdi diyebileceğim, Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay, Dr. M. Fatih Kaya, Murat Ustakurt’a ve bizlere kapısını açan çok değerleri hocalarımıza sizin şahsınızda tekraren duacı olduğumu ifade edeyim. Bu vesileyle birçok kıymetli hocamızı tanımak, sohbetlerinde bulunmak bazen kıymetli tavsiyelerini de duymuş olmak şahsım adıma hem İkram-ı İlahi hem de paha biçilmez bir tecrübe ve kazanımdır.

 

 

MEDENİYETİMİZ SÖZ MEDENİYETİDİR

 

 

M. Emin Saraç Hocaefendi, Osmanlı geleneğindeki gibi ilmin özellikle büyük camilerde halka hâlinde ders usulü ile tedris edilmesine büyük önem vermiştir. Bunun sebebi nedir?

 

Bizim medeniyetimiz söz medeniyetidir. Her ne kadar modern zamanlarda söz değerini oldukça yitirmiş, görsellik ve imaj öne çıkmış olsa da şifahî kültürle beslenmiş bir tarih ve kültüre sahibiz. Zira bizde kültür, kitabî olmaktan çok şifahî olarak aktarılır. Yakın geçmişe kadar bu toplumun kıymetli hocaları, âkil kişileri mekteplerde, medreselerde, tekkelerde, camilerde, köy odalarında insanları erdeme, iyiliğe, güzelliğe davet ederler ve sahip oldukları kitabî bilgi ile yalnızca kendileri okumazlar, bir insanı satırların arasında terk etmezler, halka halka okurlar, okuturlar, şerh ederler, anlatırlar ve tüm bunları yaparken kitabî olmanın çok ötesinde şifâhî bir ruh da sunarlardı. Nitekim Anadolu’nun Müslüman kimliği böylelikle teşekkül etmişti.

 

M. Emin Saraç Hocaefendi, böylesi bir zeminde, ferdi planda köklü geleneğimizi yaşatma mücadelesi veren ve geleneği silmeye yönelik dayatmalara karşın mücadelesinden dönmeyen onlarca isimden biridir. 50 seneyi aşkın bir süredir Fatih Camii ilim geleneğini, hocalarından şahsına tevdi edilmiş kutsal bir vazife bilip sürdüren Hocaefendi, ömrünü talebe yetiştirmeye ve hadis ilmine vakfetmiştir. Hocaefendi yazılı bir eser bırakmak yerine selefin kaleme aldığı eserleri anlayarak anlatacak, bir nevi canlı kitap hükmünde olan talebeler yetiştirmeyi kendine görev bilmiştir. Talebe yetiştirmeyi bir ibadet kabul etmiş, talebelerini hem okutmuş hem geçimlerine katkı sağlamış hem de diğer öğretim kurumlarında ki eğitim ve öğrenimlerine destek vermiştir.

 

 

Son zamanlarda okuduğunuz ve tavsiye edebileceğiniz 3 kitap ismi istesek sizden… Bir başucu kitabınız var mı?

 

Bu eserin oluşum aşamasında bana rehberlik eden üç eseri özellikle tavsiye edeyim. Selman Tan’ın “Yeni Nesilleri İnşa Eden Âlimlerimiz” adlı eseri, Mesud Kaya’nın “Bu Toprağın Değerleri” adlı eseriyle bütün sayılarının titizlikle okunmasını önereceğim “Rıhle İlim Kültür ve Medeniyet Dergisi”

 

Etiketler:
Merjam

Merjam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Editörün Seçimi
  • En Çok Okunanlar

Copyright © Tüm hakları saklıdır. Merjam.com – Copyright 2021 | Codlio